DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Naif Karabatak
Naif Karabatak
Giriş Tarihi : 08-03-2018 08:43

İK açısından kadın ayrımcılığı

 
 
Bugüne kadar kadınların çalışma hayatında yer alıp almamasıyla veya alanların çalışma hayatında karşılaştığı zorluklarla ilgili çok çalışma oldu, çok açıklama yapıldı, çok hikâyeler yazıldı, farklı farklı öyküler anlatıldı ama İnsan Kaynakları yönüyle konuya bakma azınlıkta kaldı. Hâlbuki çalışma hayatına adım atma İK’yla mümkün ya da çalışma hayatının ilk kapısı İK’yla açılır.
Peki, bu kapıyı adaylara açan İK’cıların kadın-erkek ayrımcılığı veya kadınların çalışma hayatında yer almasıyla ilgili bakış açıları nasıl?
İK’cılar kadın-erkek ayrımına şöyle bakıyor, böyle bakıyor diye bir genelleme yapılmaz. Belki de toplumun tümü gibi, İK’cıların da tümünün bakış açısı benzerlik gösteriyor diye işin içinden çıkmak mümkün.
Bu da bana çok kolaycı geliyor.
Yapılan araştırmalara göre ülkemizde erkeklerin yüzde 25’inin kadınların çalışmasına karşı olduğu belirtiliyor. Bence bu rakam daha fazla. Çünkü insanlara bir soru sorulduğunda vermek istediği cevabı değil, duyulmak istenen cevabı dile getirenlerçoğunlukta…
İş arayan ve işveren olarak masanın her iki tarafında da bulunan birisi olarak İK’cıların kadın erkek ayrımına nasıl baktığını, en azından kendi gözlemim, meslektaşlarımın gözlemi ve dinlediklerimle yoğurabilirim.
Kadınların iş hayatında yer almasıyla, paralel bir şekilde taciz, tecavüz ve mobbing de yer alır. Bu çok aşağılayıcı bir şey ama ne yazık ki, iş arkadaşları, amirler ve patronlar tarafından erkek çalışana değil ama kadın çalışanlara “cinsiyet” yönüyle bakan çoğunlukta.
Konumuz İK açısından bu ayrım var mıdır, yok mudur veya varsa ya da yoksa hangi dozdadır ona bakalım…
İK’da görev alanların kadın veya erkek olmasının durumu çok değiştirmeyeceğini söylemeliyim. Çünkü genel olarak İK’cılar “patronların kadın çalışana bakış açısı”na göre bakıyor ve kendi görüşlerini de ekliyorlar.
Bir yerde kadın çalıştırılıyorsa veya çalıştırılmıyorsa bunun çok sebebi var ve ne yazık ki kadının yetkinliği, en önemli sebep olmaktan çok uzak.
Erkek ağırlıklı ofislerde kadın çalıştırılmıyorsa sebebi, “rahat davranalım” diye düşünen bir patron ağırlığından kaynaklanır.
Erkek ağırlıklı ofislerde kadın çalıştırılmak isteniyorsa, “erkekler kendine çeki düzen versin” anlayışı hâkim olmuş, erkekleri zapturapt altına alamayanlar, kadının varlığıyla erkeğin düzgün davranacağını düşünür. Aslında bu da gösteriyor ki, kadının olduğu yer, düzenin olduğu yerdir aynı zamanda.
İK’da, iş başvurularında adaylar incelenirken, kadın mı, erkek mi olması, patronun bakış açısıyla direkt olarak ilgilidir. Tercih de cinsiyet varsa, olaya cinsiyet açısından bakılır ve yeterlilik değil, “erkek olması” veya “kadın olması” en temel gösterge olur, daha sonra diğer kıstaslar gelir.
Kadın adayın çok güzel, güzel veya normal olması da İK’cıların tereddüt ettiği konulardandır. Elbette bu her işyeri için geçerli değil, patronun erkek, “çapkın” veya “ahlaki düzeyi daha düşük” görülmesi, İK’cıları düşündürürmüş. Bunda da “çirkin aday” şanslı aday kategorisine yükselebilirmiş. Haliyle diğer kıstaslar da ondan sonra…
Sadece çalışma hayatında değil, siyasette de erkeklerin egemen olması, egemen kalmalarını sağlamaya dönüktür. Kolay hareket etmek, rahat konuşmak, rahat şakalaşmak, erkeğe has bilinen düşük karakterli takılmaları kolayca yapmak için “kadın çalışan” veya “kadın siyasetçi” istemezler.
