Kadın Ve Nehir

Aynur Sel

28-11-2009 00:00

Kendi halinde akan bir nehir düşünün, gücünü  kollarından almış , kendi kendine yetebilmeyi yaşayarak öğrenmiş. Ama  her  aşamada önüne set çekilmiş, her mevsimde hem kendisiyle hem de doğayla cebelleşmek zorunda bırakılmış.               Bir nehir ve bir kadın…               Kimine göre nehirleşen kadın, kimine göre de kadınlaşan nehir.  Ne fark eder, kavramlar üzerinden polemiğe girmeye gerek  var mı?  Kadın da nehir de birbirine çok benzer, ikisi de gücünü doğadan  ve   kendisinden alır.                 Su sessizce,  karanlıkta  ovaya göz kırpıp varlığını hatırlatıyor, varlığından kimse haberdar bile değil.  Küçük küçük nehirler güçlerini birleştirerek  kendi kendine yetebilmek adına sessizce yola  dökülürler.  Tek gayretleri  denize ulaşabilmektir. Bu niyeti sezen nehir düşmanları onları engellemek için oturup  türlü hilelerle  plan yaparlar. Kimi taş atar suya, kimi toprak; kimi yerde bulanıklaşır su, kimi yerde berrak, ama nehrin ve kollarının derdi ortak: Bir an önce  denize ulaşmak…               Nehirden korktu kalabalık, önünü kapatmak istedi. Hepsi bir alanda toplanıp ne şekilde  bu nehrin önünü kapatabilecekleri konusunda görüş bildirdiler. Her bir ağızdan bir ses yankılandı ovada, bir hışımla daldılar nehre.  Önce nehrin  kollarından başladılar işe, güçleri ona yetti, sonra nehre yöneldiler, önüne bent kurdular.  Nazlı akan suyun bendi aşamayacağını, mevsimlere yenileceğini düşündüler. Sonbahara kadar ise nehrin büsbütün kuruyacağını  ve ondan kurtulacaklarını zannettiler.           Nehir direndi, her geçen gün biraz daha toparlandı. Kollarıyla bir olup   mevsimlere meydan okudu.  Kötülerin planı tutmadı, önüne çekilen set  nehrin  gücünü birleştirdi, zorluklar ona direnç kazandırdı. Daha berrak akmaya başladı. İçindeki çakılları  sağa sola sürükleyerek  bir kenara biriktirdi, tortusu dibe çöktü. Berrak yüzü ayna gibi parladı, var gücüyle bende yaslandı ve bent daha fazla dayanamadı. Sular var gücüyle alana yayıldı,  kendilerine yeni bir yol  çizdiler, amaçlarından vazgeçmediler, denize doğru yılmadan, inançla, sabırla  akmaya başladılar.             Nehir  kollarıyla beraber  koca dünyada  rahat  nefes alabilecekleri daracık  yataklar yerine  koca denizden yana tercihlerini kullanarak yaşam alanlarını genişletmiş oldular. Tıpkı sorunlarına eğilen, yaşamı sorunlarıyla sahiplenen  örgütlü kadınlar gibi.           25 Kasım, kadın hakları savunucuları için önemli bir gün. Dünyanın  her tarafında  çeşitli nedenlerden dolayı şiddete maruz kalan kadınların sayısı artıyor. Onların sesi olabilmek adına  yapılan çalışmaları görmezden gelmek bir nevi şiddeti meşrulaştırmaktır.             Kadınların  yaşamın her karesinde olduğu gibi  siyasette, özellikle  karar alma mekanizmalarında  etkin olamadıkları, her aşamada önlerinin kesildiği bir gerçektir. Bu itilme ve pasifleştirme bilinçli yapılıyor. Bu yüzden kadınlarla ilgili  sorunlar çözümlenemiyor, kadının adı şiddet ile    bütünleşiyor.           Kadının evdeki durumunu irdelemeye gerek yok zaten. Evde çalışıp çabalayan ve herkesten sonra varlığı hatırlanan kadın  yaygın anlayışa göre  aç açıkta değildir, karnı toktur şikayet etme hakkı bile yoktur. Bu anlayış künye gibi asılmış kadının boynuna ve  ne yazık ki  kadına kabullendirilmiştir.             Cinsel taciz ve töre cinayetleri, zorla  evlendirme, cinsel istismar  gibi konularda da  her geçen gün sicilimiz  biraz daha  bozuluyor. Dizilerdeki entrikacı, rahat kadın karakterleri toplumdaki kadınların  temsili gibi yansıtılmaya çalışılıyor. Bu konuda özellikle beyaz perdenin kadın emektarlarına büyük iş düşüyor sanırım. Onların kadınlarımızı temsil etmediklerinin, yozlaşmış değerlerle karşımıza çıkıp hayatımızı kolaylaştırmadıklarının bir şekilde  işlenmesi gerekiyor.
