Donacak halim kalmadı

Naif Karabatak

15-02-2018 17:34

Üüüü..şşşş…üüüü..yyyy..ooo..rrr..uu..mmm… Üşüyorum kardeşim üşüyorum!Donuyorum yani. Tir tir titreme var ya ondan diyorum, üşüyorum.Bak, daha fazla dayanamayacağım, donacak halim kalmadı, anlıyor musun.. anlamıyor musun, buz gibi havada ısıtma sisteminiz yok mu, yok mu.. yani yok diyorsun. Çalışanlar olarak bu soğukta nasıl ısınırız, umurunda değil yani. Peki ben burada nasıl çalışacağım, ddıııı..ddddıııı… ddddııııı ederek kalan üç dişimi de bu mevsimde feda mı edeceğim. Çok da tın diyorsun yani, eee çok da vicdansızsın ama bunu deyip istifayı basamıyoruz, çünkü işe ihtiyacımız var. Hem üşürüm hem de çalışırım, aha da sana inat, bu da sana kapak olsun. Sen bizi dondurdun ama biz basmadık istifayı. Git kendi derdine yan…
Şaka bir yana değil, çünkü bu bir şaka değil.
Hayatımın neredeyse tamamında üşüdüm, ısınmayı ne zamana bırakacağım, şimdi onun hesabını yapıyorum.
Orta halli bir ailede büyümedim, orta halin de birazcık altında bir ailede büyüdüm. Belki de ben büyümedim de zorla büyüttüler, ne bileyim işte dona dona büyüdüm, donacak halim bile kalmadı.
Bizim zamanımızda merkezi ısıtma, kalorifer, akaryakıt, kombi, klima..gibi ısınma sistemleri yoktu. Herkesin evinde soba vardı, zenginlerin evinde ise uyuyan soba…
Bizim soba uyumazdı, biz boğardık.
Odun varsa yakar, yoksa sus lan der, sustururduk.
Dolayısıyla kış mevsiminin yarısını ısınır, diğer yarısını da ısındığımız günlere sayardık.
Evlendiğimde aynı evde bir oda tahsis edildi, sobası yoktu tabii…
Bir elektrikli soba aldım, akşamları yatmadan yarım saat önce odanın soğuğunu kırmak için yakıyor, sonra da bir kaza olmasın diye yatarken söndürüyorduk. Isınmak içinse başımıza yorganı çekiyor, nefesimizle ısınıyorduk.
Hayatımın 3 yılı böyle geçti, 24 yılı da yarı yarıya ısınarak.
27 yıl sonra bir ev yaptım, babamın evinin üstüne.
27 yılın acısını çıkarmak için her odaya soba kurdum, klima aldım, katalitik denen tüple ısınma aracı da aldım. Her bir şeyi tamamladım ve kışı bekledim. Gel ulan kış gel, geleceğin varsa, soğuğunu kıracağımız malzemelerimiz de var.
Kış geldi ama bizim ev yeni, her taraftan rutubet yapıyor. Ne yaparsak yapalım ısınmıyor, donuyoruz. Yakıyoruz sobayı, yakıyoruz klimayı, yakıyoruz katalitiği ve ödüyoruz faturaları ama donuyoruz…
4 yıl da böyle idare ettik…
Sonra baktık olmuyor biz de kaloriferli bir eve çıktık.
Bir apartman dairesi kiraladık, bastırdık bir yıllık peşini, kurulduk dairemize…
Şimdi kış gelsin bakayım, bize hayatı buz gibi eden, bir türlü sırtımızı da, kemiklerimizi de ısındırmayan kış gelsin de görsün gününü. Gelsin de görsün donacak halimiz var mı?
Bizi çok da bekletmedi kış denen o hain mevsim…
Geldi, geldi ama biz de hazırlıklıydık…
Kaloriferimiz vardı hem de akaryakıtla çalışıyordu. Düğmesine basıyordun çalışıyordu, basıyordun kapanıyordu…
Daireyi kiraladığımız ev sahibimiz bizim dairenin bir üstünde oturuyordu. Sabah namaza kalktığında kaloriferi yakıyor, abdestini alıyor ve sonra kapatıyordu. Yani alt tarafı 10, bilemedin 20 dakika yanıyordu. Elektrikli ocak bile daha fazla yanardı. Onunla birlikte biz de sabah namazına kalkıyorduk, buz gibi havada, buz gibi suyla abdestimizi alıp, titreye titreye namazımızı kılıyorduk.  Dışarıdan gören de bizi ha uçtu, ha uçacak evliyalara benzetebilirdi. Oysa biz üşümekten titriyorduk, cezbeye gelmekten değil.
