DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Naif Karabatak
Naif Karabatak
Giriş Tarihi : 08-09-2013 17:38

Ermeni’sin, disiplinsizsin!

Ailesi için bir umuttu o. Uzman çavuş olarak adım attığı askeriyede, ailesinin geçimini temin edecekti. Önünde hiçbir engel yoktu. Vatani vazifesini Edirne’de tamamlamış, Uzman Çavuş olarak da hem iş sahibi olmuş, hem maaşa geçmişti. Ne bilsin ki, üç kuşak öncesinden atalarının inancının, onun ordudan atılmasına sebep olacağını…

28 Şubat’ın antidemokratik uygulamalarının tartışıldığı, mağdurların geç de olsa işine kavuştuğu bir zamanda bilgi sahibi oldum. Her gün ekmek aldığım fırında selam verip, muhabbet ettiğimiz Seyfettin Bozan’ın 28 Şubat öncesi mağduru olduğunu bilmiyordum.

Kendisi söyledi…

Şaşırdım.

Çünkü yaşantısıyla “Ermeni” diyemeyeceğimiz birisiydi. Beş vakit namaz kılıyor, oruç tutuyor, olaylara bakışı da İslami çerçevedendi.

Meğer üç kuşak öncesinde, bir başka tabirle 1915 olaylarının patlak verdiği zamanda, kendi tabiriyle “tecrit döneminde” büyük dedesi ve büyük ninesi zengin Müslümanlar tarafından bakılmak üzere alınmıştı.

Müslüman ailede büyüyüp serpilen Şinofer ve Ohannes adındaki çocuklar, Müslüman bir hayat sürmüş, onlardan olanlarsa dinlerini sorgulamayı bile akıllarına getirmemişlerdi. Büyük dedeleri Adıyaman’ın Samsat ilçesi Gölpınar köyünde yaşamını sürdürmüş, ondan sonra gelen kuşaklarsa Adıyaman’a yerleşmişti.

1972 yılında Adıyaman’da dünyaya gelen Seyfettin Bozan da Müslüman doğmuş ve herkes kadar Müslüman bir yaşantıyla büyümüştü.

Adıyaman’ın farklı mozaikleri bünyesinde barındırmasının etkisiyle çocukluk ve gençlik döneminde “tecrit” veya hakaret ya da küçümsemeyle karşılaşmadıklarını özellikle belirtiyor.

Halk arasında “dönme” olarak tarif edilmelerine rağmen, “yüzümüze karşı hiç kimseden ‘dönme’ lafını duymadım” diye de belirtiyor.

Hatta askerlikten atıldıktan sonra caminin bahçesinde bir yaşlıyla sohbet ederken, “Yaşlı amca Elimi sırtıma koydu. Oğlum üzülme, bunlar geçer. Hem Adıyaman’ın çoğunluğu böyle, siz yalnız değilsinizdiyerek teselli etti.” diyordu.

Askere gittiğinde beş vakit namazını kılan birisi değildi. Hatta Uzman Çavuş olduğunda da. Hani orucunu tutardı, cumadan cumaya camiye giderdi. Ramazan ve kurban bayramlarında babasının elini tutup, sabahın ilk ışıklarıyla camiye giderlerdi. Kurban bayramlarında Allah için Kurban keser, fakir fukaraya da dağıtırlardı.

1994 yılında Uzman Çavuş olarak Van Erciş’te göreve başladı. On ay görev yaptıktan sonra güvenlik soruşturmasında “sakıncalı” bulundu.

Çalışması gerekiyordu oysa; ailesine bakacak tek kişiydi. Nasıl sakıncalı olabilirdi ki, ne kimsenin etlisine karışmış, ne sütlüsüyle işi olmuştu.

Göreve başladıktan iki ay sonra güvenlik soruşturması sakıncalı gelmiş ama 8 ay daha sakıncalı şekilde görevde kalmıştı. Sonra “Disiplinsizlik” gibi içi doldurulamayan bir suçlamayla karşılaşmıştı. Gerçek sebepse üç kuşak öncesinde Ermeni olan dedeleri vardı.

