Namuslu Bir Ömür Üstüne

Aynur Sel

25-03-2015 09:18

    Uzun ve onurlu  yaşadı Yaşar Kemal, adına yakışır şekilde.   Manevi oğlunun deyimiyle  namuslu bir ömür yaşadı o.  Bir  sanatçının uzun ya da kısa yaşaması   ürettikleri, üretecekleri   için  önemlidir elbette. Hayatlarının en verimli dönemlerinden  yaşamdan kopan ya da koparılan  Mehmet Uzun ,Ahmet Kaya ve  daha niceleri  kısa bir ömre çok şey sığdırdılar; daha da  önemli şeyler sığdırabilirlerdi,  yaşamalarına izin  verilseydi  …

       Uzun bir  ömür  bazılarına  nasip olabilir, fakat  uzun yaşayıp da onurunu korumak  herkese kısmet olmuyor.   Her on yılda  bir size aba altından sopa gösteren  darbe sevdalılarına inat ayakta kalmak,   bu topraklarda bir gün barışın olabileceği özlemini diri tutmak ve  buna inanmak , yürekle yoğrulan cümlelerde  cımbızla kelime  seçenlere inat  düşüncelerinden taviz vermemek…

      Kelimelerini bahara hazırlayarak   oto sansürden uzak,  zamanın esaretine  cılız seslerle  değil, okkalı  cümlelerle karşılık vermek…

      Uzun yaşayıp ilkelerinden  ödün vermemek…  Sağa sola  yalpalamadan, onurunu ‘ ama’lı cümlelerle yaftalamadan, iktidarların nimetleri üzerine çulunu sermeden tüm kimlikleri eserlerinde yaşatarak hem  kendine hem de kahramanlarına yakışanı yaparak  yaşamak,  ona yakışırdı. Kendisine yakışanı da yaptı.

    Mesleğiniz, kariyeriniz, konumunuz ne olursa olsun yaşadığınız ülkenin her hali dokunmalı size, sevinci paylaşmak, hüzne  ortak olmak… İş olsun diye değil,  hamasi nutuklarla  gökyüzünü  süsleyesiniz diye değil; gök yüzünün  başka renklerle de  güzel olabileceğini  göresiniz diye kelimelere sığınıyorum.

    Namuslu olmak;

     Bütün kimlikleri renkleriyle ön yargısız kabullenmektir. Hedef gözetilerek öldürülen çocukların yarım kalan  düşlerinin sesi olmaktır.

      Sokak  ortasında esnafla bir olup  leşe konan  karga misali ,  bırakın başka  düşünceleri başka görüntülere bile tahammül edemeyen,  üstelik  kamu  güvenliği  adına    gençleri öldürenlerin karşısına dimdik dikilmektir.

      Medeniyetin  beşiği olarak görülen İstanbul’da  şatafatlı gökdelenler uğruna milyar dolarların hesabını yapıp çalışan işçiler için güvenlik  önlemi almayan, işçilerin hayatını  bir asansörden daha da ucuz görenlerden hesap sormaktır.

       Çocuğu ölen bir babanın,  çuvala  koyup sırtladığı  küçük bedenin büyük ağırlığı altında ezilmektir.  Sadece yolları değil umutları da tüketen kardan hesap sormak yerine  ihmali olanlara, telefonla aranıldığı halde  geç gelenlerden, umursamayanlardan, empati kuramayanlardan    hesap sormaktır. 

 

    Yerin yüzlerce metre derinliğinde bir  ekmek uğruna savaşan, akşama evine dönüp dönmeyeceği kaygısını taşıyıp her gün son defa  dönüp arkasına bakan ve ailesiyle helalleşen   işçilerin de bu ülkede yaşamaya hakları olduğunu  söylemektir.  ‘Benim  oğlum yüzme bilmez’   diyen bir ananın çığlığını duymak,  tüm yokluklara göğüs germiş, yokluğu ve garibanlığı lastik ayakkabısına yansıyan bir babanın  onurunu korumaktır.

