DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Naif Karabatak
Naif Karabatak
Giriş Tarihi : 23-12-2012 18:24

Allah devletimize zeval vermesin!

Amerika filmlerinde “Tanrı Amerika’yı korusun” duasıyla, ülkemizde sıkça duyduğumuz “Allah devletimize zeval vermesin” arasında çok ilginç fark var. Aslında her ikisinde de “yaratıcı”nın korumasına emanet edilme var. Fark, birisinde ülkeyi yaratıcının koruması için dua edilirken, bir diğerinde aslında bir yapılanma olan “devlet”i koruma için dualar edilir.

İşte asıl fark da burada; Amerikalı, ülkesinin korunması için dua ederken, bizde ülke için değil, devlet için dua edilir.

Ve bu duayı edenlerin samimiyetinden kuşku duymamak mümkün değil. Zira edilen dua, içten gelerek yapılan bir dua değil, korkuya endekslenen bir duadır.

Ülkesi için kanıyla canıyla mücadele eden bir nesil, devletin zorba yüzüyle tanışmakta gecikmemişti. Devrim Kanunları diye ortaya konanlar, kabul edilmesi mümkün olmayan ve verilen mücadeleleri yok saymakla kalmayıp, cezalandıran uygulamalardı.

Kafasına geçireceği şapkayla “medeni” olacağına inanılan bir zihniyet, bunu “moda” diye değil, “dayatmayla” yapmaya kalkışmış ve sırf bir şapka parçası yüzünden yüzlerce insanın kellesi alınmıştı.

Öylesine bir katliam söz konusuydu ki, Anadolu’nun dört bir yanına “seyyar” olarak kurulan İstiklal Mahkemeleri, asıp asıp gidiyordu. Asarken sorgulamıyor, astıktan sonra gerekçe üretiyordu.

Halk sinmeye başlamıştı, amaçlanan olmuştu.

Gizlice konuşmadan bile ürken bir halk vardı artık, böyle bir halkı idare etmekten kolayı da yoktu.

Oysa Kurtuluş Mücadelesi veren halk, ülke ve millet sevgisiyle doluydu. Yurdu işgal eden düşmanlara karşı kanıyla canıyla savaşıp, en sevdiklerini cephede bırakanlar, “yaşanabilir bir ülke”ye kavuşma hayali kuruyor, bunu da baskıyla değil, elde ettikleri özgürlükle sahip olacakları bir vatan toprağı için yapıyorlardı.

1930 yılına gelindiğinde İzmir’in Menemen ilçesinde genç bir subay, kalabalık bir grup tarafından katlediliyordu. Genç subayı katledecek hiçbir mantıklı gerekçe yoktu. Katledenlerse ayyaş takımından, esrarkeş insanlardı. Birilerinin sahneye oyun koyduğu ve oyuncuların da “sağlıklı düşünemeyen” berduşlar arasından seçildiği anlaşılıyordu.

Genç subay feci şekilde can verirken, olayla alakası olmayan bir kitle bedelini ödemeye başlıyordu. İrticayı canının istediğinde hortlatacağına daha o zaman başlamışlardı.

Bir anda ülkenin dört bir yanında yeni bir korku salınmaya başlamış, İzmir’de olan olaydan dolayı, İstanbul’da tutuklamalar, İzmir’de idamlar başlamıştı.

Genelkurmay ve Emniyet arşivlerindeki raporlar Kubilay’ı katledenlerin esrarkeş olduğunu ortaya koymasına rağmen hadise, ‘irticaî kalkışma’ şeklinde sunulmuş, olayı Nakşilerin yönlendirdiği iddia edilerek inançlı insanlar zan altına alınmakla kalmamış, teker teker idam edilmişti. Bunlardan birisi de İstanbul’da ikamet eden, 84 yaşına merdiven dayamış ama 90 yaşında gösterecek kadar da çökmüş olan Esad Erbilî Hazretleriydi.

Hiçbir suçu olmayan ve konuyla uzaktan yakından alakası olmayan Esad Erbilî, apar topar Menemen’e getirilmiş ve orada “düzmece” mahkemede idamla yargılanmıştı. Ancak yaşından dolayı karar müebbette çevrilmişti. Ne ki, 4 Mart 1931 yılında tutuklu olduğu zindanda hayatını kaybetmişti.

Bununla kalmamış elbet, mezarı gizlenmiş, mezar taşı çok görülmüş ve tahmini olarak gömülü olduğu yere gelip dua edenlere zulmedilmişti. Öyle birkaç yıl değil, 2000 yılına kadar Esad Erbilî Hazretlerinin tahminen gömülü olduğu Safa Camine gelip dua edenler fişlenmişti.

