Bir Dağ Çiçeğidir Ömrün

Aynur Sel

30-10-2013 20:59

 Sevda bitti mi bir anlam kazanıyor  yürekte, bu beylik lafın anlamsızlığı bilineni tekrar etmekten geliyor.  Neden tersini denemekten korkuyoruz ki? Sevdamıza yaşıyorken,  yüreğimizle  sahip çıkmanın neresi kötü?

   Bir amelesin  fabrikada,   kırık düşlerinle beraber. Bir sağa vurursun yelkeni bir sola, sabaha   sağlam çıkabilmek umuduyla. İki yakan bir araya  gelmez, ne kadar  getirmeye çalışsan da . Bir gazete,  bir dergi, hele bir de sinema   lükstür hayatında.  Senin ekmeğinden besleniyor  patronun, hastalığın, günbegün  sararıp  solman ,  kaç yıllık, günlük ömrünün kaldığı kimin  umurunda.?   Angarya işlerle tüketeceksin ömrünü belki de.

    Günün birinde konu  komşu  toplanıp sokak arasında,   bir  işçi Hasan  varmış  diyecekler, kısa ömrünü ah’larla anlatacaklar  çocuğuna..

     Aman  sana  bu yıl bir şey olmasan işçi Hasan, herkes için kıymetlisin  ne de olsa ;  çünkü  yerel  seçimler  var.

  Günahları  omuzlarında  biriktirenler hala  insanların giyecekleriyle, özgürlük alanlarıyla  uğraşıyorlar. Onlar uğraşadursunlar bu oyunlarla, asıl sorun bizim bu oyunlara gelmemiz.      Seçim  yaklaşıyor, birkaç ay  yalancı  baharlar  çalacak  kapınızı oy hatırına.

   Gülümseyeceksiniz  işçi Hasan misali.

   Yaptıklarını devasa hizmetler gibi görüp koca koca  kitaplara sığdırmaya  çalışanları asli görevlerinin  dışında  çooook  farklı  şeyler  yapmış gibi görünecekler size. Gözümüzü boyayıp kısa  süreli de olsa ekmeğimize yağ sürecekler.

      Bu yalanlara kanıp  aldanacaksınız işçi   Hasan  misali.

 Örümcek kapanı gibidir  hayat, içeri girdiğinizde  bilinen tanıdık hikayeler anlatılır  size.  Kiminin  top sakalıyla uğraşırlar, kiminin mini eteğiyle;  yıllardır türbanı alet ettiklerini unutarak. Ortak söylem ve yaptırımlar konusunda her defasında sınıfta  kalmışız. Halbuki ortak ağız geliştirip ‘’ Çekin elinizi  türbanımızdan, top sakalımızdan, mini eteğimizden ‘’ desek,   bizimle uğraşma cesaretleri olmayacaktır.    Yaşadıklarımızdan ders  çıkarma  gibi  mantıklı hesaplamalar içine girmediğimizden,  denenmişi denemek daha  cazip gelecek bize eskisi  gibi.

      Çünkü biz yeni şiirler dinlemekten korkan insanlarız.  Eskiye sığınıp  ruhumuzu okşayan kelimelerle yetinip erzak kuyruğunda  son  nefesimizi vermeyi, kederli yanımızla yetinebilmeyi  görevlerimizden  biri saymışız. Ve düşlerimizdeki  hayata dair kaçakçı yanımız bir arpa boyu yol  kat  etmeyecek  böylelikle.

       Yaşlı duvarcılar  ellerinde malalarla egemenlerin  duvarlarını sıvayacaklar günahlarıyla beraber,  bir sigorta bile çok  görülecek onlara. Onlar da ölümü düşünüp sıtmaya razı olacaklar yaşamak  uğruna.  

       Gerçekleri parantezden  çıkarın artık.

        Düşünmek yasak, düşündüğünü söylemek  katmerli yasaklardan,  mırıldanmak günah,  her gözde, her  yüzde   günah  keçisi arama paranoyası sarmış bizi.

       Bir  cesaret eli uzanıyor:   ‘’Gidin  ey kuşlardan korkanlar !  Sizin olsun tacınız, tahtınız; özgürlük  şarkısı yeter bize.   Gölgelerinden  korkanlar yakışmıyor bize.’’

 Sadece gölgelerinden korkanlar mı?   Ya seslerden korkanlara ne demeli? Çizgilerin  büyülü gücüne inanmayanlar  karikatürü  zaman öldürme olarak  görüyorlar.   Düşüncelere vurulan kamçılar, zincirler… Modern  yüzyılın köleliğini anlatan  gözyaşları…   Kaç sahnedir,  kaç oyundur, nerde – nasıl oynanır bütün  bu oyunlar. Bir bileni vardır elbet, oyunun el değiştirmesini istemez.  Bu kumardaki hilelerden olsa bazen yanlış yerde ve  zamanda doğduğunuzu düşünürsünüz.  Kalabalıklar içinde kalın  çizgilerle çizilir hayatınız. Bir kişi ya da grup, toplum olmanız bir anlam ifade etmez.  Topyekun suçlu  aranır mahallenizde.

 

          Kendi samimiyetimizi sınayacak duruma gelmedik mi daha, ne dersiniz? 