Neyse canım, herkes uyandığında zaten kalorifer yanar…
Yanmıyordu…
Gündüz hava güzel, kalorifere ne gerek vardı, değil mi?
Akşamüzeri saat beş gibi neyse ki kaloriferimiz yanıyordu…
Ev sahibimiz yatsı namazından dönede kadar ısınmada bir problemimiz olmuyordu. Hani öyle terlemiyorduk, don-gömlek evin içerisinde gezmiyorduk ama olsun, battaniyeye sarılarak otursak da ev sıcaktı işte, daha ne olsun…
Yatsı namazından dönen ev sahibimiz, kaloriferin kapatma düğmesini bulmakta hiç zorlanmıyor ve ondan sonra da eve gönül rahatlığıyla çıkıyordu.
Komşularla oturduk, kafa kafaya verdik, sırtımızda battaniyelerle ve titreye titreye dertleştik, bu böyle olmayacaktı. Bir darbe yapmak lazımdı, artık bir ihtilal şart olmuştu. Apartman yönetimini ele geçirmeli, kaloriferin kanını kaynatmalıydık, ısınmayı cehenneme bırakmamalıydık. Yönetimi alırsak ısınırız diye hayale dalarak ısındık, ısındık ve ısındık…
Birinci ay çabamız boşa gitti.
İkinci ay birazcık yol aldık.
Üçüncü ay, sanki biraz yumuşadı.
Dördüncü ay kış bitti…
Bizim yönetimi devralma planımız suya düştü, darbemiz karşı darbeyle “yumuşakça” geçiştirildi. Neyse bahardır, yazdır, sonbahardır derken kıştan önce yeni bir plan daha yapardık. Bu defa yumuşak karşı koyuşa karşı da bir plan geliştirirdik.
Kış mevsimi, yaklaşınca darbe komisyonu yeniden toplandı, çok uğraş verdi ama artık donacak halim kalmamıştı, evden çıktım. Bir hafta sonra benden arta kalan darbe komisyonu başarılı olmuş, yönetimi ele geçirmişti ama ne yapalım, ben meydanı terk etmiştim…
***
Yeni taşındığımız bir siteydi, üç bloktan oluşuyor ve toplam 25 daireydi. Daha önce bu sitede birkaç kez misafirliğe gelmiştik, çok güzel ısınıyor, hatta şıpır şıpır terliyordun bile…
Öyle değilmiş…
24 daire gerçekten de çok güzel ısınmıyormuş, sadece bizim tuttuğumuz 25’inci dairenin kalorifer sisteminde sorun varmış ve ısınmıyormuş. Yani öyle böyle değil, hiç ısınmıyormuş.
Ev sahibi yurt dışında ve biz de evi bir aracıdan kiraladık, derdimizi de kimseye anlatamadık. Neyse ki klimamız var, katalitiğimiz var…
Isınmıyoruz ama kömür parası ödemek zorundayız, her ay en önce ben ödüyorum, üşüye üşüye…
Çok dert etmedik, kış dediğin 4 ay, yakıyoruz klimayı ödüyoruz faturayı…
Yetmeyince yakıyoruz katalitiği, takıyoruz tüp gazı…
Herkes bin lirayla kışı geçiriyor, biz iki bin lirayı bulduğumuzda seviniyoruz…
Yönetime söylüyorum, “bak herkesin evi sıcak, üstelik de kalorifer kazanı bizim dairenin altında. 24 daireyi biz ısıtıyoruz, bizim daire ısınmıyor. Bizim daireye gelen boru tıkalı, bir baktırsak.” Yok diyor, tesisatı tümden değişmek lazım.
Olmadı tabii…
İki kat yakıt parası ödeyerek, yarım kat ısınmak bütçemizi zorladı. Çıkmaya karar verdik, kendi evimize taşınacağız.  O arada yönetim komple bakım için kalorifer tesisatçısı getirdi. Benim gösterdiğim boru tıkalıymış, dirseği değiştiler, sorun çözüldü ama biz çıkmaya karar vermiştik bir kere…
***
Taşınacağımız ve bize ait olan ev bir sitedeydi. Site, iki bloktan oluşuyor, 6 katlı ve biz altıncı kattayız. Isınma sistemi yerden ısıtmalı ama sanki hayalden ısıtmalı gibi. Daha önce kiraladığımız ev sahibi gibi düşünen bir yönetim var burada da.