Zaten bu “disiplinsizlik” sihirli bir cümleydi; namaz kılan, Kur’an okuyan, eşi, kardeşi veya annesi başörtülü olanların ordudan atılma bahanesiydi.

Aynı dönemde üniversitede okuyan başörtülü öğrenciler de “başı örtülü” diye değil, “disiplinsizlik” gerekçesiyle eğitim hakkından olurlardı.

Bu, kamuda görev yapanlar ve üniversitelerde akademik kadrolar için de sihirli bir bahaneydi.

Adeta “gerçek suçunuzu söyleyemiyoruz, başka bir şey yazalım” türü bir kılıf uydurmaydı.

Çünkü başını örtmek suç değildi, çalışanın eşinin veya kızının veya kız kardeşinin ya da annesinin giyim tarzı da kanunda belirlenmiş değildi. Zaten böylesine ilkel bir belirleme insan haklarına aykırıydı.

Ama bu, hem ordudan, hem okuldan, hem kamudan atılmanın da en önemli sebebiydi.

Seyfettin Bozan da, henüz 28 Şubat olmadan, 28 Şubatçıların zihniyetiyle ordudan ilişiği kesilmişti; disiplinsizlikle…

Başka şeyler de vardı; emre itaatsizlik, mesaiye geç kalma, üste-asta fiili teessür, görevi ihmal gibi, suçlama bölümünü dolduracak oranda suç bulmuşlardı.

Bozan’ın bir şansı, kendisini dinleyen üstlerinin olmasıydı. Kolay dinlemediler elbet; “Biz emir kuluyuz, bize bir suçlama yazın dediler, biz de yazdık” itirafı, bahanelerin nasıl da kolaylıkla uydurulduğunun kanıtıydı.

Seyfettin Bozan ise ailesine bakmak zorunda olduğunu, başka bir işe girme şansını kaybetmemesi gerektiğini söyleyerek, suçu değiştirebildi; “atışta başarısız” yapıp, evine döndü.

Atışta başarısız, suçlamasının sivilde işe girmeyi etkileyecek bir suçlama olmadığını düşündüm ama bir işe girme şansım da hiç olmadı.” diyordu. O da bir fırında işe başladı, evlendi, üç çocuk sahibi oldu ve halen bin lira maaşla fırında usta olarak çalışıp, nafakasını temin ediyor.

28 Şubat öncesi Ermeni soyundan geldiği için işinden oldu, 28 şubatta ise meslektaşlarının çoğunluğu namaz kıldığı için ordudan atıldı. ‘Hangisi daha zordu’ soruma Bozan, “İkisi de aynı. Sonuçta insanların inancı, ötelenme sebebi oluyor” diyordu.

Ya askere Ermeni olarak gitmiş olsaydı; “Ben Müslüman olarak gitmekten hiç gocunmadım ki, zaten Ermeni olarak bir yaşantım hiç söz konusu olmadı.”

1996 yılından bu yana da aksatmadan namazını kılıp, orucunu tutuyor. 1998 yılında 28 Şubat’ın mağdur ettiği meslektaşlarını görünce derin bir “ah” çekiyor.

Zira kendi deyimiyle, 1994 yılında “Ermeni soyundan geldiği için” atılmıştı ama 28 Şubat’a kadar bekleseydi, bu defa “Namaz kıldığı için” atılacaktı.

İşte burada talebini dillendiriyor.

AK Parti döneminde başlayan demokratikleşmeyi ve antidemokratik dönemlerle yüzleşmeyi olumlu bulduğunu belirterek, “Sadece bir dönemin mağdurlarının işe dönmesi adil değil. Benim gibi farklı gerekçelerle işinden olan, mağdur edilen, üç kuruşa muhtaç edilenler de işine kavuşmalı veya kamuda başka işe girme imkânları olmalı.

Olmalı da, iş hakkını kaybetmemek için “Atışta başarısız” yazdırmayı başarmıştı ama bu, onun işe dönmesine yetmiyordu.

Hem 28 Şubat mağduru da değildi, öncesindendi.

