Darbe yapmak, darbe teşebbüsünde bulunmak, darbecilere yardım ve yataklık etmek.. bütün bunlar tüm demokratik ülkelerde suçtur. Suç olan darbe eylemi gerçekleşse bile, demokrasiye geçildiği ilk andan itibaren darbecileri kötü son bekler…
Türkiye hariç…
Bizde bir de ödül verilir…
Yüksek maaş bağlanır…
Marmaris’te, ucube resimler yapmasına imkân sağlanır…
O yaşta, kendine yakışanı yapar, aslından ne olduğunu da “nü”leyip durur…
Ondan peydahlananlar da YAŞ’ta terfi bekler…
Emek vermiş, balyozlamış, kafeslemiş, sarıp, sarmalamışlardır…
Darbe hayata geçmemiştir ama emek vermişlerdir…
O zaman terfileri ceptedir…
Utanmadan terfi beklerler, paşazadeleri gibi…
12 Eylül’de yapılacak referandumda “evet” çıkarsa, darbecilerin yargılanmasının yolu da açılacak. Bu durum hukukçuları ikiye bölse de, kimi “yargılanır”, kimi “yargılanamaz” dese de, “zaman aşımı”nın yargılanamaz engelini kaldırdığı söylense de, bu çok önemli değil…
Önemli olan 90’a merdiven dayamış darbeci Kenan Evren’in yargılanıp, yargılanmaması, cezaevine girip, orada son günlerini geçirmesi değil…
“Onu yağlı kazığa oturtalım” diyenler çıkabilir, verilen veya verilecek cezayı az bulan bile olabilir.
“O masum insanları astırdı, bizde asalım” diyenler de çıkabilir…
Bütün bunların yerine bir başka teklifim var…
***
Kenan Evren, bu ülkenin tarihinde hep “7.Cumhurbaşkanı” olarak anılacak…
Yasalarımızda, cumhurbaşkanının nasıl seçileceği, hangi kriterleri taşıyacağı bellidir.
Oysa Kenan Evren, Genel Kurmay Başkanıydı…
12 Eylül darbesini yapmak için, kendine verilen görevi yapmamıştı…
İddialar doğruysa, “darbe zemini oluşsun” diye de bizzat kendileri ortalığı karıştırmıştı…
Sonra hiç hakkı olmadığı, vatana ihanet olan bir suçu işlemişti…
Darbe yapmış, demokrasiyi askıya almış, meclisi feshetmiş, halkın seçtiklerinin yetkisini elinden almış, onları cezaevine göndermiş, milyonlarca insanı mağdur etmişti…
Tıpkı bir istilacı düşman askerleri gibi, yurdun dört bir yanında zulüm yapılmasına meydan vermişti…
Halkın onuru, şerefi, haysiyeti elinden alınmıştı…
İğrenç tecavüzlere tanıklık etmişti bu halk…
Hak etmediği işkenceler, zulümler görmüştü, gözü önünde yakınlarına yapılmadık iğrençlik kalmamıştı…
“Düşman askeri yurdu işgal etse bu kadar zulüm yapar mıydı” diye düşünen o kadar çok ki, ama bunu darbeciler eliyle bizim askerimize yaptırmışlardı…
Bazıları zaten sadistti, ilk kez “adam” olduklarını sanarak, her türlü pisliği bu halka reva görmüşlerdi…
Sonuçta o zulümler, bir terör örgütünün doğuşunu getirdi ve 30 yıldır on binlerce askerimizi şehit verdik, bu ülkenin insanı olanlar da askerimize saldırdı, polisimize saldırdı…
Ama o kendisini ve ellerine kan bulaşmış arkadaşlarını garantiye aldılar.
Halka zorla “evet” dedirtilen 82 anayasasında, “geçici madde” ile yargılanamayacaklarını ekletmişlerdi…
Silah zoruyla, baskıyla, zulümle referandumda halka evet dedirtilmişti…
Bazıları da “başımızdan gitsinler de” diyerek evet demek zorunda kalmıştı…
82 Anayasasına kadar “kanunsuz” olarak aldığı “Devlet Başkanı” unvanını, referandumdan sonra “7.Cumhurbaşkanı” şeklinde yasallaştırmıştı…
Herkes de biliyor ki, “Cumhurbaşkanlığı” yüce bir makamdır…
Yüce makamda, darbeci, eli kanlı, teröristleri doğuran, bu halka zulmeden, zulmettiren, bir suçlunun bulunması kabul edilebilir bir şey değildir…
Bu ülkede cumhurbaşkanları sadece “vatana ihanet” suçlamasıyla yargılanabiliyor…
Oysa Kenan Evren, 12 Eylül’de ve ondan öncesinde de görevini yapmayarak vatana ihanet ettiği resmi olarak bellidir.
Cumhurbaşkanlığı koltuğundan indirilmesi, “vatana ihanetle” yargılanması artık geçti…
Ama “Türkiye Cumhuriyeti’nin 7’inci Cumhurbaşkanı” unvanı, bu ülkede yaşayan milyonlar gibi benim de kanıma dokunuyor…
Öldüğünde “devlet töreniyle gömülme” gibi bir ayıpla karşılaşacağız…
12 Eylül’de yapılacak referandumda “evet” çıkarsa intihar edeceğini söyleyen Kenan Evren’in ne halt yemesi beni ilgilendirmiyor…
Ne acırım, ne de “aman yapma” diye telkinde bulunurum…
Ama o unvanı hak etmediğini, o unvanla öte dünyaya göç etmemesi gerektiğine olan inancım tamdır…
“Türkiye Cumhuriyet’inin 7’inci Cumhurbaşkanı katildi” diye tarih yazacaksa, o zaman “Türkiye Cumhuriyeti’nin 7’inci cumhurbaşkanlığı boş kalsın” daha iyi…
Maaşında gözüm yok, “yaşlılık maaşı” diye ne kadar ödenirse ödensin…
Ama o unvanı hak etmediği, elinden mutlaka alınması gerektiği de artık bilinsin…