DİĞER YAZILARI Namuslu Bir Ömür Üstüne 01-01-1970 03:00 Mart’ın Kadınları 01-01-1970 03:00 Bir Kadın, Bir Kadın Daha… 01-01-1970 03:00 Göç yollarında kadınlar…. 01-01-1970 03:00 Tencere Dibin Kara… 01-01-1970 03:00 Acıları Ortaklaştıramamak 01-01-1970 03:00 Adalet Hiç Uğramadı Buraya 01-01-1970 03:00 Babalar Ve Oğullar 01-01-1970 03:00 Camdandı Zeytin Dalı, Kırıldı… 01-01-1970 03:00 Çarpışan Kelimeleden Çıkan Çocukluk 01-01-1970 03:00 Kuyruklu Yalan ( Lar) Altında 01-01-1970 03:00 Bir Dağ Çiçeğidir Ömrün 01-01-1970 03:00 Akbabalar Gülümserken… 01-01-1970 03:00 Tarım İşçilerinden Geriye Kalan … 01-01-1970 03:00 Güle güle içki, sıradaki gelsin ! 01-01-1970 03:00 Boşanmaların nedeni kadın mı? 01-01-1970 03:00 Ceylan’ın Makarnası 01-01-1970 03:00 Ses’leri Yitirmek 01-01-1970 03:00 Gençliği Yutma Vaktidir Şimdi 01-01-1970 03:00 14 Şubat Ve Kadın Cinayetleri 01-01-1970 03:00 Sen de mi brütüs? 01-01-1970 03:00 Yaşam mı? Üstü kalsın! 01-01-1970 03:00 Zaman neyi unutturur? 01-01-1970 03:00 ‘’ Acıtan gerçek’’ 01-01-1970 03:00 Kurgu Ve Gerçek 01-01-1970 03:00 Baykuş 01-01-1970 03:00 Despot Bir Adamla Kimliksizleştirilen Bir Kadının Demokrasisi 01-01-1970 03:00 Seslerle Vicdanlara Dokunmak 01-01-1970 03:00 Yaşasın ! Herkes kadın doğum uzmanı ( !) 01-01-1970 03:00 Uslu Olmak Ya Da Olmamak 01-01-1970 03:00 Her Şehrin Hikayesi Bir Diğerine Benzer 01-01-1970 03:00 ‘’ Şimdi yeni şeyler söylemek lazım ’’ 01-01-1970 03:00 Görünen Köyün Meçhul Olmayan Hali 01-01-1970 03:00 Hangi sokağın, nerenin çocukları? 01-01-1970 03:00 ‘’ Ne Vakit Bir Yaşamak Düşünsem ’’* 01-01-1970 03:00 Rüyası Unutturulan Adam 01-01-1970 03:00 Tarih Ve Fil 01-01-1970 03:00 Akbabalar Ve Kelebekler 01-01-1970 03:00 Çıplak Kral 01-01-1970 03:00 ESKİ YILın YENİsi 01-01-1970 03:00 Aperatif Yazı 01-01-1970 03:00 Efsane Hüso 01-01-1970 03:00 Soraya’yı Taşlamak 01-01-1970 03:00 20 Kasım’ın Düşündürdükleri 01-01-1970 03:00 N. Ç. 01-01-1970 03:00 Vicdanın milliyeti olur mu? 01-01-1970 03:00 Nazım Hikmet Ve Hasret 01-01-1970 03:00 Sanatçının Sosyal Sorumluluğu 01-01-1970 03:00 Yazmak insanı mutsuz eder mi? 01-01-1970 03:00 Mevsimlik Çocuk İşçilerin Dramı 01-01-1970 03:00 Matrak bir film! 01-01-1970 03:00 Ayardan Düşen Polemikler 01-01-1970 03:00 Liste(Siz)Ler 01-01-1970 03:00 İnsan Yaşadığı Yere Benzermiş 01-01-1970 03:00 Basında Deprem 01-01-1970 03:00 Normal doğum mu, o da ne? 01-01-1970 03:00 Enstantaneler 01-01-1970 03:00 Garip Bir Kayıp İlanı 01-01-1970 03:00 Gülelim mi, ağlayalım mı? 01-01-1970 03:00 Kayıt Altına Alınamayan Kayıplar 01-01-1970 03:00 Gidenlerin Ardından 01-01-1970 03:00 Arife tarif gerekmez ya arif yoksa? 01-01-1970 03:00 Mecnunun Leylası 01-01-1970 03:00 Kadınlar Yürüyor 01-01-1970 03:00 ‘’ Ben sizin babanızım, ben ne dersem o olur.’’ 01-01-1970 03:00 Duyarsızların Duyarlılığı 01-01-1970 03:00 İnce Dokunuşlar 01-01-1970 03:00 Ultra Özgürlük 01-01-1970 03:00 Kirli Yüzlere Maske 01-01-1970 03:00 Kaymaklı Şiddet Satılıyor 01-01-1970 03:00 Çelişkiler Yumağı 01-01-1970 03:00 Maden İşçileri 01-01-1970 03:00 Demokrasi kaç lira? 01-01-1970 03:00 Arayış 01-01-1970 03:00 Düello 01-01-1970 03:00