Dikkat ederseniz, bu ana kadar kadının işe yatkınlığı, yetkinliği, tahsili, eğitimleri veya kişisel becerileriyle ilgili tek kelime etmedim. Zaten sıkıntı da tam burada.
Zira İK’larda, işe alan erkekse, kadın tercih etmesinin sebebi “kadın” olması nedeniyledir.İşe alan kadınsa, kadın tercih etmesinin nedeni kendisine yoldaş olması veya “kadın” olması değildir. Bu ayrıntıyı farklı şekilde not alabilirsiniz.
Her ikisinde de işveren veya ilgili bölüm “kadın” istediği için “kadın aday” üzerinde durulmuştur. Yetkinlikler ise kadın olan adaylardan bakılmıştır. Burada daha yetkin bir erkek aday varsa bile otomatik olarak elenmiş, tersinde de daha yetkin bir kadın varsa bile “erkek çalışan” istendiği için erkek adaylar tercih edilmiştir.
***
Gelelim kendi kişisel düşünceme…
(Bunu kadın-erkek ayrımı yaptığımdan dolayı almayın, çünkü öyle bir ayrımı kabul etmem.) Bir eş ve bir anne olarak kadınların esas yerinin evi ve çocuklarının yanı olması gerektiğini düşünürüm ama hemen bir parantez açarım, günümüzde çalışmayan/çalışamayan kadınların kendi ayakları üzerinde durmasının mümkün olmadığını/olmayacağını da söylerim. Burada gerçeklerle hayallerin örtüşmediği anlaşılır. Kadınların mutlaka hayatını “tek başına” da idare edecek bir mesleki yeterliliğe kavuşması ama bunun ne zaman kullanılmasına kendisinin karar vermesi gerektiğine inanırım.
Kadınların daha rahat etmesi, çocuğuna ve evine daha fazla zaman ayırması için evde geçirilen zamanın daha çok olması gerektiğini düşünürüm. Bunun için de daha çok “home ofis” hayali kurarım, daha çok az mesai gerektiren işlerin yaygınlaşması ve daha fazla alanda paylaşılması gerektiğini düşünürüm.
İK olarak da iş yapma, iş verme, yetki alma ya da verme yönünden insanlara “cinsiyet” yönünden değil, “yapabilirlik” yönünden bakılması gerektiğine inanırım ve asla bunun “cinsiyetle” değil, kabiliyetle alakalı olmasının artık yerleşmesi gerektiğine inanırım.
Genel olarak iş yaşamına bakışım ise bir İK’cı olarak pek iç açıcı değil.
Çalışma saatlerinin fazlalığı, trafik çilesi, dinlenme aralarının az olması, sabahın ilk ışıklarıyla evden çıkan, gecenin karanlığında eve giren, aldığı maaşı görmeyen, internet bankacılığıyla oradan oraya aktarılan, modern bir köleliğin hüküm sürdüğünü düşünürüm.
Ve benim hayalim böyle bir çalışma yaşamı değil…
Bugün 8 Mart’tı değil mi, “hayata egemen olan” erkeklerin, kadınların gönlünü almaya çalıştığı gün…
Ben öyle yapmıyorum. İçimden geçeni “bir kaygıya kapılmadan” açıklıyorum, hepsi bu…
 
 
Naif Karabatak

Naif Karabatak

DİĞER YAZILARI Adıyamanlının ağzına bir lülük köfte! Sana patronun kim olduğunu göstereceğim! Yeni Kabine ve Hulusi Akar Cumhurbaşkanı adayları… Naif Karabatak Gizemli kız ağlıyordu! Osman amcanın eşeği ve ilham! Bir Güneş Motel Olayı Öykünmesi Hayata ‘bu pencereden’ bakın Çiftliğinde boğ beni! Bir zamanlar utanıyorduk… Donacak halim kalmadı Naif Karabatak Vapura binip deniz görmemek 1950’li yıllarda Adıyaman… Amatör ruh ve profesyonellik Ne kadar vatandaşsın, parasız kalınca anlarsın Hayatımı geri istiyorum Sanki biz çok adalet istiyoruz! Hamza’nın kıskandıran dokunulmazlığı