Görünen Köyün Meçhul Olmayan Hali

Aynur Sel

21-03-2012 08:58

Hangi çehreye baksanız sinsi bir gülümsemeyle giriyor hayatınıza. Çıplak ayaklı, ürkek bakışlı  çocukları babasız bıraktıklarından değil kederleri.   Başkalarından çaldıkları hayatın ağırlığı da  değildir  onları üzgünmüş gibi gösteren. Ceplerinden çıkacak paraları düşünüyorlar sadece.

 Çadırlarda, göletlerde, inşaatlarda  ölmek kolay.

Çadırlarda yaşam ucuz, bir yangınla  zar zor kıyısında tuttuğunuz yaşamınız  bir anda yok oluveriyor.

Hele işçiysen ve uzaklardan gelmişsen, bir de milyar dolarlık patronların inşaatında çalışıyorsan  ölüm daha  kolay buluyor seni.

 Yaşamının pek bir değeri  olmadığından  ancak öldüğün gün seni sigortalı gösteriyorlar vergisini aksatmayan iyi patronlar (  !) .  Seni bir saatliğine düşündükleri için değil, cezalı duruma düşmemek için. Biliyorlar ki birkaç gün konuşulduktan sonra  unutulup gidecektir her şey. Hiç olmasa kurtarılan paraları olsun.

     Şakayla ölümün dedikodusu yapılır önce, sonra iş ciddiye binince  şakanın yeri olmadığı anlaşılır. Ve pahalıya ödetilir tüm şakalar işçilerin ucuz hayatıyla.

   Ve yine işçiysen, tutunabilmek için sefaletle yarışıyorsan senin de kaderin aynı .

   Adana’da  baraj göletinde, işçiler   su tutulmaya başlandığında tünel kapağının tam yerine oturtulmadığı ve suyun sızdığını  iddia etmişler.  ’’ Bir şeycikler olmaz ‘’ mantığıyla ve  ‘’ Kaderde varsa…’’  diye başlayan cümlelerle günlerini geçirdiklerinden olsa gerek bu  yaşananları pek de ciddiye almamışlar.

      Ve ne yazık  toplum olarak  o  kadar çok alıştık ki iddialara  hayatımızın her aşamasında onlarsız duramıyoruz.    Yat, kalk, otur iddia.

     İşçiysen baraj kapağı patlar  suya kapılırsın geride bekleyenin pek de önemi olmuyor. Annen, baban, eşin, çocukların  yani kısacası tüm sevdiklerinin kederi  görülmese de  olur, ne de olsa alışırlar senin yokluğuna. Sebep olan  böyle düşünür, böyle hareket eder.

 Aslında kaç yaşında olduğun, umutların, yarının  onların umurunda değil. Çünkü sen bir işçisin.     İnşaatın bilmem kaçıncı katında düşebilirsin; tarlada , bağda, bahçede ya da bir fabrikada  bir iş kazasına kurban gidebilirsin.

 

                VİCDANLARI   AŞINDIRAN   ZAMAN AŞIMI

          Yaşlı bir amca nemli gözleriyle  ‘’ Sebep olanların yuvası dağılsın.’’ diyor. Yaşananlar sanki yıllar öncesinin vahşeti değil de bir saat önce yaşanmış hissiyatını veren titrek sesi yetiyor hüzünlenmemize. O da biliyor , herkes gibi, gerçekten ‘’sebep’’ olanların yuvasının yıkılmadığını hatta ödüllendirildiklerini.  Elbette boyunlarına takılan madalya değildi, ondan daha da üstündü.  Onca insanın , aydının ölümüne sebep ol, istediğin konumda, yerde yaşa , bu en büyük madalya bu  değil de nedir?   

      Bazı olaylar vardır ki  onları teknik kavramlarla açıklamak  toplumun gerçek vicdan sahiplerini  yaşanan vahşetten daha çok etkiler.  Toplumun vicdanını bu teknik kavramlara    kurban ettiğiniz zaman  yeni toplumsal yaralar açarsınız.  Ayrıca  bu tip kararlar  benzer türden  toplumsal cinayetlere, vahşetlere  de davetiye çıkartır. Ne de olsa suçlular yargılanmıyor mantığına bürünmek daha kolay oluyor.  Hayatını  bir başka insanın ya da insanların hayatını yok etme üzerine kuran zavallılara yeni alanlar açmış olursunuz ki  bu da onlar için  piyangodan ikramiye kazanmış  talihli olmakla eş anlamlıdır. 

            Kinini  bir çocuktan ,kadından, engelliden  ya da bir toplumdan   kusma  felsefesi üzerine kuran  insanlar  gerçekten  acınacak durumda olan insanlardır. Çünkü sevgi denen okyanustan  bir damlaya bile sahip değiller.

     Sen sevgiye, hoşgörüye, insana  eğiliyorsun;  onlar da saltanatın sarhoşluğuna ve güce  boyun eğiyorlar.  İşte aramızdaki fark budur.

