Birkaç gündür Adıyaman’a yoğun şekilde kar yağıyor. Ama bu yoğunluk “hiç görülmedik” bir yoğunluk değil. İlçelerde ve çevre illerde çok daha fazla kar yapıyor. Hatta Adıyaman’da bile 2000 ve 2006’da bundan çok daha fazla kar yapmıştı.
Doğaldır ki, yağmur yağar, kar yağar, rüzgâr olur bazı kurumlar bundan olumsuz yönde etkilenir. Ama hiçbir kurumun hiçbir hizmeti pamuk ipliğine bağlı olmaz. Yapılan yatırımlarda, bütün bunları gözlenir, hesabı kitabı en ince detayına kadar yapılır.
Diyelim bir köprü yapacaksınız, üzerinde gidecek araçların tonajları bile hesaplanarak, yoğunluğuyla ilişkilendirilir.
Akedaş, Adıyaman’ın elektrik hizmetini veren bir kuruluş. Elbette babası hayrına bir kilovat elektriği kimseye verdiği yok. Hatta günü gelmemiş elektrik borçlarında bile elektriği kesip, “açma kapama” parasına göz dikecek kadar da “sonradan görmüş” bir kurum.
Cuma günü başlayan yoğun kar yağışı, iki gün boyunca kentin büyük bir bölümünü elektriksiz bıraktı. Halen elektrik alamayan semtler var.
Direkler devrildi, hatta eğildi, kablolar koptu.
Aslında, Adıyaman’a yağan kar, Akedaş ve öncesindeki Tedaş ile Göksu Edaş’ı da yerlerde süründürdü.
24 saat boyunca hiç elektrik verilmeyen semtler vardı. 24 saat karanlıkta kalmak, 24 saat soğukta yaşamaya çalışmak, 24 saat elektriğin sağladığı bütün hizmetlerden mahrum kalmak nasıl bir şey bunu Akedaş’ın anlamasını beklemiyorum.
Üstüne de bozulan elektrikli ev aletleri, akıma kapılan insanlar, maddi ve manevi zararlar. Bütün bunları karşılamak için Akedaş’ın kılını kıpırdatması bile mümkün değilken, 20 liralık alacağına aslan kesilip, üstüne de 18 liraya göz dikmesi sonradan görmüşlükten öte sorumsuzluktur.
Ama yerlerde sürünen direklerde Akedaş tümden sorumlu değildir. Çünkü bu yatırım onun zamanında yapılmadı. 5-10 santim kar yağmasıyla yerlerde sürünen direkleri diken Akedaş değildi.Bir metre, iki metre kar yağışına dayanan direk ve kablolara karşın, Adıyaman’da beş santimlik karda yerlerde sürünenin olması dikkat çekiciydi. Ve bunun sorumlusu, hiç değilse direkt sorumlusu Akedaş değil.
Nedeniyse şu…
Adıyaman’a elektrik yatırımı yapan Tedaş ve Göksu Edaş’tı.
Ne gariptir ki, her üç kurumun müdürü de H.Mehmet Yaşar’dı.
Yaşar, bu memleketin insanıydı, dostumuz, arkadaşımızdı. Beyefendi birisiydi, kibardı ama hiç alınmasın bu işi beceremiyordu.
Yani, yatırımda bir sıkıntı varsa sorumlusu bizzat kendisiydi.
Müteahhit sorumluluğunu yerine getirmemiş, çürük malzeme kullanmışsa sorumlusu Akedaş değil, kendisinden önceki yatırım yapan kurum ve onun idarecisiydi.
Akedaş, öncesinde de sonrasında da toplumla barışık olmayan bir kurumdur. Sebebi “para” değil. Eğer öyle olsaydı PTT ve GSM şirketleri halkla hiç barışık yaşayamazdı. Sorun kurumun kendisinde ve yönetim zihniyetinde yatıyor.
Kabul edin ki, Adıyaman’a elektrik veremiyorsunuz.
Bu işi beceremiyorsunuz!
Gelin mumu haline gelen bir yapılanmanız var.
Bir üfürükte sönecek yapıya bürünmüşsünüz.
Ufacık bir rüzgârda elektrik sisteminiz allak bullak oluyor.
Yağmur yağıyor, kar yağıyor elektrik de birden gidiyor.
186’yı işler hale getirmekten bile acizsiniz.
Para hırsıyla dolu bir kurum görüntüsü veriyorsunuz.
İhbarname gönderme gereği bile duymadan 20-25 lira için milletin elektriğini kesiyorsunuz.
Üstüne göz diktiğiniz 18 lira açma kapama ücretiymiş görüntüsünü veriyorsunuz.
Yüksek borcu olana ses etmiyor, düşük borcu olan garibanın yakasına yapışıyorsunuz.
Tesislerinizi yenileyemiyor, çürük malzemelerle hizmet verip, “başarı” bekliyorsunuz.
Köhne zihniyet, köhne malzemelerle milletin parasını sömürüyorsunuz.
Verdiğiniz elektriğin her kilovatına ödenen yüksek fiyata rağmen, vatandaşa karşılığını vermekten acizsiniz.
Türkiye’nin en az kaçağı olan il Adıyaman olduğu halde bunun için vatandaşa gereken saygıyı ve toleransı göstermekten bile yoksunsunuz. Üstüne de toplayamadığınız parayı dürüst insanlardan alacak kadar da açgözlüsünüz…
Her şey bir yana 5 santimlik kara dayanamayacak bir yapınız var, üfürsek uçacaksınız.
Ve bütün bunlarda asıl suçlu Akedaş ve yöneticileridir…
Yapamıyorsan, bırakıp gideceksiniz. Hiç değilse çıkıp bu milletten özür dileyecek, “yapamıyoruz” diyeceksiniz. Bu, aldığınız maaşın, milletin size verdiği yetkinin ve paranın karşılığıdır. Ya doğru dürüst görevinizi yapın, köhne hale gelen direklerinizi yenileyin, ya da “yapamıyorum” deyip, bırakın gidin.
Adıyaman size mahkûm kalmamalı. Böyle bir yanılgınız olmamalı. Ne size mahkûmuz, ne de size mecbur.
Paranız var diye kurumu devralmakla işiniz bitmiyor. Bu kente adam gibi hizmet etmekle de yükümlüsünüz. Söz verip, “yapacağız” diyen sizsiniz…
Özelleştirme, böyle bir şey olmamalı; param var alır, millete zulmederim. Yok öyle…
Twitimden Seçmeler
Artık Türkiye’de Kenan Evren, Sabiha Gökçen gibi kirli isimler istenmiyor. Okullardan, caddelerden kalkıyor, gönüllerden çoktandır kalktı.