DİĞER YAZILARI Mart’ın Kadınları 01-01-1970 03:00 Bir Kadın, Bir Kadın Daha… 01-01-1970 03:00 Göç yollarında kadınlar…. 01-01-1970 03:00 Tencere Dibin Kara… 01-01-1970 03:00 Acıları Ortaklaştıramamak 01-01-1970 03:00 Adalet Hiç Uğramadı Buraya 01-01-1970 03:00 Babalar Ve Oğullar 01-01-1970 03:00 Camdandı Zeytin Dalı, Kırıldı… 01-01-1970 03:00 Çarpışan Kelimeleden Çıkan Çocukluk 01-01-1970 03:00 Kuyruklu Yalan ( Lar) Altında 01-01-1970 03:00 Bir Dağ Çiçeğidir Ömrün 01-01-1970 03:00 Akbabalar Gülümserken… 01-01-1970 03:00 Tarım İşçilerinden Geriye Kalan … 01-01-1970 03:00 Güle güle içki, sıradaki gelsin ! 01-01-1970 03:00 Boşanmaların nedeni kadın mı? 01-01-1970 03:00 Ceylan’ın Makarnası 01-01-1970 03:00 Ses’leri Yitirmek 01-01-1970 03:00 Gençliği Yutma Vaktidir Şimdi 01-01-1970 03:00 14 Şubat Ve Kadın Cinayetleri 01-01-1970 03:00 Sen de mi brütüs? 01-01-1970 03:00 Yaşam mı? Üstü kalsın! 01-01-1970 03:00 Zaman neyi unutturur? 01-01-1970 03:00 ‘’ Acıtan gerçek’’ 01-01-1970 03:00 Kurgu Ve Gerçek 01-01-1970 03:00 Baykuş 01-01-1970 03:00 Despot Bir Adamla Kimliksizleştirilen Bir Kadının Demokrasisi 01-01-1970 03:00 Seslerle Vicdanlara Dokunmak 01-01-1970 03:00 Yaşasın ! Herkes kadın doğum uzmanı ( !) 01-01-1970 03:00 Uslu Olmak Ya Da Olmamak 01-01-1970 03:00 Her Şehrin Hikayesi Bir Diğerine Benzer 01-01-1970 03:00 ‘’ Şimdi yeni şeyler söylemek lazım ’’ 01-01-1970 03:00 Görünen Köyün Meçhul Olmayan Hali 01-01-1970 03:00 Hangi sokağın, nerenin çocukları? 01-01-1970 03:00 ‘’ Ne Vakit Bir Yaşamak Düşünsem ’’* 01-01-1970 03:00 Rüyası Unutturulan Adam 01-01-1970 03:00 Tarih Ve Fil 01-01-1970 03:00 Akbabalar Ve Kelebekler 01-01-1970 03:00 Çıplak Kral 01-01-1970 03:00 ESKİ YILın YENİsi 01-01-1970 03:00 Aperatif Yazı 01-01-1970 03:00 Efsane Hüso 01-01-1970 03:00 Soraya’yı Taşlamak 01-01-1970 03:00 20 Kasım’ın Düşündürdükleri 01-01-1970 03:00 N. Ç. 01-01-1970 03:00 Vicdanın milliyeti olur mu? 01-01-1970 03:00 Nazım Hikmet Ve Hasret 01-01-1970 03:00 Sanatçının Sosyal Sorumluluğu 01-01-1970 03:00 Yazmak insanı mutsuz eder mi? 01-01-1970 03:00 Mevsimlik Çocuk İşçilerin Dramı 01-01-1970 03:00 Matrak bir film! 01-01-1970 03:00 Ayardan Düşen Polemikler 01-01-1970 03:00 Liste(Siz)Ler 01-01-1970 03:00 İnsan Yaşadığı Yere Benzermiş 01-01-1970 03:00 Basında Deprem 01-01-1970 03:00 Normal doğum mu, o da ne? 01-01-1970 03:00 Enstantaneler 01-01-1970 03:00 Garip Bir Kayıp İlanı 01-01-1970 03:00 Gülelim mi, ağlayalım mı? 01-01-1970 03:00 Kayıt Altına Alınamayan Kayıplar 01-01-1970 03:00 Gidenlerin Ardından 01-01-1970 03:00 Arife tarif gerekmez ya arif yoksa? 01-01-1970 03:00 Mecnunun Leylası 01-01-1970 03:00 Kadınlar Yürüyor 01-01-1970 03:00 ‘’ Ben sizin babanızım, ben ne dersem o olur.’’ 01-01-1970 03:00 Duyarsızların Duyarlılığı 01-01-1970 03:00 İnce Dokunuşlar 01-01-1970 03:00 Ultra Özgürlük 01-01-1970 03:00 Kirli Yüzlere Maske 01-01-1970 03:00 Kaymaklı Şiddet Satılıyor 01-01-1970 03:00 Çelişkiler Yumağı 01-01-1970 03:00 Maden İşçileri 01-01-1970 03:00 Demokrasi kaç lira? 01-01-1970 03:00 Kadın Ve Nehir 01-01-1970 03:00 Arayış 01-01-1970 03:00 Düello 01-01-1970 03:00