Yaşasın ! Herkes kadın doğum uzmanı ( !)

Aynur Sel

17-06-2012 20:23

   Kürtaj kavramıyla bir  iki haftayı geçirdik, günün en’leri arasında  onu en başa koymamız gerekir. Her konudaki ustalığımız burada da ön plana çıktı.  Cins ayrımın  katı ve kalın çizgilerle karşımıza çıktığı yerden  kadınlar  lehine bir  kararın çıkmasını beklemek  sadece bir saflıktır. Her ay öldürülen kadın sayısına baktığınızda, maalesef sayı her geçen gün artıyor,  cins ayrımının yapılıp yapılmadığını anlarsınız.

   Bir sözcük ya da cümle gündemi  günlerce meşgul ediyorsa, bırakın dudaklarınız üzerine düşen vazifeyi yapsın, yani  biraz daha   tebessüm etsin. Bu konu bitti, artık farklı mecralara akmamız gerekir derken bakıyorsunuz ki  millet hala tartışıyor.  

   Kimler tartışmıyor ki bu konuyu?

   En çok da  ‘’ Bedenimiz bizim değildir.’’ diyen  inanç sahipleri bu konuya merak salmış. Onlara sadece şunu sormak istiyorum: İnancınız gereği bedeninizin sizin olmadığını söylemenize saygı duyuyorum; fakat bedeniniz üzerinde üçüncü kişilerin söz hakkı olması bir çelişki değil midir?  Sizin özelinizle ilgili kararların alınması  ne derece doğrudur?                                                           Onlara neden söyleyecek bir çift sözünüz olmuyor?  Söyledikleriyle sık sık çelişkiye düşen ve gerçekte kadın hakları ihlallerinde söz sahibi olamayanların mazlum’un yanında yer alma edebiyatının para etmeyeceğini  umarım anlamışlardır. Bunlara en güzel cevap ise                                           ‘’ Bedenimiz bizimdir.’’ diyen  kadınlardan geldi. Hemen her televizyon kanalında  kürtaj ve sezaryen   konusu  tartışıldı. Uluslar arası bir sorun bile medyada  bu kadar  ilgi görmedi. Sadece şaşırıyoruz, izliyoruz ve yazıyoruz.

    Bu konunun  işin asıl ilginç tarafı  ise  konunun  uzmanlarından çok  diğerleri tarafından konuşuluyor, tartışılıyor olmasıdır. Aslında biz alışkınız bu hallerimize, yine de değinmeden edemiyoruz. Uzmanlara ne gerek var, biz kendi hastalığımıza teşhis koyup gerekli tedavileri başlatan insanlarız. Kadın doğum uzmanlarından ve çocuk doktorlarından  daha çok biz konuştuk.  Bir programda  kadın doğum uzmanı  bu konuyla  ilgili  bilimsel bir açıklama yapıyor, katılımcılardan biri de  kıyametleri kopartıyor, sözü inanca getiriyor ve  tam tersini söylüyor.

   Kadın örgütleri de bu konuya her düzeyde haklı gerekçelerle tepkilerini ortaya koydular. Hiçbir kadın koşarak ya da canı istediği zaman   kürtaja gitmiyor. Bunu ilkel gerekçelerle sadece bir arzunun nihai sonucu olarak görmek  saçmalıktır.   Herkesin yaşam hakkı sonuna kadar savunuluyorsa kürtaja giden yolları engelleyin, nedenleri ortadan kaldırın, veya en aza indirin. Kürtaj bir neden değil sadece sonuçtur. Sezaryene gelince bu konudaki düşüncelerimi daha önceki bir yazımda belirtmiştim  ( Normal doğum mu, o da ne? ). Aynı şeyleri tekrar etme gereği duymuyorum.. sadece şunu belirtmek istiyorum:  Normal doğum  konusunda  ciddi anlamda kadına psikolojik bir destek sunulmamaktadır. Kadın daha çok çevresinden duyduğu felaket hikayeleriyle yatıp kalkıyor.  Bu sebepten çoğu kadın doğuma giden yolun henüz başındayken  çeşitli  yanlış yönlendirmelerle  sezaryen kararı alıyor.   

 

      Aslında  hepimiz  birer hekimiz (!) ,bizi bize kimsenin anlatmasına gerek yok. Ne de olsa hayat okulunu dereceyle bitirmişiz.  Bunun için tıpı bitirmemize  ve uzmanlık alanında öğrenim  görmemize de  gerek yok. Bir hekim kadar bildiğimizden olacak çantamızda  ekmek su gibi önemseyip  bulundurduğumuz ağrı kesici, soğuk algınlığı ilaçları  ve  güç durumda kalırsak  bir köşeye koyduğumuz antiboyitikleri kullanıyoruz.. Kocakarı ilaçlarını ve kırıkçı- çıkıkçı  öğütlerinin de  saymıyorum.  Hatta bazen doktora başvurup istediğimiz ilaçları yazmalarını istiyoruz ki bu da ayrı bir komedi. Yakında ameliyat şekillerine de biz karar vereceğiz, durum onu gösteriyor.

