Yakında pazar yerlerinde birileri avazı çıktığı kadar bağırarak:
-- Bedava satıyoruz bedava. Ablalar, ağabeyler bu fırsatı kaçırmayın, başka yerde bir benzerini bulamazsınız. Demokrasi, insan hakları ucuzladı, her kesime, her keseye uygun, bedava veriyoruz bedava, alan yok mu ? diyecek.
Hep beraber çullanacağız demokrasinin üstüne, neyi kopartabilirsek artık. Ucuz bulduk mu bol alırız, yiyebileceğimizi yer, yiyemediklerimizi ve bozulanı da çöpe atarız, attıklarımızdan da başka canlılar faydalanır. Dikkat edin, ihtiyacımız olanı değil, başkalarının da ihtiyacını karşılayacak kadar alıyoruz; ama aldıklarımızı bölüştürmüyoruz bile yani başkalarının ihtiyacını karşılamıyoruz. Neticede hepsi bizim olmuş oluyor, bu durum bir iyi niyet göstergesi değil, sadece bencilliktir.
Demokrasiyi dilimizden düşürmediğimiz gün yok gibidir. Sadece şaşıyorum, bu kadar demokrat olduğumuzu bilmediğim için şaşırıyorum. Niteliğinin ölçüsünü bilen de bilmeyen de kendini ‘demokrat’’ olarak görüyor. Gidin, Kahta’da işlenen vahşi cinayetin sorumlularına sorun, onlar da muhtemelen kendilerini ‘ demokrat’’ olarak göreceklerdir. Veya daha da ileri gidip _ _ çok da komik bir durum aslında __ belki de insan haklarından bahsedeceklerdir.
Biri baba, biri dede…
Medine’ye olan yakınlık derecesini düşünün . Bir gence, bir cana, bir çiçeğe nasıl kıyabildiklerine şaşırıyor insan. Farz edin ki onun doğruları sizin doğrularınız olmadı.Farz edin ki sizin hayata bakış açınızı beğenmedi, sizin kirli ellerinizden su içmek istemedi. Farz edin ki biraz hovardaydı, size göre uygun olmayan davranışlarda bulunuyordu.Bunların hangisi onu katletmeniz için bir neden olabilir ki? Şartlar ne olursa olsun hiçbir neden bir insanın hayatını kastetme hakkını bize vermez, vermemelidir de.
Bunların hangisi onu boğmanıza ya da canlı canlı kümese hem de iki metre derinliğe gömmenize bir nedendir? Yoksa sizde mi ucuzlayan demokrasiden payınıza düşeninden çok daha fazlasını aldınız? Durum onu gösteriyor sanırım. Hoş çoğu zaman hukukun çerçevesini gerektiğinde daraltıp gerektiğinde genişletiyoruz ya! Her duruma, her olaya ince bir ayar vermeyi başarıyoruz, ne mutlu bize!
Demokrasi ve insan hakları ihlalleri ile ilgili öyle olaylar yaşanıyor ki bu kelimelerin hangi ucundan tutacağımızı şaşırır olduk.
İnsan neye emek harcarsa o değerli olur. İçselleştiremediğimiz bir kavramı başımızın tacı etsek de o kavram mevsiminden önce açılmış çiçek gibidir, hiçbir uğraşı onu normale döndüremez, er geç solmaya mahkumdur. Kokusu önce başınızı sonra da yüreğimizi ağrıtır. Hangi kavramın içi boşaltılırsa onu bir şeye araç etmek kolaylaşıyor. Sözcükler de kullandığımız nesneler gibi, onu çok kullanırsan yıpranır, değeri düşer, ikinci el muamelesi görür.
Emek ve düşünce ucuzladı, ucuz pazar mallarının vazgeçilmezi oldu. Kayda değer bir ehemmiyetleri kalmadı. Basit hamasi söylemler hayatımıza yön vermeye başladı yine . Bazen sular durulmaya başlayınca seviniyoruz, ümitleniyoruz güzel şeyler adına. Aradan fazla zaman geçmiyor bir de bakıyorsunuz ki baykuşlar tünemeye başladı. Nedenler üzerinde hep aynı düşünceler devreye giriyor. Artık gazetelerde , televizyonlarda kimlerin neleri söyleyeceklerini biliyoruz; çünkü bunlar bize ezberletiliyor. Kafa yormak yerine, söyleneni kabul etmek daha kolay yani zahmetsiz oluyor. Bizi temsil edenlere de her konuda vekaletimizi verdiğimizden ‘’ düşünmek’’ gibi bir eylemi gerçekleştirme zafiyeti(!) yaşamıyoruz.
Yaşasın(!) demokrasi ve insan hakları ucuzladı.