Bir doktor görev yerinde bıçaklanarak öldürülüyor. Bir başka doktor bir başka yerde saldırıya uğruyor.
Bir öğretmen bıçaklı saldırıya uğruyor, yoğun bakımda. Bir başka öğretmen bir başka yerde saldırıya uğruyor.
Birçokları, birçok yerde saldırıya uğruyor…
Saldırılar protesto edildi… Saldırganlar telin edildi…
Yetkililer açıkladı; suçlular en kısa zamanda gereken cezayı alacaklardır. En kısa zamanda gereken tedbirler alınacaktır.
Sonra yine birçok yerde birçokları saldırıya uğruyor…
…
Protestolar, telinler, kınamalar engellemeye yetmiyor “saldırı” dürtüsünü.
Yetkililer, verdikleri/verecekleri cezalar ve aldıkları/alacakları tedbirler… Yetmiyor durdurmaya…
Dünya dönüyor, hayat devam ediyor ve birileri birilerine saldırmaya devam ediyor…
…
Hani derler ya “sarı öküzü verdiğimiz gün kaybettik bu savaşı”…
İşte biz de değerlerimizi yitirdiğimiz, değerlerimizi erozyona verdiğimiz gün kaybettik/kaybetmeye başladık birçok şeyi…
…
Diyorlar ki,
Önce ailede başladı, sonra okulda…
Daha sonra da toplumda devam etti değerler erozyonu…
Dalga dalga yayıldı, kanser gibi sardı tüm hücreleri.
Bir tedbir alınmadı, engel olunmadı.
Her aşınmada yeni saldırılar oldu,
Her saldırı yeni aşınmalara neden oldu…
…
Ülkenin birinde bir okul müdürü her eğitim öğretim yılı başında öğretmenlere şu mektubu gönderirmiş:
“Bir toplama kampından sağ kurtulanlardan biriyim. Gözlerim hiçbir insanın görmemesi gereken şeyleri gördü.
İyi eğitilmiş ve yetiştirilmiş mühendislerin inşa ettiği gaz odaları, iyi yetiştirilmiş doktorların zehirlediği çocuklar, işini iyi bilen hemşirelerin vurduğu iğnelerle ölen bebekler, lise ve üniversite mezunlarının vurup yaktığı insanlar.
Eğitimden bu nedenle kuşku duyuyorum.
Sizlerden isteğim şudur:
Öğrencilerinizin insan olması için çaba harcayın. Çabalarınız bilgili canavarlar ve becerikli psikopatlar üretmesin. Okuma yazma, matematik, çocuklarınızın daha fazla insan olmasına yardımcı olursa ancak o zaman önem taşır...”
…
Böyle bir mektup gönderilmiş mi bilmiyorum.
Gönderilmişse sadece öğretmenlere mi gönderilmiş, onu da bilmiyorum.
Biz gönderilmemiş varsayalım ve kalemi kâğıdı alıp elimize birbirimize göndermeye başlayalım.
…
Değerlerimiz konusunda gençlerimize verilen/verilecek her eğitim ve öğretim faaliyeti; erozyonu önlemek için dikilen bir fidan hükmündedir.
…
Çağın getirdiği olumsuz durumlar karşısında gençlerimize yeterince rehber olabiliyor muyuz?
Okuması, iyi bir liseye ve üniversiteye gitmesi için maddi imkânlarımızı zorladığımız çocuklarımızın temel insani değerleri benimsemiş bir birey olarak yetişmeleri için neler yapıyoruz?
Duygudan, sevgi ve şefkatten, değerlerden uzak; tamamen kazanmaya kilitlenmiş, bu uğurda her şeyi göze alan ve mübah gören cengâverler(!) mi yetiştiriyoruz?
Yoksa…