DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Aynur Sel
Aynur Sel
Giriş Tarihi : 28-11-2010 20:02

Mecnunun Leylası

Dünyanın herhangi bir yerinde tacize, tecavüze, cinsel istismara,

                                 şiddete  maruz kalmış ve hayatını kaybetmiş kadınların anısına

 

      Kulağıma çalınmıştı eski bir zamandan  sabahın ağrılarla geldiği. Sabahları mülteci yanımla   akşamdan kalan kırıntıları temizliyorum, köşelere atılmış sevgi kırıntılarını…  Kalabalıklar içinde yalnızlığı  dokuyorum ilmik ilmik. Karamsarlık, kararsızlık ve kendim olamama  durumu içimi acıtıyor. Bir  ekmek kokusuna hasret kalmak   ve dili koparılmış sözcüklerle yola çıkmak  ürkütüyor  beni.

      Fısıltılar yavaş yavaş dile geliyor, kahırlanıyorum, başka baharları görememe korkusu…

                  Nedensiz

      Küskün çehreler,  bıçakla kesilmiş sofralar, ucuza alınmış pahalıya satılmış umutlar… Küçük dünyamı her akşam ezen postallar, keskin bakışlar…  Tarifi olmayan bir keder sarıyor bedenimi.

      Önce sarmaş dolaş, canımlı, cicimli sonra kanlı bıçaklı  öyküler giriyor penceremden içeri, kızıyorum, bu akşam  tadında olsun istiyorum dokunduğum her şey.

         Sonra…

         Sonra  ardı arkası kesilmeyen  hastalıklı sorular …   Adamla kadın birbirlerini çok sevmişler de…  Adam onu çok sevdiğinden erkek sinekten bile kıskanıyormuş da…

  Kadın başkasıyla görüşüyormuş da

  Ey ahali, duyduk duymadık demeyin   adam  çok sevdiği için karısını  öldürmüş!

  Kadının bebeği sekiz aylıkmış, zavallı bebek annesinden sonra gün mü görecek, o da ölseymiş kurtulurmuş.

          Yaşasın!   Mecnun’ a gün doğdu, diğerleri ölse de olur, onların kim olduğu önemli değil.

       Sahi ben neyim, kimim?

        Neden kendimi hep başkalarının tanımında buluyorum demiştim Leyla’ya.

       ………..

         Kanatlandın e mi, uçup gideceksin sen de, artık büyüdün, olmuştu dinlediğim son masallar.  Ayıplarla, günahlarla  doldurulmuştu defterim, sesler hecelere küsmüştü ve   bir türlü dönüşemiyordu  dilimde. Daha kaç bahara direnebilecekti bu  küçücük bedenim, kestiremiyordum doğrusu.

        Kara gömülmesini isterken hayatın  görünen yüzü, avuçlarımdan kayıp gitti hayat.

        --    kaydırdılar--

   Ruhum  şafaklara bekçi yağmura çamura inat, kar kış demeden. Gene mi sen sorusu sorulmayacak artık bu evde, biliyorum. Hüznün, nefretin her tarafı sardığı duvarlara yüzümü çevirmeyeceğim artık.

          Her sabah eğilip kulaklarına fısıldayacağım:

           Yenebildiniz mi nefretinizi, mutlu musunuz diye.

           Babama küçük avuçlarımın sıcaklığını ve onun kadar değerimin olmadığını düşündüğüm kırmızı tokamı bırakacağım. Tokamın kırık dişleri ona kırık hayatımın armağanı olsun.  Olur ya, belki ona dokunabilme cesaretini gösterir.

           Yüreğime hançer saplanmıştı öteden.  Düşe  kalka sürüklemeye çalışırken hayatı, sürüklediler  acımasızca.

      Nedenini hala sorguluyorum öteki bahçemde.

      Asık suratlarınız, kirli  sevginiz…   Ne var ne yok hepsi sizin olsun, hepsini uzaklaştırıyorum kendimden. Güneşe sığınacağım güneşe, güneşin güçlü kollarına,  ruhum üşümesin diye. Güneşin karşısına yırtık elbiselerimle çıkacağım, bedenim bu kümesin derinliğinde kumları yuta yuta sizlerle savaşacak.

  Payıma masumiyetim, payınıza   sonsuza dek sizi takip edecek bakışlarım ve   utanç kalsın.

            Leyla gibi olma demişti,  küçük dayım.

            Neden,  nesi var  Leyla’nın ?

            ………………

 

      Suskunluktan nefret ederim, neden sorularım hep cevapsız kalır ki?

      Oysa   Leyla’nın alı  al  moru mordu . Demir halkalarla uğraşıyordu boyuna, paslı demir halkalar… Boynundan, bileklerinden, ayaklarından bir türlü çıkaramadığı  paslı halkalar… Her sallanışta bir   iz bırakırlardı vücudunda .  

           Gülerdi, güldürürdü, ağlardı, ağlatırdı.

           Bir sabah  saçlarından   tutarak sürüklemişti o deyyus kocası,  daracık sokağın ortasında yığılıvermişti . Karnına tekmeler indi birden, bin yılın nefretini alırcasına.  Yine de hıncını alamadı deyyus. Leyla’nın yüzüne yöneldi gözleri, nefret yeni baştan yeşeriyordu sanki; sokak başlarında cümle bakışlar sıralanmıştı ve Allah’ın bir kulu  yetişmedi  imdadına. İnsanlık aranıyor der gibiydi bakışları.

