Siyasi konuşmaların hitap bölümlerine ayrı bir özen gösterilse de, bildik laflardan ve bildik hitaplardan öteye gittiğini çok göremedik. Toplantıya katılan makamı en yüksekten başlayarak, “sayın” ön ekini de koyup, makamını sayanlardan veya “gençler”, “kadınlar”, gönüldaşlar”, “partililer” gibi hitapların yanında, “milletimiz”, “halkımız” gibi kucaklayıcı hitaplarda var.
Ama Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, dün AK Parti 4. Büyük Kongresi’nde yaptığı konuşmada farklı bir hitap şekliyle dikkat çekti. Önce Sezai Karakoç’un “Sürgün Ülkeden Başkentler Başkentine” şiirinin son bölümünü okuyarak başladı.
Şiir okuduğu için mahkûm olan, şiir okuyarak başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan, 4. Büyük Kongrede de şiirle anılmaya devam etti. Yine ağlattı, yine gündeme girdi, yine “tarihi” denecek bir konuşma yaptı. Dün, kongreyi televizyonları başında izleyen herkes “şiiri” merak etti. Kimi Sezai Karakoç’un dizelerini biliyordu, kimi şiiri ve şairi merak etmişti.
Sevgili