DİĞER YAZILARI Namuslu Bir Ömür Üstüne 01-01-1970 03:00 Mart’ın Kadınları 01-01-1970 03:00 Bir Kadın, Bir Kadın Daha… 01-01-1970 03:00 Göç yollarında kadınlar…. 01-01-1970 03:00 Tencere Dibin Kara… 01-01-1970 03:00 Acıları Ortaklaştıramamak 01-01-1970 03:00 Adalet Hiç Uğramadı Buraya 01-01-1970 03:00 Babalar Ve Oğullar 01-01-1970 03:00 Camdandı Zeytin Dalı, Kırıldı… 01-01-1970 03:00 Çarpışan Kelimeleden Çıkan Çocukluk 01-01-1970 03:00 Kuyruklu Yalan ( Lar) Altında 01-01-1970 03:00 Bir Dağ Çiçeğidir Ömrün 01-01-1970 03:00 Akbabalar Gülümserken… 01-01-1970 03:00 Tarım İşçilerinden Geriye Kalan … 01-01-1970 03:00 Güle güle içki, sıradaki gelsin ! 01-01-1970 03:00 Boşanmaların nedeni kadın mı? 01-01-1970 03:00 Ceylan’ın Makarnası 01-01-1970 03:00 Ses’leri Yitirmek 01-01-1970 03:00 Gençliği Yutma Vaktidir Şimdi 01-01-1970 03:00 14 Şubat Ve Kadın Cinayetleri 01-01-1970 03:00 Sen de mi brütüs? 01-01-1970 03:00 Yaşam mı? Üstü kalsın! 01-01-1970 03:00 Zaman neyi unutturur? 01-01-1970 03:00 ‘’ Acıtan gerçek’’ 01-01-1970 03:00 Kurgu Ve Gerçek 01-01-1970 03:00 Baykuş 01-01-1970 03:00 Despot Bir Adamla Kimliksizleştirilen Bir Kadının Demokrasisi 01-01-1970 03:00 Seslerle Vicdanlara Dokunmak 01-01-1970 03:00 Uslu Olmak Ya Da Olmamak 01-01-1970 03:00 Her Şehrin Hikayesi Bir Diğerine Benzer 01-01-1970 03:00 ‘’ Şimdi yeni şeyler söylemek lazım ’’ 01-01-1970 03:00 Görünen Köyün Meçhul Olmayan Hali 01-01-1970 03:00 Hangi sokağın, nerenin çocukları? 01-01-1970 03:00 ‘’ Ne Vakit Bir Yaşamak Düşünsem ’’* 01-01-1970 03:00 Rüyası Unutturulan Adam 01-01-1970 03:00 Tarih Ve Fil 01-01-1970 03:00 Akbabalar Ve Kelebekler 01-01-1970 03:00 Çıplak Kral 01-01-1970 03:00 ESKİ YILın YENİsi 01-01-1970 03:00 Aperatif Yazı 01-01-1970 03:00 Efsane Hüso 01-01-1970 03:00 Soraya’yı Taşlamak 01-01-1970 03:00 20 Kasım’ın Düşündürdükleri 01-01-1970 03:00 N. Ç. 01-01-1970 03:00 Vicdanın milliyeti olur mu? 01-01-1970 03:00 Nazım Hikmet Ve Hasret 01-01-1970 03:00 Sanatçının Sosyal Sorumluluğu 01-01-1970 03:00 Yazmak insanı mutsuz eder mi? 01-01-1970 03:00 Mevsimlik Çocuk İşçilerin Dramı 01-01-1970 03:00 Matrak bir film! 01-01-1970 03:00 Ayardan Düşen Polemikler 01-01-1970 03:00 Liste(Siz)Ler 01-01-1970 03:00 İnsan Yaşadığı Yere Benzermiş 01-01-1970 03:00 Basında Deprem 01-01-1970 03:00 Normal doğum mu, o da ne? 01-01-1970 03:00 Enstantaneler 01-01-1970 03:00 Garip Bir Kayıp İlanı 01-01-1970 03:00 Gülelim mi, ağlayalım mı? 01-01-1970 03:00 Kayıt Altına Alınamayan Kayıplar 01-01-1970 03:00 Gidenlerin Ardından 01-01-1970 03:00 Arife tarif gerekmez ya arif yoksa? 01-01-1970 03:00 Mecnunun Leylası 01-01-1970 03:00 Kadınlar Yürüyor 01-01-1970 03:00 ‘’ Ben sizin babanızım, ben ne dersem o olur.’’ 01-01-1970 03:00 Duyarsızların Duyarlılığı 01-01-1970 03:00 İnce Dokunuşlar 01-01-1970 03:00 Ultra Özgürlük 01-01-1970 03:00 Kirli Yüzlere Maske 01-01-1970 03:00 Kaymaklı Şiddet Satılıyor 01-01-1970 03:00 Çelişkiler Yumağı 01-01-1970 03:00 Maden İşçileri 01-01-1970 03:00 Demokrasi kaç lira? 01-01-1970 03:00 Kadın Ve Nehir 01-01-1970 03:00 Arayış 01-01-1970 03:00 Düello 01-01-1970 03:00