       Bebek mi? O küçük bir et parçasıydı.

       Sürgün  kapıdaydı artık , başka mekana başka zamanlara gebeydi Leyla.

       Bitti mi dedi Leyla, sessizce.

           Bir  fısıltı…  Kanlı dudaklar zemheriye merhaba demişti bile. Yolcusu hazırdı hancının ve onu bekletmemeliydi.

       Bitmedi, bitmeyecek  dedi Mecnun.

 

    Leyla’nın yüzü gözü parçalandı, gözlerin altındaki mor halkalar  şahitti tüm yaşananlara. Seyredenler yeni bir masalla başladı geceye.

       Zafer kazanılmış, namus temizlenmişti.

        Leyla’nın kocası cesurmuş, mertmiş, alnı akmış…  söylentileri dalga dalga yayıldı.            İlk soru:   Kim bilir ne yapmıştı Leyla?

          Ve peş peşe sıralanan sorular…

    Tüm kadınların kulağına küpe olsunmuş ! 

     Mecnun  yaptıklarından pişman değilmiş. Bin kere dünyaya gelse  aynı şeyi  yaparmış,  mert olana  namertlik yakışmazmış!

 

       Rahattı Mecnun, Leyla’sını çoktan gömmüştü bedenine,  onun adını bile yasaklamıştı cümle aleme.

Aynur Sel

Aynur Sel

DİĞER YAZILARI Namuslu Bir Ömür Üstüne Mart’ın Kadınları Bir Kadın, Bir Kadın Daha… Göç yollarında kadınlar…. Tencere Dibin Kara… Acıları Ortaklaştıramamak Adalet Hiç Uğramadı Buraya Babalar Ve Oğullar Camdandı Zeytin Dalı, Kırıldı… Çarpışan Kelimeleden Çıkan Çocukluk Kuyruklu Yalan ( Lar) Altında Bir Dağ Çiçeğidir Ömrün Akbabalar Gülümserken… Tarım İşçilerinden Geriye Kalan … Güle güle içki, sıradaki gelsin ! Boşanmaların nedeni kadın mı? Ceylan’ın Makarnası Ses’leri Yitirmek Gençliği Yutma Vaktidir Şimdi 14 Şubat Ve Kadın Cinayetleri Sen de mi brütüs? Yaşam mı? Üstü kalsın! Zaman neyi unutturur? ‘’ Acıtan gerçek’’ Kurgu Ve Gerçek Baykuş Despot Bir Adamla Kimliksizleştirilen Bir Kadının Demokrasisi Seslerle Vicdanlara Dokunmak Yaşasın ! Herkes kadın doğum uzmanı ( !) Uslu Olmak Ya Da Olmamak Her Şehrin Hikayesi Bir Diğerine Benzer ‘’ Şimdi yeni şeyler söylemek lazım ’’ Görünen Köyün Meçhul Olmayan Hali Hangi sokağın, nerenin çocukları? ‘’ Ne Vakit Bir Yaşamak Düşünsem ’’* Rüyası Unutturulan Adam Tarih Ve Fil Akbabalar Ve Kelebekler Çıplak Kral ESKİ YILın YENİsi Aperatif Yazı Efsane Hüso Soraya’yı Taşlamak 20 Kasım’ın Düşündürdükleri N. Ç. Vicdanın milliyeti olur mu? Nazım Hikmet Ve Hasret Sanatçının Sosyal Sorumluluğu Yazmak insanı mutsuz eder mi? Mevsimlik Çocuk İşçilerin Dramı Matrak bir film! Ayardan Düşen Polemikler Liste(Siz)Ler İnsan Yaşadığı Yere Benzermiş Basında Deprem Normal doğum mu, o da ne? Enstantaneler Garip Bir Kayıp İlanı Gülelim mi, ağlayalım mı? Kayıt Altına Alınamayan Kayıplar Gidenlerin Ardından Arife tarif gerekmez ya arif yoksa? Kadınlar Yürüyor ‘’ Ben sizin babanızım, ben ne dersem o olur.’’ Duyarsızların Duyarlılığı İnce Dokunuşlar Ultra Özgürlük Kirli Yüzlere Maske Kaymaklı Şiddet Satılıyor Çelişkiler Yumağı Maden İşçileri Demokrasi kaç lira? Kadın Ve Nehir Arayış Düello
NAMAZ VAKİTLERİ
Gazete Manşetleri
Yol Durumu
BURÇ YORUMLARI
  • KOÇ
    Koç Burcu
  • BOĞA
    Boğa Burcu
  • İKİZLER
    İkizler Burcu
  • YENGEÇ
    Yengeç Burcu
  • ASLAN
    Aslan Burcu
  • BAŞAK
    Başak Burcu
  • TERAZİ
    Terazi Burcu
  • AKREP
    Akrep Burcu
  • YAY
    Yay Burcu
  • OĞLAK
    Oğlak Burcu
  • KOVA
    Kova Burcu
  • BALIK
    Balık Burcu
ANKET OYLAMA TÜMÜ
Sitemizi nasıl buldunuz?
E-Bülten Kayıt
ARŞİV ARAMA