Yaşam ince uzun bir yoldur, aslında en tepedekilerle en alttakilerin birbirine yaptığı kurdur. Serbest piyasa kurundaki bu dalgalanmanın faturası bir gecede tüm vatandaşların üzerine karabasan gibi çöküyor.
Ortası desen, ortası zaten göçmüş vaziyette. Her geçen gün biraz daha çıkmazlara saplanıyor. Orta sınıf olmak ile olmamak arasında gidip geliyor. İpe boncuk dizip çocuklar gibi mutlu olacağı yerde , incelen ipin ne zaman kopacağını ve boncukların nereye dağılacağını hesap etmekte.
Bir Baykuşun Hikayesi….
Baykuşların ilginç bir özelliğini öğrendim. Kulakları perdeliymiş, istedikleri zaman kapatıp istedikleri zaman açarlarmış. Dinlenme halinde ve yavaş uçuşlarda kulak perdesini açar, hızlı uçuşlarda ise kapatırmış.
Bizim baykuş da daldan dala atlayıp topluluklar halinde yaşayan kuşların arasına nifak koymaya çalışıyormuş. Bir bozgundan dolayı eleştiri alınca , eleştirileri hazmedememiş. Zaten uzun süredir birilerine zarar verme düşüncesi kafasını meşgul ediyormuş. Gün , bu gündür diyerek plan yapmış. Gündüz güneşin nimetlerinden faydalanmış, gece kurmaylarıyla işe koyulmuş. Görme ve işitme duyuları çok hassas olan bizim baykuş ormanlıktaki tüm iletişim mekanizmasını denetimi altına almış. Özel bir ekip kurmuş, ormanda tam bir şenlik havası içinde yaşayan barışçıl kuşların arasına sokmuş. Bu ekip dudak okuma şekillerinden kuşların ne konuştuklarını öğrenmiş. İşlerini o kadar iyi yapıyorlarmış ki her biri ayrı ayrı ödüllendiriliyormuş. Baykuş halinden memnunmuş, işler tıkırında gitmeye başlamış. Aradan zaman geçince casusluk meyvesini vermiş. Kuşlar birbirine yavaş yavaş sırtını dönmeye başlamış. Popüler kültür düşünsellikten uzaklaşıp magazinel bir hal alınca baykuşun keyfine diyecek kalmamış. En kolay ve kestirme yolun kuşları ‘ düşünme’den yoksun bırakmak olduğunu anlamış. Bakmış ki her söylediği kuşlar arasında tartışılmaya başlanıyor ve bir karşılık buluyor, yardakçılarını toplayıp orman dünyası için her gece bir düzenleme yapacaklarını ifade etmiş. Bu iş için kollarını sıvama zamanının çoktan geldiğini belirtmiş.
Kuşlar her sabah bir şeyleri tartıştır halde buluyorlarmış kendilerini. Ressam kafasındakini değil, fırçasının yaratacağı mucizeleri değil, yapaylıklar üzerine kurmuş sehpasını. Yazar kuşların çoğu özgürlüğe düşkün kalemlerini yarı yolda bırakır olmuşlar. Yönetmenler egemen padişahların saltanatını öven yapıtlara imza atmışlar, ormanda kelimeler gizemini kaybetmiş. Baharın çoşkusunu şakıyan bülbüller küser olmuş hayata. Bunu fark eden Bilge kuş etrafına bazı kuşları da alarak durum değerlendirmesi yapmış. Kuşlara, bu gidişle yerlerinden yurtlarından edilmelerinin an meselesi olduğunu söylese de kuşlar arasında bu düşünce pek ciddiye alınmamış. Bir kuşun diğer kuşu koruyamamasını gerçek felaket olarak değerlendiren Bilge kuş acılarını, sevinçlerini ve tüm ümitsizliklerini sırtına yükleyip kendisine inanan arkadaşlarıyla oradan ayrılmış.
Mevsimler birbirini kovalarken kışta karar kılmışlar. Kara kış tüm hışmıyla doğadaki canlılara meydan okumuş. Baykuş ev ev gezip kışın lanetli geçeceğinden bahsetmiş. Kuşların kendisine desteklemesi durumunda bu lanetten kurtulacaklarını ifade etmiş. Kuşlar en saf halleriyle el ele verip baykuşun isteklerini yerine getirirler. Her sabah kalktıklarında birkaç arkadaşının eksik olduğunu görürler.
Kuşların hesaba katamadıkları şuydu: Baykuşun kuvvetli pençeleriyle gece avına en iyi şekilde hazırlandığıydı.