Zaman neyi unutturur?

Aynur Sel

30-12-2012 14:48

Bir sayfa daha kopar takvimlerden, ellerini yeryüzüne  açan bir annenin feryadıdır yükselen, üstleri kara, düşleri kara, gelecekleri kara… Talihsiz   bir zamanda dünyaya gelen  için  son trendir zaman, son bilet alınmıştır artık. Bir daha şafağı görüp görmeme kaygısı kalmamıştır  Yolcu,   bir çocuğun kocaman  gözlerinde  bırakmıştır kırmızı pabuçları  ve  ayasında sakladığı  bir parça kuru ekmeği. Elleri , ayakları düşleriyle  birbirine karışmış  insanlar, aymazların, aç yırtıcıların   dünyasında doğma bahtsızlığını yaşadılar.  Bir kuş kadar değeri yoktu  yitirilenlerin, bir kuş kadar değerleri olmadı da onların gözünde. Milyarları da verseniz  bir anneyi mutlu edebilir misiniz.? Hangi yeni yıl o annenin  acısını unutturabilir ?                                           Parayla onursuzluk satın alınabilir ancak.

     Kazalar , hatalar değil  bilinerek yapılanlar bir yumruk gibi dizilir boğazına bir gün, yutkunmaya  çalışırsın, boşunadır tüm çabaların. Birileri kalkıp  her şeyin neticelenmediğini söylese de  her yanında  yalanın  aktığı apaçık..  Zaman örtülü bir ödenektir, nereye, nasıl aktığı bilinmeyen.  Gerçekte  ise  bilinir, tüm kötülüklerin adresi, karatılmaya çalışılırsa da..  Nefreti bileyen insanlar kendi kuyularını kazarlar, gün gelir  onların da adları anılır kara listede,  hem de insanlık tarihi önünde lanetlercesine.  ‘Yaşamı bazılarına dar etme  anlayışı’ ancak zavallı ve akıldan yoksun  olanların işi olabilir.       

       Zaman  ‘’ Tersanelerde ölmek istemiyoruz.’’ diyen bir işçinin yavan  azığıdır.  Kıyamet kopacak  kaygısıyla  kendilerini garantiye alan ,  diğerlerinin ne hali varsa  görsün ,

anlayışıyla  yola çıkan insanların  zamana bakış açılarıyla bir tersane  işçinin  bakış açısı aynı mı?    Maya, hayatı sevenlere  küçük bir  şaka yapmış; kıyamet çayını, kahvesini çok sattırmış.    Ticarette  etik (  !  ) arayanlara duyurulur.

 

      İş kazaları her geçen gün artıyor,  işçi ölümleri sıradanlaştı. En kötüsü de insanların bu sıradanlığa alışmasıdır.  Yeni bir yıl,  yaşamını kaybeden bir işçinin ailesi için neyi ifade eder?  Umutları  mı ,  özlemleri mi …? Onların dünyasında bütün bunların  cevabı koca bir hiç’tir.   Bir iki saat  program yapıp milyarlarca para kazanan bir insan,  asgari ücretle açlık sınırında  yaşam savaşı veren bir insanı anlayabilme durumu,duygusu  olabilir mi?    

     Dünyada her gün binlerce insan  merdiven altlarında taşlanan  kotları biz kot severlerin hizmetine  sunuyor.  Küçük odalarda veya  atölyelerde,  sağlıksız iş koşullarında çalışan ve kot  taşlama hastalığına ( silikozis)  yakalanan  gencecik işçilerin  hayatı bizim giyim  zevkimizden önemsiz  olmalı ki  büyük bir beğeni ve  gururla onları giyiyoruz. Bunu üreten  işçiler ölümle kalım arasında  ince bir savaş veriyor ve çoğunlukla bu savaşı kaybediyor. Sayısı bilinmeyen  yüzlerce hasta işçi  var, bunların çoğu ölüm sırasını bekliyor.

                                         *                 *                           *

          Geçenlerde bir  söyleşide  bir  kadın yazar Batı zihniyetini değerlendirirken çarpıcı bir örnek verdi. Özellikle  emperyal güçlerin , savaş sermayedarlarının Doğu’ya odaklanma amaçlarını, (  Batı’nın özellikle güçsüz toplumlar ve  dönüştürmeyi düşündükleri ülkeler üzerideki egemenliğini  kendi penceresinden  insana dokunan  bir üslupla  anlattı..)   dişlerini göstererek zoraki  gülümsemeyle  anlatmaları  insanı düşündürüyor, diye belitti. Orta  Doğu’da meydana gelen savaşlarda binlerce kadını eşsiz, binlerce çocuğu babasız bırakıyor.  Sonra da ikiyüzlülüğünü   saklayıp şirin görünüyor. Onları mutlu etmek adına  ‘’ Dünya  Dullar Günü’nü çıkarıyor. Ürettikleriyle  tüketim toplumuna katkıda bulunuyor ve bir kez daha insanları enayi yerine koyuyor.

 

               Hala umudunuz kalmışsa yeni yılınız kutlu olsun.

