Vicdanın milliyeti olur mu?

Aynur Sel

30-10-2011 10:52

Bazen her şey, herkes hakkında konuşmak istersin de nutkun tutulur. Kaç cümleyle kime hitap edeceğini bilmezsin, tasarladıkların da kendiliğinden gider.  Gerçek hayatta  zavallı insanlar her durum karşısında din ve ırk söylemlerini güçlü tutmaya çalışırlar; çünkü onların varlık nedeni odur ve ondan beslenirler. Varlık nedenleri ortadan kalktığında ise onlar hiç yaşamamış gibi olurlar.

      Evrensel değerleri ölçüt almamışsan, bu değerlerin etrafında şekillenmemişsen kısasa kısas mantığına bürünürsün ve gittikçe küçülürsün, gülünç duruma düşersin, büyük küçük herkesin midesini bulandırırsın.    Vicdan ise evrenselliğe giden tüm yolların adıdır. Dünyanın neresinde bir felaket yaşanmışsa, hak ihlali olmuşsa  o acıları ve haksızlıkları paylaşabilmişsen, pencerenden onların acılarına ortak olmuşsan  ve empati kurabilmişsen  vicdanın en güzel tanımını yapmış olursun.

        Yaşama  ve yaşadıklarımıza karşı  çok  acımasız olabiliyoruz ya da  yaşadıklarımız bize                 ‘’ acımasızlığı’’ öğretebiliyor. Yaşanan her felakette, felaketin nedenleri  üzerinde her dönem   acayip yorumlar yapılır. Sadece şaşırıp kalırsınız, insan bu kadar basitleşebilir mi diye. Van depreminin üzerinden bir haftayı aşkın bir süre geçti ve acayip yorumlar henüz bitmedi.

Depremi bir ceza ya da bir nefret aracı olarak görenler inançlarını, değerlerini aracı kıldıklarını bilmiyorlar yahut   bilmezlikten geliyorlar. Her iki durum da masumiyetten çok uzak ne yazık ki.

      İlk birkaç gün jeoloji mühendisleri konuşturuldu doğal olarak. Bu kişiler depremin nedenleri ve yapılması gerekenler konusunda uzun uzun açıklamalarda bulundular. Fakat ne hikmetse depremin yaraları sarılmaya başladığı andan itibaren bu kişilerin sözleri unutulmaya başlandı, yerini sözüm ona  ekranlarda boy gösteren ne dediğini bilmeyen bazı cahil sunucuların sözleri  aldı.

     Her cümlesinde bir  ötekiyi işaret eden insanlardan ne beklenir ki? Elbette zavallılıklarının göstergesi olan  kelimelerle, cümlelerle  karşımıza çıkarlar. Bir tek onlar mı zavallı? O konuşurken yanlarında oturan ve  onun sözlerine kafalarıyla onay veren okumuşlar da aynı değil mi?  Ya onu oraya getirene ve onun ya da onların programlarını izleyenlere ne demeli? Hepsi bir zincirin halkaları gibi birbirini  tamamlıyor aslında. Onları biz yarattığımız için şikayet etmemize de gerek yok .Ayrıca bu ve benzeri  söylemleri de ilk defa duymuyoruz, yaşanan her felaketin ardında ( gerek ülkemizde gerekse başka yerlerde yaşanan felaketler için) hastalıklı söylemler bir şekilde dile getiriliyor.   Onları izlememekle, dinlememekle, takmamakla  onlara en iyi cevabı verebilirsiniz.

    ‘’ Paylaşmak mutluluğun bereketidir. ‘’ der ilhan Selçuk. Paylaştığın anda mutlu olursun ve bu mutluluk çoğalır. Ön yargısız ve ötekileştirmeden , dinine ve  etnik kimliğine bakmadan paylaşmak,  yüreğini ortaya koymakla  eş değerdir.  İşte bu vicdanın, ortak aklın, ortak değerlerin   diğer adıdır.  Nefreti paylaşmayın lütfen, o çoğalmasın;  böyle bir ortamda, ona gerçekten ihtiyacımız yok. Her birey şunu düşünsün: Birileri kirli söylemleri, nefret sözcüklerini yeterince yayıyor, bari biz bunu yapmayalım. Belki böylelikle vicdansızlığın ürünü olan nefret sözcüklerini ortadan kaldırabilir ya da en aza indirebiliriz.    

