Ses’leri Yitirmek

Aynur Sel

27-03-2013 10:17

Marifet utanç biriktirmek değildir ellerinde, utancın olmadığı bir  dünya yaratmaktır. O da mümkünse…

    Gecenin  merhameti  yok, karanlık bir kabus  gibi çöker kendini insanlığa feda edenlerin üstüne. Ne umuttur karanlığa sırtını veren  güç ne de aşktır.  Karanlık , tüm  kirli işlerin yürütücülerine  aralık tutar kapılarını..

    Siz de onlardan biri olmayın, yasakların  kölesi olarak nam salmayın çocukların dünyasında. Ne sen- ben  kavgası vardır orada ne de siyasetin cilveleri. Her şey  sahicidir, ta ki onları da kendimize benzetene  kadar.

   Hoşuna gitmeyen durumları  ’sessiz yığınların öfkesi ‘deyip bir kulp  takmaya  çalışırsanız o kulp her defasında yüreğinizi incitir, hepimize  zarar verir.  Sessiz yığınların tepkisi ‘ Herkes benimle  aynı haklara sahiptir’e dönüşse o işin kaybedeni olmaz. Maziye sığınıp geleceği de onda görmeye çalışırsan  hayatın en meşakkatli yolunu  seçmişsin, demektir. Acıyı acıyla, göz yaşını  kederle yarıştırırsan bunun adı intikam yemini olur. Bu tür  nasihatlere  herkesin  karnının tok olduğu söylenilir. Uygulamaya gelince ‘  Bana  o sözü söyleyene benim de bir çift  lafım var,  diyerek yarıştan  kopmadığımızı  her defasında  başkalarına  gösterme gayretinde bulunuruz.

    Yazacaksın, neyi nasıl yazdığını bilmeden yazacaksın.

     Bütün aldatıcı zaferlerin kılıçların ürünü olduğunu yazacaksın.  Medeniyetlerin temelinin düşünce’den teşekkül ettiğini yazarsan  kapıda bulursun kendini.  Yıkama yağlama faaliyetlerini  beceremiyorsan   büyük gazete patronlarının  ve  siyasetin kulvarından at koşturmayacaksın.

   Yazacaksın ki  bahar çiçeklerle çalsın kapını. Her çiçeğin yanında bir böcek bedava,  bu da siyasetin  halka  en kral ve kıyak   kampanyası. Hava da su da  bedava diyesim  geliyor; fakat diyemiyorum, her ikisi de bedava olma özelliğini  kaybetti çoktan.

   Hop oturup hop kalkacaksın arada, tribünlere  oynayıp nabza  göre  şerbet vereceksin. Siyaset dediğin biraz da bu değil mi?   Kim takıyor siyasetin bilimsel tanımına?  Kim  ‘’ Onur ‘’ kelimesiyle siyaseti  yan yana  getiriyor bu devirde, olacak iş mi?  Normal  şartlarda   Adıyaman’ da Salih Fırat’ın  reklamı bu kadar iyi (  !)  yapılabilir miydi?  Tuhaflıklarımız bununla da bitmiyor. Seçim arifelerinde güllük gülistanlık bir ülkeyi bize vadedenler  seçim  sonrasında sadece  dikenlerini batırmakla yetiniyorlar. Biz de her defasında denenmişi deniyoruz., sanki ilk defa  başımıza böyle bir olay gelmiş gibi  de  şaşırıyoruz. Hala anlamış değilim bu tuhaflığı.

      Bir tuhaflık da başka yerden hortluyor.  Normal şartlarda hak hukuk çerçevesinde olması gerekenleri bile , örneğin temel   insani hakları   ‘’ veriyoruz’’ deyip gönül okşayıcı  sözlerle karşımıza  çıkanlara alkış tutuyoruz.

   Bireysel menfaatin  peşinden giden  zavallıların durumunu  daha da trajik hale koymanın anlamı yok.  Koca koca adamlar,  bazı gazeteciler- yazarlar ekranlarda boy gösterip birilerinin ekmeğine  yağ sürüp kelimelerini balla süsledikten  kısa  süre sonra  bakıyorsunuz ki makamları hazır. Bu işin görünen  tarafı, işin  görünmeyen kısmındaki pazarlıkları da bilemiyoruz. Er ya da geç  o pazarlıklar da deşifre olunur elbet.

   Siyaset kurumu bana güven vermiyor; çünkü ‘’ çıkar’’ üzerine  kurulu anlayışlar , kurumlar güvensizliği  kural haline getiriyor.   Bizler  ‘’ yarın’ı düşünerek adım attığımızda   bu güvensizlik önümüze set çekiyor.  

           Ses’ler yitirildiğin de onur da  yitirilmiş olur.  