Hukukçular Seyfettin Bozan’a umut vermedi ama o, hakkını aramaya, hiç değilse emekli olabileceği, yaşlılığında mağdur olmayacağı, sağlık hizmetlerinden yeterince faydalanacağı bir iş istiyor. Aslında o, “Bana ve o dönemde benim gibi başkalarına yapılan haksızlıktı ve bunun cezası, bizi iş sahibi yaparak ödenmeli” diyor.

Yaklaşık 20 yıllık bir mağduriyet süresince susup, şimdi hakkını aramaya kalkışmasını, AK Parti’nin antidemokratik yönetimlerle hesaplaşması ve demokratik açılımın getirdiği güvenden kaynaklandığını Bozan özellikle belirtiyor.

Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilen torba yasasıyla göreve dönenleri görünce Bozan’da MSB’ye müracaat etmiş ancak, “Bu yasa sizin durumunuzu kapsamıyor” diye cevap almış.

İşten atılması bir üzüntü kaynağı olsa da, en çok “Ailemin bana ihtiyacı olduğu bir zamanda, onlara katkı sağlayamadım, el uzatamadım. Bu acı çok daha kötü” diyor.

Acının her türü kötü aslında ve acının renginin olmaması da bundandır. Umuyorum “disiplinsizlik” bahanesiyle içi doldurulmayan sanal suçlamaların, gerçeğe dönüştürülerek, aklama yolunun seçilmesidir.

Uzunca bir dönem mağdur edilen, üç kuruşa muhtaç hale getirilen insanlarımız, yaşlılığında aynı sıkıntıyla mücadele etmek zorunda kalmazlar. Bu, Ermeni de olsa, Müslüman da olsa, Kürt, Türk veya Alevi de olsa değişmemeli, insan olması tek neden sayılabilmelidir artık