Cami yapılırken, “toplu mezar”ı andıracak kemik parçaları çıkmış, katliamın bilançosunun korkunçluğu ortaya dökülmüştü.

Daha sonraları “korku” salma farklı şekillerde sürdü ama hiç eksilmedi. Tek Parti zulmünün sürdüğü yıllarda iki kişi bir araya gelerek sohbet etmekten korkar olmuştu. Düşünürken bile “acaba bizi takip eden var mı?” diye gölgesinden korkan bir millet ortaya çıkmıştı.

Ezan’ın Türkçeleşmesi, Kur’an-ı Kerim’in yasaklanması, insanların nasıl ibadet edeceğinin bile emir komuta zinciri içinde gerçekleşmesi dönemi başlamıştı. Ekmeğin karneyle verilmesi, halkın kıtlıktan inim inim inletilirken, camilere doldurulan buğdayların denize dökülmesi de cabasıydı.

Demokrat Parti’nin iktidara gelmesiyle birlikte kalkan yasaklar, 1960 darbesiyle birlikte katlanarak sürmüştü.

1971 muhtırası, 12 Eylül darbesi ve öncesindeki Sıkıyönetimin sıkı uygulamalarıyla hep katmerleşerek süren zulüm, 28 Şubat’ın antidemokratik yönetiminde baskılarla devam etmişti.

Ve sürekli “götürülürüz” korkusuyla yaşayan bir millet, camide hutbelerde, vaazlarda, namaz sonrası yapılan dualarda bile hem Atatürk ve silah arkadaşlarına “usulen” dualar etmiş, hem de “Allah devletimize zeval vermesin” diyerek “bizi almayın, götürmeyin, kim vurduya gitmeyelim” korkusuyla dilden dökülen, yürekte yer etmeyen dualarda bulunmuşlardı, bulunmaya devam eden yaşlılar halen var.

Bütün bu zulümler sonucunda, Amerika’daki insan “Tanrı Amerika’yı korusun” diye yürekten dua ederken, ülkemizdeki insanlar “bizi götürmesinler” korkusuyla “Allah devletimize zeval vermesin” diye zevalden başka bir şey bulmadıkları devletlerine dua ettiler.

Devlet, millete hizmet etmek üzere oluşturulan bir yapı olduğuysa hep göz ardı edilmiş, Ergenekon gibi terör örgütleri, devletin bütün kurumlarına sızarak, “kendi iktidarları” için halka zulmetmişlerdir.

Bu zulüm, adı değişse de, metodu değişse de hep var oldu, olmaya da devam ediyor.

Çünkü bizim genimize yerleşmiş şey, “halk dediğin, güdülecek yığınlar topluluğu” olmuştur ve en iyi güdülme şekli de salınan korku oranının yüksek tutulmasındandır…

 

Twitimden seçmeler

22 Aralık 2012 saat 23.38 Dursun Çavuş (Kızdırmayın Vıllıdırım) kitabıma son noktayı koyduğum tarih ve saat. Çok şükür Allah'ıma...

www.twitter.com/naifkarabatak

u.

 

