İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, her seferinde farklı bir mizah anlayışıyla gündeme geliyor. Bazen ciddi mi söylediği, şaka mı yaptığı pek anlaşılmıyor ve bu da sürekli olarak İçişleri Bakanının tartışılmasına neden oluyor.
Son iki olayına değineceğim.
Birincisi takla meselesi…
Erzurum’un Pasinler ilçesinde hayvan satıcılığı yapan, yani bizim yörelerde “cambaz” denilen Mustafa Boğaçayır adlı vatandaş, Bakan Şahin’e yaklaşır ve kendisini gördüğüne çok sevindiğini söyler.
Bakan Şahin’in yanında bulunan Hasankale Belediye Başkanı Hasan Sertoğlu, vatandaşı tanıştırarak “cambaz” olduğunu söyler.
Muhtemelen Bakan Şahin, birçok şeyi karıştırdığı gibi cambazları da karıştırır ve hoş görünmek için “Nereden bileyim sevindiğini, hele bir takla at da göreyim” diye espri yapar.
Tabii bu espri başına iş açtı.
Bir vatandaşa takla attırmak, döndürmek, zil takıp oynattırmak, göbek attırmak haz alınacak bir durum olmazsa gerek.
Ama bu işte bir gariplik olduğu da kesin. Bakan Şahin’in normal bir vatandaşa “hadi takla at” demeyecek kadar mürekkep yaladığından eminim. Bu işte başka bir iş var.
Bakan Şahin, aynı bölgede daha önce görev yapmış, yöre insanını tanıyan birisi. Renkli simaları, şaka severleri bilir. O yöreden birilerinin Mustafa Boğaçayır’ı “doğru” tanıtması gerekiyor. Ancak, ne olursa olsun, bu bakan Şahin’i haklı çıkarmaz.
***
İkincisi ise TBMM Genel Kurulundaki konuşması ve bazı resimler…
Bir süredir PKK’nın taraftarlarına Zerdüştlüğü kendi içlerinde yaygınlaştırma çabasından bahsediliyor.
Peki bundan bize ne, PKK’nın “hangi dini” seçtiği neden bizi ilgilendirsin?
Öte yandan Zerdüşlük, sadece PKK’da yok ya!
Herkesin İslam dinine mensup olma mecburiyeti olmadığına göre dileyen, dilediği dini seçer, bir şeye inanır, doğrudur, yanlıştır ama herkes farklı şeylere inanıyor.
Kaldı ki, mecliste ki milletvekillerinin hepsi Müslüman da değil.
Sonra PKK’lılar domuz eti yiyormuş.
Mecliste domuz eti yiyen vekil sayısını Bakan Şahin biliyor mu, askerlere domuz eti yediren duydunuz mu, bazı yurtlarda bu konuda bir duyum kulağınıza geldi mi, Lüks lokantalarda dileyenin domuz eti yediğinin farkında mısınız?
Sonuçta bu tercih meselesidir, dini kaygın yoksa ne yerse yer, kimse karışmaz. Hem dini kaygı da içişleri bakanını bağlayacak bir durum değil.
Bakan Şahin, meclisteki konuşmasında bir de vatandaşlıktan bahsetti.
BDP’ye yüklenerek yaptığı konuşmada Nevruz kutlamalarının bahane edildiğini söyledi.
“Kendi halinde toprağına, vatanına, hukukuna saygılı, vatandaş hak, hukuku çerçevesinde, köyünde, kentinde, şehrinde özel günlerini kutlayan, herkese saygımız, sevgimiz var.”
İşte burası ilginç…
Herkesin “aynı tip” olmasını beklemek mümkün değil. Allah, kendi yarattığı kullarının “aynı tip” olmasını isteseydi, herkes yakışıklı ve güzel olurdu.
O zamanı hayal edin; herkes dindar, herkes iyi, herkes takva sahibi, herkes saygılı, herkes bir birini çok seviyor ve herkes çok dürüst, çok ahlaklı, çok mükemmel. Her şey düzgün, hiçbir hata yok, hiçbir çıkar ilişkisi bulunmuyor, sömürü görülmüyor, mazlum bulunmuyor, zalime rastlanmıyor.
Allah isteseydi böyle bir dünya yaratmaz mıydı?
Oysa hem melek yarattı, hem şeytan. Hem peygamber gönderdi, hem insanların ne kadar iğrençleşebileceğinin örneklerini bize gösterdi.
Eğer bakanın dediği olsaydı hiçbir yerde devlete ihtiyaç yoktu, polis, asker, amir, memura ihtiyaç duyulmazdı ve aslında İçişleri Bakanına da ihtiyaç kalmazdı.
Tıpkı “şu okullar olmazsa” diye hayıflanan Milli Eğitim Bakanı gibi yakınmanın ne yeri ne zamanı?
PKK’lıların ne yediğinden daha önemlisi ne yaptıklarıdır. Onların neye inandığından önce, eylemlerinin amacıdır. PKK’yı eleştirmek o kadar kolay ki, Bakan Şahin ise zor tarafı seçmiş. Kimin neye inandığını deşifre ederek onları mahkûm ettiremezsiniz. PKK’yı mahkûm ettirmek istiyorsanız, bunu kendi yaptıklarınızı ortaya dökerek yapacaksınız.
Ve siz şunu söyleyin, demokratik açılımın hayata geçmemesi için direnenler, Kürt sorununun da, terör sorununun da çözümünü istemeyenlerin ta kendisidir.
Bu bazen PKK olur, bazen Ulusalcı- Ergenekoncu-darbeci zihniyet olur. Bazen de meclisteki diğer siyasi partiler olur.
Sorun, çözümü kimin istemediğidir…
Bakan Şahin’in anlatacakları budur, diğerleri laf-ü güzaftır.
Twitimden seçmeler
Avrupa Gazeteciler Derneği Temsilcisi oldum. Artık Avrupa’ya da açıldık anlayacağınız :)
Twitter.com/naifkarabatak