 

  Güzellikleri paylaşırken şunları da sorgulayalım ve her deprem sonrasında unutulmasın. İnsanların umutlarını  kum yığınlarının altında bırakanlar hesap versin. Bir iki araba fazla girsin diye galerisinin sütunlarını kesenlerden hesap sorulsun. Deprem gerçeğini göz ardı edip günlük menfaatlerini ön plana çıkartana, inşaatın  demirinden, çimentosundan  çalana, Veli Göçerleri yaratanlara ve deprem politikası olmayanlara bir de biz hesap soralım

DİĞER YAZILARI Namuslu Bir Ömür Üstüne 01-01-1970 03:00 Mart’ın Kadınları 01-01-1970 03:00 Bir Kadın, Bir Kadın Daha… 01-01-1970 03:00 Göç yollarında kadınlar…. 01-01-1970 03:00 Tencere Dibin Kara… 01-01-1970 03:00 Acıları Ortaklaştıramamak 01-01-1970 03:00 Adalet Hiç Uğramadı Buraya 01-01-1970 03:00 Babalar Ve Oğullar 01-01-1970 03:00 Camdandı Zeytin Dalı, Kırıldı… 01-01-1970 03:00 Çarpışan Kelimeleden Çıkan Çocukluk 01-01-1970 03:00 Kuyruklu Yalan ( Lar) Altında 01-01-1970 03:00 Bir Dağ Çiçeğidir Ömrün 01-01-1970 03:00 Akbabalar Gülümserken… 01-01-1970 03:00 Tarım İşçilerinden Geriye Kalan … 01-01-1970 03:00 Güle güle içki, sıradaki gelsin ! 01-01-1970 03:00 Boşanmaların nedeni kadın mı? 01-01-1970 03:00 Ceylan’ın Makarnası 01-01-1970 03:00 Ses’leri Yitirmek 01-01-1970 03:00 Gençliği Yutma Vaktidir Şimdi 01-01-1970 03:00 14 Şubat Ve Kadın Cinayetleri 01-01-1970 03:00 Sen de mi brütüs? 01-01-1970 03:00 Yaşam mı? Üstü kalsın! 01-01-1970 03:00 Zaman neyi unutturur? 01-01-1970 03:00 ‘’ Acıtan gerçek’’ 01-01-1970 03:00 Kurgu Ve Gerçek 01-01-1970 03:00 Baykuş 01-01-1970 03:00 Despot Bir Adamla Kimliksizleştirilen Bir Kadının Demokrasisi 01-01-1970 03:00 Seslerle Vicdanlara Dokunmak 01-01-1970 03:00 Yaşasın ! Herkes kadın doğum uzmanı ( !) 01-01-1970 03:00 Uslu Olmak Ya Da Olmamak 01-01-1970 03:00 Her Şehrin Hikayesi Bir Diğerine Benzer 01-01-1970 03:00 ‘’ Şimdi yeni şeyler söylemek lazım ’’ 01-01-1970 03:00 Görünen Köyün Meçhul Olmayan Hali 01-01-1970 03:00 Hangi sokağın, nerenin çocukları? 01-01-1970 03:00 ‘’ Ne Vakit Bir Yaşamak Düşünsem ’’* 01-01-1970 03:00 Rüyası Unutturulan Adam 01-01-1970 03:00 Tarih Ve Fil 01-01-1970 03:00 Akbabalar Ve Kelebekler 01-01-1970 03:00 Çıplak Kral 01-01-1970 03:00 ESKİ YILın YENİsi 01-01-1970 03:00 Aperatif Yazı 01-01-1970 03:00 Efsane Hüso 01-01-1970 03:00 Soraya’yı Taşlamak 01-01-1970 03:00 20 Kasım’ın Düşündürdükleri 01-01-1970 03:00 N. Ç. 01-01-1970 03:00 Nazım Hikmet Ve Hasret 01-01-1970 03:00 Sanatçının Sosyal Sorumluluğu 01-01-1970 03:00 Yazmak insanı mutsuz eder mi? 01-01-1970 03:00 Mevsimlik Çocuk İşçilerin Dramı 01-01-1970 03:00 Matrak bir film! 01-01-1970 03:00 Ayardan Düşen Polemikler 01-01-1970 03:00 Liste(Siz)Ler 01-01-1970 03:00 İnsan Yaşadığı Yere Benzermiş 01-01-1970 03:00 Basında Deprem 01-01-1970 03:00 Normal doğum mu, o da ne? 01-01-1970 03:00 Enstantaneler 01-01-1970 03:00 Garip Bir Kayıp İlanı 01-01-1970 03:00 Gülelim mi, ağlayalım mı? 01-01-1970 03:00 Kayıt Altına Alınamayan Kayıplar 01-01-1970 03:00 Gidenlerin Ardından 01-01-1970 03:00 Arife tarif gerekmez ya arif yoksa? 01-01-1970 03:00 Mecnunun Leylası 01-01-1970 03:00 Kadınlar Yürüyor 01-01-1970 03:00 ‘’ Ben sizin babanızım, ben ne dersem o olur.’’ 01-01-1970 03:00 Duyarsızların Duyarlılığı 01-01-1970 03:00 İnce Dokunuşlar 01-01-1970 03:00 Ultra Özgürlük 01-01-1970 03:00 Kirli Yüzlere Maske 01-01-1970 03:00 Kaymaklı Şiddet Satılıyor 01-01-1970 03:00 Çelişkiler Yumağı 01-01-1970 03:00 Maden İşçileri 01-01-1970 03:00 Demokrasi kaç lira? 01-01-1970 03:00 Kadın Ve Nehir 01-01-1970 03:00 Arayış 01-01-1970 03:00 Düello 01-01-1970 03:00