Naif Karabatak

Naif Karabatak

DİĞER YAZILARI Adıyamanlının ağzına bir lülük köfte! Sana patronun kim olduğunu göstereceğim! Yeni Kabine ve Hulusi Akar Cumhurbaşkanı adayları… Naif Karabatak Gizemli kız ağlıyordu! Osman amcanın eşeği ve ilham! Bir Güneş Motel Olayı Öykünmesi Hayata ‘bu pencereden’ bakın Çiftliğinde boğ beni! İK açısından kadın ayrımcılığı Bir zamanlar utanıyorduk… Donacak halim kalmadı Naif Karabatak Vapura binip deniz görmemek 1950’li yıllarda Adıyaman… Amatör ruh ve profesyonellik Ne kadar vatandaşsın, parasız kalınca anlarsın Hayatımı geri istiyorum Sanki biz çok adalet istiyoruz! Hamza’nın kıskandıran dokunulmazlığı Medyanın olaya bakış şekli Tren ne zaman kalkıyor? Elimde büyümüştü kerata! Biz orucu iyi tutuyoruz… Bir diktatörü tanıma dersleri Samimiyet ve köprüdeki dayı! Kıtlık Öncesi Hazırlık Ezikliğe gönüllü olmak Özür seanslarına buyurun… (1) Darbenin itirafı Her şeyi paralele bağlamak… Darbe öyle değil, böyle vurulur Ülkemizde kaç fikir var? İnadına yatırıma yeni adres Bizi boşayın hâkim bey Ama o fakir Tütün ve dokunulmazlık İnsanlara dokunmadan dokunun Yıldırımların Bin Ali’si Başkanlık bizi parça pincik eder! Fikrini yalanla savunmak… Köşe yazarlığı ve pratisyen hekimlik İtinayla ezber bozulur Dokunulmazlık ve erkeksen çık dışarı Alışkanlıklardan kurtulmak Yasalar ve dönemler Gazeteci ne zaman ağlar? Irkçılığın iki esas nedeni Bomba mı önemli, bombacı mı? Onlarda hain varsa bizde de var! Kaçınılmaz olan savaş mı? Vefasızlık ve nankörlük Aşağılanmaktan zevk almak… Bir samimiyet testi olsaydı! Yıllardan arta kalan Türkiye Milleti veya Türkiyelilik Hakaret ederek kendinizi sevdiremezsiniz Terörün insanlıkla ilgisi yok Hiç mi insanlıktan nasiplenmediniz? Kan üzerine yumurta pişirmek Hakaret ederek hak arama Dedikodu, laf olsun diye yapılmaz Sayın Cumhurbaşkanı’na Sesleniyoruz! Diyanet ve zorunlu din dersi İHH Ortadoğu, Kürtler ve Barış Siyasetin boş vaatleri Aday Adaylarına… Tarih'te yerini alsın diye... Atatürk Heykeline Karşı Olmak Kısa kesin, Barış Havası Olsun İşte benim aday adayım! Yapabildiğinizin en iyisi bu mu? Varsayalım adaylık sizin elinizde Eleştiri kültür(süzlüğ)ü Hiçlik de bir makamdır, en âlâsından Katliam için yürüyenler ve öldürenler Dayatma mı, dayanma mı? Bu kadar doğru insan zor bulunur AK Partiyi ayakta tutan iki neden Bir operasyon ya yanlıştır ya değildir Anıların heybeme sığmaz, biliyorum Yeni üsluba, yeni bir duruş Kaşıyın, korkmayın kangren olmaz! Mazlumdan yanayız ama… Eylemlerin toplumsal karşılığı Nihayet Akil İnsanlar Konuştu Sokaktaki normal insanlar Bekir Coşkun Orta Çağ yazarı mı? Kelli felli yazarlar ve yazdıkları Yahudilerden Mektup Var! Erdoğan’a en büyük desteği verenin hal-i pür melâli Gazze’de çocuklar ağlamıyor Veda Hutbesi kimlere hitap ediyor? Hangi adaya niye oy vereceksiniz? Erdoğan’ın unutamadığı gözler, bu gözler! Tayyip Erdoğan olmasın da… Zoraki aday; Ekmeleddin İhsanoğlu! Bayrak, bir bezdir ama her şeydir Atatürk olsaydı #gezi olmazdı! Siz buna özgürlük mü diyorsunuz? Biz vatandaşlıktan istifa edelim! Biten köhnemiş zihniyettir İyi gaz vermişler ama bu gaz uçurmaz! Millet, başkanını seçecek Ne Kürtçe! Ne Arapça! İllada da Türkçe!!! Bir paralelci gördüm sanki! Seçimin bittiğini birisi söylesin! Düşünün ama lütfen sessizce! O lahika yeniden yazılsaydı! Hem yalancısınız, hem