Ülkemiz en zor zamanlarından birini yaşıyor. Başka bir deyişle birileri planlı olarak ülkemize zor zamanlar yaşatmak istiyor, yaşatıyor.
Ankara’da önceki gün meydana gelen menfur bombalı saldırı sonucu son bilgilere göre 95 insanımız hayatını kaybetmiş, yüzlerce insanımız da yaralanmıştır.
Son aylarda artan hain çatışma ve saldırılarla insanlarımız hayatını kaybederken, Ankara’daki bu bombalı saldırı Cumhuriyet tarihinin en fazla insanın hayatını kaybettiği saldırı oldu.
Seçime çok az bir zaman kala gerçekleştirilen bu saldırının failleri konusunda ortada henüz hiçbir veri yokken hemen birileri ortaya atılarak ezberlemiş veya ezberletilmiş cümlelerle bir yerleri işaret etti ve suçluyu ilan etti.
Kimi duygusallıktan olsa da çoğu art niyetten kaynaklı bu tür söylemlerin çatışmacı ve tahrik edici olduğu her halinden belli.
Olaya soğukkanlı yaklaşarak sağduyulu bir tavır sergilemek her zaman için yararlı ve kazandıran bir yaklaşımdır.
Heyecanımıza ve duygusallığımıza kapılarak ortaya koyduğumuz her davranışımız bizi hataya ve yanlış yapmaya sevk edebilecek bir risktir.
Fotoğrafın bütününü görmeye ve okumaya çalışmak, bunu da birlikte yapmak doğru sonuçlara ulaşmada daha isabetli bir yaklaşım olacaktır.
Emin Pazarcı’nın dediği gibi, "Bu saldırılar, şu veya bu örgüt meselesi değil, Türkiye’ye yönelen bir terör sorunu! Adeta ülke olarak 'zaman ayarlı' bir katliam ve yönlendirme faaliyeti ile karşı karşıyayız. Herkesin bu tablo üzerinde iyi düşünmesi lazım!
Evet iyi düşünmemiz ve sağlıklı bir tahlil yapmamız gerekiyor. Bunun için de iyi bir ölçüt kullanmamız gerekiyor. Politik veya ideolojik yaklaşarak tek yönlü yapılan okuma ve değerlendirmelerin sağlıklı bir sonuç ortaya koyması mümkün değildir.
"Devlet otoritesini zaafa uğratmak; halk üzerindeki kin, nefret ve korku duygularını artırmak. Gerginliği körüklemek. Toplumu kutuplaştırmak, düşmanlık duygularını pekiştirmek, nihayetinde iç çatışma ortamı sağlamak. Ortaya çıkan sonuçları seçimde kullanmak; siyaseti şekillendirmek. İlave olarak, çevresinde önemli gelişmeler yaşanırken, Türkiye’yi içe kapatmak" kimin veya kimlerine işine yarıyor ve kullanıyorsa failleri orada aramak lazım.
Aksi her davranış ve yaklaşım bu süfli, hain ve kalleşlere yarayacaktır.
Kimlerin zaaf, ihmal veya kastı varsa, elbette kararlı bir şekilde üzerine gidilmeli ve hak ettiği karşılığı bulmalı.
Ama ortada net bir şey yokken, intikam almak, karalamak veya suçlu göstermek adına rakiplerimizi, muarızlarımızı işaret edersek, biz de benzer yanlışın içine düşer ve hainlerin ekmeğine yağ süreriz.
Özellikle böylesi zamanlarda bir ve beraber, yan yana, el ele, omuz omuza, yürek yüreğe olmamız gerekirken, aramıza sokulmaya çalışılan nifak tohumlarını bir şekilde beslemeye çalışırsak, işte o zaman bu alçakça saldırılar başarıya ulaşıyor demektir.
Ortada net bir şey yokken suçluyu veya suçluları göstermek adına işaret parmağımızı karanlığa uzatarak ısrarla, hınç ve kinle birilerini işaret etmeye çalışırsak, işte o zaman bu hainlerin istedikleri oluyor demektir.
Emin olun, birileri bir kenarda ellerini ovuşturarak kıs kıs gülüyordur.
Emin olun, birileri bu yangını habire körüklemeye çalışıyordur.
Ve emin olun, biz birbirimize düştükçe birileri süfli hedefine yaklaşıyordur.
Kırıldığımız, küstüğümüz, nefret ettiğimiz, hatta çeşitli nedenlerle düşmanlık beslediğimiz kişilerle yan yana gelmek zor gelebilir. Ama ülkemizin karşı karşıya olduğu bu günleri atlatmaktan daha zor olmasa gerek.
Dikkatli olmak ve olayları dikkatli okumak zorundayız. Kandan siyaset devşirmek isteyenlerden tutun da, bu ve benzeri saldırılarla algı operasyonu gerçekleştirmek isteyenlerin oyunlarına karşı çok dikkatli olmak zorundayız.
Klasik sözdür; biz içimizde bir ve beraber olursak, inanın dışımızdan gelen saldırılar bizi fazla sarsmaz.