Medyanın olaya bakış şekli Tren ne zaman kalkıyor? Elimde büyümüştü kerata! Biz orucu iyi tutuyoruz… Bir diktatörü tanıma dersleri Samimiyet ve köprüdeki dayı! Kıtlık Öncesi Hazırlık Ezikliğe gönüllü olmak Özür seanslarına buyurun… (1) Darbenin itirafı Her şeyi paralele bağlamak… Darbe öyle değil, böyle vurulur Ülkemizde kaç fikir var? İnadına yatırıma yeni adres Bizi boşayın hâkim bey Ama o fakir Tütün ve dokunulmazlık İnsanlara dokunmadan dokunun Yıldırımların Bin Ali’si Başkanlık bizi parça pincik eder! Fikrini yalanla savunmak… Köşe yazarlığı ve pratisyen hekimlik İtinayla ezber bozulur Dokunulmazlık ve erkeksen çık dışarı Alışkanlıklardan kurtulmak Yasalar ve dönemler Gazeteci ne zaman ağlar? Irkçılığın iki esas nedeni Bomba mı önemli, bombacı mı? Onlarda hain varsa bizde de var! Kaçınılmaz olan savaş mı? Vefasızlık ve nankörlük Aşağılanmaktan zevk almak… Bir samimiyet testi olsaydı! Yıllardan arta kalan Türkiye Milleti veya Türkiyelilik Hakaret ederek kendinizi sevdiremezsiniz Terörün insanlıkla ilgisi yok Hiç mi insanlıktan nasiplenmediniz? Kan üzerine yumurta pişirmek Hakaret ederek hak arama Dedikodu, laf olsun diye yapılmaz Sayın Cumhurbaşkanı’na Sesleniyoruz! Diyanet ve zorunlu din dersi İHH Ortadoğu, Kürtler ve Barış Siyasetin boş vaatleri Aday Adaylarına… Tarih'te yerini alsın diye... Atatürk Heykeline Karşı Olmak Kısa kesin, Barış Havası Olsun İşte benim aday adayım! Yapabildiğinizin en iyisi bu mu? Varsayalım adaylık sizin elinizde Eleştiri kültür(süzlüğ)ü Hiçlik de bir makamdır, en âlâsından Katliam için yürüyenler ve öldürenler Dayatma mı, dayanma mı? Bu kadar doğru insan zor bulunur AK Partiyi ayakta tutan iki neden Bir operasyon ya yanlıştır ya değildir Anıların heybeme sığmaz, biliyorum Yeni üsluba, yeni bir duruş Kaşıyın, korkmayın kangren olmaz! Mazlumdan yanayız ama… Eylemlerin toplumsal karşılığı Nihayet Akil İnsanlar Konuştu Sokaktaki normal insanlar Bekir Coşkun Orta Çağ yazarı mı? Kelli felli yazarlar ve yazdıkları Yahudilerden Mektup Var! Erdoğan’a en büyük desteği verenin hal-i pür melâli Gazze’de çocuklar ağlamıyor Veda Hutbesi kimlere hitap ediyor? Hangi adaya niye oy vereceksiniz? Erdoğan’ın unutamadığı gözler, bu gözler! Tayyip Erdoğan olmasın da… Zoraki aday; Ekmeleddin İhsanoğlu! Bayrak, bir bezdir ama her şeydir Atatürk olsaydı #gezi olmazdı! Siz buna özgürlük mü diyorsunuz? Biz vatandaşlıktan istifa edelim! Biten köhnemiş zihniyettir İyi gaz vermişler ama bu gaz uçurmaz! Millet, başkanını seçecek Ne Kürtçe! Ne Arapça! İllada da Türkçe!!! Bir paralelci gördüm sanki! Seçimin bittiğini birisi söylesin! Düşünün ama lütfen sessizce! O lahika yeniden yazılsaydı! Hem yalancısınız, hem korkak! Ahlaksız olan siyaset değil! Siyasete turp suyu sıkmak İdeoloji kalmamıştı, parti de kalmadı Gündem ve gündem olamayanlar En kolayı, iktidar yalakalığı! Manidar nihayet bulundu! Yılın en bi şeysi! Dershane biterse cemaat biter! Yüzümüzdeki maskeler bir çıksa… Cehenneme kadar yolun var! Düşmanlık nerede saklı, bulsak! İşaretler son çırpınış olmasın! Cemaatin siyasete bulaşmamışını severim! Bizim meselemizi sahiplenebilmek