Seçim dönemi olsun olmasın siyasetçiler arasında polemik her zaman var. Özellikle seçim döneminde ise polemiklerde ayar tutturulamadığı için alanlara çarpılan her söz dönüp kalabalığın ve sözü söyleyenin yüzünü okşamakta. Artık toplumda her durumu iletişimde ‘’araç’’ olarak kullanmaya başladık. Hem vatana hem de millete hayırlı olsun( !) Ne insanların kişiliği, ne inancı ne de duruşuna özen gösterir olduk
Kendimizi haklı çıkarabilmek için her yolu ‘’ mübah’’ olarak görmenin kimseye , ne söyleyene ne söyletene, bir faydası olmaz.
Mizahi yönü ön planda olan fıkraları hepimiz az çok biliriz. Hani okurken ya da anlatırken bizi gülümseten, bize çoğu zaman insan olduğumuzu hatırlatan fıkralardan bahsediyorum. Şu bilinmelidir ki fert ve toplum arasındaki çıkmazları, çelişkileri ya da ikiyüzlülükleri, kişi ya da toplumun aksak yönlerini dile getiren fıkralar farklıdır. Bu sözleri seçim meydanlarında birbirleriyle yarışan liderlerin kem sözleriyle, hakaretleriyle hiçbir şekilde karıştırmamak gerekir.
Nükte yapabilmek için insanın belli bir seviyede olması gerekir. Bazen, nükteli olsun olmasın, bir kişinin söylediği söz o kişiyle özdeşleşir ve insanlık tarihine mal olur. Ve o söz insanlık tarihi boyunca bir ‘aydınlatma aracı’ görevini görür. Önümüze gelen nükte yapmaya kalkarsa, nükte kötü söze dönüşür, hakaret olur. İnce bir zekanın ürünüdür asıl nükteler. Nükteli sözü beceremeyen insanlar zamanla toplumun gözünde de kendiliğinden gülünç duruma düşerler. Bağırmak, çağırmakla haklı olamıyor insan, belki kalabalıkların ya da kitlelerin gözünde o anlık bir pohpohlanma sebebi olabilir o sözler ; ancak unutulmamalıdır ki tarihe not olarak düşen her söz kişinin aynasıdır.
Olumsuz bir durum karşısında sağduyulu davranmak, bağırmamak ya da hakaret etmemek bir erdemdir aslında. Bu o kişinin pasif olduğunu, bir şey bilmediğini göstermez. Ama nedense toplumda öyle bir hava yaratılıyor ki sanki kötü bir söylem karşısında aynı değerde bir söylem geliştirmeyen insan değersizdir, pasiftir. Bu yanlış algıdan herkesin kurtulması gerekir. Aslında bazen olumsuz bir durumda en büyük tepki ya da cevap, o kişiye ve olaya tepki göstermemektir, yani onu cevapsız bırakmaktır.
Bunun anlamı şudur:’’ Senin seviyene inmeyeceğim.’’ ya da ‘’ Sen benim muhatabım değilsin, seninle konuşma gereği bile duymuyorum.’’
İnsan karşılık verdikçe karşı taraf kendini değerli sanacaktır. Bazen bir susuş, bir bakış ya da tek bir cümle sayfalarca metnin yerine geçer. Bazen de çok anlamlı cümleler bile üslubu bozuk olan birinde değersizleşip anlamsızlaşabiliyor.
Sizi hem gülümsetmek hem düşündürmek hem de nükteli sözün tadına varabilmek amacıyla bir süre önce okuduğum kısa bir yazıyı sizlerle paylaşmak istiyorum.
İngiltere Kralı George ile görüştüğü sırada, Gandi'nin üzerinde her zamanki gibi beyaz örtüsü varmış.
Davetten çıkınca, bir gazeteci sormuş:
- Kıyafetiniz, bir kralla buluşmak için yeterli miydi?
Gandi, hiç aldırmadan cevap vermiş:
- Kral, ikimize de yetecek kadar giyimliydi. demiş.
Bir söz bazen her şeyi ifade edebiliyor; bu, söyleyenin ustalığı ve ince zekasıyla ilgilidir.