Çıplak Kral

Aynur Sel

10-01-2012 19:56

Masalların milliyeti yoktur bilirsiniz, her dilde, her kimlikte  söyleyişleri farklı olsa da aynı mesaja işaret ederler.  Toplumsal gerçekler  birbirine benzer şekilde ortaya çıktığından  her masal her millete uyar  aslında.   Okuduğumuz, dinlediğimiz masallarda  iyilerin mükafatlandırılması, kötülerin cezalandırılması  durumu ise  her masalın kıssadan hissesi  olmayabiliyor.

    Yanılgılar başat sorunumuz ve öylesine çoğalıyorlar ki,  bu kuvvetli virüs çoğu insanın gerçekleri görme algısı  önünde  kocaman setler oluşturabiliyor. Bu virüs ne  havadan, sudan ne de ortak akıldan etkileniyor.   Bu masal belki birilerine farklı bir dünyanın olduğunu, körü körüne bağlanmanın insanı yozlaştırdığını ve en önemlisi de başkalarının gözüyle gerçekleri görmenin gerçek körlük olduğu inancını verir.

     Andersen’in ‘’ Kralın Yeni Giysileri’’  adlı masalını okurken şan, şöhret  ve erk yani güç sahibi insanların zaaflarını  ve zaafların  sadece onları değil  halkı da komik, acınası  duruma  düşürdüğünü bir kez daha anladım, ‘’Bizi anlatıyor.’’ hissi daha da kuvvetlendi bende.

    Masal bu,  deyip geçeriz ama unutmayalım ki halkın  hayal dünyasının ürünü olan bu anlatılar   aynadaki suretimiz gibidir.  Dev ve ejderhaları çıkartın,  gerisi  yaptıklarımız, ettiklerimizdir.

     Ülkenin birinde  kendini beğenen ve giyimine düşkün   bir kral yaşarmış.  Kralın giysi tutkusu  bir gün  bu  şehre   gelen iki dolandırıcının dikkatini çekmiş.  Herkese kendilerinin iyi terzi olduklarını anlatınca,  ünleri kralın kulağına  gider, kral onları saraya çağırır. Dolandırıcılar krala  dokudukları kumaşı öve öve bitiremezler; ancak bu kumaşlarının   önemli bir özelliği olduğunu krala söylerler.   Bu kumaştan yapılan giysileri  aptalların göremediğini , onların  yalnızca akıllı insanların görebildiğini  belirtirler.

    Söylenenleri duyunca  heyecanlanan  kral,  kendisine de o kumaştan elbise yapmalarını söylemiş.  Dolandırıcılar saraya yerleşirler,  çalışırlarken rahatsız edilmek istemediklerini ifade ederler.  Kral onay verir,  onların   tüm ihtiyaçlarını karşılar;   onlar da  gündüzleri boş tezgahın başında çalışıyor  gibi yapıp geceleri de  ipek, sırma ve mücevherleri  torbalarına doldururlar.

      Kral kumaşı çok merak etmesine rağmen onu   görüp göremeyeceği konusunda kendisine güvenemiyormuş.  Kumaşı görmesi için saraydan birini görevlendirir.  Görevli, sarayda boş tezgahın başında dolandırıcıları görür, onlar da elleriyle çalışıyorlarmış  gibi hareketler yaparlar. Oysa  görevli hiçbir şeyi  göremiyordu, bunu krala söyleyemezdi,  çünkü aptal durumuna düşmekten korkuyordu. Görevli,  kralın yanına gidip  kumaşı ve yapılan elbiseleri  över.  Kral saraya gelir, iki dolandırıcı onun elbisenin dikilmesi   için  ölçülerini alırlar. Bir yandan onu soyarlarken diğer  yandan  onu giydiriyorlarmış gibi yaparlar. Kral aynada kendine bakar, dehşete kapılır, üzerinde elbise göremez;  etrafındakiler kumaşı gördüğü halde bir tek  kendisinin görmemesine  şaşırır,  ama bunu kimseye belli etmez  Aynada iç çamaşırlarından başka bir şeyi  göremiyordu oysa.    

      Kral arabasıyla şehir gezisine çıkar, kralın yeni elbiselerini merak eden halk sokaklara çıkar .  Arabadaki çıplak kralı görünce   heyecanla bağırırlar:

    ‘’- Olağanüstü! Çok güzel! Kralın yeni giysisine bakın, desenler ve renkler harika!

   Yolun kenarında bekleyen halk, kralın giysisini övmek için birbirleriyle yarışır;  çünkü,  hiç kimse aptal ve yeteneksiz sanılmak istemiyordu.

   Kalabalığın içinden bir çocuk:

   ‘’ -- Kral çıplak! Kral çıplak!’’   diye bağırdı. Orada bulunanlar bunun üzerine                                                  -çocuktan cesaret alıp - kralın çıplak olduğunu , üzerinde iç çamaşırı dışında  başka bir şey olmadığını bağırarak söylerler.

     Kral bunları duyunca hatasını anlar,  ama  son pişmanlık fayda etmez, herkes onu çıplak görmüştü bir defa, dolandırıcılar  ise  çoktan sırra kadem basmışlardı.

   Bir çocuğun sesi bir kitlenin  gerçeği görmesini ve onu dillendirmesini sağlayabiliyor,    dileğimiz o çocuğun masaldan çıkıp dünyamıza ayak basmasıdır.     

