Çelişkiler Yumağı

Aynur Sel

01-01-2010 01:00

       Gece çözülmüş, gece bedbaht, gündüze yol vermek istemiyor;    kapıda bekleyen anılara göz kırpmıyor inadına.  Birileri kabullenmese de gece  tarihin okkalı tokadına  tercih etmiş gülistanı ve içinde biriktikçe hasret  gönül bahçesini tarumar etmiş.    Kimi sözün büyüleyici yanına kimi de gururla bir  sözün savaşları bile nihayete erdirdiği hükmüne sığınmış. Sözler bazen de kendisini diline dolayandan, söyleyenden korkar olmuş. Siyasetteki gerilime  bakarsanız bunun en acı örneklerini bulabilirsiniz.          Hayatta ‘iz‘ bırakanları değil,  iz’lerden hayatlar yarattığımızdan olacak ki  her sabah tedirginlikle gözlerimizi açıyoruz.  Bu sebepten  insanların kendilerini ifade etmelerinden korkuyoruz. Olur ya bizim benimsemediğimiz,  hoşumuza gitmeyen  kelimeler çıkıverir ağızlarından. Biz  o zaman  siyasetin orta yerine gömülü  kalırız, tarihin  bizi aklayıp aklamayacağını  da zaman gösterecektir. Bataklıktan çıkmak için nice ‘hayırlı’ yollara başvururuz. Baktık ki kurtuluş yok  makaraya saracak birilerini buluruz.               Halk arasında yaygın bir kullanım vardır:  İnsan  bohçasında olanı satar, diye.  İyi satıp satmama,  kelimeleri ustaca seçip etkili bir diyalog geliştirmene bağlı. Her kesime bohçandakilerden vermek istiyorsan, satmak istediklerinin niteliklerini öveceksin. Bunlar benim yandaşım bunlara iyisini  vereyim, diğerlerine de kötüsü kalır  diyorsan da tercih senin. Bir daha oralarda boy gösterme cesareti  bulamazsın.                  Geçen senelerin bugünden bir farkı yok, çünkü  bugün geçmişin suyuyla besleniyor. Anlayışlarımız ve alışkanlıklarımız  değişmediği sürece bu böyle devam edecektir. Bazen bilmemek bilmekten iyidir diye düşünüyorum, hiç olmazsa kaygısız yaşarsınız. Gökyüzündeki hengamenin yağmura davetiye çıkardığını, yağmur damlalarının zamanında düştüğünü yaşayarak öğrenirsiniz. Geleceğin nasıl şekilleneceğini, getirisini götürüsünü hesaplamadan  rahatça koltuğunuza kurulup televizyonunuzu izlersiniz.                 Konuşurken lafım nereye gider, kime konar, kimi incitir diye düşünmezsiniz. Merak etmeyin  sizin yerinize düşünen de var, düşündüğünü uygulayan da. Hatta sizin iyi niyetinizi paraya çevirip milyarder olanlar bile var.            Kısa zaman önce ortaya çıkan, ancak siyasetin yoğun gündeminden çok fazla dillendirilmeyen  ‘ Vekaleten  Kurban  Bağışı’ ile ilgili vurguna bakın, tüyleriniz diken diken olur.  Hani vekalet verdiğiniz halde kesilmeyen fakat kesilmiş gibi gösterilen  kurbanlıklarınız…  Tüm işlemler resmiyete uygun yapılmış,  makbuzlar bile  kesilmiş. Çeşitli kurum, kuruluş ve dernekler adına hareket edip verdiğiniz paralarla zengin olan  uyanıklara nasıl bir vebal yazılmış bilmiyorum. Bildiğim tek şey bu vurgunu yapanların vicdanlarının sızlamayacak kadar basit olduklarıdır.  İyi niyeti sorguladığımız zaman etrafımızdakilerden tepki alıyoruz. Özellikle  son yıllarda bu  niyetle yapılan yardımların kimleri zengin ettiğini görüyoruz. Şeffaflık  olmadığı sürece  de biz   vurgun üzerine vurgun yapanların  haberlerini izleriz.                  Çevrenizde, yörenizde maddi durumu kötü olan, gerçekten bakıma muhtaç kişiler  mutlaka vardır. İlle de bir iyilik yapmak istiyorsanız ellerinizle yapın ve yaptıklarınıza gözleriniz şahit olsun. Hiç olmazsa   içiniz rahat olur, kaygılanmazsınız. Toplumsal yardımlaşma ve dayanışma adı altında birilerine vurgun kapısı açmamış olursunuz, birileri sizin masumiyetinizi kirletmemiş olur. Toplumsal çelişkilerimiz o kadar fazla ki hangisine nereden giriş yapacağınızı bazen şaşırıyorsunuz.