DİĞER YAZILARI Namuslu Bir Ömür Üstüne 01-01-1970 03:00 Mart’ın Kadınları 01-01-1970 03:00 Bir Kadın, Bir Kadın Daha… 01-01-1970 03:00 Göç yollarında kadınlar…. 01-01-1970 03:00 Tencere Dibin Kara… 01-01-1970 03:00 Acıları Ortaklaştıramamak 01-01-1970 03:00 Adalet Hiç Uğramadı Buraya 01-01-1970 03:00 Babalar Ve Oğullar 01-01-1970 03:00 Camdandı Zeytin Dalı, Kırıldı… 01-01-1970 03:00 Çarpışan Kelimeleden Çıkan Çocukluk 01-01-1970 03:00 Kuyruklu Yalan ( Lar) Altında 01-01-1970 03:00 Akbabalar Gülümserken… 01-01-1970 03:00 Tarım İşçilerinden Geriye Kalan … 01-01-1970 03:00 Güle güle içki, sıradaki gelsin ! 01-01-1970 03:00 Boşanmaların nedeni kadın mı? 01-01-1970 03:00 Ceylan’ın Makarnası 01-01-1970 03:00 Ses’leri Yitirmek 01-01-1970 03:00 Gençliği Yutma Vaktidir Şimdi 01-01-1970 03:00 14 Şubat Ve Kadın Cinayetleri 01-01-1970 03:00 Sen de mi brütüs? 01-01-1970 03:00 Yaşam mı? Üstü kalsın! 01-01-1970 03:00 Zaman neyi unutturur? 01-01-1970 03:00 ‘’ Acıtan gerçek’’ 01-01-1970 03:00 Kurgu Ve Gerçek 01-01-1970 03:00 Baykuş 01-01-1970 03:00 Despot Bir Adamla Kimliksizleştirilen Bir Kadının Demokrasisi 01-01-1970 03:00 Seslerle Vicdanlara Dokunmak 01-01-1970 03:00 Yaşasın ! Herkes kadın doğum uzmanı ( !) 01-01-1970 03:00 Uslu Olmak Ya Da Olmamak 01-01-1970 03:00 Her Şehrin Hikayesi Bir Diğerine Benzer 01-01-1970 03:00 ‘’ Şimdi yeni şeyler söylemek lazım ’’ 01-01-1970 03:00 Görünen Köyün Meçhul Olmayan Hali 01-01-1970 03:00 Hangi sokağın, nerenin çocukları? 01-01-1970 03:00 ‘’ Ne Vakit Bir Yaşamak Düşünsem ’’* 01-01-1970 03:00 Rüyası Unutturulan Adam 01-01-1970 03:00 Tarih Ve Fil 01-01-1970 03:00 Akbabalar Ve Kelebekler 01-01-1970 03:00 Çıplak Kral 01-01-1970 03:00 ESKİ YILın YENİsi 01-01-1970 03:00 Aperatif Yazı 01-01-1970 03:00 Efsane Hüso 01-01-1970 03:00 Soraya’yı Taşlamak 01-01-1970 03:00 20 Kasım’ın Düşündürdükleri 01-01-1970 03:00 N. Ç. 01-01-1970 03:00 Vicdanın milliyeti olur mu? 01-01-1970 03:00 Nazım Hikmet Ve Hasret 01-01-1970 03:00 Sanatçının Sosyal Sorumluluğu 01-01-1970 03:00 Yazmak insanı mutsuz eder mi? 01-01-1970 03:00 Mevsimlik Çocuk İşçilerin Dramı 01-01-1970 03:00 Matrak bir film! 01-01-1970 03:00 Ayardan Düşen Polemikler 01-01-1970 03:00 Liste(Siz)Ler 01-01-1970 03:00 İnsan Yaşadığı Yere Benzermiş 01-01-1970 03:00 Basında Deprem 01-01-1970 03:00 Normal doğum mu, o da ne? 01-01-1970 03:00 Enstantaneler 01-01-1970 03:00 Garip Bir Kayıp İlanı 01-01-1970 03:00 Gülelim mi, ağlayalım mı? 01-01-1970 03:00 Kayıt Altına Alınamayan Kayıplar 01-01-1970 03:00 Gidenlerin Ardından 01-01-1970 03:00 Arife tarif gerekmez ya arif yoksa? 01-01-1970 03:00 Mecnunun Leylası 01-01-1970 03:00 Kadınlar Yürüyor 01-01-1970 03:00 ‘’ Ben sizin babanızım, ben ne dersem o olur.’’ 01-01-1970 03:00 Duyarsızların Duyarlılığı 01-01-1970 03:00 İnce Dokunuşlar 01-01-1970 03:00 Ultra Özgürlük 01-01-1970 03:00 Kirli Yüzlere Maske 01-01-1970 03:00 Kaymaklı Şiddet Satılıyor 01-01-1970 03:00 Çelişkiler Yumağı 01-01-1970 03:00 Maden İşçileri 01-01-1970 03:00 Demokrasi kaç lira? 01-01-1970 03:00 Kadın Ve Nehir 01-01-1970 03:00 Arayış 01-01-1970 03:00 Düello 01-01-1970 03:00