Almanya’da bir lise müdürü, her eğitim öğretim yılı başında öğretmenlerine şu mektubu gönderirmiş.
“Bir toplama kampından sağ kurtulanlardan biriyim. Gözlerim hiçbir insanın görmemesi gereken şeyleri gördü. İyi eğitilmiş ve yetiştirilmiş mühendislerin inşa ettiği gaz odaları, iyi yetiştirilmiş doktorların zehirlediği çocuklar, işini iyi bilen hemşirelerin vurduğu iğnelerle ölen bebekler, lise ve üniversite mezunlarının vurup yaktığı insanlar.
Eğitimden bu nedenle kuşku duyuyorum. Sizlerden isteğim şudur. Öğrencilerinizin insan olması için çaba harcayın. Çabalarınız bilgili canavarlar ve becerikli psikopatlar üretmesin. Okuma yazma, matematik, çocuklarınızın daha fazla insan olmasına yardımcı olursa ancak o zaman önem taşır.”
*
Ahlaki, insani ve vicdani değerlerden yoksun yetişen bir neslin aslında bir kazanç değil de bir kayıp olduğuna dair önemli bir mektup.
Akademik bilgilerin yanında değerler eğitiminin de hem okuldaki öğrencilerimize hem de evdeki çocuklarımıza mutlaka verilmesi gerekir.
Değerler eğitiminin önemsenmediği hatta umursanmayıp ihmal edildiği ortamlardaki olumsuz örneklerini çevremizde her an görmemiz mümkündür.
İnsanın kendisine, ailesine ve içinde yaşadığı topluma yabancı olmasına neden olan değerler eksikliği, kimilerinde çevresine düşmanlık yapacak boyuta bile gelmektedir.
Böylesi insanlar “benmerkezci” olduğu gibi; “kendi içine kapanmış”, “öteki insanlara ilgisiz ve yabancı” bir anlayışa bürünmeleri kaçınılmazdır.
Bu yüzden okullarımız ve de öğretmenlerimiz öğrencileri yetiştirirken üstün gayret göstermek zorundadırlar.
Velev ki kendilerine insanca davranmasalar, insan yerine koymasalar bile öğretmenlerimiz üstlendikleri görevin önemi ve büyüklüğü gereği bu hassasiyeti göstermek zorundadırlar.
Sadece öğrencilerimiz için değil; öğretmenlerimize hak ettiği değeri vermeyenler, onlara her fırsatta hakaret edenler için de bunu yapmak zorundadırlar.
Her defasında karşılarına olumsuzluklar çıksa da, her defasında ayaklarına bağ olsalar da ve her defasında moral ve motivasyonlarını bozsalar da bu yerine getirilmesi gerek bir görevdir.
Evet öğretmenim, her ne kadar;
Çocuk evinde, ailesinde ve çevresinde olumsuz örnekler görse de;
Sen yalan söylememeyi öğretmeye çalışırken, o yakın çevresinde yalanın envai çeşidine şahit olsa da,
Sen çalmamayı, hak yememeyi, adaleti öğretmeye çalışırken, o çevresinde haksız kazanç veya bir ihale için ne alçaklılar ve adaletsizlikler yapıldığına şahit olsa da,
Sen dürüst olmayı öğretmeye çalışırken, o çevresinde hilenin, sahtekârlığın her çeşidine şahit olsa da,
Sen sevgiyi, saygıyı ve hoşgörüyü öğretmeye çalışırken, o çevresinde alçaklığa, zulme ve istismara şahit olsa da,
Sen liyakat ve ehliyeti öğretmeye çalışırken, o menfaatler uğruna dönen dolaplara, haksızlık ve adam kayırmanın âlâsına şahit olsa da,
Sen çalışmayı, gayret göstermeyi ve azimli olmayı öğretmeye çalışırken, o kestirmeden zengin olanlara, vurgun yapanlara şahit olsa da,
...
Sen yılma öğretmenim. Tıpkı mektupta yazdığı gibi, her şeye rağmen, öğrencilerimizin insan olması, insanca yetişmesi için çaba harcayın.
Çevrenizde bilgili canavarlar, becerikli psikopatlar ve de çok şey bildiğini sanan cahiller olsa da siz yılmayın...