DİĞER YAZILARI Namuslu Bir Ömür Üstüne 01-01-1970 03:00 Mart’ın Kadınları 01-01-1970 03:00 Bir Kadın, Bir Kadın Daha… 01-01-1970 03:00 Göç yollarında kadınlar…. 01-01-1970 03:00 Tencere Dibin Kara… 01-01-1970 03:00 Acıları Ortaklaştıramamak 01-01-1970 03:00 Adalet Hiç Uğramadı Buraya 01-01-1970 03:00 Babalar Ve Oğullar 01-01-1970 03:00 Camdandı Zeytin Dalı, Kırıldı… 01-01-1970 03:00 Çarpışan Kelimeleden Çıkan Çocukluk 01-01-1970 03:00 Kuyruklu Yalan ( Lar) Altında 01-01-1970 03:00 Bir Dağ Çiçeğidir Ömrün 01-01-1970 03:00 Akbabalar Gülümserken… 01-01-1970 03:00 Tarım İşçilerinden Geriye Kalan … 01-01-1970 03:00 Güle güle içki, sıradaki gelsin ! 01-01-1970 03:00 Boşanmaların nedeni kadın mı? 01-01-1970 03:00 Ceylan’ın Makarnası 01-01-1970 03:00 Ses’leri Yitirmek 01-01-1970 03:00 Gençliği Yutma Vaktidir Şimdi 01-01-1970 03:00 14 Şubat Ve Kadın Cinayetleri 01-01-1970 03:00 Sen de mi brütüs? 01-01-1970 03:00 Yaşam mı? Üstü kalsın! 01-01-1970 03:00 ‘’ Acıtan gerçek’’ 01-01-1970 03:00 Kurgu Ve Gerçek 01-01-1970 03:00 Baykuş 01-01-1970 03:00 Despot Bir Adamla Kimliksizleştirilen Bir Kadının Demokrasisi 01-01-1970 03:00 Seslerle Vicdanlara Dokunmak 01-01-1970 03:00 Yaşasın ! Herkes kadın doğum uzmanı ( !) 01-01-1970 03:00 Uslu Olmak Ya Da Olmamak 01-01-1970 03:00 Her Şehrin Hikayesi Bir Diğerine Benzer 01-01-1970 03:00 ‘’ Şimdi yeni şeyler söylemek lazım ’’ 01-01-1970 03:00 Görünen Köyün Meçhul Olmayan Hali 01-01-1970 03:00 Hangi sokağın, nerenin çocukları? 01-01-1970 03:00 ‘’ Ne Vakit Bir Yaşamak Düşünsem ’’* 01-01-1970 03:00 Rüyası Unutturulan Adam 01-01-1970 03:00 Tarih Ve Fil 01-01-1970 03:00 Akbabalar Ve Kelebekler 01-01-1970 03:00 Çıplak Kral 01-01-1970 03:00 ESKİ YILın YENİsi 01-01-1970 03:00 Aperatif Yazı 01-01-1970 03:00 Efsane Hüso 01-01-1970 03:00 Soraya’yı Taşlamak 01-01-1970 03:00 20 Kasım’ın Düşündürdükleri 01-01-1970 03:00 N. Ç. 01-01-1970 03:00 Vicdanın milliyeti olur mu? 01-01-1970 03:00 Nazım Hikmet Ve Hasret 01-01-1970 03:00 Sanatçının Sosyal Sorumluluğu 01-01-1970 03:00 Yazmak insanı mutsuz eder mi? 01-01-1970 03:00 Mevsimlik Çocuk İşçilerin Dramı 01-01-1970 03:00 Matrak bir film! 01-01-1970 03:00 Ayardan Düşen Polemikler 01-01-1970 03:00 Liste(Siz)Ler 01-01-1970 03:00 İnsan Yaşadığı Yere Benzermiş 01-01-1970 03:00 Basında Deprem 01-01-1970 03:00 Normal doğum mu, o da ne? 01-01-1970 03:00 Enstantaneler 01-01-1970 03:00 Garip Bir Kayıp İlanı 01-01-1970 03:00 Gülelim mi, ağlayalım mı? 01-01-1970 03:00 Kayıt Altına Alınamayan Kayıplar 01-01-1970 03:00 Gidenlerin Ardından 01-01-1970 03:00 Arife tarif gerekmez ya arif yoksa? 01-01-1970 03:00 Mecnunun Leylası 01-01-1970 03:00 Kadınlar Yürüyor 01-01-1970 03:00 ‘’ Ben sizin babanızım, ben ne dersem o olur.’’ 01-01-1970 03:00 Duyarsızların Duyarlılığı 01-01-1970 03:00 İnce Dokunuşlar 01-01-1970 03:00 Ultra Özgürlük 01-01-1970 03:00 Kirli Yüzlere Maske 01-01-1970 03:00 Kaymaklı Şiddet Satılıyor 01-01-1970 03:00 Çelişkiler Yumağı 01-01-1970 03:00 Maden İşçileri 01-01-1970 03:00 Demokrasi kaç lira? 01-01-1970 03:00 Kadın Ve Nehir 01-01-1970 03:00 Arayış 01-01-1970 03:00 Düello 01-01-1970 03:00