MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, terörü kökünde kurutacak formülü nihayet bulmuş. Bu formül, AK Parti hükümetinin ve bundan önceki hükümetlerin aklına nasıl gelmemiş, doğrusu şaşırdım.
Sayın Bahçeli, bu formül için çok çalışmış olmalı…
Öncelikle terörün tarihsel geçmişini, terör örgütlerinin doğuş sebebini iyi analiz etmiştir…
Baskıcı dönemlerde devletin, kendi halkına yaptığı fiziksel ve psikolojik işkenceleri de masaya yatırmıştır…
Normal zamanlarda ise tek tip insan yetiştirme zihniyetindeki katı çevrelerin “biz böyle istiyoruz” diyerek, nasıl olmamız gerektiğini belirlediklerindeki haletiruhiyemizi de not almıştır…
Sonra halkın az bir kesimini kaymak tabaka, diğerlerini potansiyel suçlu gibi gören zihniyetlerin bu ülkeye verdiği zararın da çetelesini tutmuştur…
Belki dağa taşa yazdığımız sloganik cümlelerin de işe yaramadığını bir kenara yazmıştır…
Mesela “Ne Mutlu Türküm Diyene” yazısını okuyan Kürt kardeşlerimin mutlu olamadıkları için muzdarip kaldıklarını da hatırına getirmiştir…
Okullarda her sabah okunan ve bozuk Türkçeyle yazılan Andımızın da pek içe sinerek yapılmadığını, halkı kaynaştırmadığını, bütüncül bir etkisi olmadığını kavramıştır…
İstiklal Marşı’nın nerede, nasıl okunacağı belliyken, kıytırık toplantı ve açılışlarda bile okunarak, İstiklal Marşı’nı demode ettiklerinin farkına varmadan, “gururlanmanın” boş olduğunu da gördüğünü söylemiştir…
“Her Türk Asker Doğar” diye marşlar söyletip, Kürtleri cepheye göndermenin de çözümün bir parçası olmadığını kayıtlara geçirmiştir…
Kısaca bütün ırkçı yaklaşımların, terör sorununu çözmeye yetmediğini masaya yatıran Sayın Bahçeli, kökten çözümü bulmuş…
İnsanların mezhebini, ırkını, etnik kimliğini, kültürünü, dinini, dilini yok saymanın, terörü önlemede hiçbir etkisinin olmadığı gibi, aksine yeni teröristlerin ortaya çıkmasına sebep olduğunu da anladığından, bütün bu inkarcı politikaları elinin tersiyle iterek, daha kucaklayıcı bir çözüm ortaya koymuştur…
Terörü önlemek için sadece askeri operasyonların yetmeyeceğini de not eden sayın Bahçeli, bunun ötesinde bütün bölgeyi, hatta bütün ülkeyi kucaklayacak bir çözüm üretmiştir…
Belki bu çözümle, bölgeye yönelik kalkınma hamleleri başlar, insanları aç ve açıkta bırakacak bütün engeller de ortadan kaldırılır…
Hatta belki de en önemlisi, ekonomiden daha önce insanımıza sevgiyle yaklaşmanın, anlamanın önemi de böylece kavranmış olacaktı…
Sayın Bahçeli’nin terörü bitirmek için ürettiği çözüm, olaya tek pencereden bakan bir yaklaşım değil, bütüncül olarak sorunu kökten çözen, bunun için kan akıtmayan, herkesin göbek atarak “gelin terörü bitirelim behhh!” diyeceği bir yoldu…
30 yılı aşkın bir süredir, bu ülkede baş belası olan terörü önleyemeyen bütün iktidarların, askeri ve sivil yetkililerin, derin ve enderin örgütlerin bile aklına gelmeyen çözüm, şimdi Bahçeli’nin ağzından dökülüyor…
Uygulama konumunda olan da AK Parti hükümeti…
Hadi, sıkıyorsa uygulayın…
Uygulayın da görün, terör nasıl önlenirmiş?
İşte o zaman tarih, sayın Bahçeli’nin adını altın harflerle yazmakla kalmayacak, “Analar ne evlatlar doğurmuş” diye hayırla da yad edecekler…
***
Merak ettiniz değil mi?
Merak etmeye de değer…
Şimdiye kadar anaları ağlatan, kadınları dul bırakan, yavruların yetim kalmasına sebep olan, babaların yüreğini dağlayan acılar dinecek, gözyaşları akmayacak…
Teröre giden milyar dolarlar, ülkemin insanlarına hizmet olarak, ücret olarak dönecek…
Terörden beslenen gizli saklı örgütler, derin yapılanmalar, Ergenekon gibi oluşumlar da tarihe karışarak, devlet içinde pis işler yapanlar kalmayacaktı…
O zaman, asker de kendi görev alanına dönecek, siyasete müdahale etmeyi de bırakacak, darbe yapmaya da lüzum görmeyecek, ülke demokratikleşecek, şeffaflaşacak, apaydınlık günler bizi bekleyecek…
Çok mu merak ettiniz?
Sayın Bahçeli’nin çözümü, öyle kapsamlı da değil. Tek cümle ama her şeyi içinde barındıran bir proje…
“Kandil’e, hiç inmeyecek şekilde Türk bayrağı asmak…”
Bu söz, yazımın arasına yanlışlıkla giren bir söz değil. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin teröre karşı çözümü, boru değil ya…
Yahu, niye şimdiye kadar hiç kimsenin aklına gelmedi?
İşte siyaset böyle yapılır, uyanın, uyanın da balığa gidelim…
Twit’imden seçmeler
Dizi oyuncularının özel hayatında "namuslu" olmasını isteyen yapımcı, senarist ve yönetmenler, nedense dizilerde aynı hassasiyeti göstermez.