Biraz siyasete müdahale edip, geleyim! Benim Atatürk’üm, senin Atatürk’ünü döver! Ertuğrul Özkök Hidayete Ererse! Müslümanlar seks yapamaz! İkimiz bir ‘Fidan’ın güller açan dalıyız! Kadının düşünme yetisi elinden alınmalı! Kutsal andımız kaldırılamaz! Bu da yetmez ama evet! Marjinallerle nereye gidelim? Dursun Çavuşluğun âlemi var! Ermeni’sin, disiplinsizsin! Barış derken kızaran yüz yok! Merhaba Baba, Merhaba! Şerefsizliğin adını Sisi koydum! Cemaat tasfiyesi yazarlara mı kaldı? Birand itirafındaki ibret Bu gidişle daha çok zırlarsınız… Bir taşın üzerinde öylece oturmak… Belden aşağı ama tam yerinde! Hepimiz halkız da, siz kimsiniz? Gazeteciler, yazarlar ve şakşakçılar Bir koşu destan yazıp geleyim! Sen halksan, biz kimiz? Talebim var, sakın kabullenme! Gerici taleplerle ilerici olunmaz! Fuhuş ve içkinin öteki yüzü Basına kapalı bölümden düşünceler… Barış olsun, konuşacak çok şey var! Hem vallahi, hem de billahi barışıyoruz! Akil insanların derdi ne? Yapıştır, TC’yi Yapıştır! Akil İnsanlar Fişleniyor! MHP Terör Örgütü mü oluyor? Nevruz’un adı barış oldu! Kandil’i yakar, İmralı’yı yıkarız! Barış güzel ama anlatmanız çok kötü! Sizi meslek sahibi yapmadım ya oh olsun! Barışa kan, kin ve nefret bulaştırmayın! Niyet, postun altında gizli İçimizdeki Ergenekon! Devlet mi zalim bizler mi? Bir iyilik yapın ve susun! Amaç akan kanı durdurmaksa… Umut güzel ya çaba? Allah devletimize zeval vermesin! Yargı bağımsız olursa haber verin! Adıyaman kadar başına taş düşse! Bana inancını söyle, hakkını savunayım! Kaçacak yer bulsa “kaçak” olacak! Öldürenin kazandığı görülmedi! Keşke bu ümidi büyükler de verse! Dün konuşan başbakan değildi! Ben böyle bir onur istemiyorum! Nefes alıp verenlere selam yollamak Evlat acısı başkadır Siz hiç mülteci oldunuz mu? Terörün kolay geçiş güzergâhı! Başkasının acısına gülenler Her şey dursun, başkan yürüyecek! Elimizden kayıp gidenler… İmamın Rüyası! Ucu dokunmaya başladı! Yargı ne işe yarar ki? Dün “biz” eziliyorduk, bugün “bizler” eziliyoruz! Yazardan siyasetçi olur mu? Gücün kontrolü Falanca üniversitenin rektörü kimmiş? Yeni Gözdemiz; Star Gazetesi! Kentin yazarı olmak… Antidemokratik protokolle demokratikleşemeyiz! İdris Naim Şahin’in vatandaşı olamamak Kongrelerin parmak adamları Hükümetler zamla gelir, zamla gider Taraf, bertaraf edilmeden! Oyun kuranların bilmediği… Ne size mahkûmuz, ne de size mecbur! Ve kar yağar umutlarımıza! 48 yıllık muhasebe! Dersim’in Anıl Çeçen’i… Elifi Görsen Mertek Sanırsın! Pardonların en iğrenci Sen de masa müdürü ol! Tütün bu, boru mu? Dersimi konuştuk bitti mi? İşgal etmezlerse biz ederiz! Vefasız bir meslek; gazetecilik Badem gözlü bayramlar… Ölüme en yakın insanlar burada yaşar! Yüzen adacıklar yok olurken… Bahçeli’nin terör çözümü Hizmet ehlinin hizmeti! Korku, Paranoyayı Doğurur Çelikhanlı olsaydım… Ses kaydından kim nemalanır? Sevindikleri şeye bak Terör ve artan faşizm Özelleştirmenin en kötü yanı… Bu ayıp size yeter! İnsanlığın başladığı noktadayım… Akla ters olmayanı gösterin! Ne verdin be usta! İrtica nerede, gören var mı? BDP Ne İst(em)iyor? Ses ver, ıslık çal! Koşun, Birlikte