Akbabalar Gülümserken…

Aynur Sel

14-10-2013 20:58

     Hangi hikayeyi dinlesek de en çok yaşanmışlıklar, yarım bırakılanlar, çok görülenler  kanatır yüreğimizi.    Savaşların çirkin yüzüne tanıklık  edenlerin gerçek duygularına  kim tercüman  olabilir ki ?  O yaşanmamışlıkları, yarım  bırakılanları  kim tamamlayabilir ki?

      Neler  söylenmeli  savaşlar üstüne?  Büyük pastayı koymuşsun ortaya Tanrım, pastanın ortasına kadınları, çocukları, gençleri… Masanın etrafında kol kola girmiş akbabalar, halaya durmuşlar sanki, her birinin  görevi kendilerince noterlik yapmak.  Fırsatını kim  bulsa  önce diğerinin  leşine konacak. 

     Yazın uzun ve sıcak günlerini  savaştan beslenen savaş çığırtkanlarının  çığlıklarıyla geçirdik. Savaş, öfkeleri  yok etmedi, biledikçe biledi ve insanlık düşmanlarının iştahını daha da kabarttı.  Kapalı kapılar arkasında büyük pastanın  bölüşümünde kime ne  düştü, kim ne dedi  bilmiyoruz.   Ama şunu biliyoruz:  Savaşı isteyenler kana  susayanlardı,  onların umurunda  değildi yitip gidenler, yurdundan edilenler, sürgünler...                                                                   Demokrasi sevdalısı kesilmiş  başımıza,   demokrat olmayanlar, egemenler, iktidarlarını süreklileştirmek isteyenler.

       Bize   demokrasi dersi verenlerin ve onları destekleyenlerin  başarıları  Irak’ta  hala sergilenmekte.   Artık, ne  ana  haber  bültenlerinde yer alıyor  ne de   son dakika haberi  olarak veriliyor orada yaşananlar. Her gün orada  bombalı araçlar patlıyor: 70-80 ya da 90 ölü…     Haber kısa, telaffuzu   kimilerince  kolay…

     İşgal edilmiş şehirlerin  bütün sokakları kan ve  bela  kokuyor.

     Kuşlar  havalanmaya  çalışırken devreye giriyor keskin  nişancılar, her köşe başını mesken tutarak..   Kuşlar dağılıyor,  düşüyorlar yerlere, sürükleniyorlar köşelere, ara sokaklara ama  yine de yılmıyorlar, yıldırmaya çalışıyorlar  cellatlarını.  Başka kuşların ölümüne üzülüp gözyaşı dökenler kendi kuşlarının ölümüne seviniyorlar. Bazı akbabalar başlarını kuma gömerken, bazıları da niyet okumaya devam ediyor.

     Gözü pek gençlerin   sokakta büyüyor Tanrım ,  diye  bağırıyor asi bir genç, ellerini havaya  kaldırarak.  Bir heybesinde kardeşlik diğerinde barışı taşıyarak  düşüveriyor  topların,  tüfeklerin  arasına. Sesler ve sisler birbirine karışıyor sokakta. Yığılıveriyor bir başka genç onun yanına,  sitem  sözcükleri bile dökülemiyor dudaklarından.  Fırsatları olsa, ‘ Bize demokrasi dersi verenlerin oyunu bu, oyuna gelmeyin diyecekler  belki de . Bunu söyleyecek zamanları bile olmuyor.

 

      Bir günümüzü sıkıntılarla, kaygılarla geçmişe gömerken diğer günün sabahına  bir başka gerçekle uyanıyoruz..  Ne zaman  ‘’ Bir gün kadınlar da özgürlük  şarkısı söyleyecek                      elbet .’’  desem bir  kadın  daha   saçlarından sürükleniyor köşe bucak,  bir kadın daha vuruluyor sokak ortasında. Birken  ikiye, ikiyken  beşe katlandı kadın cinayetleri. Katmerleşen   koca şiddetiyle  baba şiddeti yarışır oldu adeta. Bir baba,  kızını kalbinden  vurmuş, sağken  bir türlü  ulaşamadığı yere…   Sırtından vursaydı  kızını   ‘’kalleş’’ olarak nitelendirilecekti  ya, gurur meselesi yapmış anlaşılan. Tüm kinini, zavallılığını 17- 18  yıldır  ulaşamadığı  kalpten  çıkarmış. Bileklerindeki kelepçeyle gururla yürüyor olmalı, kızını yok etmenin mutluluğunu yaşıyor zavallı ( ! )  Artık ölse de gam yemezmiş. ( ! )                                                                                                                               Şiddet içeren tüm kelimelere isyan ediyor kalbim, diri diri  gömülen umutlar karşısında  tutuluyor dilim. Dünyanın her tarafında  kadına yönelik şiddet haberleri geliyor. Kadın örgütlendikçe, güçlendikçe  korku salıyor hükmetmeyi sevenlerin  kalbine.

      Sudan’da bir kadın  akrabası olmayan bir erkeğin arabasına bindi, diye kırbaçlanıyor güvenlik memurları tarafından . Her bir kırbaç kadının  çığlıklarını gömüyor dört duvar arasına..  Kadın  ‘’ ah’’   çektikçe erkeğin yüzünde  sanki  bir  ‘’ oh’’  fırlıyor.                                               Öldürülmekle, dövmekle  kadınların yılacağı sanılıyor. Kadın kendini var kılmaya  çalıştıkça erkek şiddeti o oranda artıyor. Savaş ve kadınların kaderi aynı noktada birleşiyor.