DİĞER YAZILARI Namuslu Bir Ömür Üstüne 01-01-1970 03:00 Mart’ın Kadınları 01-01-1970 03:00 Bir Kadın, Bir Kadın Daha… 01-01-1970 03:00 Göç yollarında kadınlar…. 01-01-1970 03:00 Tencere Dibin Kara… 01-01-1970 03:00 Acıları Ortaklaştıramamak 01-01-1970 03:00 Adalet Hiç Uğramadı Buraya 01-01-1970 03:00 Babalar Ve Oğullar 01-01-1970 03:00 Camdandı Zeytin Dalı, Kırıldı… 01-01-1970 03:00 Çarpışan Kelimeleden Çıkan Çocukluk 01-01-1970 03:00 Kuyruklu Yalan ( Lar) Altında 01-01-1970 03:00 Bir Dağ Çiçeğidir Ömrün 01-01-1970 03:00 Akbabalar Gülümserken… 01-01-1970 03:00 Tarım İşçilerinden Geriye Kalan … 01-01-1970 03:00 Güle güle içki, sıradaki gelsin ! 01-01-1970 03:00 Boşanmaların nedeni kadın mı? 01-01-1970 03:00 Ceylan’ın Makarnası 01-01-1970 03:00 Gençliği Yutma Vaktidir Şimdi 01-01-1970 03:00 14 Şubat Ve Kadın Cinayetleri 01-01-1970 03:00 Sen de mi brütüs? 01-01-1970 03:00 Yaşam mı? Üstü kalsın! 01-01-1970 03:00 Zaman neyi unutturur? 01-01-1970 03:00 ‘’ Acıtan gerçek’’ 01-01-1970 03:00 Kurgu Ve Gerçek 01-01-1970 03:00 Baykuş 01-01-1970 03:00 Despot Bir Adamla Kimliksizleştirilen Bir Kadının Demokrasisi 01-01-1970 03:00 Seslerle Vicdanlara Dokunmak 01-01-1970 03:00 Yaşasın ! Herkes kadın doğum uzmanı ( !) 01-01-1970 03:00 Uslu Olmak Ya Da Olmamak 01-01-1970 03:00 Her Şehrin Hikayesi Bir Diğerine Benzer 01-01-1970 03:00 ‘’ Şimdi yeni şeyler söylemek lazım ’’ 01-01-1970 03:00 Görünen Köyün Meçhul Olmayan Hali 01-01-1970 03:00 Hangi sokağın, nerenin çocukları? 01-01-1970 03:00 ‘’ Ne Vakit Bir Yaşamak Düşünsem ’’* 01-01-1970 03:00 Rüyası Unutturulan Adam 01-01-1970 03:00 Tarih Ve Fil 01-01-1970 03:00 Akbabalar Ve Kelebekler 01-01-1970 03:00 Çıplak Kral 01-01-1970 03:00 ESKİ YILın YENİsi 01-01-1970 03:00 Aperatif Yazı 01-01-1970 03:00 Efsane Hüso 01-01-1970 03:00 Soraya’yı Taşlamak 01-01-1970 03:00 20 Kasım’ın Düşündürdükleri 01-01-1970 03:00 N. Ç. 01-01-1970 03:00 Vicdanın milliyeti olur mu? 01-01-1970 03:00 Nazım Hikmet Ve Hasret 01-01-1970 03:00 Sanatçının Sosyal Sorumluluğu 01-01-1970 03:00 Yazmak insanı mutsuz eder mi? 01-01-1970 03:00 Mevsimlik Çocuk İşçilerin Dramı 01-01-1970 03:00 Matrak bir film! 01-01-1970 03:00 Ayardan Düşen Polemikler 01-01-1970 03:00 Liste(Siz)Ler 01-01-1970 03:00 İnsan Yaşadığı Yere Benzermiş 01-01-1970 03:00 Basında Deprem 01-01-1970 03:00 Normal doğum mu, o da ne? 01-01-1970 03:00 Enstantaneler 01-01-1970 03:00 Garip Bir Kayıp İlanı 01-01-1970 03:00 Gülelim mi, ağlayalım mı? 01-01-1970 03:00 Kayıt Altına Alınamayan Kayıplar 01-01-1970 03:00 Gidenlerin Ardından 01-01-1970 03:00 Arife tarif gerekmez ya arif yoksa? 01-01-1970 03:00 Mecnunun Leylası 01-01-1970 03:00 Kadınlar Yürüyor 01-01-1970 03:00 ‘’ Ben sizin babanızım, ben ne dersem o olur.’’ 01-01-1970 03:00 Duyarsızların Duyarlılığı 01-01-1970 03:00 İnce Dokunuşlar 01-01-1970 03:00 Ultra Özgürlük 01-01-1970 03:00 Kirli Yüzlere Maske 01-01-1970 03:00 Kaymaklı Şiddet Satılıyor 01-01-1970 03:00 Çelişkiler Yumağı 01-01-1970 03:00 Maden İşçileri 01-01-1970 03:00 Demokrasi kaç lira? 01-01-1970 03:00 Kadın Ve Nehir 01-01-1970 03:00 Arayış 01-01-1970 03:00 Düello 01-01-1970 03:00