Naif Karabatak

Naif Karabatak

DİĞER YAZILARI Adıyamanlının ağzına bir lülük köfte! Sana patronun kim olduğunu göstereceğim! Yeni Kabine ve Hulusi Akar Cumhurbaşkanı adayları… Naif Karabatak Gizemli kız ağlıyordu! Osman amcanın eşeği ve ilham! Bir Güneş Motel Olayı Öykünmesi Hayata ‘bu pencereden’ bakın Çiftliğinde boğ beni! İK açısından kadın ayrımcılığı Bir zamanlar utanıyorduk… Donacak halim kalmadı Naif Karabatak Vapura binip deniz görmemek 1950’li yıllarda Adıyaman… Amatör ruh ve profesyonellik Ne kadar vatandaşsın, parasız kalınca anlarsın Hayatımı geri istiyorum Sanki biz çok adalet istiyoruz! Hamza’nın kıskandıran dokunulmazlığı Medyanın olaya bakış şekli Tren ne zaman kalkıyor? Elimde büyümüştü kerata! Biz orucu iyi tutuyoruz… Bir diktatörü tanıma dersleri Samimiyet ve köprüdeki dayı! Kıtlık Öncesi Hazırlık Ezikliğe gönüllü olmak Özür seanslarına buyurun… (1) Darbenin itirafı Her şeyi paralele bağlamak… Darbe öyle değil, böyle vurulur Ülkemizde kaç fikir var? İnadına yatırıma yeni adres Bizi boşayın hâkim bey Ama o fakir Tütün ve dokunulmazlık İnsanlara dokunmadan dokunun Yıldırımların Bin Ali’si Başkanlık bizi parça pincik eder! Fikrini yalanla savunmak… Köşe yazarlığı ve pratisyen hekimlik İtinayla ezber bozulur Dokunulmazlık ve erkeksen çık dışarı Alışkanlıklardan kurtulmak Yasalar ve dönemler Gazeteci ne zaman ağlar? Irkçılığın iki esas nedeni Bomba mı önemli, bombacı mı? Onlarda hain varsa bizde de var! Kaçınılmaz olan savaş mı? Vefasızlık ve nankörlük Aşağılanmaktan zevk almak… Bir samimiyet testi olsaydı! Yıllardan arta kalan Türkiye Milleti veya Türkiyelilik Hakaret ederek kendinizi sevdiremezsiniz Terörün insanlıkla ilgisi yok Hiç mi insanlıktan nasiplenmediniz? Kan üzerine yumurta pişirmek Hakaret ederek hak arama Dedikodu, laf olsun diye yapılmaz Sayın Cumhurbaşkanı’na Sesleniyoruz! Diyanet ve zorunlu din dersi İHH Ortadoğu, Kürtler ve Barış Siyasetin boş vaatleri Aday Adaylarına… Tarih'te yerini alsın diye... Atatürk Heykeline Karşı Olmak Kısa kesin, Barış Havası Olsun İşte benim aday adayım! Yapabildiğinizin en iyisi bu mu? Varsayalım adaylık sizin elinizde Eleştiri kültür(süzlüğ)ü Hiçlik de bir makamdır, en âlâsından Katliam için yürüyenler ve öldürenler Dayatma mı, dayanma mı? Bu kadar doğru insan zor bulunur AK Partiyi ayakta tutan iki neden Bir operasyon ya yanlıştır ya değildir Anıların heybeme sığmaz, biliyorum Yeni üsluba, yeni bir duruş Kaşıyın, korkmayın kangren olmaz! Mazlumdan yanayız ama… Eylemlerin toplumsal karşılığı Nihayet Akil İnsanlar Konuştu Sokaktaki normal insanlar Bekir Coşkun Orta Çağ yazarı mı? Kelli felli yazarlar ve yazdıkları Yahudilerden Mektup Var! Erdoğan’a en büyük desteği verenin hal-i pür melâli Gazze’de çocuklar ağlamıyor Veda Hutbesi kimlere hitap ediyor? Hangi adaya niye oy vereceksiniz? Erdoğan’ın unutamadığı gözler, bu gözler! Tayyip Erdoğan olmasın da… Zoraki aday; Ekmeleddin İhsanoğlu! Bayrak, bir bezdir ama her şeydir Atatürk olsaydı #gezi olmazdı! Siz buna özgürlük mü diyorsunuz? Biz vatandaşlıktan istifa edelim! Biten köhnemiş zihniyettir İyi gaz vermişler ama bu gaz uçurmaz! Millet, başkanını seçecek Ne Kürtçe! Ne Arapça! İllada da Türkçe!!! Bir paralelci gördüm sanki! Seçimin bittiğini birisi söylesin! Düşünün ama lütfen sessizce! O lahika yeniden yazılsaydı! Hem yalancısınız, hem