N. Ç davası yargıtayca karara bağlandı. Her şeyi makul ve masum gösteren bir anlayış ya da hukuk böyle bir davanın seyrini değiştirdikleri için kamu vicdanını rahatlatacaklarını zannetti. Bazı şeyleri anlamamız için hukukçu olmamıza gerek yok. 26 kişinin tecavüzüne uğramış 13 yaşındaki kız çocuğu kendi rızasıyla bu fiili gerçekleştirmiş güya, kargalar da güler dedikleri bu olsa gerek.
N.Ç’ yi biraz daha büyütün, kemik yaşı 14 olsun, hatırınız kalmasın ben de bir yaş daha büyüteyim, yaşı 15 olsun. Ki bu yaşı ve ‘’rıza’’ kavramını bir araya getirmek gerçekten basitliktir.
Bakın N. Ç’ yi ne kadar da düşünüyorlarmış!
N. Ç. bu olayı yaşadığı zaman travma yaşamış, adli tıpa, şuraya buraya giderken de travma yaşamış, onun için medyada dillendirilmesi, konuşulması doğru değilmiş. Sırf bu haberlerden dolayı kız daha büyük travma yaşayabilirmiş! Bu ne inceliktir ( ! ), kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi doğrusu.
Be insaf! Verilen cezalar ( !) faillerine en güzel bayram hediyesi, mağdureye de bu kararla en acı haberi veriyorsunuz ve kalkıp medyayı eleştiriyorsunuz. Hangisi gerçek travma yaşatır N. Ç’ ye, siz karar verin. Benim aklım almıyor, gerçekten biri bana açıklasın bu akıl tutulmasını. Kıza tecavüz edenler çeşitli işlerde çalışan kamu görevlileri, çoğu hala koltuklarına mıhlanmış, işlerini onurlarıyla ( ! ) yapan kişiler. Biri bilmem nerenin oda başkanıymış ve bu olaydan sonra yine oda seçimi yapılmış, başkan seçilmiş. Orada onay ya da ona oy verenler aslında kişinin bu fiilini de onaylamış oluyorlar. Koltukların yüzü suyu hürmetine yaptıkları her şeyin üstü rahatlıkla kapatılabiliyor. Bu kişiler, yaşlandıklarında çocuklarına, torunlarına, bir zamanlar yaptıkları fiili gururlanarak anlatacaklardır. Çocukları ve torunları da böyle bir durumda şerefli ( ! ) babalarının, dedelerinin ceza almadıklarını, bunun yerinde bir davranış olduklarını düşünüp aynı şeyi kendileri yapacaklardır. O zaman da bir kılıfı bulunur elbet, ve insanlar yaptıklarıyla kalacak.
N.Ç. sadece bir örnek, bu olay medyada yer aldı, sivil toplum örgütleri de bu yaşananlar karşısında onu sahiplendiler. Kim bilir saklı tutulan, medyada yer almayan bu olaya benzer kaç olay yaşandı ve yaşanıyor. Sonra da birileri çıkıp olayları ve durumları ne kadar abarttığımızı söylüyorlar. N. Ç. Öldürülmedi, fakat yaşam alanı daraltıldı, yaşama bakış açısı zedelendi, bundan sonra insanlarla iletişimde bir ‘’güven’’ sorunu yaşayacak. Yani öldürülen Medine Memi’den bir farkı olmayacak.
Bize aykırı geleni kabullenmek, hoş görmek yerine onu ortadan kaldırmak daha kolay oluyor. Basit insanlar böyle düşünür ve böyle hareket eder, çünkü muhakeme etme iradeleri yoktur, vicdanları da yoktur.
Makamına, koltuğuna güvenen insan insanlardan kulluk bekler, karşılarında el pençe duran ve iki büklüm olan kişiler onların varlık sebebidir. Çünkü; karşılarında hayatta dimdik duracak, kendini ifade edecek, yanlışlarının üstünü örtmeyecek bireyler onları her zaman rahatsız eder. Kendi doğrularıyla hayata tutunmalarında, günün birinde onları eleştirme cesaretine sahip olmalarından korkarlar.
Medine Memi öldürüldü, onun umutları başkalarının vicdanını rahat bırakmayacak ve onları sorgulayacaktır. N.Ç. ise yaşadıklarından sonra, becerebilirse, mutlu olmayı öğrenecek veya en azından bunu deneyecektir. Ama sefil ve basit anlayışlar gerçek adalet yerini bulmasa da başkalarının vicdanında her zaman yenilmeye mahkum olacaklardır.