İki yönetici ve bir kaloriferci sabah akşam içiyorlar, içip içip şarkı söylüyor, türkü söylüyor ve ısınıyorlar. Kalorifer ise ayık kaldıkları zaman yakılıyor ama en düşük derecede. Birinci kat ısınıyor, ikinci kat biraz daha az ısınıyor, üçüncü kat biraz daha az, dördüncü kat biraz daha az, beşinci kat eh işte, altıncı katta tık yok…
Başa dönmüştük. Yakıt parasını en önce ben ödüyorum, klima yakıyor, katalitik yakıyor, ısınmaya çalışıyorum. Allah’tan bir gram kaloriferden ısınma sağlayamıyorum. Eee ev bizim, kapıyı çekip gidemezsin. Çok uğraştım ama yönetime bizim ısınamadığımızı anlatamadım.
İkinci kış da kaldık, üşüye üşüye faturaları ödedik durduk, ödedik durduk. Sonunda dayanamadım, evi sattım.
Yeni aldığımız ev gerçekten de güzel ısınıyordu. Hiçbir sorun yoktu, tak ki “kombiye” geçene kadar. Ortak giderde yanan kömürlü kaloriferde “yöneticimiz uyuyor mu, kömür atın, donuyoruz” diyenler, kombiye geçince kombinin düğmesine dokunmaya korkar oldu. Üst katımız soğuk, alt katımız soğuk, biz de ne kadar yakarsak yakalım buz gibi, üşüyoruz.
Sonunda kısmetimiz kalktı, İstanbul’a taşındık. Bir köyde oturmak istiyorum. Önce Kadıköy’de, sonra Ortaköy’de bir ev tuttuk. İkisi de ısınma yönünden sıkıntılıydı, bizim temel sıkıntımız da ısınmaydı. Çocukların işi gereği Güngören’e taşındık. Bulduğumuz evin üstü boştu ama altı doluydu, ısınırız diye düşündük. Yanlış düşünmüşüz, alt taraf da kombinin düğmesine vebalı muamelesi yapanlardanmış, ısınamadık!
Halen ısınamıyorum, donacak halimde kalmadı…
Çalıştığım yerde ben ısınırım, evdekiler donar diye üzülüyordum, çalıştığım hiçbir yer “ısınan bir yer” olmadı/olamadı.
İstanbul’a ilk geldiğimde Karaköy’de bir şirkette Muhasebe Müdürü olarak çalıştım. Ofisim otelin en alt katındaydı, yani zeminde. Otelin ısınma problemi yok, cayır cayır yanıyor. Zaten yanmazsa müşteri kaçar ama bizim kaçma gibi bir şansımızın olmadığını bile işveren, zemin katın nasıl ısınacağını düşünmemiş. Biz de elektrikli ocakla ısınıyoruz ama önümüz Antalya, arkamız Erzurum donuyoruz.
Sonra Bağcılar’da bir hastanede İnsan Kaynakları Müdürü olarak çalışmaya başladım. Çalıştığım ofisi hastanenin hemen karşısında “kiralık bir apartmanda” olduğu için sevindim. En azından hastane ortamından uzak kalacaktım. Öyle değilmiş, hastane ısınıyor, bizim orası serinleniyor…
Sonra yine Bağcılar’da bir şirkette İnsan Kaynakları Müdürü olarak çalışmaya başladım. Bunlarınki hepsinden daha ilginçti. Sadece koridorda merkezi ısıtma var ama odalarda yok. Koridor ısınıp cayır cayır yanmalı ki, odalar da ısınsın. Tabii böyle bir şey olmuyordu ve biz dona dona çalışıyorduk ki, donacak halimiz bile kalmamıştı.
Sona düşündüm, suç bunların değil, benimdi. Sanki birleri “Bu adam donacak, bütün âleme ibret olarak” diye bir ferman yayınlamış ve o isimsiz ferman, sürekli yürürlükte kalmış.
Bu gidişle artık cehennemde ısınırız ama biz cennete gitmek için çalışıp çabalayacaktık, cehenneme gitmek için değil!