korkak! Ahlaksız olan siyaset değil! Siyasete turp suyu sıkmak İdeoloji kalmamıştı, parti de kalmadı Gündem ve gündem olamayanlar En kolayı, iktidar yalakalığı! Manidar nihayet bulundu! Yılın en bi şeysi! Dershane biterse cemaat biter! Yüzümüzdeki maskeler bir çıksa… Cehenneme kadar yolun var! Düşmanlık nerede saklı, bulsak! İşaretler son çırpınış olmasın! Cemaatin siyasete bulaşmamışını severim! Bizim meselemizi sahiplenebilmek Biraz siyasete müdahale edip, geleyim! Benim Atatürk’üm, senin Atatürk’ünü döver! Ertuğrul Özkök Hidayete Ererse! Müslümanlar seks yapamaz! İkimiz bir ‘Fidan’ın güller açan dalıyız! Kadının düşünme yetisi elinden alınmalı! Kutsal andımız kaldırılamaz! Bu da yetmez ama evet! Marjinallerle nereye gidelim? Dursun Çavuşluğun âlemi var! Ermeni’sin, disiplinsizsin! Barış derken kızaran yüz yok! Merhaba Baba, Merhaba! Şerefsizliğin adını Sisi koydum! Cemaat tasfiyesi yazarlara mı kaldı? Birand itirafındaki ibret Bu gidişle daha çok zırlarsınız… Bir taşın üzerinde öylece oturmak… Belden aşağı ama tam yerinde! Hepimiz halkız da, siz kimsiniz? Gazeteciler, yazarlar ve şakşakçılar Bir koşu destan yazıp geleyim! Sen halksan, biz kimiz? Talebim var, sakın kabullenme! Gerici taleplerle ilerici olunmaz! Fuhuş ve içkinin öteki yüzü Basına kapalı bölümden düşünceler… Barış olsun, konuşacak çok şey var! Hem vallahi, hem de billahi barışıyoruz! Akil insanların derdi ne? Yapıştır, TC’yi Yapıştır! Akil İnsanlar Fişleniyor! MHP Terör Örgütü mü oluyor? Nevruz’un adı barış oldu! Kandil’i yakar, İmralı’yı yıkarız! Barış güzel ama anlatmanız çok kötü! Sizi meslek sahibi yapmadım ya oh olsun! Barışa kan, kin ve nefret bulaştırmayın! Niyet, postun altında gizli İçimizdeki Ergenekon! Devlet mi zalim bizler mi? Bir iyilik yapın ve susun! Amaç akan kanı durdurmaksa… Umut güzel ya çaba? Yargı bağımsız olursa haber verin! Adıyaman kadar başına taş düşse! Bana inancını söyle, hakkını savunayım! Kaçacak yer bulsa “kaçak” olacak! Öldürenin kazandığı görülmedi! Keşke bu ümidi büyükler de verse! Dün konuşan başbakan değildi! Ben böyle bir onur istemiyorum! Nefes alıp verenlere selam yollamak Evlat acısı başkadır Siz hiç mülteci oldunuz mu? Terörün kolay geçiş güzergâhı! Başkasının acısına gülenler Her şey dursun, başkan yürüyecek! Elimizden kayıp gidenler… İmamın Rüyası! Ucu dokunmaya başladı! Yargı ne işe yarar ki? Dün “biz” eziliyorduk, bugün “bizler” eziliyoruz! Yazardan siyasetçi olur mu? Gücün kontrolü Falanca üniversitenin rektörü kimmiş? Yeni Gözdemiz; Star Gazetesi! Kentin yazarı olmak… Antidemokratik protokolle demokratikleşemeyiz! İdris Naim Şahin’in vatandaşı olamamak Kongrelerin parmak adamları Hükümetler zamla gelir, zamla gider Taraf, bertaraf edilmeden! Oyun kuranların bilmediği… Ne size mahkûmuz, ne de size mecbur! Ve kar yağar umutlarımıza! 48 yıllık muhasebe! Dersim’in Anıl Çeçen’i… Elifi Görsen Mertek Sanırsın! Pardonların en iğrenci Sen de masa müdürü ol! Tütün bu, boru mu? Dersimi konuştuk bitti mi? İşgal etmezlerse biz ederiz! Vefasız bir meslek; gazetecilik Badem gözlü bayramlar… Ölüme en yakın insanlar burada yaşar! Yüzen adacıklar yok olurken… Bahçeli’nin terör çözümü Hizmet ehlinin hizmeti! Korku, Paranoyayı Doğurur Çelikhanlı olsaydım… Ses kaydından kim nemalanır? Sevindikleri şeye bak Terör ve artan faşizm Özelleştirmenin