Dün Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, bir kez daha kameraların karşısında geçti. Bir kez daha “inanmadığı” bir konuyu halka anlatacaktı. Anayasada, Anayasa Mahkemesi’ne çizilen sınırı nasıl aştıklarını izah edecekti. Günlerdir, “biz şekil yönünden incelemeye yetkiliyiz, eee esasa girdik bunu nasıl izah edeceğiz?” diyerek harıl harıl “bahane” üretme peşinde olanlar vardı…
Yutan olur mu bilinmez ama dün Anayasa Mahkemesi’nin tartışılan referandum kararının gerekçesi açıklandı…
Önce Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın itirazına bakalım…
Çünkü, sayın Kılıç’ın itirazı, gerçeğin de ikrarıydı aynı zamanda.
Sayın Kılıç; “Halkın oyuna sunulan bir anayasa değişikliğinin esas denetimini ancak millet yapar.” diye şerh koymuş…
Ama buna rağmen de bazı üyeler “halk kim kardeşim, esasa girecek birisi varsa o da biziz” diyerek “esastan anayasa nasıl çiğnenirmiş” göstermişlerdi…
Sadece bu değil, Sayın Kılıç, “Anayasa'nın çizdiği sınırlar içinde yetki kullanması, Anayasa Mahkemesi'nin kararlarının da hukuksal açıdan geçerli olmasının önkoşuludur.” diyerek de yapılanın hukuksuz olduğunu söylemiş…
O söylemiş ama “hukuksuzluğu, hukuk olarak algılayan” bir grup üye “biz dilediğimizi yaparız, nasılsa itiraz makamı yok” diyerek bildikleri teraneyi okumuşlar…
Ama okudukları terane ne olursa olsun bir kılıf bulmak da zorundalar…
Hele bir de bu kılıf, hukuki olursa, yeme de yanında yat…
Herkesin midesi bir değil, nasıl yiyecek, nasıl yutacaklar…
Yediler, yuttular diyelim, bunun hazmı zor olmayacak mı?
İşte bunun için “maden suyu” masrafına girmeden, halkın hazmedebileceği bir bahane için günlerdir mesai tüketiyor, kafa patlatıyor, maddeleri didik didik ediyorlar…
Ve bir süre önce “inanmadığı” kararı açıklayan Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, dün de “inanmadığı” gerekçeleri açıkladı…
Yani boş bahaneleri…
Yani “dostlar pazarda görsün de bizi hukukçu sansın” ayaklarını…
Sayın Kılıç’ın itirazında altı çizilmesi gereken bir başka önemli sözünü de buraya almazsam haksızlık olur.
Sayın Kılıç, “Meclis iradesi mahkeme üyelerinin vesayetine bırakılamaz.” diyerek, “mahkeme üyelerinin, sınırları belirsiz, sübjektif, her an değişebilir nitelikli iç dünyalarındaki değerlere” vurgu yapmış…
Ama buna rağmen de bizim bahaneciler bahane bulmakta zorlanmamışlar.
Günlerdir sek sek sekerek, ara sıra da bade dizerek oyun oynadıklarını mı sanıyorsunuz…
Bahane arıyorlardı, her köşede, her bucakta…
Belki “sanal alışveriş” bile yaparak “bahanesi olan yok mu?” diye google efendiye bile sormuşlardır…
Bahaneci, bahaneci, geldinse üç kez vur diye seans yapmışlar mıdır diye merak etmedim de değil…
***
Bakalım bahaneciler, ne bahane bulmuş…
Öncelikle şekil yönünden hiçbir bahane bulamamışlar…
Yani CHP’nin “AYM’nin yolları taştan” şarkısını söyleyerek çıktığı yolda bulduğu bütün delillerin(!) boş olduğunu söylemişler…
Yani CHP, asli görevini yap(a)mamış…
“Halkın faydasına olan her şey AYM’ye götürülecek”, maddesine uygun davranamamış…
Görevini yapıp AYM’ye gitmiş ama bahaneleri iç açıcı değilmiş…
Bu kadar da olmaz yani…
Baykal’ı bile kasetledik, Kemal Beyi yerine koyduk, halen bahane üretmede yetersiz kalınıyor…
CHP’nin yaptığını kim yapar bilmem ki…
***
Peki Anayasa Mahkemesi, bütün bunlara rağmen anayasa değişikliğini, referanduma gitmeden, henüz yasallaşmadan nasıl incelemiş, nasıl esasa girmiş?
Onu ne siz sorun ne ben söyleyeyim…
Biliyorsunuz AYM, iki maddeye çentik attı…
“Hadi halkoyuna gidiyorsunuz, bari HSYK ile Anayasa Mahkemesiyle ilgili değişikliklerde ‘yasadan almadığımız güçle’ bir düzeltme yapalım” diye düşünmüş olmalılar…
Koca Anayasa Mahkemesi…
O kadar hatırı yok mu yani?
İki madde de, iki çentik…
“Canımıza kurban olsun” demiş olmalılar…
Bizden mi esirgenecek, ayıp yani koca koca hukukçuyuz…
Hiç değilse “hukukçu” olduğumuzu sananlar halen var…
Ne yazık ki halen var…
AYM’nin gerekçesi mi, boş verin anlatamam da…
O kadar kıvrılan, o kadar eğilip bükülen, o kadar ilgisiz maddeleri bir araya getirip, halkın kafasını karıştırmaya çalışan “bahaneyi” yutmadım ki, başkasına da yutturmaya çalışayım…
Anlayacağınız, sayın Kılıç’ın dediği gibi “Esas, milletin işi” bahanecilerin ki yaş iş.
Zaten dün de YAŞ toplantısı vardı, ortalık hepten ıslaktı…