 
 
DİĞER YAZILARI Adıyamanlının ağzına bir lülük köfte! 01-01-1970 03:00 Sana patronun kim olduğunu göstereceğim! 01-01-1970 03:00 Yeni Kabine ve Hulusi Akar 01-01-1970 03:00 Cumhurbaşkanı adayları… 01-01-1970 03:00 Naif Karabatak 01-01-1970 03:00 Gizemli kız ağlıyordu! 01-01-1970 03:00 Osman amcanın eşeği ve ilham! 01-01-1970 03:00 Bir Güneş Motel Olayı Öykünmesi 01-01-1970 03:00 Hayata ‘bu pencereden’ bakın 01-01-1970 03:00 Çiftliğinde boğ beni! 01-01-1970 03:00 İK açısından kadın ayrımcılığı 01-01-1970 03:00 Bir zamanlar utanıyorduk… 01-01-1970 03:00 Naif Karabatak 01-01-1970 03:00 Vapura binip deniz görmemek 01-01-1970 03:00 1950’li yıllarda Adıyaman… 01-01-1970 03:00 Amatör ruh ve profesyonellik 01-01-1970 03:00 Ne kadar vatandaşsın, parasız kalınca anlarsın 01-01-1970 03:00 Hayatımı geri istiyorum 01-01-1970 03:00 Sanki biz çok adalet istiyoruz! 01-01-1970 03:00 Hamza’nın kıskandıran dokunulmazlığı 01-01-1970 03:00 Medyanın olaya bakış şekli 01-01-1970 03:00 Tren ne zaman kalkıyor? 01-01-1970 03:00 Elimde büyümüştü kerata! 01-01-1970 03:00 Biz orucu iyi tutuyoruz… 01-01-1970 03:00 Bir diktatörü tanıma dersleri 01-01-1970 03:00 Samimiyet ve köprüdeki dayı! 01-01-1970 03:00 Kıtlık Öncesi Hazırlık 01-01-1970 03:00 Ezikliğe gönüllü olmak 01-01-1970 03:00 Özür seanslarına buyurun… (1) 01-01-1970 03:00 Darbenin itirafı 01-01-1970 03:00 Her şeyi paralele bağlamak… 01-01-1970 03:00 Darbe öyle değil, böyle vurulur 01-01-1970 03:00 Ülkemizde kaç fikir var? 01-01-1970 03:00 İnadına yatırıma yeni adres 01-01-1970 03:00 Bizi boşayın hâkim bey 01-01-1970 03:00 Ama o fakir 01-01-1970 03:00 Tütün ve dokunulmazlık 01-01-1970 03:00 İnsanlara dokunmadan dokunun 01-01-1970 03:00 Yıldırımların Bin Ali’si 01-01-1970 03:00 Başkanlık bizi parça pincik eder! 01-01-1970 03:00 Fikrini yalanla savunmak… 01-01-1970 03:00 Köşe yazarlığı ve pratisyen hekimlik 01-01-1970 03:00 İtinayla ezber bozulur 01-01-1970 03:00 Dokunulmazlık ve erkeksen çık dışarı 01-01-1970 03:00 Alışkanlıklardan kurtulmak 01-01-1970 03:00 Yasalar ve dönemler 01-01-1970 03:00 Gazeteci ne zaman ağlar? 01-01-1970 03:00 Irkçılığın iki esas nedeni 01-01-1970 03:00 Bomba mı önemli, bombacı mı? 01-01-1970 03:00 Onlarda hain varsa bizde de var! 01-01-1970 03:00 Kaçınılmaz olan savaş mı? 01-01-1970 03:00 Vefasızlık ve nankörlük 01-01-1970 03:00 Aşağılanmaktan zevk almak… 01-01-1970 03:00 Bir samimiyet testi olsaydı! 01-01-1970 03:00 Yıllardan arta kalan 01-01-1970 03:00 Türkiye Milleti veya Türkiyelilik 01-01-1970 03:00 Hakaret ederek kendinizi sevdiremezsiniz 01-01-1970 03:00 Terörün insanlıkla ilgisi yok 01-01-1970 03:00 Hiç mi insanlıktan nasiplenmediniz? 01-01-1970 03:00 Kan üzerine yumurta pişirmek 01-01-1970 03:00 Hakaret ederek hak arama 01-01-1970 03:00 Dedikodu, laf olsun diye yapılmaz 01-01-1970 03:00 Sayın Cumhurbaşkanı’na Sesleniyoruz! 