Ultra Özgürlük

Aynur Sel

08-05-2010 00:00

Bu devirde ses’lerin gücünden çekinen insanları   gördükçe, izledikçe  garipsemiyorum  çünkü  her zaman seslere karşı bir kesimin alerjisi  olmuştur. Yaşamı seslere, kelimelere, cümlelere zehir etmenin kime ne yararı olabilir ki?  Kendi gölgesinden korkup başka gölgelere sığınan   bir insan ancak ses’lerden kaçabilir.             Gece geç vakitte başlar yoğun öyküler,  kirli söylenceler.  Boşlukta kaybolan ya da kaybettirilen kara kaplı deflerler yığılır üst üste.  Kiminin defteri önceden dürülmüştür,  henüz sesler şekillenmeden,  ceza verilmiştir binlerce yıl önceden. Yazısı seslere dönüşmeden yani emeklemeden  defteri  kapanmıştır onun. Kimi cezadan dönmüştür, yazgısına inat varolmanın hazzını tatmıştır. Kimisi de  kuzu kuzu sahibinin peşinden gitmiştir, el eteğe ince ayar verip  ses çıkarmadan,  elleri ayakları üşümeden,  yorulmadan,  dalları budamadan, kara kışın kapısını çalmadan.              Biri diğerine benzeyen, kalıplaşmış değerler içinde  fazlasıyla kaybolan ve gittikçe çoğalan anlayışların hatırına mizah yazılmıyor, yazılamıyor  artık.              Marko Paşa’yı bileniniz vardır, aslında içeriğini  çok merak ettiğim bir dergi. 1946 ‘da  yayın hayatına başlayan bu mizah dergisi Sabahattin Ali, Aziz Nesin ve Rıfat Ilgaz tarafından çıkarılmıştır. Bu dergi  aynı zamanda   Türk basın tarihinin de en yüksek tirajlı dergilerinden imiş. O dönemde  sisteme muhalif, toplumsal aksaklıkları dile getirme misyonuyla  yola koyulan derginin başına gelmeyen kalmamış.   O dönemin toplumcu- gerçekçi sanatçıları tarafından çıkarılan  bu dergi ,  halkın mizah anlayışını da  yansıtması bakımından önem taşımıştır.  Bu dergiyle ilgili okuduğum bir yazı dikkatimi çekmişti: Marko Paşa ‘’Toplatılmadığı zamanlar çıkar.’’ veya ‘’ Yazarları hapishanede olmadığı zamanlar çıkar.’’ diye. Fazla söze gerek var mı bilmiyorum.  Üstelik dergi  her kapatıldığında farklı bir adla  ama aynı içerikle okuyucusunun karşısına  çıkar   Her dönemde, basının muhalif sesi olanlar, basının  gücüne inanan insanlar sistem tarafından bir şekilde, geçmişte de günümüzde de  mağdur edilmişlerdir.            Birkaç gün önce  Dünya Basın Günü’ydü.  Bazı  gazete patronları bu günü  hangi özel etkinliklerle kutladılar bilemiyorum ama; bildiğim bir şey var, o da ülkemizin basın özgürlüğü konusunda sicilinin pek parlak olmadığıdır.         Dünyada  ve ülkemizde  ekonomik, siyasi gücü elinde bulunduran  bazı  sermayedar ve devlet adamları basına karşı sergiledikleri  tutumla sınıfta kalmışlardır. Özgürlük anlayışlarını basını kontrol etmede bulan,  bazen çok uzaklarda  olsalar  da  ruhlarıyla basına   tahakküm kuran bu  kişiler   ne yazık ki bulundukları ortamlarda   insan haklarından, özgürlüklerden  rahatlıkla bahseder olmuşlardır.          Hoşgörü  zifiri karanlıkta kayboldu,  her  kesim el yordamıyla onu aramaya çalışıyor aslında ama  onu bir türlü bulamıyorlar nedense. Kendilerini insanlığın huzurunda ak pak gösterip işine gelmedi mi ya da düşüncelerine ters düştü mü  basın emekçilerine aba altında sobayı göstermeyi  marifet sayabiliyorlar.      Hoşgörü aslında yanımızda,  yakınımızda tutunamayıp  Kafdağı’na sığındı. Binlerce yıldır orayı mekan belleyip asıl sahibini bekliyor .  Bir gün yolunuz düşerse  bu masal dağına , adını sanını duymadığınız çiçeklere basmadan, patronunuzun da kaşları her dakika sizin  çatılmıyorsa hoşgörüyü  mutlaka ziyaret edin.
