Herkesin dünya görüşünü yansıttığı ayrı bir penceresi var, bir tasavvuf ehlinin penceresinden baktığınızda içki, şarap ya da mey, adını ne koyarsanız koyun bir yürek yangınını ifade eder. Çünkü Allah sevgisiyle sürekli yanan ve yanmaktan şikayetçi olmayan bir kalp var onlarda. Herkes kendi penceresinden cennetini arar, yaşamını daha renkli kılmak için. Ama birileri de var ki başkalarının penceresine de el koyup herkesin onun gözüyle özellikle kendi pencerelerinden bakmasını istiyor.
Heykeldi, kitaptı, kürtajdı, sezaryendi… Şimdi de içki, sıradakini ben de merak ediyorum..
Sakın 22.00’da içki satın almayın, içki almak gibi bir niyetiniz varsa 21. 40’ta marketinize uğrayın, içkinizi alıp 21.59’da marketten çıkabilirsiniz. Biralarınız ya da rakınız gazete kağıdına sarılı olsun ve mümkünse siyah poşete koyun, ne olduğu bilinmesin. Tabi yakınınızda, yörenizde yakında içki satacak bir yer bulursanız. Böyle bir komediden ötürü yazı yazacağımı hiç düşünmemiştim, demek ki oluyor.
Kaç zamandır tartışılan durumdan hareketle milli içkinizin ayran mı, rakı mı, bira mı olduğunu ve neye karar verdiğinizi bilmiyorum ama bu tuhaflıkların gündemi değiştirmek, bireylerin hareket alanını daraltmak amacıyla yapıldığını düşünüyorum. Ve her defasında bu gündeme takılıp gerçek sorunlarımızı unuttuğumuzu da biliyorum. Bazı sözcüklerin büyüsüne kapılmayın, kızıl alevler altında yaşamı kızıllaştıran, tek tipleştiren bu kelimeler ‘ düzenleme ‘ adı altında yavaş yavaş her alanda hortlamaya başladı. Kimileri çok masum bulacaktır bu sözcükleri, ben aynı kanıda değilim. Söz konusu içki değil ne olursa olsun dayatma şeklinde hayatımıza giriyorsa bilin ki o ters teper.
Şimdiye kadar hangi yasak kendini ölümsüz kıldı, hangi yasakta başarı sağlandı?
Hayat bir başkasının varlığına, düşüncesine, yaptıklarına katlanabilmektir. Onların düşüncesini içselleştirebilmektir. Yaşamı yasaklarla zengin kılamazsınız, olsa olsa kendinizi tatmin edip sade tuğlalarla ördüğünüz küçük dünyanızın temeline dinamit koyarsınız farkında olmadan. Yıllarca yasaklardan rahatsız olduklarını ve mağduriyetlerini her zaman her durumda ifade eden zihniyetler başkalarının yaşam alanını daraltmakta ve yaşamlarına müdahale etmekte sakınca görmüyorlar.
Toplumsal düzeni sağlamak adına yapılan düzenlemelerde aklı başında olan birinin karşı çıkmayacağı herkesçe bilinmekte. Örneğin trafikte içki kullanmak ya da içkili trafiğe çıkmak, sigara kullanmak ( Kısacası trafikte araç kullanan kişinin dikkatinin dağılmasına sebep olan unsurlar ), belli yaşın altındaki çocuklara ya da gençlere içki satmak vb. konularda gerekli yaptırımların uygulanmasından kimse rahatsızlık duymaz. İçki satışı için belirli saatlerin olması, alkollü içeceklerin reklamının yapılmaması, tatil merkezlerinde ve tesislerde satılmaması, her türlü tanıtımın, promosyonun yasak olması ülkemizde içki satışlarını azaltmayacak aksine içkiyi daha da cazip hale getirecektir. Bu yasaklardan diziler, filmler ve müzik klipleri de nasibini aldı. Dizilerde , film ve müzik kliplerinde alkolü özendirecek görüntülere yer verilmeyecek. Bunun yanında dizilerde ya da filmlerde kadının değersizleştirilmesi, çalışma hayatından yoksun olması, tecavüzcüsüne aşık olması, işi gücü ortalığı karıştırıp aşk oyunlarına başvuran bir tip olarak görülmesi kimseyi rahatsız etmiyor. Artan kadın cinayetlerine bakıldığında bunlar da cinayet işlemede özendirici bir neden olarak görülmektedir. Böylelikle kadının toplumsal konumu belirlenmiş oluyor. Asıl tepkinin bu yönde olması gerekir.
Kim iyi şeyler olmadığını söylemiş. Kadın hostesler eskisi gibi kırmızı ruj kullanabilecek, tepkiler sonuç verdi, geri adım atıldı, büyük başarı ( ! )