Bir işi eli ile yapana işçi, hem eli hem de aklı ile yapana usta, hem eli, hem aklı hem de gönlü ile yapana da sanatkâr derlermiş.
Meslek erbabı olanlar bu hususu daha iyi bilirler. Tabi bir de bunlarla iş yapanlar bilir.
Gelin bu tanımı bir başka şeye uyarlayalım.
Mesela Adıyaman’a…
Hani hizmetten şikâyetçi olan; hep ihmal edilmişlikten, hep unutulmuşluktan şikâyetçi olan bu memlekete monte etmeye çalışalım.
Bir yanda ölesiye hizmet ettiklerini söyleyenler… Varını yoğunu bu memlekete verdiklerini, gece gündüz, sırf Allah rızası ve vatandaşların menfaati için çalıştıklarını söyleyenler… Karşılık beklemeden, bir menfaat ve gelir elde etmeden fedakârca gayret ettiklerini söyleyenler…
Diğer yanda da yıllardır hizmet alamadığını, ihmal edildiğini, önemsenmediğini, hesaba alınmadığını söyleyen, hep kullanıldığını, her zaman suiistimal edildiğini iddia eden Adıyaman…
Orta yerde de yukarıda yaptığımız tanım var.
Hangisi haklı sizce?
İşçi kim, usta kim, sanatkâr kim?
Veya
İşini bilenler, ustalık yapanlar ve de bu işe gönlünü verenler…
Kim bunlar?
Benden sorması. Gerisine karışmam, neme lazım…
***
Önceki gün ulusal bir yazarın, ülkenin önde gelen bir spor adamı hakkında yazdığı yazının bir bölümü ilgimi çekti.
O yazı aynen şöyle:
“Böylelerini bilirim: