CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 7 aydır görevde ama kaçıncı kurultayda konuştuğunu ben bile unuttum ama olsun, o konuşacak, CHP şekillenecek. O konuşacak, delegeler birilerini çizecek. O konuşacak ve biz CHP’nin gerçek yüzünü göreceğiz.
Yine öyle oldu…
Delegeler, Kemal beyin prens ve prenseslerinden bazılarını çizdi…
Gürsel Tekin bunlardan birisiydi…
Sonra her konuşmasıyla bu ülkede yaşayan herkesi inciden Nur Serter’i de delegeler çizmişti…
Bir şekilde CHP’li delegeler, partiye ayar vermişti…
Kemal bey henüz delegenin ne diyeceğini bilmeden çıktı kürsüye…
Kendince çok güzel bir konuşma hazırlamıştı…
Hatta zaman zaman Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı “Fırat'ın doğusu da batısı da bizim. Berivan da Hakan da bizim. Rojin de Agop da bizim. Ferhat ile Şirin de Mem u Zin de bizim. Bütün toplumu kucaklayacağız. Biz Türkiye Cumhuriyeti'nin yurttaşlarıyız. Bizi kimse ayıramaz.” diye taklit bile etti.
Ama birisi çakmaydı, bir diğeri aslı.
Birisi demokratikleşmeyi uyguluyordu, birisi “karşı çıktığı” halde, demokratikleşmeden bahsediyordu…
Birisi sivil anayasa için çabalıyor, hatta halkoyuna bile sunuyordu, bir diğeri “hayır” oyu vererek, “sivil anayasa” istediğini söylüyordu…
Birisi yoksulu gözetiyor, bir diğeri “verilen yardım kesilsin” diye uğraşıp, sonra da “asgari ücret” vereceğini söylüyordu…
Parayı mı nerden bulacak; “Ben bulurum diyorsam, bulurum” gibi bir kaynağı vardı Kemal beyin…
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın garip gurabaya verdiği yardımları eleştiren, Yeşil Kartın bile “oy” için verildiğini savunan Kemal bey, kalkmış yoksullara asgari ücret tutarında maaş vereceğini söylüyor…
Kaynağı da müthiş…
Bu kaynakla bırakın Türkiye’yi dünya bile idare edilir…
“Ben parayı bulurum diyorsam, bulurum” gibi bir kaynağı var Kemal beyin…
Ekonomiden sorumlu devlet bakanlığının, maliye bakanlığının nasıl yönetileceğini anladık; “ben parayı bulurum diyorsam, bulurum modeli…”
Sadece çakma Erdoğan’lık, sadece çakma demokratlık, sadece çakma yoksul babası dışında da şeyler söyledi Kemal bey…
Aslında çok güzel şeyler de söyledi CHP genel Başkanı kemal Kılıçdaroğlu…
Altına imza atacağım şeyler de…
Hatta ayakta alkışlayacaklarım da…
Ama söylediği yer, söylediği partinin sicili bu konuda pek parlak değildi…
Kurultay da bile bir ileri, bir geri gitti.
Bugüne kadar CHP’de parti içi demokrasinin olmadığını itiraf ederek, CHP’ye parti içi demokrasi getireceğini söyledi…
Bir başka söyleyişle de, CHP’nin geçmişini kabul etmedi, yeni CHP ortaya koyacağını söyledi…
Ama hemen geri vitesi atmakta gecikmedi.
“Tüzüğü göreceksiniz; nasıl ki çok partili rejimi getiren bir CHP varsa, parti içi demokrasiyi getiren, çağdaş bir tüzükle yeni CHP olacak” dedi…
Çok partili rejimi getirenin CHP olduğunu söyledi…
Yani eski CHP’ye sıkı sıkı sarılarak, yeni CHP’yi kuracağını söyledi…
Çok partili rejim dediği, “açık oy, gizli tasnif” mi acaba, onu söylemedi…
Hani önce çok partili hayata geçmek için Ali Fethi Okyay’a “git parti kur” denen, sonra da halktan teveccüh gördüğü anlaşılınca kapatma yolunu seçen CHP’den mi bahsediyor diye çok merak ettim.
Yoksa Adana’da Abdülkadir Kemali (Öğütçü) Bey tarafından 29 Eylül 1930’da kurulan Ahali Cumhuriyet Fırkası’ndan mı bahsediyor.
Hani Bakanlar kurulu tarafından “sakıncalı” görülüp kapatılan parti…
Belki de Edirne’de Mühendis Kâzım Bey tarafından kurulmak istenen “Türk Cumhuriyet Amele ve Çiftçi Partisi”nin bakanlar kurulunca kuruluşunu “sakıncalı” görerek engellemesi CHP’nin çok partili rejime geçişidir…
Belki de bu korkuyla ta 1945’e kadar “hiçbir partiye izin” vermeyen de CHP değildir…
CHP genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, elbette bunlarla kalmadı, daha çok şeyler söyledi…
Mesela altına imza atacağım şeyler…
Tam tamına 41 maddede sıralanan çok güzel sözler verdi…
Hak ve özgürlükleri genişleten ve güvence altına alan bir Anayasanın hayata geçirileceğini söyledi. Henüz 12 Eylül’de yapılan halk oylamasına hayır derken…
Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin kaldırılacağından bahsetti, “askerin işine karışmayın” derken…
Medyanın özgür ve bağımsız olacağını söyledi, yasakları savunurken…
Faili meçhul cinayetler aydınlatılarak, devletin içindeki çetelerin ortaya çıkarılacağını söyledi, Ergenekon’a sahiplenirken…
YÖK’ün kaldırılacağını söyledi, yıllarca YÖK’e sahip çıkarken…
Aile sigortası getirilerek sosyal devletin güçlendirileceğini, yoksulluğun tarihe gömüleceğini söyledi, hükümetin yaptığı sosyal yardımlara karşı çıkarken…
Siyasi Partiler Yasasının demokratikleştirileceğini, lider sultasına son verileceğini söyledi, daha geçen ay CHP’de yaptığı operasyonun izleri sürerken…
Çok şey söyledi.
Mesela üreticinin baş tacı olduğu bir ekonomik düzenin kurulacağını söylerken, çalışanın, yani emek verenin veya tüketenin ne olacağını söylemedi.
Bir ileri gitti, bir geri…
Kemal bey, demokratlıktan söz ediyordu ama ne partinin geçmişi buna müsaitti, ne de 7 aylık icraatı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan gibi olmak istiyordu…
Ama “çakma” görüntüsünü de sözleri ve icraatlarıyla bizzat kendisi veriyordu…
Eski CHP’yi elinin tersiyle itiyordu ama hemen eski CHP’yi sahiplenip, yeni CHP kuracağını söylüyordu…
Kısacası Kemal bey çok şey söylüyordu ama hiçbir şey anlatamıyordu…