Damdan düşer gibi bir soru olsa da, bazen bu soruyla karşılaştığımızda ilk verdiğimiz cevabın “sakin bir sahil kasabası” olacağına kuşku yok. Sakinlik tamam, kasaba tamam ama sahil kasabası denmesinin esas nedenlerinden birisi “doğal güzellik” ile “sosyal hayat” nedeniyle olduğunu düşünüyorum.
Ama sahiden nerede yaşamak istersiniz?
Bu tür araştırmalarda farklı parametreler kullanılır. Mesela ekonomi. O kentte ucuz ve bol çeşit alışveriş imkânı var mı, insanların maddi durumu nasıl, evleri var mı, araç sayısı yeterli mi, satın alma gücü müsait mi, elektrik tüketimi, su kullanımı, fiziki altyapı gibi daha birçok kriterle o kentin ekonomisi belirlenir…
Sonra o kentin eğitim durumu irdelenir…
Okul öncesi eğitim, ilköğretim, ortaöğretim ve üniversitede öğrenci başına düşen öğretmen sayısı, okuryazarlık oranı, okul ve derslik sayısı gibi. Hatta buna sınav maratonuna giren çocuklarımızın başarısı da eklenir…
Sağlık alanında ise kişi başına düşen doktor ve yatak kapasitesi, o kentin sağlık durumunu gösteren en önemli göstergelerin başında gelir. Elbette tıbbi donanım, ambulans, tetkik ve tahliller de eklenmeli…
Belki de bir kentte yaşamak için dikkat edilen en önemli kriter güvenliktir. İnsanlar her şeyden önce huzur ister. Bunun için de o kentteki suç oranını hesaba katmak gerekir. Güvenlik deyince binaların sağlamlığı da dikkate alınır, fay hattında mı, deprem olduğunda can kaybı ne oranda olur diye düşünmek gerekir. Yani kaça yapıya ne kadar göz yumuluyor, sağlamlık ne kadar önemseniyor gibi…
Ve elbette kent hayatı değerlendirmenin önemli bir bölümünü teşkil eder. İnsanlar köyde yaşamıyorsa o zaman şehirli gibi yaşamak nasıl ona bakmak gerekir. Bir kentte neler olmalı. Mesela spor yapılabilecek tesislerin nüfusa oranla ne kadar kapasitesinin olduğu, lisanslı sporcu sayısı, araç başına düşen kaza sayısı, ormanlık alanların kente oranı, hava kalitesi, alışveriş merkezlerinin sayısı ve büyüklüğü…
Ve kentli olmanın en önemlilerinden bir başka kriter; kültür sanat…
Tiyatro ve koltuk kapasitesi, seyircisinin nüfusa oranı, sinema ve koltuk kapasitesi, seyirci sayısının nüfusa oranı, Opera, bale koltuk kapasitesi, seyirci sayısının nüfusa oranı, kütüphane ve kitap sayısı, gazete satış miktarı, müze ve ziyaretçi sayısı gibi…
Elbette daha birçok kriter var…
Ama bugüne kadar “Türkiye'nin en yaşanabilir illeri listesi”ni belirleyenler, bu ve buna benzer kriterleri uygun görmüşler…
Bu bile yeterli…
Bana göre o kentin inancına ve inanca saygıya dönük kriterler de eklenmeli. Mesela cami ve cemaat kapasitesi, kilise sayısı, cemevi gibi dini ve kültürel amaçla kullanılan mekânların sayısı da önemli…
Farklı fikirlere ne kadar tahammül edildiği, eleştiriye açık siyasi ve yöneticilerin varlığı da aslında kayda değer bir kriter olmalı.
***
12 Haziran’da milletvekilliği genel seçimleri var…
Adaylar, kentin sorunlarını orta yere koyarak kendi çözüm önerileriyle halktan oy bekleyecekler…
Yaşadığınız kenti bu kriterlere göre bir sıralamaya koyun desem, nasıl bir liste çıkar hiç merak ettiniz mi?
Bakmayın siz yerel yöneticilerin balon verilerine…
“Çalıştık, çabaladık, kenti kalkındırdık, ilkleri biz başardık” gibi içi boş lafların bir geçerliliğinin olmadığını hepimiz biliyoruz.
İnsan, içinde yaşadığı kentin nasıl olduğunu bilir…
Buna göre de başka illerle kıyaslayıp, yöneticilerin becerikli olup olmadığına karar verebilir…
Uzun yıllardır TUİK, 34 kriterle Türkiye’nin en yaşanabilir illerini sıralıyor. Bu yıl da CNBC-e Bussines dergisi hazırlamış…
Araştırmada esas alınan kriterler üzerinden “yaşanabilir iller” sıralamasının ilk başında Ankara, sonunda ise Ağrı var…
Sadece iki kentin neden başta ve sonda olduğunu söyleyeyim, gerisini siz kendi yaşadığınız ile göre değerlendirme yapın.
Ankara’nın ilk başta olmasının nedeni; Başkent ekonomi, sağlık ve eğitim altyapısı en gelişmiş il. Sanatla ilgili aktivitelerde ikinci sırada. Ekonomik olarak güçlü, araç yoğunluğu İstanbul'dan daha yüksek. Kişi başına düşen kamu yatırımında İstanbul ile başa baş, mevduatta İstanbul'un önünde. Hava kalitesi orta düzeyde, trafiği İstanbul'dan kötü durumda. Suç oranı çok yüksek değil.
Ağrı’nın en sonda olmasının nedeni ise; Eğitim altyapısı en kötü şehir. Ekonomi parametresinden bakıldığında sondan bir önceki sırada. Üniversite mezunu oranının da en düşük olduğu il. Her 47 yetişkinden ancak biri üniversite bitirebilmiş. Okur-yazar oranı en düşük il de Ağrı. En iyi iki özelliği, işsizlik oranının düşüklüğü ve ucuzluk.
Kriter bunlar, aday adayları, milletvekilleri, vali, belediye başkanı, il genel meclis üyeleri ve sivil toplum kuruluşlarının sözlerinden önce siz nerede ve nasıl yaşıyorsunuz?
Alın elinize kalem ve kâğıdı, nerede yaşanır siz tespit edin, çok zor değil inanın…