Kelimeler elastiktir, istediğin yöne çekebilirsin. Ahmet Telli, Akbabalar Kelebekler şiirinde ‘’ Akbabalar bin yıl kelebekler / bir mevsim yaşarlarmış ki aşk / da kısa ömürlüdür, başlar / gibi biter yaşanmışsa eğer’’ der.
Sözün gücüne bakın , ne müthiş değil mi? Söz var kese savaşı, söz var kestire başı, al işte bir başka örnek…. Bu mısralardan ya da sözden hareketle binlerce sayfa yazabilirsiniz. Hele bizim gibi binlerce oyunu mevcut ve senaryo yazmada başarılı olmuş olanlar için bunun kıymeti harbiyesi yok denilemez.
Yazmak, çizmek bize bir şeyler ifade etmiyor artık, çünkü her birimiz, bir delinin kuyuya attığı taşı bulamayan fakat bulduğu zannıyla hareket eden kırk akıllıdan biri olarak kendimizi görüyoruz. İş böyle olunca hükmeden de , hükmedeni destekleyen de biz oluyoruz. Bu çelişki ruhumuza öylesine işlemiş ki adeta ikizimiz olmuş. Bundandır ki adalet dediğimiz zatı muhterem bizim köye uğramaz oldu, uğramaya da pek niyetli görünmüyor. Yine bundandır ki 5 yıldır süren komedinin son perdesini tüm benliğimizi ortaya koyarak güle oynaya sahneledik. Kendimizle ne kadar gurur duysak azdır.
Rakel Dink yıllar önce gayet insani ve manidar cümlelerle duygularını ifade ederken, ‘’ Bir bebekten bir katil yaratan karanlığı sorgulamadan hiçbir şey yapılmaz.’’ demişti. Hayat arkadaşını arkadan vuranlara bile merhamet gösterip onların bir zamanlar bebek olduklarını unutmamamız gerektiğini fısıldıyordu kulağımıza tüm iyi niyetiyle. Biz de olur ya bazıları bu okumalardan kendilerine pay çıkarıp belki adaletin peşinden gider, eğilen teraziyi doğrultur, karanlıkları sorgular umuduyla bekledik.
Sadece bekledik.
Sadece umut etmekle yetindik.
Bir yazar ‘’Hrant Dink bir dosya değil ki kapansın.’’ diye belirtmiş düşüncelerini, bunu hangi karanlık zihniyete anlatabilirsiniz ki?
Düş kırıklıkları yaşamıyoruz artık, çünkü düş kurmuyoruz, düşlerimize de el konuldu. Kelebekler yani özellikle bu konuda kafa yoranlar böyle bir davanın çok farklı sonuçlanacağı ihtimalini düşünmediklerini hep ifade ediyorlardı, bu düşüncelerini de sağlam ve haklı gerekçelere dayandırıyorlardı. Akbabalar ise onları her zaman felaket tellalı olmakla suçluyorlardı.
Komik gerekçelerle bir cinayeti sıradan, adi bir cinayet olarak göstermek tek kelimeyle umudu olan herkese en büyük cezayı vermektir.
Herkes kelime oyunlarında başarılı olamaz tabi. Bu oyunlarda her ipte oynayan cambazlar ancak başarılı olur. Bir gün bir çocuğun canı sıkılmış, bir karanlık zihniyetin anlattığı masaldan tat alamaz olmuş, gereğini yapması gerektiğini düşünmüş, tek başına bir plan yapmış, bir ilden bir ile jet hızıyla gitmiş, sevmediği bir adamı arkadan vurmuş ve olay bitmiş,masal da sona ermiş, bunu abartmanın gereği de yokmuş (!) Ey sevgili! Ey halkım! Ey sporseverler!
Biz şimdiye kadar virgüllere çok tahammül ettik, sıkıldık onlardan, her şeye nokta koymanın zamanıdır, dersin ve bitirirsin her şeyi. Bu, senin için kolaydır; çünkü kelimeleri önce ele alırsın, onların ne kadar korkunç anlamlar ifade ettiğini söylersin, yan ve mecaz anlamlarıyla örneklendirmeyi unutmazsın. Çünkü sen söz ustasısın, seni tanıyanlar bilir. O kelimeleri halka öcü olarak sunarsın, onların kofluğundan, kokuşmuşluğundan dem vurursun ve bunda da çok başarılı olursun. Toplumun gözünde kavramları değersizleştirdikten sonra, içini boşaltmak , ortadan kaldırmak daha kolay oluyor. Sen ne müthiş bir oyuncusun ki oyunu tüm kurallarıyla oynuyorsun ve bunda da gayet başarılı oluyorsun. Karı yağdırmadan insanları iliklerine kadar dondurmayı başarabilen nadir örneklerden birisin. Çünkü sen karanlığın görünen yüzüsün, karanlık zihniyetin sembolüsün. Sen bir muammasın, seslerden oluşursun, yüzlerce anlamı bünyesinde barındıran tek varlıksın.
Var mı ötesi? Ötekileştirdiklerini de boş ver ( !) , onlar daha da öteye gidebilirler.
Akbabalar, besini paylaşırken gövdesi daha büyük ve gagası daha güçlü olana öncelik tanıyan topluluk düzenine sıkı sıkıya bağlı kalırlarmış. Aramızdaki benzerliğe bakın ve bu gece uyuyup payınıza düşeni tartın.