MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 30 yıldır akan kanın durması, silahların susmasının hemen ardından 9 ili kapsayan mitinglerine başladı, ilki ise Bursa’ydı…
Mitinglerde ne dediği, ne tehditler savurduğu, hangi hesapları yaptığı, aritmetik bilgisini de bildiğimizden hiç umursayanlardan değilim.
Ama terör örgütü ağzıyla konuşmasına birkaç kelam etmek lazım…
Bildik Bahçeli tavırları olduğundan, “felaket tellalığı”nı da umursamıyorum.
“Ülke elden gitti, yıkıldı, yok oldu, paramparça olduk, bin parçaya bölündük, hançer bıçak aşı olduk” gibi komik lafları kendisine yakıştırsa da, gülmekten kendimizi alamadığımız kesin.
İstediği kadar öfkelenerek, bu milleti, bu bayrağı ve bu ülkeyi sevdiğini söylesin, onun Ötüken ruhu, “kan” sevdasını gizlemeye yetmiyor.
Akıl fukarası olduğu belli olan bir grup bağırıyor; “Vur de vuralım, öl de ölelim.”
Bir siyasi lidere yakışan, böyle bir ses duyduğunda, öfkelenerek cevap vermektir; “Biz öldürmeye değil yaşatmaya geldik” diye başlayabilir.
“Biz sevgi toplumuyuz” diyebilir…
“İnsan sevgisiyle doluyuz” diyebilir.
Belki de İslam’da “öldürmenin” günah olduğundan da başlayabilir, hani “mukaddesatçı” tarafı olduğu da söyleniyor ya…
“Bir kişiyi öldüren, bütün insanlığı öldürmüş gibidir” diye haykırabilirdi…
Ya da ne bileyim kızardı ölüm kusan kalabalığa…
“Siz kendinizi ne sanıyorsunuz, nerede olduğunuzu, hangi çatının altında siyaset yaptığınızı unutmayın” derdi mesela…
“Biz insanlığa hizmeti seçtik” diyerek, “bir tek kişinin öldürülemeyeceğini” söyleyebilirdi…
“Siz nasıl Milliyetçi Hareket Partilisiniz?” diye sorup, “vurma, kırma, ölme, öldürme bize göre değil. Biz terörist miyiz?” diye çıkışabilirdi.
İnançlı olduğu bilinen kalabalığa had bildirmeye de başlayabilirdi; “Dinimizde öldürme de yok, intihar da” diyerek, “cahil” kesime iyi bir ders verebilirdi…
Bütün bunları Devlet Bahçeli yapmadı…
Peki ne yaptı; “Merak etmeyin, ona da sıra gelecek” diyerek, öldürmeye ve ölmeye hazır, kan kokusunu burnunda hissedenlere çanak tuttu, güç verdi, gaz verdi, taleplerinin haklı olduğunu söyledi.
Tıpkı bir terör örgütü lideri gibiydi…
Ölmeye ve öldürmeye hazır canlı bombalar emir bekliyordu, Bahçeli de “az sabredin canım, merak etmeyin o zevki size tattıracağım” der gibiydi…
Kan kokusu sarmıştı her yanı.
Gözler dönmüş, akıl bir yana gitmiş, kin ve nefret kusuyordu…
O kalabalığa “vur” diye emir verdiğinde, kimleri vuracağını da açıklamalıydı…
Terör örgütünü mü vuracaktı, hadi canım, silah bıraktıktan sonra mı, adama gülerler…
Abdullah Öcalan’ı mı, dalga geçmeyin, elinde idam etme yetkisi varken, “idam edilmemesi” için cansiperane mücadele eden kimdi?
Belki de “barış isteyen herkesi” vuracaklardır…
Başta da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı…
Sonra tüm AK Partilileri…
Sonra BDP’lileri…
Sonra da barışa destek veren, yüreği sevgiyle dolan, barış için hayatını ortaya koyan, ülkenin huzur ve refahı için çabalayan herkesi ama herkesi…
Belki de ülkenin yüzde 80’ini öldürmeleri gerekirdi.
Hadi diyelim Bahçeli’de birazcık feraset bile yok.
Liderlik yönü zaten yok.
Milliyetçilikle de “sorunlu” gibi…
Mukaddesatında da birazcık arıza var…
Peki bu partide “aklı başında” insanların neden sesi çıkmıyor.
Milliyetçilik, önüne geleni öldürecek kadar gözü dönmüşlük müdür?
Eline silah alıp dağa çıkmak, düz ovada koşmak mıdır?
Hem öyle bir şey olduğunda karşınıza asker de çıkacak, polis de…
Tıpkı “cani” diye suçladığınız terör örgütüne mi dönüşeceksiniz?
Yoksa Ergenekon Terör Örgütüne bu kadar arka çıkılmasının esas sebebi midir bu?
Şunu unutmayın, eğer bir partiye gönül verenler, inançlarına ve ideallerine aykırı çıkışa karşı durmuyorsa, “hastalıklı” liderle aynı düşünce yapısında olduğunuz ve aynı bilinmez karanlıklara doğru yol alıyorsunuz demektir.
Bahçeli, MHP’yi açık açık terör örgütü yapmaya niyetli.
Hem de bunu, ülke barışa giderken yapıyor.
Her şehit cenazesinde “bu kanı durduramıyorsunuz?” diye suçladığı hükümet, kanı kökten kurutmanın yolunu seçerken yapıyor.
Ülke huzura kavuşurken dağa çıkmanın ilk adımını atıyor…
Yapılan müzakereleri beğenmeyebilirsiniz, taviz verilip verilmediğini sorgulayabilirsiniz, “barış olsun ama..” diyerek çekincelerinizi ortaya koyabilirsiniz.
Hatta daha ileriye gidip, “bizsiz barış olmaz, ne olup bittiğini bilmek ve katkı sağlamak istiyoruz” da diyebilirsiniz, haklısınız da…
Ama barışanlarla savaşmak, ancak akıl sağlığı yerinde olmayan veya kandan gözü dönmüşlerin girişebileceği bir eylemdir.
Çok sayıda MHP’li dostum var ve hiç birinin gözünde kan görmedim, sıkılan yumruklarına, biledikleri dişlere şahitlik etmedim. O zaman ya Bahçeli MHP’li değil, ya MHP Bahçeli’den çok uzak.
O zaman ya o lideri susturun ya da o “öldürme heveslisi” görüşlerin MHP’yi bağlamadığını deklare eden çıkışlar yapın.
Aksi halde, MHP Terör Örgütü, “zamanını” beklemeden, ilan edilmiş olacak ve yazık olacak.
Twitimden seçmeler
Kanla beslenenlerin bağırtıları, altlarından kayan koltuklarının gıcırtısıdır.