Adam, bir haftanın yorgunluğundan sonra, pazar sabahı kalktığında keyifle eline gazetesini aldı ve bütün gün miskinlik yapıp evde oturacağını hayal ediyordu.
Tam bunları düşünürken oğlu koşarak geldi ve parka ne zaman gideceklerini sordu.
Baba, oğluna söz vermişti; bu hafta sonu parka götürecekti onu ama hiç dışarıya çıkmak istemediğinden bir bahane uydurması gerekiyordu.
Sonra gazetenin promosyon olarak dağıttığı dünya haritası gözüne ilişti.
Önce dünya haritasını küçük parçalara ayırdı ve oğluna uzattı:
“Eğer bu haritayı düzeltebilirsen seni parka götüreceğim!” dedi.
Sonra düşündü:
“Oh be, kurtuldum! En iyi coğrafya profesörünü bile getirsen bu haritayı akşama kadar düzeltemez!”
Aradan on dakika geçtikten sonra oğlu babasının yanına koşarak geldi:
“Babacığım, haritayı düzelttim. Artık parka gidebiliriz!” dedi.
Adam önce inanamadı ve görmek istedi. Gördüğünde de hayretler içindeydi ve oğluna bunu nasıl yaptığını sordu
Çocuk şu ibretlik açıklamayı yaptı:
“Bana verdiğin haritanın arkasında bir insan resmi vardı. İnsanı düzelttiğim zaman dünya kendiliğinden düzelmişti!”
*
Gerçekten öyle değil mi?
İnsanın düzeldiği, insanın düzgün olduğu yerde, eğrilikten, yanlışlık ve kötüden bahsetmek mümkün mü?
O yüzden “dünyayı düzeltmek istiyorsan önce insanı düzelt” denmiştir.
Sanırım bu konuda ve bu tespitte herkes ittifaktır.
Ancak burada detay(!) denebilecek bir sorun var.
O da şu:
Düzeltilecek veya düzeltilmesi gereken insanları bulmak…
Bunu halledebilsek her şey güllük gülistanlık olacak.
Okuduğumuz her kıssa veya güzel sözde, her ibret verici yazıda kendimizi hep “iyi” rolünde düşündüğümüzden, “düzeltilmesi gereken insanlar” sürekli olarak hep bizim dışımızdakilerdir.
Nasıl ki seyrettiğimiz filmlerdeki iyi karakterler hep biz, kötüler de hep başkaları ise, böylesi durumlarda da biz hep iyileriz
Herkes düzeltilmesi gereken insanı, kendi içinde değil de hep başka yerde aradığı için sorun da çözülebilmiş değildir.
Bu mücadele, yani “düzeltilmesi gereken insanları düzeltme mücadelesi” geçmişten günümüze, buradan da geleceğe devam edecektir.
Oysa işe kendimizi; hem de samimi bir şekilde kendimizi düzeltmeye kalkıştığımız, bu yolda mücadele etmeye başladığımız an, sorun büyük oranda ortadan kalkmış olacaktır.
Dünyayı düzeltmek için insanı düzeltmek gerek, eyvallah…
Ama insanı düzeltmek için de önce kendimizden başlamamız gerek…