DİĞER YAZILARI Namuslu Bir Ömür Üstüne 01-01-1970 03:00 Mart’ın Kadınları 01-01-1970 03:00 Bir Kadın, Bir Kadın Daha… 01-01-1970 03:00 Göç yollarında kadınlar…. 01-01-1970 03:00 Tencere Dibin Kara… 01-01-1970 03:00 Acıları Ortaklaştıramamak 01-01-1970 03:00 Adalet Hiç Uğramadı Buraya 01-01-1970 03:00 Babalar Ve Oğullar 01-01-1970 03:00 Camdandı Zeytin Dalı, Kırıldı… 01-01-1970 03:00 Çarpışan Kelimeleden Çıkan Çocukluk 01-01-1970 03:00 Kuyruklu Yalan ( Lar) Altında 01-01-1970 03:00 Bir Dağ Çiçeğidir Ömrün 01-01-1970 03:00 Akbabalar Gülümserken… 01-01-1970 03:00 Tarım İşçilerinden Geriye Kalan … 01-01-1970 03:00 Güle güle içki, sıradaki gelsin ! 01-01-1970 03:00 Boşanmaların nedeni kadın mı? 01-01-1970 03:00 Ceylan’ın Makarnası 01-01-1970 03:00 Ses’leri Yitirmek 01-01-1970 03:00 Gençliği Yutma Vaktidir Şimdi 01-01-1970 03:00 14 Şubat Ve Kadın Cinayetleri 01-01-1970 03:00 Sen de mi brütüs? 01-01-1970 03:00 Yaşam mı? Üstü kalsın! 01-01-1970 03:00 Zaman neyi unutturur? 01-01-1970 03:00 ‘’ Acıtan gerçek’’ 01-01-1970 03:00 Kurgu Ve Gerçek 01-01-1970 03:00 Baykuş 01-01-1970 03:00 Despot Bir Adamla Kimliksizleştirilen Bir Kadının Demokrasisi 01-01-1970 03:00 Seslerle Vicdanlara Dokunmak 01-01-1970 03:00 Yaşasın ! Herkes kadın doğum uzmanı ( !) 01-01-1970 03:00 Uslu Olmak Ya Da Olmamak 01-01-1970 03:00 Her Şehrin Hikayesi Bir Diğerine Benzer 01-01-1970 03:00 ‘’ Şimdi yeni şeyler söylemek lazım ’’ 01-01-1970 03:00 Hangi sokağın, nerenin çocukları? 01-01-1970 03:00 ‘’ Ne Vakit Bir Yaşamak Düşünsem ’’* 01-01-1970 03:00 Rüyası Unutturulan Adam 01-01-1970 03:00 Tarih Ve Fil 01-01-1970 03:00 Akbabalar Ve Kelebekler 01-01-1970 03:00 Çıplak Kral 01-01-1970 03:00 ESKİ YILın YENİsi 01-01-1970 03:00 Aperatif Yazı 01-01-1970 03:00 Efsane Hüso 01-01-1970 03:00 Soraya’yı Taşlamak 01-01-1970 03:00 20 Kasım’ın Düşündürdükleri 01-01-1970 03:00 N. Ç. 01-01-1970 03:00 Vicdanın milliyeti olur mu? 01-01-1970 03:00 Nazım Hikmet Ve Hasret 01-01-1970 03:00 Sanatçının Sosyal Sorumluluğu 01-01-1970 03:00 Yazmak insanı mutsuz eder mi? 01-01-1970 03:00 Mevsimlik Çocuk İşçilerin Dramı 01-01-1970 03:00 Matrak bir film! 01-01-1970 03:00 Ayardan Düşen Polemikler 01-01-1970 03:00 Liste(Siz)Ler 01-01-1970 03:00 İnsan Yaşadığı Yere Benzermiş 01-01-1970 03:00 Basında Deprem 01-01-1970 03:00 Normal doğum mu, o da ne? 01-01-1970 03:00 Enstantaneler 01-01-1970 03:00 Garip Bir Kayıp İlanı 01-01-1970 03:00 Gülelim mi, ağlayalım mı? 01-01-1970 03:00 Kayıt Altına Alınamayan Kayıplar 01-01-1970 03:00 Gidenlerin Ardından 01-01-1970 03:00 Arife tarif gerekmez ya arif yoksa? 01-01-1970 03:00 Mecnunun Leylası 01-01-1970 03:00 Kadınlar Yürüyor 01-01-1970 03:00 ‘’ Ben sizin babanızım, ben ne dersem o olur.’’ 01-01-1970 03:00 Duyarsızların Duyarlılığı 01-01-1970 03:00 İnce Dokunuşlar 01-01-1970 03:00 Ultra Özgürlük 01-01-1970 03:00 Kirli Yüzlere Maske 01-01-1970 03:00 Kaymaklı Şiddet Satılıyor 01-01-1970 03:00 Çelişkiler Yumağı 01-01-1970 03:00 Maden İşçileri 01-01-1970 03:00 Demokrasi kaç lira? 01-01-1970 03:00 Kadın Ve Nehir 01-01-1970 03:00 Arayış 01-01-1970 03:00 Düello 01-01-1970 03:00