Sanatçının Sosyal Sorumluluğu

Aynur Sel

16-10-2011 10:48

   48. Uluslararası  Antalya  Altın Portakal Film  Festivali programını izledim. Programı izlerken hem hüzünleniyorsunuz hem de tebessüm ediyorsunuz.

    Tebessüm ediyorsunuz; çünkü 1979 ve 1980 yıllarında sansürden nasibini alan   filmlere        – ki özellikle emek eksenli filmler—     kadirbilirlik gösterip  onlara o  zaman  hak ettikleri fakat alamadıkları  ödülleri  verdiler.  31-32 yıl aradan sonra da olsa güzel bir jest bence, ödülün Sürü filmine gitmesi de  yasaklara karşı en güzel cevaptı sanırım. Bu davranış,     günün birinde birilerinin canı sıkıldığında  haydi bir şeyler yapalım, diyecek olanların da hevesini kursağında bırakır.  Bu yılki festivalin bir başka önemi de ‘’kadın’’ temasına vurgu yapmasıdır. Eylül 2011’de 21 kadının katledilmesini düşününce bu konunun ne kadar vahim olduğu anlaşılıyor. Bu aya ( ekim ayı)  yine kadın cinayetleri haberleriyle girdik maalesef. Özellikle kadın ve çocukların sesi olma noktasında  bu konuları her defasında yazacağız.    ‘’Namus’’  adı altında vahşiliğini, ikiyüzlülüğünü masum kılmaya çalışan  embesillere  inat biz her zaman ayakta olacağız.

            Her dönem sanata farklı anlamlar yüklenilmiştir. Dönemin zihniyetiyle şekillenen sanat kendini özgür  kılabilmek için çeşitli mecralarda akıp gitmiştir ve medeniyeti  şekillendiren en önemli unsurlardan biri olmuştur. Sanat anlayışları farklı olsa da sanatçı topluma ruh veren, onları dirilten bir  pozisyona sahiptir.  Gerçek sanatçı topluma asla yüz çeviremez, çıkarcı olamaz, rüzgarın yönüne göre kendini şekillendirmez , hele  asla ‘’ dönek’’   olamaz. Gerçek sanatçı muhaliftir, iş olsun diye değil; hakkın hukukun yanındadır, ezilmişlerin, haksızlığa uğrayanların  umududur. Sanatçı bütün bunları gerçekleştirirken elbette eserlerini  her şeye aracı kılıp onları değersizleştirecek değil, fakat duruşuyla kitlelerden farklı olduğunu hissettirebilmelidir.  Bütün bunlardan sonra tüm  çabaları   güme gitse de onların değeri bir gün başkaları tarafından anlaşılacaktır.

  Bu yıl Altın Portakal’ da sanatta sosyal sorumluluk ödülünü alan Rutkay Aziz’ in  mesajlarını çok anlamlı ve önemli buldum. Konuşmasının bir yerinde   Geothe’nin                                 ‘’ Dünyanın en tehlikeli hali cehaletin örgütlü eyleme geçme halidir.’’ sözünü kullandı. Geothe  sanki bizden biriydi  ve  yıllarca aramızda yaşamıştı. Tam da bizi anlatan ve günümüze denk düşen bu anlamlı sözü alkışlamak dışında yapacağımız bir şey yok. Goethe  sanki toplumumuzun içler acısı haline vurgu yapıyordu yattığı yerden.

     ‘’Gerçek sanatçılar ülkesinin ve dünyanın gerçeklerine tanık olmakla yükümlüdür.’’ dedi Rutkay Aziz .

        Tanık olmak istemeyenlere ne diyeceksiniz?

        Festival film festivali olunca  aklıma  günümüzün dizileri ve sinema geliyor doğal olarak.  Sosyal içerikli, yani toplumun bozuk yapısını irdeleyen, eleştiren, orta halli insanların dramatik hallerini gözler önüne seren filmlerle   daha  çok komedi tarzında  düşünme’den  yoksun,  argo ve bel altı şakaların bolca kullanıldığı filmlerin izlenme oranını düşününce üzülüyorsunuz; çünkü  aralarında  uçurum var. Düşünün ki ülkemizde tüm zamanların en çok izlenen filmlerin başında Recep İvedik geliyor.  Bunun yanında toplumsal yaralara parmak basan ve  bir devrin filmi olarak  adlandırılabilecek filmler de daha az izleniliyor. Tabi bunda medyanın  bu konulardaki tutumunu da göz ardı etmemek gerekir,  kanımca medya da çok düşünen bir toplum  istemiyor.  Örneğin   din  ile  dünyanın gerekleri arasında sıkışan bireyin gerçek iç dünyasını yansıtan TAKVA,  töreyi, kadına yönelik şiddeti ve kadının ikinci sınıf vatandaşlığını sorgulayan MUTLULUK,   inancı ve azmi aşılayan , bir dönemden  kesit sunan DEVRİM ARABALARI ve daha nice sosyal içerikli filmlerin izlenme oranı komedi filmlerinden daha  az  olunca toplum olarak sanata bakış açımız da kendiliğinden ortaya çıkıyor.