korkak! Ahlaksız olan siyaset değil! Siyasete turp suyu sıkmak İdeoloji kalmamıştı, parti de kalmadı Gündem ve gündem olamayanlar En kolayı, iktidar yalakalığı! Manidar nihayet bulundu! Yılın en bi şeysi! Dershane biterse cemaat biter! Yüzümüzdeki maskeler bir çıksa… Cehenneme kadar yolun var! Düşmanlık nerede saklı, bulsak! İşaretler son çırpınış olmasın! Cemaatin siyasete bulaşmamışını severim! Bizim meselemizi sahiplenebilmek Biraz siyasete müdahale edip, geleyim! Benim Atatürk’üm, senin Atatürk’ünü döver! Ertuğrul Özkök Hidayete Ererse! Müslümanlar seks yapamaz! İkimiz bir ‘Fidan’ın güller açan dalıyız! Kadının düşünme yetisi elinden alınmalı! Kutsal andımız kaldırılamaz! Bu da yetmez ama evet! Marjinallerle nereye gidelim? Dursun Çavuşluğun âlemi var! Barış derken kızaran yüz yok! Merhaba Baba, Merhaba! Şerefsizliğin adını Sisi koydum! Cemaat tasfiyesi yazarlara mı kaldı? Birand itirafındaki ibret Bu gidişle daha çok zırlarsınız… Bir taşın üzerinde öylece oturmak… Belden aşağı ama tam yerinde! Hepimiz halkız da, siz kimsiniz? Gazeteciler, yazarlar ve şakşakçılar Bir koşu destan yazıp geleyim! Sen halksan, biz kimiz? Talebim var, sakın kabullenme! Gerici taleplerle ilerici olunmaz! Fuhuş ve içkinin öteki yüzü Basına kapalı bölümden düşünceler… Barış olsun, konuşacak çok şey var! Hem vallahi, hem de billahi barışıyoruz! Akil insanların derdi ne? Yapıştır, TC’yi Yapıştır! Akil İnsanlar Fişleniyor! MHP Terör Örgütü mü oluyor? Nevruz’un adı barış oldu! Kandil’i yakar, İmralı’yı yıkarız! Barış güzel ama anlatmanız çok kötü! Sizi meslek sahibi yapmadım ya oh olsun! Barışa kan, kin ve nefret bulaştırmayın! Niyet, postun altında gizli İçimizdeki Ergenekon! Devlet mi zalim bizler mi? Bir iyilik yapın ve susun! Amaç akan kanı durdurmaksa… Umut güzel ya çaba? Allah devletimize zeval vermesin! Yargı bağımsız olursa haber verin! Adıyaman kadar başına taş düşse! Bana inancını söyle, hakkını savunayım! Kaçacak yer bulsa “kaçak” olacak! Öldürenin kazandığı görülmedi! Keşke bu ümidi büyükler de verse! Dün konuşan başbakan değildi! Ben böyle bir onur istemiyorum! Nefes alıp verenlere selam yollamak Evlat acısı başkadır Siz hiç mülteci oldunuz mu? Terörün kolay geçiş güzergâhı! Başkasının acısına gülenler Her şey dursun, başkan yürüyecek! Elimizden kayıp gidenler… İmamın Rüyası! Ucu dokunmaya başladı! Yargı ne işe yarar ki? Dün “biz” eziliyorduk, bugün “bizler” eziliyoruz! Yazardan siyasetçi olur mu? Gücün kontrolü Falanca üniversitenin rektörü kimmiş? Yeni Gözdemiz; Star Gazetesi! Kentin yazarı olmak… Antidemokratik protokolle demokratikleşemeyiz! İdris Naim Şahin’in vatandaşı olamamak Kongrelerin parmak adamları Hükümetler zamla gelir, zamla gider Taraf, bertaraf edilmeden! Oyun kuranların bilmediği… Ne size mahkûmuz, ne de size mecbur! Ve kar yağar umutlarımıza! 48 yıllık muhasebe! Dersim’in Anıl Çeçen’i… Elifi Görsen Mertek Sanırsın! Pardonların en iğrenci Sen de masa müdürü ol! Tütün bu, boru mu? Dersimi konuştuk bitti mi? İşgal etmezlerse biz ederiz! Vefasız bir meslek; gazetecilik Badem gözlü bayramlar… Ölüme en yakın insanlar burada yaşar! Yüzen adacıklar yok olurken… Bahçeli’nin terör çözümü Hizmet ehlinin hizmeti! Korku, Paranoyayı Doğurur Çelikhanlı olsaydım… Ses kaydından kim nemalanır? Sevindikleri şeye bak Terör ve artan faşizm Özelleştirmenin