01-01-1970 03:00 Diyanet ve zorunlu din dersi 01-01-1970 03:00 İHH Ortadoğu, Kürtler ve Barış 01-01-1970 03:00 Siyasetin boş vaatleri 01-01-1970 03:00 Aday Adaylarına… 01-01-1970 03:00 Tarih'te yerini alsın diye... 01-01-1970 03:00 Atatürk Heykeline Karşı Olmak 01-01-1970 03:00 Kısa kesin, Barış Havası Olsun 01-01-1970 03:00 İşte benim aday adayım! 01-01-1970 03:00 Yapabildiğinizin en iyisi bu mu? 01-01-1970 03:00 Varsayalım adaylık sizin elinizde 01-01-1970 03:00 Eleştiri kültür(süzlüğ)ü 01-01-1970 03:00 Hiçlik de bir makamdır, en âlâsından 01-01-1970 03:00 Katliam için yürüyenler ve öldürenler 01-01-1970 03:00 Dayatma mı, dayanma mı? 01-01-1970 03:00 Bu kadar doğru insan zor bulunur 01-01-1970 03:00 AK Partiyi ayakta tutan iki neden 01-01-1970 03:00 Bir operasyon ya yanlıştır ya değildir 01-01-1970 03:00 Anıların heybeme sığmaz, biliyorum 01-01-1970 03:00 Yeni üsluba, yeni bir duruş 01-01-1970 03:00 Kaşıyın, korkmayın kangren olmaz! 01-01-1970 03:00 Mazlumdan yanayız ama… 01-01-1970 03:00 Eylemlerin toplumsal karşılığı 01-01-1970 03:00 Nihayet Akil İnsanlar Konuştu 01-01-1970 03:00 Sokaktaki normal insanlar 01-01-1970 03:00 Bekir Coşkun Orta Çağ yazarı mı? 01-01-1970 03:00 Kelli felli yazarlar ve yazdıkları 01-01-1970 03:00 Yahudilerden Mektup Var! 01-01-1970 03:00 Erdoğan’a en büyük desteği verenin hal-i pür melâli 01-01-1970 03:00 Gazze’de çocuklar ağlamıyor 01-01-1970 03:00 Veda Hutbesi kimlere hitap ediyor? 01-01-1970 03:00 Hangi adaya niye oy vereceksiniz? 01-01-1970 03:00 Erdoğan’ın unutamadığı gözler, bu gözler! 01-01-1970 03:00 Tayyip Erdoğan olmasın da… 01-01-1970 03:00 Zoraki aday; Ekmeleddin İhsanoğlu! 01-01-1970 03:00 Bayrak, bir bezdir ama her şeydir 01-01-1970 03:00 Atatürk olsaydı #gezi olmazdı! 01-01-1970 03:00 Siz buna özgürlük mü diyorsunuz? 01-01-1970 03:00 Biz vatandaşlıktan istifa edelim! 01-01-1970 03:00 Biten köhnemiş zihniyettir 01-01-1970 03:00 İyi gaz vermişler ama bu gaz uçurmaz! 01-01-1970 03:00 Millet, başkanını seçecek 01-01-1970 03:00 Ne Kürtçe! Ne Arapça! İllada da Türkçe!!! 01-01-1970 03:00 Bir paralelci gördüm sanki! 01-01-1970 03:00 Seçimin bittiğini birisi söylesin! 01-01-1970 03:00 Düşünün ama lütfen sessizce! 01-01-1970 03:00 O lahika yeniden yazılsaydı! 01-01-1970 03:00 Hem yalancısınız, hem korkak! 01-01-1970 03:00 Ahlaksız olan siyaset değil! 01-01-1970 03:00 Siyasete turp suyu sıkmak 01-01-1970 03:00 İdeoloji kalmamıştı, parti de kalmadı 01-01-1970 03:00 Gündem ve gündem olamayanlar 01-01-1970 03:00 En kolayı, iktidar yalakalığı! 01-01-1970 03:00 Manidar nihayet bulundu! 01-01-1970 03:00 Yılın en bi şeysi! 01-01-1970 03:00 Dershane biterse cemaat biter! 01-01-1970 03:00 Yüzümüzdeki maskeler bir çıksa… 01-01-1970 03:00 Cehenneme kadar yolun var! 01-01-1970 03:00 Düşmanlık nerede saklı, bulsak! 01-01-1970 03:00 İşaretler son çırpınış olmasın! 01-01-1970 03:00 Cemaatin siyasete bulaşmamışını severim! 01-01-1970 03:00 Bizim meselemizi sahiplenebilmek 01-01-1970 03:00 Biraz siyasete müdahale edip, geleyim! 01-01-1970 03:00 Benim Atatürk’üm, senin Atatürk’ünü döver! 01-01-1970 03:00 Ertuğrul Özkök Hidayete Ererse! 01-01-1970 03:00 Müslümanlar seks yapamaz! 