Uzun yıllardır internetle uğraşan birisiyim. İnternet gazeteciliğinde Adıyaman’ın sesini dünyaya duyurmak için çok uğraş verdim, arkadaşlarla mütevazı siteler yaptık, günler, geceler boyunca güncel tutmak için uğraş verdik. Hep kendi yağımızla kavrulduk, cep harçlıklarımızla sitenin kirasını ödedik, kendi hazırladığımız haberleri, kendi yorumlarımızı, kendi çektiğimiz resimleri paylaştık. Ne kadar uğraşırsanız uğraşın, ne kadar didinirseniz didinin sitenin “sansasyon” bir reklamı olmayınca kentle sınırlı kalıyor. Oysa bazı siteler görüyoruz, en ufak bir olayı bile büyüterek televizyonların haber bültenlerinde, gazetelerin sayfalarında kendisine yer bulabiliyor. Bu da o sitenin hem trafiğini hareketlendiriyor, hem de kazancını katlıyor. Bu şekilde yaygın bir reklam ağı meydana gelince de çocuk, genç, yaşlı demeden toplumun tüm kesimlerinden ziyaretçi alabiliyor. Bütün bunların sakıncalı yönü de var. Özellikle paylaşım ve arkadaşlık siteleri bırakın çocukları büyükler için bile çeşitli tuzaklarla dolu. Masum reklamı yapılan ve sanki olmazsa olmaz olarak lanse edilen “Facebook” , “Hi5” ve “Youtube” sitelerinde sapıkların cirit arttığını görüp şoke oluyorsunuz. Bir insan nasıl bu kadar adileşebilir, nasıl bu kadar küçülür diye alıyor sizi bir merak. Bir süredir özellikle çocukların ve gençlerin gözdesi olan bu üç siteyi inceliyorum. Bunun için bazen kendi adımla bazen herkesin yaptığı gibi farklı bir adla siteye üye olup, işleyişin nasıl olduğunu, nasıl tuzağa düşürülmek istendiğini araştırıyorum. Çok masum(!) yapılan reklamlarda “Dünyanın her tarafından kaybettiğiniz arkadaşlarınızı bulmanız” belki “yeni dostluklar kurmanız” önerilen facebook ve hi5, aslında özellikle çocuklar için birer tuzak işlevi görüyor. Öte yandan başta youtube gibi video ve bilgi paylaşım siteleriyse “bilgi kirliliğini”, “hak ihlalini” ve “insanları küçük düşürme” gibi sakıncaları da beraberinde getiriyor. Elbette internette kısıtlama yapılmasını isteyenlerden değilim ama anne ve babaların kontrolü elden bırakmamasını, çocukların kirliliğe bulaşmasının önüne geçmesini, hele hele de masum çocukları aç kurtların önüne atmamalarını öğütlerim. Her şey gibi teknoloji de faydalı kullanma imkânı olduğu gibi zararlı kullanmaya da çok müsait. Oysa çok faydalı siteler var. Bilgi kirliliği değil, gerçek ve güvenilir bilgileri veren, güncel haber ve yorumları izleyicilerine ulaştıran, yeni yerler tanıtan, ufku açan, hayatın her alanında tüm imkânları önüne seren siteler… İnternet siteleri, kazancı çok olmayan ama heyecanı bol bir uğraş. Söylemek istediğini anında bütün dünyayla paylaşman mümkün ama bunun için “reklam” gerekiyor. Sansasyonel reklam, geniş kitlelere ulaşmada önemli bir faktör ama bu onun doğru olduğu anlamını taşımaz. Neyi istediğini bilmek önemli. Neyi istiyorsanız o karşınızda olmalı ama istemediğiniz, arzu etmediğiniz ne bir tek bilgi, ne bir tek resim, ne bir tek video karşınıza “tuzak” şeklinde gelmemeli. Çocukların sıklıkla oyun oynadığı sitelerin reklamlarını inceleyin dediğimi daha net anlamanız mümkün. Oysa internet bir paylaşımdır aynı zamanda. İyiyi paylaşmak, güzeli paylaşmak mümkün olduğu gibi kötüyü paylaşmak da mümkün. Neyi paylaşacağınızı bilmek, neden kaçınmanız gerektiğinin bilincinde olmak gerek. Eğer çocuklar bunu bilmiyorsa o zaman şimdiden uyarıda bulunmak, kaçınması gerekenleri öğütlemek gerekir. Buradan site isimlerini sıralayıp, “bunlara girilsin, bunlara girilmesin” gibi bir öğütte bulunmak zaten mümkün değil ama şunu esas almanız yeterli, dünyada milyonlarca site var, kendi dilinde de yüz binlerce… Bir de kendi kentinle ilgili mütevazı siteler mevcut. Kimi haber, kimi yorum, kimi şiir, edebiyat.. bunların yanında siteleri “kazanç kapısı” haline getiren uyanıklar sayesinde müthiş bir site kirliliği de var. Hal böyle olunca “internete girdim” diyen aslında nereye girdiğini bilmeyen, yolunu kaybetmiş garip haline düşebilir. İşte güya bütün bu garipliğin yaşanmaması, yolunu rahat bulmak içinse google gibi arama motorları var. Bir bilgi ararsın, çıkan sonuca inandığın anda baştan yanılmışsın demektir. Bir kelimenin kırk çeşit zıt karşılığının olduğunu görüp afallarsın. Bir tekiyle yetinirsen vay haline… Eğer bir tekiyle yetinirsen başsavcı gibi hemen “Buldummm! Buldummm!” der AK Partiye “hayali suçlamalarla” kapatma davası açarsın. Bu bilginin çöplükten çıkıp çıkmadığına anlamak için interneti iyi bilmek gerektiğini “no” yerine “yes” tuşuna basanlar bilemez… Tavsiyemse teknolojiden uzak kalmayın, siteleri inceleyin, güvenirliliğini test edin, künyesine bakın ciddiyetini anlayın ve gerekirse sanal isimlerle üye olup, nelerle karşılaşacağınızı kendi gözlerinizle görün. İyisi mi, siz iyi sitelerden ayrılmayın… Adıyaman sitelerini de hiç atlamayın…