       Bazen düşünüyorum da  bir insanın çok okuması ya da yazması, bir kimliğinin olması  onu kafatasçılıktan kurtarmaya yetmeyebiliyor. Bir bakıyorsunuz ki engin hoşgörüye dizilen  pırlanta değerinde sözler  hiçbir engele takılmadan  karışıyor evrene. Yunus Emre ve Mevlanalar düşmüyor dillerinden.  Yapılanlara bakıyorsunuz ne sevgiden ne de hoşgörüden izler taşıyor. Sadece şaşırıyorum, her defasında riyakarlık rolünü en iyi şekilde oynadığımızı düşünüyorum.  
DİĞER YAZILARI Namuslu Bir Ömür Üstüne 01-01-1970 03:00 Mart’ın Kadınları 01-01-1970 03:00 Bir Kadın, Bir Kadın Daha… 01-01-1970 03:00 Göç yollarında kadınlar…. 01-01-1970 03:00 Tencere Dibin Kara… 01-01-1970 03:00 Acıları Ortaklaştıramamak 01-01-1970 03:00 Adalet Hiç Uğramadı Buraya 01-01-1970 03:00 Babalar Ve Oğullar 01-01-1970 03:00 Camdandı Zeytin Dalı, Kırıldı… 01-01-1970 03:00 Çarpışan Kelimeleden Çıkan Çocukluk 01-01-1970 03:00 Kuyruklu Yalan ( Lar) Altında 01-01-1970 03:00 Bir Dağ Çiçeğidir Ömrün 01-01-1970 03:00 Akbabalar Gülümserken… 01-01-1970 03:00 Tarım İşçilerinden Geriye Kalan … 01-01-1970 03:00 Güle güle içki, sıradaki gelsin ! 01-01-1970 03:00 Boşanmaların nedeni kadın mı? 01-01-1970 03:00 Ceylan’ın Makarnası 01-01-1970 03:00 Ses’leri Yitirmek 01-01-1970 03:00 Gençliği Yutma Vaktidir Şimdi 01-01-1970 03:00 14 Şubat Ve Kadın Cinayetleri 01-01-1970 03:00 Sen de mi brütüs? 01-01-1970 03:00 Yaşam mı? Üstü kalsın! 01-01-1970 03:00 Zaman neyi unutturur? 01-01-1970 03:00 ‘’ Acıtan gerçek’’ 01-01-1970 03:00 Kurgu Ve Gerçek 01-01-1970 03:00 Baykuş 01-01-1970 03:00 Despot Bir Adamla Kimliksizleştirilen Bir Kadının Demokrasisi 01-01-1970 03:00 Seslerle Vicdanlara Dokunmak 01-01-1970 03:00 Yaşasın ! Herkes kadın doğum uzmanı ( !) 01-01-1970 03:00 Uslu Olmak Ya Da Olmamak 01-01-1970 03:00 Her Şehrin Hikayesi Bir Diğerine Benzer 01-01-1970 03:00 ‘’ Şimdi yeni şeyler söylemek lazım ’’ 01-01-1970 03:00 Görünen Köyün Meçhul Olmayan Hali 01-01-1970 03:00 Hangi sokağın, nerenin çocukları? 01-01-1970 03:00 ‘’ Ne Vakit Bir Yaşamak Düşünsem ’’* 01-01-1970 03:00 Rüyası Unutturulan Adam 01-01-1970 03:00 Tarih Ve Fil 01-01-1970 03:00 Akbabalar Ve Kelebekler 01-01-1970 03:00 Çıplak Kral 01-01-1970 03:00 ESKİ YILın YENİsi 01-01-1970 03:00 Aperatif Yazı 01-01-1970 03:00 Efsane Hüso 01-01-1970 03:00 Soraya’yı Taşlamak 01-01-1970 03:00 20 Kasım’ın Düşündürdükleri 01-01-1970 03:00 N. Ç. 01-01-1970 03:00 Vicdanın milliyeti olur mu? 01-01-1970 03:00 Nazım Hikmet Ve Hasret 01-01-1970 03:00 Sanatçının Sosyal Sorumluluğu 01-01-1970 03:00 Yazmak insanı mutsuz eder mi? 01-01-1970 03:00 Mevsimlik Çocuk İşçilerin Dramı 01-01-1970 03:00 Matrak bir film! 01-01-1970 03:00 Ayardan Düşen Polemikler 01-01-1970 03:00 Liste(Siz)Ler 01-01-1970 03:00 İnsan Yaşadığı Yere Benzermiş 01-01-1970 03:00 Basında Deprem 01-01-1970 03:00 Normal doğum mu, o da ne? 01-01-1970 03:00 Enstantaneler 01-01-1970 03:00 Garip Bir Kayıp İlanı 01-01-1970 03:00 Gülelim mi, ağlayalım mı? 01-01-1970 03:00 Kayıt Altına Alınamayan Kayıplar 01-01-1970 03:00 Gidenlerin Ardından 01-01-1970 03:00 Arife tarif gerekmez ya arif yoksa? 01-01-1970 03:00 Mecnunun Leylası 01-01-1970 03:00 Kadınlar Yürüyor 01-01-1970 03:00 ‘’ Ben sizin babanızım, ben ne dersem o olur.’’ 01-01-1970 03:00 Duyarsızların Duyarlılığı 01-01-1970 03:00 İnce Dokunuşlar 01-01-1970 03:00 Ultra Özgürlük 01-01-1970 03:00 Kirli Yüzlere Maske 01-01-1970 03:00 Kaymaklı Şiddet Satılıyor 01-01-1970 03:00 Maden İşçileri 01-01-1970 03:00 Demokrasi kaç lira? 01-01-1970 03:00 Kadın Ve Nehir 01-01-1970 03:00 Arayış 01-01-1970 03:00 Düello 01-01-1970 03:00