01-01-1970 03:00 İkimiz bir ‘Fidan’ın güller açan dalıyız! 01-01-1970 03:00 Kadının düşünme yetisi elinden alınmalı! 01-01-1970 03:00 Kutsal andımız kaldırılamaz! 01-01-1970 03:00 Bu da yetmez ama evet! 01-01-1970 03:00 Marjinallerle nereye gidelim? 01-01-1970 03:00 Dursun Çavuşluğun âlemi var! 01-01-1970 03:00 Ermeni’sin, disiplinsizsin! 01-01-1970 03:00 Barış derken kızaran yüz yok! 01-01-1970 03:00 Merhaba Baba, Merhaba! 01-01-1970 03:00 Şerefsizliğin adını Sisi koydum! 01-01-1970 03:00 Cemaat tasfiyesi yazarlara mı kaldı? 01-01-1970 03:00 Birand itirafındaki ibret 01-01-1970 03:00 Bu gidişle daha çok zırlarsınız… 01-01-1970 03:00 Bir taşın üzerinde öylece oturmak… 01-01-1970 03:00 Belden aşağı ama tam yerinde! 01-01-1970 03:00 Hepimiz halkız da, siz kimsiniz? 01-01-1970 03:00 Gazeteciler, yazarlar ve şakşakçılar 01-01-1970 03:00 Bir koşu destan yazıp geleyim! 01-01-1970 03:00 Sen halksan, biz kimiz? 01-01-1970 03:00 Talebim var, sakın kabullenme! 01-01-1970 03:00 Gerici taleplerle ilerici olunmaz! 01-01-1970 03:00 Fuhuş ve içkinin öteki yüzü 01-01-1970 03:00 Basına kapalı bölümden düşünceler… 01-01-1970 03:00 Barış olsun, konuşacak çok şey var! 01-01-1970 03:00 Hem vallahi, hem de billahi barışıyoruz! 01-01-1970 03:00 Akil insanların derdi ne? 01-01-1970 03:00 Yapıştır, TC’yi Yapıştır! 01-01-1970 03:00 Akil İnsanlar Fişleniyor! 01-01-1970 03:00 MHP Terör Örgütü mü oluyor? 01-01-1970 03:00 Nevruz’un adı barış oldu! 01-01-1970 03:00 Kandil’i yakar, İmralı’yı yıkarız! 01-01-1970 03:00 Barış güzel ama anlatmanız çok kötü! 01-01-1970 03:00 Sizi meslek sahibi yapmadım ya oh olsun! 01-01-1970 03:00 Barışa kan, kin ve nefret bulaştırmayın! 01-01-1970 03:00 Niyet, postun altında gizli 01-01-1970 03:00 İçimizdeki Ergenekon! 01-01-1970 03:00 Devlet mi zalim bizler mi? 01-01-1970 03:00 Bir iyilik yapın ve susun! 01-01-1970 03:00 Amaç akan kanı durdurmaksa… 01-01-1970 03:00 Umut güzel ya çaba? 01-01-1970 03:00 Allah devletimize zeval vermesin! 01-01-1970 03:00 Yargı bağımsız olursa haber verin! 01-01-1970 03:00 Adıyaman kadar başına taş düşse! 01-01-1970 03:00 Bana inancını söyle, hakkını savunayım! 01-01-1970 03:00 Kaçacak yer bulsa “kaçak” olacak! 01-01-1970 03:00 Öldürenin kazandığı görülmedi! 01-01-1970 03:00 Keşke bu ümidi büyükler de verse! 01-01-1970 03:00 Dün konuşan başbakan değildi! 01-01-1970 03:00 Ben böyle bir onur istemiyorum! 01-01-1970 03:00 Nefes alıp verenlere selam yollamak 01-01-1970 03:00 Evlat acısı başkadır 01-01-1970 03:00 Siz hiç mülteci oldunuz mu? 01-01-1970 03:00 Terörün kolay geçiş güzergâhı! 01-01-1970 03:00 Başkasının acısına gülenler 01-01-1970 03:00 Her şey dursun, başkan yürüyecek! 01-01-1970 03:00 Elimizden kayıp gidenler… 01-01-1970 03:00 İmamın Rüyası! 01-01-1970 03:00 Ucu dokunmaya başladı! 01-01-1970 03:00 Yargı ne işe yarar ki? 01-01-1970 03:00 Dün “biz” eziliyorduk, bugün “bizler” eziliyoruz! 01-01-1970 03:00 Yazardan siyasetçi olur mu? 01-01-1970 03:00 Gücün kontrolü 01-01-1970 03:00 Falanca üniversitenin rektörü kimmiş? 