Basında Deprem

Aynur Sel

13-03-2011 09:38

   Gerçek depreme ilişkin bir iki not…

    Bir amacı olmayanlar için yaşam nefes alıp vermekten ibarettir, gerisi boş bir sayfadır, tatlı bir rüyadır.

   Gelişmemiş ya da gelişmekte olan ülkeler için deprem ya da felaket  karşı konulamaz bir yıkımdır. ‘’Eninde sonunda kıyamet kopacaktır, bunun için fazla çabaya gerek yoktur, yani kaderden kaçınılmaz’’ anlayışı bu tür doğal afetlerle birleşince  beyinlerde tam bir afet meydana gelir.   Bizde  olduğu gibi  depremden depreme korkuya kapılıp , bir hafta on gün sonra  depremi unutup giderler.

  Japonya depreme alışık, depremlerle yaşamayı öğrenmiş bir devlet.   Japonya’nın yerinde gelişmemiş ya da gelişmekte olan bir ülkenin başına böyle bir  felaket gelmiş olsaydı onların durumunu düşünemiyorum bile. Herhalde tümüyle dünya haritasından silinirlerdi.

 

                 8 MART’A DAİR BİRKAÇ CÜMLE

        Kadınlar  bir şekilde  şiddete maruz kalıyor yine. Özellikle geçen yıldan bu yana  eski  kocaları tarafından katledilme moda haline geldi ve bu hastalık gittikçe  yayılıyor.  Hala bazıları 8 Mart’ı irdeleyebiliyor, gereksizliğini savunabiliyor. Neyse ki  olayın iyi tarafı kadınlar hızlı bir şekilde örgütleniyor ‘’şiddet’’ olgusu onları birleştiriyor,  şiddete karşı ortak ses olma yolunda adımlar atabiliyorlar artık. Nasırlaşmış  vicdanlara kendilerini ifade etme imkanını yaratma gücünün kendilerinde olduğunu biliyorlar.

 

                          VE  BASINDA DEPREM…

      Yandaş mı, candaş mı  --tam olarak bilemiyorum adını – medya özgür, kendine bir alan yaratmış durumda, diğerleri özgür olmasa da olur.  Yakında muhalif gazetecilere de  ‘’ Biz kaleminizi bıraktırmadan siz kendiliğinden kalem bırakın, bizi fazla yormayın ’’ diyecekler.  Sonra bazıları da çıkıp  gazetecilik ahlakından dem vuracak. O kanal benim, bu kanal senin gezip  hak ve özgürlüklerden bahsedecek.

     Ben vatandaş olarak çok merak  ediyorum. Siyasi partiler,    kendilerini öven, övmekle yetinmeyip  yerlere göklere sığdıramayan özellikle bazı gazeteci ve yazarlara  nasıl bir  açılım yapacak acaba?  Kısa süre içinde bütün bunlar açığa çıkacaktır, sanırım. Bazı gazeteci-yazarlara gerçekten şaşıyorum. Bir siyasetçinin bir konuda yanlı düşünmesi doğaldır; çünkü farklı bir ses oluştu mu, ona o  koltuğa bir daha oturmama cezası verirler. Herkes bunu göze almayabilir. Biliyorsunuz biz millet olarak koltukları çok severiz, aileden  bize kalan miras gibi onlara sarılırız, kimsenin  ona göz dikmesine de müsaade etmeyiz, göz dikenin gözlerini oyarız.

   Bir zamanların kısmi muhalifleri şimdi yandaş oluyorlar, bir zamanların yandaşı da muhalif. Bu trajik  aynı zamanda komik  durumları anlamıyorum, biri bana bu halleri tercüme etse sevinirim. Dünya durup devran mı dönüyor ya da tersi mi oluyor bu basına, bunu da anlamış değilim.

  Basın işleriyle uğraşan biri   her şeye rağmen yani  tüm yıldırmalara, sindirmelere karşı -  yüreğinde  az da olsa gazetecilik mesleğine  sevgisi varsa  ve bu mesleğe  saygı duyuyorsa - basının  özgürlüğü adına sesini yükseltebilmelidir.

     Basın mensubu iki yüzlü olmamalı, nerede bir olumsuzluk yaşanıyorsa oranın sesi olabilmelidir. İşine gelen bir durumu pohpohlayıp işine gelmeyen bir durumu yıllarca görmezden gelirsen dürüst değilsin, gazetecilik mesleğini kötü emellerine aracı kılma. Basın özgür olmazsa korkak, güneşten çekinen cılız çiçeklerle donatılır her yer. Siz söyleyin bu çiçeklerin kime,  hangimize, neye faydası olur?  

    İyi ki varsın İklim Bayraktar (!)  Sen olmasaydın gazeteciler ve siyasetçiler neyi konuşacaktı?  bilemiyorum.   Alın size basın özgürlüğü işte!

     Hayat hızlı bir trenmiş, ben yetişemiyorum. Özsaygılarını yitirenlerin içinde kalma telaşıdır aslında  beni yoran, ümitsizliğe düşüren.          

