Dün CHP İstanbul Milletvekili Sabahat Akkiraz’ın partisinden ve milletvekilliğinden istifa etmek üzere dilekçesini genel başkana verdiği haberleri geldi. Öncesinde de CHP Milletvekili Şafak Pavey’in, “tüm milletvekillerini” kapsayan bir istifa çağrısı.
Her ikisi de “işvereni aklama” adımıydı, görevini yapamamanın ezikliği değil…
Nasıl oluyor da, işvereni aklama adına bu kadar uğraş veriyorlar, doğrusu anlamlandıramıyorum veya ilişkilendirmekte zorluk çekiyorum.
Çağrı Pavey’dendi ama istifa Akkiraz’dandı…
Önce çağrıya bakalım…
CHP Milletvekili Şafak Pavey, yazısında “Ne siz başbakan, ne bakanlarınız bakan, ne ben milletvekili olmayı hak etmiyoruz, birlikte etmiyoruz… Zerrece etmiyoruz… Gelin birlikte utanalım ve birlikte istifa edelim. Belki bu toplumun kaderini değiştiririz aradan çekilirsek…” demişti…
Kimin hak edip, etmediği tartışılır ve bunun en iyi kararını da kuşkusuz halk verir…
Ama bana kalırsa 550 milletvekili içerisinde “hak etmeyen” sayısı, 550’ye çok yakındır…
Ne yapalım, bazıları “sandıktan” yana şanslı, bazılarının “yakını” çok, bazılarının “silme oyu” var. Ancak hak etmeyenin çok olduğu bir gerçek…
Buna rağmen, istifa çağrısı da, istifa da çok saçma.
Çünkü 301 insanımızı kaybettiğimiz maden faciasında sorumlu vekiller değil ama sorumluluk genel anlamda baktığınızda bugüne dek “işçi”ye “köle” muamelesini reva görenlerdir. Bu da sadece AK Partili vekiller değil, CHP’li, MHP’li, BDP’li vekiller değil, bugüne kadar gelen bütün vekillerdir.
Hukuk devletinde, çalışanı koruyan yasalar da yapılır, işvereni koruyan da… Hiç kimsenin bir diğerinin hakkını yememesi için ve hiç kimsenin bir başkasını sömürmemesi adına yasalar çıkarılır. Çalışanın güvenliği, işverenin sorumluluğundadır ve bunun yaptırımları vardır. Elbette bunu kontrol edecek, denetleyecek, eksikliğinde ceza veya “kapatma” verecek kurumları da… Hatta uyuşmazlık halinde müracaat edeceği, hakkını arayacağı organlar ve mahkemeler de var.
Bütün bunlar varken ve ortada bir ihmal varsa bu, (tek başına