20 Kasım’ın Düşündürdükleri

Aynur Sel

22-11-2011 12:27

İnsanlar, insanlık tarihine  bir iyilik yapıp,  yaptıklarını aynada  görme cesareti bulsalardı  bir ‘ keşke’ daha eklenmezdi hayatımıza. Minik bedenlere silah doğrultmak, işkence etmek yerine  onların masum yüzünde   hayat bulma  sevdasına kapılırlardı.  Öldürmenin, kin gütmenin, yok etmenin  insanın zavallı vicdanına  su serpmeyeceğini  anlarlardı.

     Düşünün ki tüm çocuklar aynı sevecenlikle  karışıyor hayatımıza, yalansız ve günahsız doğuyorlar. Bizden öğreniyorlar ikiyüzlülüğü, yalanı ve günahı . Bazıları   bizden öğrendikleriyle   insanlığa  kötü ders verecek kadar ileri gidebiliyor,  iktidar yani egemen olma hırsı bazılarını çabuk büyütüyor ne yazık ki..

    Vatanıma yararlı ama insanlığa zararlı  bir şey bilseydim bir cinayet gözüyle bakardım ona, diyor Montesquieu.   Herkes böyle düşünmüş olsaydı bugün,  çeşitli haklardan mahrum bırakılmış, ya da yaşamını yitirmiş   - veya katledilmiş-  çocuklardan bahsetme gereği duymazdık.   Bu dünyada özellikle  hırsın mücadelesini veren ve kendini tatmin etmek için her yola baş vuran insanların bu söze uygun davranmadığını görünce  üzüntüm kat be kat artıyor.

   Bu söz  tam da  20 Kasım yani  Dünya  Çocuk Hakları  Günü için biçilmiş kaftan sanki, bilgenin ön görüsüyle sunulmuş insanlığa.  İnsanlığa zararlı tabiri,  güç gösterisi, hırs ve  tatminsizlikle eş değerdir bence. İşte bu iktidar kavgası, bir çocuğun yaşam hakkını elinden alacak kadar pervasızlaşabiliyor, çirkinleşebiliyor.  Çoğu zaman  onların eğitim, sağlık, barınma gibi temel haklardaki  aksamalar, hukuksuzluklar insanın zoruna giderken onların yaşam hakkına kastetmek kabullenilebilir bir davranış değildir,  bunun  açıklaması olamaz da. Çocuk ya bir savaş ortasında, ya açlığın kol gezdiği bir bölgede, ya  oyuncak sandığı bir mermiyle oynarken hayatını kaybediyor.

      Bu  gök yüzünün maviliği altında  tüm çocuklar  aynı saflıkta insanlığa  gülümserlerken, aynı güneşe   ‘günaydın’  derken, maalesef ekonomik yetersizlikler, savaş rantı ve hatta doğduğu coğrafya  bile  bazı  çocukları diğerlerinden ya da yaşıtlarından talihsiz kılabiliyor.    Bazıları da  dünyaya egemen olma sevdasına yakalanıyor, sevgisizlik ve adam yerine konulmama duygusu  onları  insanlığın başına bela  yapabiliyor. Ki tarihte bunun örneklerine rastlamak mümkün, yani  bir zamanların masumu  şartlar değişince  katil olabiliyor.

    Neden mi?      

    Bir gün  çocuklar bir kapıyı  çalar  bir şeker  için, çünkü o an ki mutluluğun adı şekerdir,   sonra  gazeteler, televizyonlar aracılığıyla  akıbeti sorgulanır, ve bir de öğrenirsiniz ki  caninin biri tarafından kaçırılıp öldürülmüşler.

   Deprem olur Yunus ya da  Yunusların endişeli  ve aman dileyen bakışları  içinizi yakar, bir iyi dilek ve dualarınızdan başka verecek bir şeyiniz yoktur o an, her dakika umuda dair   beklentiniz olur ve acı haberler bir anlık umudunuzu kara kışa çevirir.   Sadece bizler değil, Yunusların, Ceylanların   ve daha nicelerinin bakışları  o katilleri iyi tanır.

   Savaş olur, her savaşta adı sanı ne olursa olsun,  hedef haline getirilir  çocuklar.   Savaşların nedeni olmadıkları halde neden savaş sonuçlarından en çok onlar etkilenir?

     Nedeni çok basit, çünkü güç sahibinin savaşta kendini tatmin edici bir sonuç alması gerekiyor; ne kadar ölüm, zulüm, tahribat varsa   zalim   o kadar  başarılıdır. Savaş patronlarının gözüne  ancak bu şekilde girebilir, yani bir akbaba gibidir, tüm gayreti hedef gözettiği  leşi elde etmektir.  Amacına ulaşıncaya kadar  savaşır, çünkü o zavallıları mutlu edecek başka bir şey yoktur.    

   Dünyanın neresinde olursa olsun  tüm çocukların aynı şartlarda  yaşamaya, mutlu olmaya, aynı geleceği paylaşma  hakları vardır. Onlara eşit yaşam koşulları sağlayamıyoruz, hiç olmasa onların temel hakları olan yaşam hakkını ellerinden almayalım.