DİĞER YAZILARI Namuslu Bir Ömür Üstüne 01-01-1970 03:00 Mart’ın Kadınları 01-01-1970 03:00 Bir Kadın, Bir Kadın Daha… 01-01-1970 03:00 Göç yollarında kadınlar…. 01-01-1970 03:00 Tencere Dibin Kara… 01-01-1970 03:00 Acıları Ortaklaştıramamak 01-01-1970 03:00 Adalet Hiç Uğramadı Buraya 01-01-1970 03:00 Babalar Ve Oğullar 01-01-1970 03:00 Camdandı Zeytin Dalı, Kırıldı… 01-01-1970 03:00 Çarpışan Kelimeleden Çıkan Çocukluk 01-01-1970 03:00 Kuyruklu Yalan ( Lar) Altında 01-01-1970 03:00 Bir Dağ Çiçeğidir Ömrün 01-01-1970 03:00 Akbabalar Gülümserken… 01-01-1970 03:00 Tarım İşçilerinden Geriye Kalan … 01-01-1970 03:00 Güle güle içki, sıradaki gelsin ! 01-01-1970 03:00 Boşanmaların nedeni kadın mı? 01-01-1970 03:00 Ceylan’ın Makarnası 01-01-1970 03:00 Ses’leri Yitirmek 01-01-1970 03:00 Gençliği Yutma Vaktidir Şimdi 01-01-1970 03:00 14 Şubat Ve Kadın Cinayetleri 01-01-1970 03:00 Sen de mi brütüs? 01-01-1970 03:00 Yaşam mı? Üstü kalsın! 01-01-1970 03:00 Zaman neyi unutturur? 01-01-1970 03:00 ‘’ Acıtan gerçek’’ 01-01-1970 03:00 Kurgu Ve Gerçek 01-01-1970 03:00 Baykuş 01-01-1970 03:00 Despot Bir Adamla Kimliksizleştirilen Bir Kadının Demokrasisi 01-01-1970 03:00 Seslerle Vicdanlara Dokunmak 01-01-1970 03:00 Yaşasın ! Herkes kadın doğum uzmanı ( !) 01-01-1970 03:00 Uslu Olmak Ya Da Olmamak 01-01-1970 03:00 Her Şehrin Hikayesi Bir Diğerine Benzer 01-01-1970 03:00 ‘’ Şimdi yeni şeyler söylemek lazım ’’ 01-01-1970 03:00 Görünen Köyün Meçhul Olmayan Hali 01-01-1970 03:00 Hangi sokağın, nerenin çocukları? 01-01-1970 03:00 ‘’ Ne Vakit Bir Yaşamak Düşünsem ’’* 01-01-1970 03:00 Rüyası Unutturulan Adam 01-01-1970 03:00 Tarih Ve Fil 01-01-1970 03:00 Akbabalar Ve Kelebekler 01-01-1970 03:00 Çıplak Kral 01-01-1970 03:00 ESKİ YILın YENİsi 01-01-1970 03:00 Aperatif Yazı 01-01-1970 03:00 Efsane Hüso 01-01-1970 03:00 Soraya’yı Taşlamak 01-01-1970 03:00 20 Kasım’ın Düşündürdükleri 01-01-1970 03:00 N. Ç. 01-01-1970 03:00 Vicdanın milliyeti olur mu? 01-01-1970 03:00 Nazım Hikmet Ve Hasret 01-01-1970 03:00 Sanatçının Sosyal Sorumluluğu 01-01-1970 03:00 Yazmak insanı mutsuz eder mi? 01-01-1970 03:00 Mevsimlik Çocuk İşçilerin Dramı 01-01-1970 03:00 Matrak bir film! 01-01-1970 03:00 Ayardan Düşen Polemikler 01-01-1970 03:00 Liste(Siz)Ler 01-01-1970 03:00 İnsan Yaşadığı Yere Benzermiş 01-01-1970 03:00 Normal doğum mu, o da ne? 01-01-1970 03:00 Enstantaneler 01-01-1970 03:00 Garip Bir Kayıp İlanı 01-01-1970 03:00 Gülelim mi, ağlayalım mı? 01-01-1970 03:00 Kayıt Altına Alınamayan Kayıplar 01-01-1970 03:00 Gidenlerin Ardından 01-01-1970 03:00 Arife tarif gerekmez ya arif yoksa? 01-01-1970 03:00 Mecnunun Leylası 01-01-1970 03:00 Kadınlar Yürüyor 01-01-1970 03:00 ‘’ Ben sizin babanızım, ben ne dersem o olur.’’ 01-01-1970 03:00 Duyarsızların Duyarlılığı 01-01-1970 03:00 İnce Dokunuşlar 01-01-1970 03:00 Ultra Özgürlük 01-01-1970 03:00 Kirli Yüzlere Maske 01-01-1970 03:00 Kaymaklı Şiddet Satılıyor 01-01-1970 03:00 Çelişkiler Yumağı 01-01-1970 03:00 Maden İşçileri 01-01-1970 03:00 Demokrasi kaç lira? 01-01-1970 03:00 Kadın Ve Nehir 01-01-1970 03:00 Arayış 01-01-1970 03:00 Düello 01-01-1970 03:00