12 Haziran seçimlerine bağımsız adaylarla katılan BDP’nin ne istediğini sormak abesle iştigaldir. Doğaldır ki, her siyasi parti “kazanmak” için seçime gider ve her siyasi parti, kendi tabanı dışında, başka partiye oy verenlerinin de oyuna talip olur…
Ancak BDP farklı…
O kazanmamak için seçime gidiyor…
En azından bendeki algı böyle…
Son söyleyeceğimi ilkin söyledikten sonra nasıl böyle bir algıya vardığımı anlatacağım…
***
Güneydoğu Anadolu bölgemizde 9 il bulunuyor…
BDP ise “ağırlıklı” da olsa Güneydoğu’dan oy alıyor ama sadece 6 ilden…
Güneydoğu’da yer alan 9 ilden, Kilis, Gaziantep ve Adıyaman dışında kalan 6 ilde BDP bazen “özgürce” bazen de ne yazık ki “baskıyla” oy topluyor…
“Baskıyla” sözüme alınanlar olacaktır ama illa ki “BDP baskı yapıyor” diye bir şey yok, “BDP adına baskı yapan” ne yazık ki çok var…
Eğer BDP seçim kazanmak gibi bir derdi olsa, bazı şeyleri yapması gerekir…
Mesela 6 il içinde ve dışında kalan yerlerdeki BDP’li belediyelerin iyi hizmet veriyor olması gerekir…
Çöpü toplayan, halkın yaşamını kolaylaştıracak işlere imza atan, parkları, bahçeleri ve farklı merkezleriyle halka hizmet eden belediyeler olması gerekir…
Sonra BDP’nin milletvekili çıkardığı veya belediye başkanı olduğu yerleşim yerlerinde “BDP’den kaynaklanan” huzursuzlukların olmaması gerekir…
Böylece kendilerine propaganda malzemesi çıkar…
“Bakın!” derler, kararlı bir şekilde “Başarılı belediyelerimiz var”
Sonra aynı kararlılıkla “Biz huzur tesis ettik, barıştan yana olduğumuzu gösterdik” derler…
Her demokratik tepki de onların adını duyduğumuzu söylerler…
Darbelere ilk onların karşı çıktığı, sivil anayasayı en çok onların istediği açıkça anlatılır…
12 Eylül’ün yargılanmasına ilkin onların “evet” dediğini de duyarız, “sandığa gitmek yasak” gibi eylemlerde adlarının olmadığını söylerler…
Ama bütün bunlar olmadığı gibi “ilk kez kazanma şansı” bulunan illerde de “yapıcı” söylem içerisine girmiyorlar…
Konuşunca güzel…
“Demokrasi”den söz edilir, “demokrat” oldukları söylenir, özellikle “barış” mesajı verilir ama bütün bunlar “kavga” içersindeyken yapılır…
Geçenlerde başarılı yönetmen hemşerimiz Sırrı Süreyya Önder’in katıldığı “Halk Meclisi”ni Show TV’de izledim…
Ağzından bal damlıyor…
AK Parti’nin 8.5 yıldır yapmaya çalıştığı demokratik açılımın içersinde bulunan ve bugüne kadar yapılan ve yapılmaya çalışılanları tek tek “arzuları olduğunu” söylüyor ama bugüne kadar yapılan veya yapılmak istenenlere neden destek olunmadığını bir türlü açıklayamıyor…
Barışı en çok isteyen kendileriymiş gibi konuşuluyor ama bölge halkının huzurunu bozanın kim veya kimler olduğu açıkça söylenmiyor…
Bunda “Ergenekon” gibi derin yapılanmalar olsa bile “açıkça tavır” alamadıklarını gizlemeye çalışıyor…
Bütün bunlar bir yana…
Dönelim Adıyaman’a…
***
Adıyaman’da bugüne kadar BDP’nin desteklediği bir adayın “seçilmeye yakın” olduğu zaman bu zaman…
Böyle olduğu halde, halkın korkusunu gidermek için bir tek adım atılmıyor…
Eğer BDP Adıyaman’da bir milletvekili çıkarırsa, 13 Haziran’dan sonra Adıyaman’ı ne gibi “güzelliklerin” beklediğiyle ilgili tek söz yok, kafalardaki soru işaretlerine cevap verecek tek bir cümle yok…
Oysa Adıyaman halkı endişeli…
12 Haziran’dan sonra hayatlarında hiç görmedikleri “kepenk kapatma”ya mı tanıklık edecek, onlar da kepengi indirmek zorunda mı kalacaklar?
Bugüne kadar “özgürce” kullandıkları oyu, bundan sonra “korkuyla” mı kullanacaklar?
Molotof kokteyller Adıyaman’da mı atılacak?
Tanklar, panzerler, ağır makineli silahlar, tazyikli sular, gaz bombalarının bolca atıldığı eylemlere sıklıkla tanıklık mı edecekler?
Bayramlarda, seyranlarda lastik yakma eylemi mi yapılacak?
Anneler Günü, Sevgililer Günü gibi etkinlikleri bile “kepenk kapatarak” mı kutlayacağız?
Bütün bunların olmayacağına ilişkin iç rahatlatıcı mesajların verilmiyor olması, BDP’nin kazanmak istemediğini göstermez mi?
Hâlbuki BDP’ye çok iş düşüyor…
“Biz huzurlu bir kent için buradayız” diyebilirler…
“Adıyaman, yoksul, yoksun ve ihmal edilen bir kent, hakkınızı almak için geliyoruz” denip, bunu da “demokratik” yolla yapacaklarını söyleyebilirler…
Adıyaman’ın bugüne kadar ki sakinliğinin bozulmaması, huzurunu kaybetmemesi için BDP olarak ellerinden geleni yapacaklarını söyleyebilirler…
Adıyamanlıları ve Adıyaman’da yaşayan herkesi, hamasi sözlerle değil, yürekten gelen ve gerçeğe dönüşecek sözlerle ikna edebilirler…
Bütün bunlar yapılmıyor…
O zaman BDP’nin Adıyaman’da seçim kazanma gibi bir derdinin olmadığı anlaşılıyor…
Veya “Biz böyleyiz, bizi tanıyan oy versin, tanımayan da hiç umurumuzda değil” mi diyorlar?
Sahi BDP 12 Haziran’dan ne bekliyor, ne beklemiyor, açıklayacak var mı?