en kötü yanı… Bu ayıp size yeter! İnsanlığın başladığı noktadayım… Akla ters olmayanı gösterin! Ne verdin be usta! İrtica nerede, gören var mı? BDP Ne İst(em)iyor? Ses ver, ıslık çal! Koşun, Birlikte Küfredeceğiz! Başkandan Mektup Var! Tercihimi adaylar belirleyecek Ergenekon Sanıkları Mülakatta Temayülüm Elimde, Adayım Gönlümde… Gönlünüz kimden yana? Gazeteci “darbe” yapar mı? 14 yıl önce, 14 yıl sonra Avukatlık yetmedi, bizzat üye olacak Bir rol modelin gidişi Angut Telefonun Ucunda… Ucubelik tartışmalar… Nerede yaşamak istersiniz? Kültür TPAO’ya, Turizm Emniyete Emanet Apaçiler Gözaltına Alınınca… İşte Sağduyulu Bir Ses Kürtçe konuşanlar “millet” değil mi? CHP Kürsüsünde Tayyip Erdoğan Çakması Devlerle Kapışan Merinos Wiki, “teğet” mi geçiyor Bahçeli Sonuna Kadar Haklı! CHP’deki hırs mı heves mi? Sapıklık Ruhumuzda Var! Kavun Karpuz Yata Yata Büyür! Kantarın Topuzu Başına Düşmemeli Sarkozy’in İnadı, Çalışanın Direnci Ben bunun neresini düzelteyim? Kusturıca ve İkiyüzlülüğümüz Kaypak olan taban mı? Saadet’te Vefa ve Vefasızlık Değişmeyen “Tek” Parti Konuştukça Battı, Battıkça Konuştu Bir Bayram Klasiği Ne kadar da benziyorlar… Boşluk doldurmanın cinliği mi? MHP’de Bir Oyun Var! Evren’in Cumhurbaşkanlığı Unvanı Alınsın! “Esas” milletin işi, sizinki “yaş” iş Sıcak, Kalabalık, Coşku, Başbakan ve Evet! Herkes İşini Yapmalı Yeni bir dünya keşfedildi Yeni Şamar Oğlanı Bulundu Bahçeli’nin ki cehalet mi, kasıt mı? Ergenekon Çok Yaşa! Eksen, nereden kaydı? Fetullah Gülen’in Sözleri… Kıyafet serbest ya kafalar? Kamera Bahane, Çözümsüzlük Şahane… Ne Haliniz Varsa Görün… CHP Bugün Ne Yapacak? Kıvırıp durmayın… Merak Ettiğim Üç Şey… Ben varsam iyi, yoksam kötü! Siyasetin “şık” davranışları Vatandaşın Ergenekon’u… Kan Üzerinden Siyaset Yapmak… Kuduz Köpekleri Özgürleştirelim! Özrü Kabahatinden Büyükler… Havşeri ve Çelikhan Caddesi Vazgeçil(e)mez Adaylar Hatayı Telefi Edebilmek… Metiner ve Bakış Açısı Kriz Sardı Her Yanımı! Gerger, birliktelik ve güzelim nar… Bir İstifa ve Yansımaları Tamirhane Bile Kurtarmaz Dışarıdan mı baksak ne? AK Parti’nin Aldığı Yara Ben Bir Şey Anlamadım! Bravo Celal Erkan’a… TSK’da ihmal olmaz mı? Aynı Heyecanı Yaşatmak Bir yazı ve sonrası… Basına Söven Yönetici Kim? Zehir zıkkım olmaz mı? Sivil Olamayan Örgütler… İstanbul’da Ramazan… Porsuk Çayı Üzerinde… Bağıranlara Dikkat! Savaşanlar ve Dangalaklar… Dost Dediğin… Varlık İçinde Yokluk Çekmek Uzungöl’ün Bambaşka Güzelliği Çocuklara “Masum” Tehlike Hormonlu Hormonsuz Kafalar… Kim Bu AK Partili? Sesi Kesilen Yerel Basın, Sesi Kesilen Halk Sahi Biz Ne İstiyoruz? “Hani Lan Senin Şapkan?” İki Haber ve Babacan Yasalara Çok Saygılıyız Canım! Adıyaman’da Yeni Dönem Adana’nın İstemezükçüleri… Güle Güle Müdürüm! Bir Milyon Fikir Kitaplığı Hüseyin Üzmez Üzdü(mü?) Farklı bir hafta sonu Utandım, hayvan mıyız, insan mı? Bulursanız vicdanınızı, elinizi koyun!
NAMAZ VAKİTLERİ
Gazete Manşetleri
Yol Durumu
BURÇ YORUMLARI
  • KOÇ
    Koç Burcu
  • BOĞA
    Boğa Burcu
  • İKİZLER
    İkizler Burcu
  • YENGEÇ
    Yengeç Burcu
  • ASLAN
    Aslan Burcu
  • BAŞAK
    Başak Burcu
  • TERAZİ
    Terazi Burcu
  • AKREP
    Akrep Burcu
  • YAY
    Yay Burcu
  • OĞLAK
    Oğlak Burcu
  • KOVA
    Kova Burcu
  • BALIK
    Balık Burcu
ANKET OYLAMA TÜMÜ
Sitemizi nasıl buldunuz?
E-Bülten Kayıt
ARŞİV ARAMA