DİĞER YAZILARI Namuslu Bir Ömür Üstüne 01-01-1970 03:00 Mart’ın Kadınları 01-01-1970 03:00 Bir Kadın, Bir Kadın Daha… 01-01-1970 03:00 Göç yollarında kadınlar…. 01-01-1970 03:00 Tencere Dibin Kara… 01-01-1970 03:00 Acıları Ortaklaştıramamak 01-01-1970 03:00 Adalet Hiç Uğramadı Buraya 01-01-1970 03:00 Babalar Ve Oğullar 01-01-1970 03:00 Camdandı Zeytin Dalı, Kırıldı… 01-01-1970 03:00 Çarpışan Kelimeleden Çıkan Çocukluk 01-01-1970 03:00 Kuyruklu Yalan ( Lar) Altında 01-01-1970 03:00 Bir Dağ Çiçeğidir Ömrün 01-01-1970 03:00 Akbabalar Gülümserken… 01-01-1970 03:00 Tarım İşçilerinden Geriye Kalan … 01-01-1970 03:00 Güle güle içki, sıradaki gelsin ! 01-01-1970 03:00 Boşanmaların nedeni kadın mı? 01-01-1970 03:00 Ceylan’ın Makarnası 01-01-1970 03:00 Ses’leri Yitirmek 01-01-1970 03:00 Gençliği Yutma Vaktidir Şimdi 01-01-1970 03:00 14 Şubat Ve Kadın Cinayetleri 01-01-1970 03:00 Sen de mi brütüs? 01-01-1970 03:00 Yaşam mı? Üstü kalsın! 01-01-1970 03:00 Zaman neyi unutturur? 01-01-1970 03:00 ‘’ Acıtan gerçek’’ 01-01-1970 03:00 Kurgu Ve Gerçek 01-01-1970 03:00 Baykuş 01-01-1970 03:00 Despot Bir Adamla Kimliksizleştirilen Bir Kadının Demokrasisi 01-01-1970 03:00 Seslerle Vicdanlara Dokunmak 01-01-1970 03:00 Yaşasın ! Herkes kadın doğum uzmanı ( !) 01-01-1970 03:00 Uslu Olmak Ya Da Olmamak 01-01-1970 03:00 Her Şehrin Hikayesi Bir Diğerine Benzer 01-01-1970 03:00 ‘’ Şimdi yeni şeyler söylemek lazım ’’ 01-01-1970 03:00 Görünen Köyün Meçhul Olmayan Hali 01-01-1970 03:00 Hangi sokağın, nerenin çocukları? 01-01-1970 03:00 ‘’ Ne Vakit Bir Yaşamak Düşünsem ’’* 01-01-1970 03:00 Rüyası Unutturulan Adam 01-01-1970 03:00 Tarih Ve Fil 01-01-1970 03:00 Akbabalar Ve Kelebekler 01-01-1970 03:00 Çıplak Kral 01-01-1970 03:00 ESKİ YILın YENİsi 01-01-1970 03:00 Aperatif Yazı 01-01-1970 03:00 Efsane Hüso 01-01-1970 03:00 Soraya’yı Taşlamak 01-01-1970 03:00 N. Ç. 01-01-1970 03:00 Vicdanın milliyeti olur mu? 01-01-1970 03:00 Nazım Hikmet Ve Hasret 01-01-1970 03:00 Sanatçının Sosyal Sorumluluğu 01-01-1970 03:00 Yazmak insanı mutsuz eder mi? 01-01-1970 03:00 Mevsimlik Çocuk İşçilerin Dramı 01-01-1970 03:00 Matrak bir film! 01-01-1970 03:00 Ayardan Düşen Polemikler 01-01-1970 03:00 Liste(Siz)Ler 01-01-1970 03:00 İnsan Yaşadığı Yere Benzermiş 01-01-1970 03:00 Basında Deprem 01-01-1970 03:00 Normal doğum mu, o da ne? 01-01-1970 03:00 Enstantaneler 01-01-1970 03:00 Garip Bir Kayıp İlanı 01-01-1970 03:00 Gülelim mi, ağlayalım mı? 01-01-1970 03:00 Kayıt Altına Alınamayan Kayıplar 01-01-1970 03:00 Gidenlerin Ardından 01-01-1970 03:00 Arife tarif gerekmez ya arif yoksa? 01-01-1970 03:00 Mecnunun Leylası 01-01-1970 03:00 Kadınlar Yürüyor 01-01-1970 03:00 ‘’ Ben sizin babanızım, ben ne dersem o olur.’’ 01-01-1970 03:00 Duyarsızların Duyarlılığı 01-01-1970 03:00 İnce Dokunuşlar 01-01-1970 03:00 Ultra Özgürlük 01-01-1970 03:00 Kirli Yüzlere Maske 01-01-1970 03:00 Kaymaklı Şiddet Satılıyor 01-01-1970 03:00 Çelişkiler Yumağı 01-01-1970 03:00 Maden İşçileri 01-01-1970 03:00 Demokrasi kaç lira? 01-01-1970 03:00 Kadın Ve Nehir 01-01-1970 03:00 Arayış 01-01-1970 03:00 Düello 01-01-1970 03:00