en kötü yanı… Bu ayıp size yeter! İnsanlığın başladığı noktadayım… Akla ters olmayanı gösterin! Ne verdin be usta! İrtica nerede, gören var mı? BDP Ne İst(em)iyor? Ses ver, ıslık çal! Koşun, Birlikte Küfredeceğiz! Başkandan Mektup Var! Tercihimi adaylar belirleyecek Ergenekon Sanıkları Mülakatta Temayülüm Elimde, Adayım Gönlümde… Gönlünüz kimden yana? Gazeteci “darbe” yapar mı? 14 yıl önce, 14 yıl sonra Avukatlık yetmedi, bizzat üye olacak Bir rol modelin gidişi Angut Telefonun Ucunda… Ucubelik tartışmalar… Nerede yaşamak istersiniz? Kültür TPAO’ya, Turizm Emniyete Emanet Apaçiler Gözaltına Alınınca… İşte Sağduyulu Bir Ses Kürtçe konuşanlar “millet” değil mi? CHP Kürsüsünde Tayyip Erdoğan Çakması Devlerle Kapışan Merinos Wiki, “teğet” mi geçiyor Bahçeli Sonuna Kadar Haklı! CHP’deki hırs mı heves mi? Sapıklık Ruhumuzda Var! Kavun Karpuz Yata Yata Büyür! Kantarın Topuzu Başına Düşmemeli Sarkozy’in İnadı, Çalışanın Direnci Ben bunun neresini düzelteyim? Kusturıca ve İkiyüzlülüğümüz Kaypak olan taban mı? Saadet’te Vefa ve Vefasızlık Değişmeyen “Tek” Parti Konuştukça Battı, Battıkça Konuştu Bir Bayram Klasiği Ne kadar da benziyorlar… Boşluk doldurmanın cinliği mi? MHP’de Bir Oyun Var! Evren’in Cumhurbaşkanlığı Unvanı Alınsın! “Esas” milletin işi, sizinki “yaş” iş Sıcak, Kalabalık, Coşku, Başbakan ve Evet! Herkes İşini Yapmalı Yeni bir dünya keşfedildi Yeni Şamar Oğlanı Bulundu Bahçeli’nin ki cehalet mi, kasıt mı? Ergenekon Çok Yaşa! Eksen, nereden kaydı? Fetullah Gülen’in Sözleri… Kıyafet serbest ya kafalar? Kamera Bahane, Çözümsüzlük Şahane… Ne Haliniz Varsa Görün… CHP Bugün Ne Yapacak? Kıvırıp durmayın… Merak Ettiğim Üç Şey… Ben varsam iyi, yoksam kötü! Siyasetin “şık” davranışları Vatandaşın Ergenekon’u… Kan Üzerinden Siyaset Yapmak… Kuduz Köpekleri Özgürleştirelim! Özrü Kabahatinden Büyükler… Havşeri ve Çelikhan Caddesi Vazgeçil(e)mez Adaylar Hatayı Telefi Edebilmek… Metiner ve Bakış Açısı Kriz Sardı Her Yanımı! Gerger, birliktelik ve güzelim nar… Bir İstifa ve Yansımaları Tamirhane Bile Kurtarmaz Dışarıdan mı baksak ne? AK Parti’nin Aldığı Yara Ben Bir Şey Anlamadım! Bravo Celal Erkan’a… TSK’da ihmal olmaz mı? Aynı Heyecanı Yaşatmak Bir yazı ve sonrası… Basına Söven Yönetici Kim? Zehir zıkkım olmaz mı? Sivil Olamayan Örgütler… İstanbul’da Ramazan… Porsuk Çayı Üzerinde… Bağıranlara Dikkat! Savaşanlar ve Dangalaklar… Dost Dediğin… Varlık İçinde Yokluk Çekmek Uzungöl’ün Bambaşka Güzelliği Çocuklara “Masum” Tehlike Hormonlu Hormonsuz Kafalar… Kim Bu AK Partili? Sesi Kesilen Yerel Basın, Sesi Kesilen Halk Sahi Biz Ne İstiyoruz? “Hani Lan Senin Şapkan?” İki Haber ve Babacan Yasalara Çok Saygılıyız Canım! Adıyaman’da Yeni Dönem Adana’nın İstemezükçüleri… Güle Güle Müdürüm! Bir Milyon Fikir Kitaplığı Hüseyin Üzmez Üzdü(mü?) Farklı bir hafta sonu Utandım, hayvan mıyız, insan mı? Bulursanız vicdanınızı, elinizi koyun!
NAMAZ VAKİTLERİ
Gazete Manşetleri
Yol Durumu
BURÇ YORUMLARI
  • KOÇ
    Koç Burcu
  • BOĞA
    Boğa Burcu
  • İKİZLER
    İkizler Burcu
  • YENGEÇ
    Yengeç Burcu
  • ASLAN
    Aslan Burcu
  • BAŞAK
    Başak Burcu
  • TERAZİ
    Terazi Burcu
  • AKREP
    Akrep Burcu
  • YAY
    Yay Burcu
  • OĞLAK
    Oğlak Burcu
  • KOVA
    Kova Burcu
  • BALIK
    Balık Burcu
ANKET OYLAMA TÜMÜ
Sitemizi nasıl buldunuz?
E-Bülten Kayıt
ARŞİV ARAMA