 

        Ey yaşamın büyüklüğüne ve yaşanabilirliğine  kendini adamış insanlar!  Akbabaların gülümsemesine izin vermeyin!

DİĞER YAZILARI Namuslu Bir Ömür Üstüne 01-01-1970 03:00 Mart’ın Kadınları 01-01-1970 03:00 Bir Kadın, Bir Kadın Daha… 01-01-1970 03:00 Göç yollarında kadınlar…. 01-01-1970 03:00 Tencere Dibin Kara… 01-01-1970 03:00 Acıları Ortaklaştıramamak 01-01-1970 03:00 Adalet Hiç Uğramadı Buraya 01-01-1970 03:00 Babalar Ve Oğullar 01-01-1970 03:00 Camdandı Zeytin Dalı, Kırıldı… 01-01-1970 03:00 Çarpışan Kelimeleden Çıkan Çocukluk 01-01-1970 03:00 Kuyruklu Yalan ( Lar) Altında 01-01-1970 03:00 Bir Dağ Çiçeğidir Ömrün 01-01-1970 03:00 Tarım İşçilerinden Geriye Kalan … 01-01-1970 03:00 Güle güle içki, sıradaki gelsin ! 01-01-1970 03:00 Boşanmaların nedeni kadın mı? 01-01-1970 03:00 Ceylan’ın Makarnası 01-01-1970 03:00 Ses’leri Yitirmek 01-01-1970 03:00 Gençliği Yutma Vaktidir Şimdi 01-01-1970 03:00 14 Şubat Ve Kadın Cinayetleri 01-01-1970 03:00 Sen de mi brütüs? 01-01-1970 03:00 Yaşam mı? Üstü kalsın! 01-01-1970 03:00 Zaman neyi unutturur? 01-01-1970 03:00 ‘’ Acıtan gerçek’’ 01-01-1970 03:00 Kurgu Ve Gerçek 01-01-1970 03:00 Baykuş 01-01-1970 03:00 Despot Bir Adamla Kimliksizleştirilen Bir Kadının Demokrasisi 01-01-1970 03:00 Seslerle Vicdanlara Dokunmak 01-01-1970 03:00 Yaşasın ! Herkes kadın doğum uzmanı ( !) 01-01-1970 03:00 Uslu Olmak Ya Da Olmamak 01-01-1970 03:00 Her Şehrin Hikayesi Bir Diğerine Benzer 01-01-1970 03:00 ‘’ Şimdi yeni şeyler söylemek lazım ’’ 01-01-1970 03:00 Görünen Köyün Meçhul Olmayan Hali 01-01-1970 03:00 Hangi sokağın, nerenin çocukları? 01-01-1970 03:00 ‘’ Ne Vakit Bir Yaşamak Düşünsem ’’* 01-01-1970 03:00 Rüyası Unutturulan Adam 01-01-1970 03:00 Tarih Ve Fil 01-01-1970 03:00 Akbabalar Ve Kelebekler 01-01-1970 03:00 Çıplak Kral 01-01-1970 03:00 ESKİ YILın YENİsi 01-01-1970 03:00 Aperatif Yazı 01-01-1970 03:00 Efsane Hüso 01-01-1970 03:00 Soraya’yı Taşlamak 01-01-1970 03:00 20 Kasım’ın Düşündürdükleri 01-01-1970 03:00 N. Ç. 01-01-1970 03:00 Vicdanın milliyeti olur mu? 01-01-1970 03:00 Nazım Hikmet Ve Hasret 01-01-1970 03:00 Sanatçının Sosyal Sorumluluğu 01-01-1970 03:00 Yazmak insanı mutsuz eder mi? 01-01-1970 03:00 Mevsimlik Çocuk İşçilerin Dramı 01-01-1970 03:00 Matrak bir film! 01-01-1970 03:00 Ayardan Düşen Polemikler 01-01-1970 03:00 Liste(Siz)Ler 01-01-1970 03:00 İnsan Yaşadığı Yere Benzermiş 01-01-1970 03:00 Basında Deprem 01-01-1970 03:00 Normal doğum mu, o da ne? 01-01-1970 03:00 Enstantaneler 01-01-1970 03:00 Garip Bir Kayıp İlanı 01-01-1970 03:00 Gülelim mi, ağlayalım mı? 01-01-1970 03:00 Kayıt Altına Alınamayan Kayıplar 01-01-1970 03:00 Gidenlerin Ardından 01-01-1970 03:00 Arife tarif gerekmez ya arif yoksa? 01-01-1970 03:00 Mecnunun Leylası 01-01-1970 03:00 Kadınlar Yürüyor 01-01-1970 03:00 ‘’ Ben sizin babanızım, ben ne dersem o olur.’’ 01-01-1970 03:00 Duyarsızların Duyarlılığı 01-01-1970 03:00 İnce Dokunuşlar 01-01-1970 03:00 Ultra Özgürlük 01-01-1970 03:00 Kirli Yüzlere Maske 01-01-1970 03:00 Kaymaklı Şiddet Satılıyor 01-01-1970 03:00 Çelişkiler Yumağı 01-01-1970 03:00 Maden İşçileri 01-01-1970 03:00 Demokrasi kaç lira? 01-01-1970 03:00 Kadın Ve Nehir 01-01-1970 03:00 Arayış 01-01-1970 03:00 Düello 01-01-1970 03:00