 

DİĞER YAZILARI Namuslu Bir Ömür Üstüne 01-01-1970 03:00 Mart’ın Kadınları 01-01-1970 03:00 Bir Kadın, Bir Kadın Daha… 01-01-1970 03:00 Göç yollarında kadınlar…. 01-01-1970 03:00 Tencere Dibin Kara… 01-01-1970 03:00 Acıları Ortaklaştıramamak 01-01-1970 03:00 Adalet Hiç Uğramadı Buraya 01-01-1970 03:00 Babalar Ve Oğullar 01-01-1970 03:00 Camdandı Zeytin Dalı, Kırıldı… 01-01-1970 03:00 Çarpışan Kelimeleden Çıkan Çocukluk 01-01-1970 03:00 Kuyruklu Yalan ( Lar) Altında 01-01-1970 03:00 Bir Dağ Çiçeğidir Ömrün 01-01-1970 03:00 Akbabalar Gülümserken… 01-01-1970 03:00 Tarım İşçilerinden Geriye Kalan … 01-01-1970 03:00 Güle güle içki, sıradaki gelsin ! 01-01-1970 03:00 Boşanmaların nedeni kadın mı? 01-01-1970 03:00 Ceylan’ın Makarnası 01-01-1970 03:00 Ses’leri Yitirmek 01-01-1970 03:00 Gençliği Yutma Vaktidir Şimdi 01-01-1970 03:00 14 Şubat Ve Kadın Cinayetleri 01-01-1970 03:00 Sen de mi brütüs? 01-01-1970 03:00 Yaşam mı? Üstü kalsın! 01-01-1970 03:00 Zaman neyi unutturur? 01-01-1970 03:00 ‘’ Acıtan gerçek’’ 01-01-1970 03:00 Kurgu Ve Gerçek 01-01-1970 03:00 Baykuş 01-01-1970 03:00 Despot Bir Adamla Kimliksizleştirilen Bir Kadının Demokrasisi 01-01-1970 03:00 Seslerle Vicdanlara Dokunmak 01-01-1970 03:00 Yaşasın ! Herkes kadın doğum uzmanı ( !) 01-01-1970 03:00 Uslu Olmak Ya Da Olmamak 01-01-1970 03:00 Her Şehrin Hikayesi Bir Diğerine Benzer 01-01-1970 03:00 ‘’ Şimdi yeni şeyler söylemek lazım ’’ 01-01-1970 03:00 Görünen Köyün Meçhul Olmayan Hali 01-01-1970 03:00 Hangi sokağın, nerenin çocukları? 01-01-1970 03:00 ‘’ Ne Vakit Bir Yaşamak Düşünsem ’’* 01-01-1970 03:00 Rüyası Unutturulan Adam 01-01-1970 03:00 Tarih Ve Fil 01-01-1970 03:00 Akbabalar Ve Kelebekler 01-01-1970 03:00 Çıplak Kral 01-01-1970 03:00 ESKİ YILın YENİsi 01-01-1970 03:00 Aperatif Yazı 01-01-1970 03:00 Efsane Hüso 01-01-1970 03:00 Soraya’yı Taşlamak 01-01-1970 03:00 20 Kasım’ın Düşündürdükleri 01-01-1970 03:00 N. Ç. 01-01-1970 03:00 Vicdanın milliyeti olur mu? 01-01-1970 03:00 Nazım Hikmet Ve Hasret 01-01-1970 03:00 Yazmak insanı mutsuz eder mi? 01-01-1970 03:00 Mevsimlik Çocuk İşçilerin Dramı 01-01-1970 03:00 Matrak bir film! 01-01-1970 03:00 Ayardan Düşen Polemikler 01-01-1970 03:00 Liste(Siz)Ler 01-01-1970 03:00 İnsan Yaşadığı Yere Benzermiş 01-01-1970 03:00 Basında Deprem 01-01-1970 03:00 Normal doğum mu, o da ne? 01-01-1970 03:00 Enstantaneler 01-01-1970 03:00 Garip Bir Kayıp İlanı 01-01-1970 03:00 Gülelim mi, ağlayalım mı? 01-01-1970 03:00 Kayıt Altına Alınamayan Kayıplar 01-01-1970 03:00 Gidenlerin Ardından 01-01-1970 03:00 Arife tarif gerekmez ya arif yoksa? 01-01-1970 03:00 Mecnunun Leylası 01-01-1970 03:00 Kadınlar Yürüyor 01-01-1970 03:00 ‘’ Ben sizin babanızım, ben ne dersem o olur.’’ 01-01-1970 03:00 Duyarsızların Duyarlılığı 01-01-1970 03:00 İnce Dokunuşlar 01-01-1970 03:00 Ultra Özgürlük 01-01-1970 03:00 Kirli Yüzlere Maske 01-01-1970 03:00 Kaymaklı Şiddet Satılıyor 01-01-1970 03:00 Çelişkiler Yumağı 01-01-1970 03:00 Maden İşçileri 01-01-1970 03:00 Demokrasi kaç lira? 01-01-1970 03:00 Kadın Ve Nehir 01-01-1970 03:00 Arayış 01-01-1970 03:00 Düello 01-01-1970 03:00