DİĞER YAZILARI Namuslu Bir Ömür Üstüne 01-01-1970 03:00 Mart’ın Kadınları 01-01-1970 03:00 Bir Kadın, Bir Kadın Daha… 01-01-1970 03:00 Göç yollarında kadınlar…. 01-01-1970 03:00 Tencere Dibin Kara… 01-01-1970 03:00 Acıları Ortaklaştıramamak 01-01-1970 03:00 Adalet Hiç Uğramadı Buraya 01-01-1970 03:00 Babalar Ve Oğullar 01-01-1970 03:00 Camdandı Zeytin Dalı, Kırıldı… 01-01-1970 03:00 Çarpışan Kelimeleden Çıkan Çocukluk 01-01-1970 03:00 Kuyruklu Yalan ( Lar) Altında 01-01-1970 03:00 Bir Dağ Çiçeğidir Ömrün 01-01-1970 03:00 Akbabalar Gülümserken… 01-01-1970 03:00 Tarım İşçilerinden Geriye Kalan … 01-01-1970 03:00 Güle güle içki, sıradaki gelsin ! 01-01-1970 03:00 Boşanmaların nedeni kadın mı? 01-01-1970 03:00 Ceylan’ın Makarnası 01-01-1970 03:00 Ses’leri Yitirmek 01-01-1970 03:00 Gençliği Yutma Vaktidir Şimdi 01-01-1970 03:00 14 Şubat Ve Kadın Cinayetleri 01-01-1970 03:00 Sen de mi brütüs? 01-01-1970 03:00 Yaşam mı? Üstü kalsın! 01-01-1970 03:00 Zaman neyi unutturur? 01-01-1970 03:00 ‘’ Acıtan gerçek’’ 01-01-1970 03:00 Kurgu Ve Gerçek 01-01-1970 03:00 Baykuş 01-01-1970 03:00 Despot Bir Adamla Kimliksizleştirilen Bir Kadının Demokrasisi 01-01-1970 03:00 Seslerle Vicdanlara Dokunmak 01-01-1970 03:00 Yaşasın ! Herkes kadın doğum uzmanı ( !) 01-01-1970 03:00 Uslu Olmak Ya Da Olmamak 01-01-1970 03:00 Her Şehrin Hikayesi Bir Diğerine Benzer 01-01-1970 03:00 ‘’ Şimdi yeni şeyler söylemek lazım ’’ 01-01-1970 03:00 Görünen Köyün Meçhul Olmayan Hali 01-01-1970 03:00 Hangi sokağın, nerenin çocukları? 01-01-1970 03:00 ‘’ Ne Vakit Bir Yaşamak Düşünsem ’’* 01-01-1970 03:00 Rüyası Unutturulan Adam 01-01-1970 03:00 Tarih Ve Fil 01-01-1970 03:00 Akbabalar Ve Kelebekler 01-01-1970 03:00 Çıplak Kral 01-01-1970 03:00 ESKİ YILın YENİsi 01-01-1970 03:00 Aperatif Yazı 01-01-1970 03:00 Efsane Hüso 01-01-1970 03:00 Soraya’yı Taşlamak 01-01-1970 03:00 20 Kasım’ın Düşündürdükleri 01-01-1970 03:00 N. Ç. 01-01-1970 03:00 Vicdanın milliyeti olur mu? 01-01-1970 03:00 Nazım Hikmet Ve Hasret 01-01-1970 03:00 Sanatçının Sosyal Sorumluluğu 01-01-1970 03:00 Yazmak insanı mutsuz eder mi? 01-01-1970 03:00 Mevsimlik Çocuk İşçilerin Dramı 01-01-1970 03:00 Matrak bir film! 01-01-1970 03:00 Ayardan Düşen Polemikler 01-01-1970 03:00 Liste(Siz)Ler 01-01-1970 03:00 İnsan Yaşadığı Yere Benzermiş 01-01-1970 03:00 Basında Deprem 01-01-1970 03:00 Normal doğum mu, o da ne? 01-01-1970 03:00 Enstantaneler 01-01-1970 03:00 Garip Bir Kayıp İlanı 01-01-1970 03:00 Gülelim mi, ağlayalım mı? 01-01-1970 03:00 Kayıt Altına Alınamayan Kayıplar 01-01-1970 03:00 Gidenlerin Ardından 01-01-1970 03:00 Arife tarif gerekmez ya arif yoksa? 01-01-1970 03:00 Mecnunun Leylası 01-01-1970 03:00 Kadınlar Yürüyor 01-01-1970 03:00 ‘’ Ben sizin babanızım, ben ne dersem o olur.’’ 01-01-1970 03:00 Duyarsızların Duyarlılığı 01-01-1970 03:00 İnce Dokunuşlar 01-01-1970 03:00 Kirli Yüzlere Maske 01-01-1970 03:00 Kaymaklı Şiddet Satılıyor 01-01-1970 03:00 Çelişkiler Yumağı 01-01-1970 03:00 Maden İşçileri 01-01-1970 03:00 Demokrasi kaç lira? 01-01-1970 03:00 Kadın Ve Nehir 01-01-1970 03:00 Arayış 01-01-1970 03:00 Düello 01-01-1970 03:00