Kaf Dağı’nın ardındaki ülkede günlerdir bir karmaşa yaşanıyor. Karmaşanın nedeni belli aslında, olumsuzlukları görmezden gelmek. Bu tuhaflıklar içinde gazetelerde garip bir kayıp ilanı çarpıyor göze: ‘’İrade Aranıyor’’ diye.
Onu görenlerin, bilenlerin insaniyet namına ilgili kurum ya da kuruluşlara haber vermesi rica olunur. Okuyucular şaşkın, biraz da tedirgin. Türlü yollarla korunan İrade’nin nasıl olur da kayıplara karıştığına bir anlam veremiyorlar.
Evet, ne yazık ki İrade kayboldu, alıp başını gitti. İlk başta herkesin kendisi için seferber olacağını biliyordu, sonra da unutulup gideceğini… Neticede unutuldu da.
Kim kimi aramış ki bir ömür boyu, o da aransın, asıl tuhaflık bunda ya! Kaf Dağı’na gittiği yazıldı günlerce. Olabilirdi, ne de olsa herkesin gidebileceği, takip edeceği bir yer değildi orası. Oraya bir amaç için giden kuşlar gibi emek harcayarak, zorlu vadilerden geçerek değil, birilerinin sırtında pişkin pişkin gülerek, birilerinin de kanatlarının altına saklanarak gitmiştir diye düşünüldü.
Adı İrade’ydi; ama o, hiçbir zaman iradesini gösteremedi o.
Günün birinde İrade görünüşe aldandı, biraz cilveyle güne hazırlandı. Makyajını tazeledi, maskesini taktı. Sokak sokak dolaşarak albenisi ile gönüllerde taht kurdu. Yağmur yağdı aldanmadı, karda kaldı uslanmadı; sonra … Sonrası malum, doluya tutuldu yine de yan çizdi; maskesi düştü, yüzündeki makyaj akmaya başladı, o hala türküsünü mırıldanmakla meşgul idi.
İrade yüzme sporuna merak saldı, yarıştı, yenildi; yenilgiyi kabul etmedi. Sağa sola saldırmaya başladı, yoruldu, yuhalandı, tehdit yağdırmaya başladı.
Yüzme onu doyuramadı, kitaplara sığındı İrade, oradan da çıktı. Hızını alamadı bir motora çarptı, motor yerle bir oldu; yine de bana mısın demedi. Kusuru karşıda aradı, karşısı kusurlu bulundu, bilirkişi raporuna da böyle geçti.
Seçim sandıklarına dadandı İrade. Sandıklara sığamadı, göz kırptı hayatın her rengine, sonra da aba altından gösterdi karanfilleri. Karanfiller de moda oldu, yakında onlar da Oscar’a aday olurlar.
Kelime oyunlarına bayılıyordu İrade, şairlerin nasıl laf cambazlıkları yaptıklarını anlatıyordu edebi sohbetlerde. Hatta söz sanatlarından bile bahsederdi. Öyle hafife almayın İrade’yi her konuda söyleyecek sözü vardı.
İrade meslek edinmek için yola çıktı. Baktı ki yolda çetin cevizler var geri döndü, patika yola saptı; yoluna çıkan yabani geyikleri avladı önce. Onların derilerini yatırıma dönüştürdü, halkın arasında dolaştığında ise bir an olsun yaka kartını yakasından çıkarmadı. Yaka kartında ise ‘’ hayvan hakları savunucusu ve çevre dostu ‘’ yazılıydı
Aylaklık yaptı bir gece, şeytana uydu, baktı ki hiç de fena bir alem değil. Tekrarından ölüm fermanı çıkmazdı ya? Nerde sabah orda akşam, kim demiş gönlünce eğlenmek yakışmazmış ona. Tanınmasın diye sağda solda ona yaklaşanlara niyetinin kötü olmadığını, bu tip yerleri denetlemek amacıyla geldiğini fısıldıyordu.
İrade determinizmi hiç sevmezdi. Bilimle uğraşanların sağlıklı düşünemediklerini, sonunda kafayı yediklerini ifade ederdi dost meclislerinde. Bilim adamlarının bilim adına deli saçması olgularla, olaylarla uğraştıklarını söylemeyi asla ihmal etmezdi. Hele Darwin’in Evrim Teorisi’nin kıyısından geçmeyi bile kendisine yakıştıramayanlardandı.