Küfredeceğiz! Başkandan Mektup Var! Tercihimi adaylar belirleyecek Ergenekon Sanıkları Mülakatta Temayülüm Elimde, Adayım Gönlümde… Gönlünüz kimden yana? Gazeteci “darbe” yapar mı? 14 yıl önce, 14 yıl sonra Avukatlık yetmedi, bizzat üye olacak Bir rol modelin gidişi Angut Telefonun Ucunda… Ucubelik tartışmalar… Nerede yaşamak istersiniz? Kültür TPAO’ya, Turizm Emniyete Emanet Apaçiler Gözaltına Alınınca… İşte Sağduyulu Bir Ses Kürtçe konuşanlar “millet” değil mi? CHP Kürsüsünde Tayyip Erdoğan Çakması Devlerle Kapışan Merinos Wiki, “teğet” mi geçiyor Bahçeli Sonuna Kadar Haklı! CHP’deki hırs mı heves mi? Sapıklık Ruhumuzda Var! Kavun Karpuz Yata Yata Büyür! Kantarın Topuzu Başına Düşmemeli Sarkozy’in İnadı, Çalışanın Direnci Ben bunun neresini düzelteyim? Kusturıca ve İkiyüzlülüğümüz Kaypak olan taban mı? Saadet’te Vefa ve Vefasızlık Değişmeyen “Tek” Parti Konuştukça Battı, Battıkça Konuştu Bir Bayram Klasiği Ne kadar da benziyorlar… Boşluk doldurmanın cinliği mi? MHP’de Bir Oyun Var! Evren’in Cumhurbaşkanlığı Unvanı Alınsın! “Esas” milletin işi, sizinki “yaş” iş Sıcak, Kalabalık, Coşku, Başbakan ve Evet! Herkes İşini Yapmalı Yeni bir dünya keşfedildi Yeni Şamar Oğlanı Bulundu Bahçeli’nin ki cehalet mi, kasıt mı? Ergenekon Çok Yaşa! Eksen, nereden kaydı? Fetullah Gülen’in Sözleri… Kıyafet serbest ya kafalar? Kamera Bahane, Çözümsüzlük Şahane… Ne Haliniz Varsa Görün… CHP Bugün Ne Yapacak? Kıvırıp durmayın… Merak Ettiğim Üç Şey… Ben varsam iyi, yoksam kötü! Siyasetin “şık” davranışları Vatandaşın Ergenekon’u… Kan Üzerinden Siyaset Yapmak… Kuduz Köpekleri Özgürleştirelim! Özrü Kabahatinden Büyükler… Havşeri ve Çelikhan Caddesi Vazgeçil(e)mez Adaylar Hatayı Telefi Edebilmek… Metiner ve Bakış Açısı Kriz Sardı Her Yanımı! Gerger, birliktelik ve güzelim nar… Bir İstifa ve Yansımaları Tamirhane Bile Kurtarmaz Dışarıdan mı baksak ne? AK Parti’nin Aldığı Yara Ben Bir Şey Anlamadım! Bravo Celal Erkan’a… TSK’da ihmal olmaz mı? Aynı Heyecanı Yaşatmak Bir yazı ve sonrası… Basına Söven Yönetici Kim? Zehir zıkkım olmaz mı? Sivil Olamayan Örgütler… İstanbul’da Ramazan… Porsuk Çayı Üzerinde… Bağıranlara Dikkat! Savaşanlar ve Dangalaklar… Dost Dediğin… Varlık İçinde Yokluk Çekmek Uzungöl’ün Bambaşka Güzelliği Çocuklara “Masum” Tehlike Hormonlu Hormonsuz Kafalar… Kim Bu AK Partili? Sesi Kesilen Yerel Basın, Sesi Kesilen Halk Sahi Biz Ne İstiyoruz? “Hani Lan Senin Şapkan?” İki Haber ve Babacan Yasalara Çok Saygılıyız Canım! Adıyaman’da Yeni Dönem Adana’nın İstemezükçüleri… Güle Güle Müdürüm! Bir Milyon Fikir Kitaplığı Hüseyin Üzmez Üzdü(mü?) Farklı bir hafta sonu Utandım, hayvan mıyız, insan mı? Bulursanız vicdanınızı, elinizi koyun!
NAMAZ VAKİTLERİ
Gazete Manşetleri
Yol Durumu
BURÇ YORUMLARI
  • KOÇ
    Koç Burcu
  • BOĞA
    Boğa Burcu
  • İKİZLER
    İkizler Burcu
  • YENGEÇ
    Yengeç Burcu
  • ASLAN
    Aslan Burcu
  • BAŞAK
    Başak Burcu
  • TERAZİ
    Terazi Burcu
  • AKREP
    Akrep Burcu
  • YAY
    Yay Burcu
  • OĞLAK
    Oğlak Burcu
  • KOVA
    Kova Burcu
  • BALIK
    Balık Burcu
ANKET OYLAMA TÜMÜ
Sitemizi nasıl buldunuz?
E-Bülten Kayıt
ARŞİV ARAMA