01-01-1970 03:00 Yeni Gözdemiz; Star Gazetesi! 01-01-1970 03:00 Kentin yazarı olmak… 01-01-1970 03:00 Antidemokratik protokolle demokratikleşemeyiz! 01-01-1970 03:00 İdris Naim Şahin’in vatandaşı olamamak 01-01-1970 03:00 Kongrelerin parmak adamları 01-01-1970 03:00 Hükümetler zamla gelir, zamla gider 01-01-1970 03:00 Taraf, bertaraf edilmeden! 01-01-1970 03:00 Oyun kuranların bilmediği… 01-01-1970 03:00 Ne size mahkûmuz, ne de size mecbur! 01-01-1970 03:00 Ve kar yağar umutlarımıza! 01-01-1970 03:00 48 yıllık muhasebe! 01-01-1970 03:00 Dersim’in Anıl Çeçen’i… 01-01-1970 03:00 Elifi Görsen Mertek Sanırsın! 01-01-1970 03:00 Pardonların en iğrenci 01-01-1970 03:00 Sen de masa müdürü ol! 01-01-1970 03:00 Tütün bu, boru mu? 01-01-1970 03:00 Dersimi konuştuk bitti mi? 01-01-1970 03:00 İşgal etmezlerse biz ederiz! 01-01-1970 03:00 Vefasız bir meslek; gazetecilik 01-01-1970 03:00 Badem gözlü bayramlar… 01-01-1970 03:00 Ölüme en yakın insanlar burada yaşar! 01-01-1970 03:00 Yüzen adacıklar yok olurken… 01-01-1970 03:00 Bahçeli’nin terör çözümü 01-01-1970 03:00 Hizmet ehlinin hizmeti! 01-01-1970 03:00 Korku, Paranoyayı Doğurur 01-01-1970 03:00 Çelikhanlı olsaydım… 01-01-1970 03:00 Ses kaydından kim nemalanır? 01-01-1970 03:00 Sevindikleri şeye bak 01-01-1970 03:00 Terör ve artan faşizm 01-01-1970 03:00 Özelleştirmenin en kötü yanı… 01-01-1970 03:00 Bu ayıp size yeter! 01-01-1970 03:00 İnsanlığın başladığı noktadayım… 01-01-1970 03:00 Akla ters olmayanı gösterin! 01-01-1970 03:00 Ne verdin be usta! 01-01-1970 03:00 İrtica nerede, gören var mı? 01-01-1970 03:00 BDP Ne İst(em)iyor? 01-01-1970 03:00 Ses ver, ıslık çal! 01-01-1970 03:00 Koşun, Birlikte Küfredeceğiz! 01-01-1970 03:00 Başkandan Mektup Var! 01-01-1970 03:00 Tercihimi adaylar belirleyecek 01-01-1970 03:00 Ergenekon Sanıkları Mülakatta 01-01-1970 03:00 Temayülüm Elimde, Adayım Gönlümde… 01-01-1970 03:00 Gönlünüz kimden yana? 01-01-1970 03:00 Gazeteci “darbe” yapar mı? 01-01-1970 03:00 14 yıl önce, 14 yıl sonra 01-01-1970 03:00 Avukatlık yetmedi, bizzat üye olacak 01-01-1970 03:00 Bir rol modelin gidişi 01-01-1970 03:00 Angut Telefonun Ucunda… 01-01-1970 03:00 Ucubelik tartışmalar… 01-01-1970 03:00 Nerede yaşamak istersiniz? 01-01-1970 03:00 Kültür TPAO’ya, Turizm Emniyete Emanet 01-01-1970 03:00 Apaçiler Gözaltına Alınınca… 01-01-1970 03:00 İşte Sağduyulu Bir Ses 01-01-1970 03:00 Kürtçe konuşanlar “millet” değil mi? 01-01-1970 03:00 CHP Kürsüsünde Tayyip Erdoğan Çakması 01-01-1970 03:00 Devlerle Kapışan Merinos 01-01-1970 03:00 Wiki, “teğet” mi geçiyor 01-01-1970 03:00 Bahçeli Sonuna Kadar Haklı! 01-01-1970 03:00 CHP’deki hırs mı heves mi? 01-01-1970 03:00 Sapıklık Ruhumuzda Var! 01-01-1970 03:00 Kavun Karpuz Yata Yata Büyür! 01-01-1970 03:00 Kantarın Topuzu Başına Düşmemeli 01-01-1970 03:00 Sarkozy’in İnadı, Çalışanın Direnci 01-01-1970 03:00 Ben bunun neresini düzelteyim? 