DİĞER YAZILARI Namuslu Bir Ömür Üstüne 01-01-1970 03:00 Mart’ın Kadınları 01-01-1970 03:00 Bir Kadın, Bir Kadın Daha… 01-01-1970 03:00 Göç yollarında kadınlar…. 01-01-1970 03:00 Tencere Dibin Kara… 01-01-1970 03:00 Acıları Ortaklaştıramamak 01-01-1970 03:00 Adalet Hiç Uğramadı Buraya 01-01-1970 03:00 Babalar Ve Oğullar 01-01-1970 03:00 Camdandı Zeytin Dalı, Kırıldı… 01-01-1970 03:00 Çarpışan Kelimeleden Çıkan Çocukluk 01-01-1970 03:00 Kuyruklu Yalan ( Lar) Altında 01-01-1970 03:00 Bir Dağ Çiçeğidir Ömrün 01-01-1970 03:00 Akbabalar Gülümserken… 01-01-1970 03:00 Tarım İşçilerinden Geriye Kalan … 01-01-1970 03:00 Güle güle içki, sıradaki gelsin ! 01-01-1970 03:00 Boşanmaların nedeni kadın mı? 01-01-1970 03:00 Ceylan’ın Makarnası 01-01-1970 03:00 Ses’leri Yitirmek 01-01-1970 03:00 Gençliği Yutma Vaktidir Şimdi 01-01-1970 03:00 14 Şubat Ve Kadın Cinayetleri 01-01-1970 03:00 Sen de mi brütüs? 01-01-1970 03:00 Yaşam mı? Üstü kalsın! 01-01-1970 03:00 Zaman neyi unutturur? 01-01-1970 03:00 ‘’ Acıtan gerçek’’ 01-01-1970 03:00 Kurgu Ve Gerçek 01-01-1970 03:00 Baykuş 01-01-1970 03:00 Despot Bir Adamla Kimliksizleştirilen Bir Kadının Demokrasisi 01-01-1970 03:00 Seslerle Vicdanlara Dokunmak 01-01-1970 03:00 Yaşasın ! Herkes kadın doğum uzmanı ( !) 01-01-1970 03:00 Uslu Olmak Ya Da Olmamak 01-01-1970 03:00 Her Şehrin Hikayesi Bir Diğerine Benzer 01-01-1970 03:00 ‘’ Şimdi yeni şeyler söylemek lazım ’’ 01-01-1970 03:00 Görünen Köyün Meçhul Olmayan Hali 01-01-1970 03:00 Hangi sokağın, nerenin çocukları? 01-01-1970 03:00 ‘’ Ne Vakit Bir Yaşamak Düşünsem ’’* 01-01-1970 03:00 Rüyası Unutturulan Adam 01-01-1970 03:00 Tarih Ve Fil 01-01-1970 03:00 Akbabalar Ve Kelebekler 01-01-1970 03:00 ESKİ YILın YENİsi 01-01-1970 03:00 Aperatif Yazı 01-01-1970 03:00 Efsane Hüso 01-01-1970 03:00 Soraya’yı Taşlamak 01-01-1970 03:00 20 Kasım’ın Düşündürdükleri 01-01-1970 03:00 N. Ç. 01-01-1970 03:00 Vicdanın milliyeti olur mu? 01-01-1970 03:00 Nazım Hikmet Ve Hasret 01-01-1970 03:00 Sanatçının Sosyal Sorumluluğu 01-01-1970 03:00 Yazmak insanı mutsuz eder mi? 01-01-1970 03:00 Mevsimlik Çocuk İşçilerin Dramı 01-01-1970 03:00 Matrak bir film! 01-01-1970 03:00 Ayardan Düşen Polemikler 01-01-1970 03:00 Liste(Siz)Ler 01-01-1970 03:00 İnsan Yaşadığı Yere Benzermiş 01-01-1970 03:00 Basında Deprem 01-01-1970 03:00 Normal doğum mu, o da ne? 01-01-1970 03:00 Enstantaneler 01-01-1970 03:00 Garip Bir Kayıp İlanı 01-01-1970 03:00 Gülelim mi, ağlayalım mı? 01-01-1970 03:00 Kayıt Altına Alınamayan Kayıplar 01-01-1970 03:00 Gidenlerin Ardından 01-01-1970 03:00 Arife tarif gerekmez ya arif yoksa? 01-01-1970 03:00 Mecnunun Leylası 01-01-1970 03:00 Kadınlar Yürüyor 01-01-1970 03:00 ‘’ Ben sizin babanızım, ben ne dersem o olur.’’ 01-01-1970 03:00 Duyarsızların Duyarlılığı 01-01-1970 03:00 İnce Dokunuşlar 01-01-1970 03:00 Ultra Özgürlük 01-01-1970 03:00 Kirli Yüzlere Maske 01-01-1970 03:00 Kaymaklı Şiddet Satılıyor 01-01-1970 03:00 Çelişkiler Yumağı 01-01-1970 03:00 Maden İşçileri 01-01-1970 03:00 Demokrasi kaç lira? 01-01-1970 03:00 Kadın Ve Nehir 01-01-1970 03:00 Arayış 01-01-1970 03:00 Düello 01-01-1970 03:00