01-01-1970 03:00 Kusturıca ve İkiyüzlülüğümüz 01-01-1970 03:00 Kaypak olan taban mı? 01-01-1970 03:00 Saadet’te Vefa ve Vefasızlık 01-01-1970 03:00 Değişmeyen “Tek” Parti 01-01-1970 03:00 Konuştukça Battı, Battıkça Konuştu 01-01-1970 03:00 Bir Bayram Klasiği 01-01-1970 03:00 Ne kadar da benziyorlar… 01-01-1970 03:00 Boşluk doldurmanın cinliği mi? 01-01-1970 03:00 MHP’de Bir Oyun Var! 01-01-1970 03:00 Evren’in Cumhurbaşkanlığı Unvanı Alınsın! 01-01-1970 03:00 “Esas” milletin işi, sizinki “yaş” iş 01-01-1970 03:00 Sıcak, Kalabalık, Coşku, Başbakan ve Evet! 01-01-1970 03:00 Herkes İşini Yapmalı 01-01-1970 03:00 Yeni bir dünya keşfedildi 01-01-1970 03:00 Yeni Şamar Oğlanı Bulundu 01-01-1970 03:00 Bahçeli’nin ki cehalet mi, kasıt mı? 01-01-1970 03:00 Ergenekon Çok Yaşa! 01-01-1970 03:00 Eksen, nereden kaydı? 01-01-1970 03:00 Fetullah Gülen’in Sözleri… 01-01-1970 03:00 Kıyafet serbest ya kafalar? 01-01-1970 03:00 Kamera Bahane, Çözümsüzlük Şahane… 01-01-1970 03:00 Ne Haliniz Varsa Görün… 01-01-1970 03:00 CHP Bugün Ne Yapacak? 01-01-1970 03:00 Kıvırıp durmayın… 01-01-1970 03:00 Merak Ettiğim Üç Şey… 01-01-1970 03:00 Ben varsam iyi, yoksam kötü! 01-01-1970 03:00 Siyasetin “şık” davranışları 01-01-1970 03:00 Vatandaşın Ergenekon’u… 01-01-1970 03:00 Kan Üzerinden Siyaset Yapmak… 01-01-1970 03:00 Kuduz Köpekleri Özgürleştirelim! 01-01-1970 03:00 Özrü Kabahatinden Büyükler… 01-01-1970 03:00 Havşeri ve Çelikhan Caddesi 01-01-1970 03:00 Vazgeçil(e)mez Adaylar 01-01-1970 03:00 Hatayı Telefi Edebilmek… 01-01-1970 03:00 Metiner ve Bakış Açısı 01-01-1970 03:00 Kriz Sardı Her Yanımı! 01-01-1970 03:00 Gerger, birliktelik ve güzelim nar… 01-01-1970 03:00 Bir İstifa ve Yansımaları 01-01-1970 03:00 Tamirhane Bile Kurtarmaz 01-01-1970 03:00 Dışarıdan mı baksak ne? 01-01-1970 03:00 AK Parti’nin Aldığı Yara 01-01-1970 03:00 Ben Bir Şey Anlamadım! 01-01-1970 03:00 Bravo Celal Erkan’a… 01-01-1970 03:00 TSK’da ihmal olmaz mı? 01-01-1970 03:00 Aynı Heyecanı Yaşatmak 01-01-1970 03:00 Bir yazı ve sonrası… 01-01-1970 03:00 Basına Söven Yönetici Kim? 01-01-1970 03:00 Zehir zıkkım olmaz mı? 01-01-1970 03:00 Sivil Olamayan Örgütler… 01-01-1970 03:00 İstanbul’da Ramazan… 01-01-1970 03:00 Porsuk Çayı Üzerinde… 01-01-1970 03:00 Bağıranlara Dikkat! 01-01-1970 03:00 Savaşanlar ve Dangalaklar… 01-01-1970 03:00 Dost Dediğin… 01-01-1970 03:00 Varlık İçinde Yokluk Çekmek 01-01-1970 03:00 Uzungöl’ün Bambaşka Güzelliği 01-01-1970 03:00 Çocuklara “Masum” Tehlike 01-01-1970 03:00 Hormonlu Hormonsuz Kafalar… 01-01-1970 03:00 Kim Bu AK Partili? 01-01-1970 03:00 Sesi Kesilen Yerel Basın, Sesi Kesilen Halk 01-01-1970 03:00 Sahi Biz Ne İstiyoruz? 01-01-1970 03:00 “Hani Lan Senin Şapkan?” 01-01-1970 03:00 İki Haber ve Babacan 01-01-1970 03:00 Yasalara Çok Saygılıyız Canım! 01-01-1970 03:00 Adıyaman’da Yeni Dönem 01-01-1970 03:00 Adana’nın İstemezükçüleri… 01-01-1970 03:00 Güle Güle Müdürüm! 01-01-1970 03:00 Bir Milyon Fikir Kitaplığı 01-01-1970 03:00 Hüseyin Üzmez Üzdü(mü?) 01-01-1970 03:00 Farklı bir hafta sonu 01-01-1970 03:00 Utandım, hayvan mıyız, insan mı? 01-01-1970 03:00 Bulursanız vicdanınızı, elinizi koyun! 01-01-1970 03:00