14 Şubat Ve Kadın Cinayetleri

Aynur Sel

15-02-2013 00:25

    Yıllardır 14 Şubat  için hep şunu düşündüm ve de  düşünüyorum: Sevginin  ve mutluluğun  pazarlandığı, aşkın tüketildiği gün…  Bu yıl  14 Şubat’ta  bir  farklılık  görünce  şaşırdım ve ayrıca  sevindim.Dünyanın çeşitli yerlerindeki kadınların ortak mücadelesini yansıtan   ‘’ Bir Milyar Ayaklanıyor.’’  dansı yeni bir ufuk açtı, yeni bir duyarlılık  oluşturdu kadınlarda . Kadına  yönelik  şiddet ve tecavüze karşı ayaklanan, direnen kadınların,   kadın örgütlerinin duruşu, özellikle  tüketim  toplumlarında  kadını ‘’ meta’’  olarak gören anlayışlara da  soğuk duş etkisi  yapacağını umuyorum.

        Sevgi,  romantizm,  hediye,  kadın ve 14 Şubat…    Bütün bu  kelimeler yan yana geldi mi zannederiz  ki   gerçek bir sevgi var ortada. Her şeyi  çok çabuk gözden  çıkardığımızdan   sevgiyi de çabuk   tüketiyoruz. Emek harcanan ve sevgiyle yoğrulan her şeyin bir anlamı vardır. Gerçek  sevgiye bir değer biçilir mi ya da gerçek sevginin  değeri bir hediye ile  ölçülür mü, sorusunun cevabını size bırakıyorum.

   Her geçen gün kadın cinayetlerine bir yenisi ekleniyor. Son iki ayda 25’in  üzerinde kadın öldürüldü. Bu rakam cehaletin kol gezdiği ülkelerin trajik yanını ortaya koyuyor. Birbirinin varlığı üzerinden propaganda yapan ve genellikle güçlü olanın  diğerinin yaşam hakkını elinden almasıyla  son bulan olaylara ne yazık ki alışmaya  çalışıyoruz. İnsan ölüme alışır mı, demeyin. Alıştığımızdan  olacak ki kadın ölümlerini durduramıyoruz.  Duyarsızlaşıyoruz, duyarsızlaştırılıyoruz; bütün bunlara  gazetelerin üçüncü sayfa haberleriymiş gibi bakıyoruz.

    Sevgiyle başlandığı zannedilen ve emekle yoğrulmayan bir  uğraşın gölgesi gibidir kadın. Ezilen,  hor görülen, dışlanan, suçlanan ve öldürülen kadın;  öldürüldüğünde kadın olmasından kaynaklı sorunların da muhatabı  kabul edilen bir varlığı yazmak her zaman güç olmuştur.

          Bir kadın eski kocası, babası, sevgilisi ya da  bir erkek  tarafından niye öldürülür?

  Güç dengeleri değişince,  otoriteye sığınan egemen isyan eder. Hakimiyetini elden bırakmak  istemez. Çünkü acizdir, onun varlığı ve gücü(  ! )  kendisinden fiziksel anlamda  daha güçsüz olan  kadının varlığına bağlıdır.  Küçük  de olsa bir hareketliliğin otoritesine  zarar vereceğini düşünür ve onu hazmedemez, ortadan kaldırma yollarını arar.

          Kadını öldüren kişi ‘’ Pişmanım.’’,   ‘’ Beni tahrik etti.’’ , ‘’Namusumu temizledim.’’, ‘’ Onu  çok sevdiğim için kıskandım.’’ gibi saçma  sapan cümlelerle eyleminin doğruluğunu makul sebeplerle açıklamaya çalışır. Bunun kendisine özellikle ceza indiriminde  kolaylık sağlayacağını bilir. Halbuki bu adamların çoğunun planlayarak  insan öldürdüğünü basından  ve yapılan  araştırmalardan  öğreniyoruz.

    Sığınma evine  sığınan kadınların bile  can güvenliğinin olmadığı  geçenlerde öldürülen  21 yaşındaki Damla AY örneğinde görüldü. Ölüm tehditleri alan ve ihmaller zinciri sonucu öldürülen Damla AY genç bir anneydi. Bunun benzeri onlarca örnek var.   

    Yukarıda sayılanların dışında toplumun bünyesine kazınmış hastalıklı düşünceler de  bir kadının öldürülmesini adeta teşvik eder mahiyettedir.

     Bir kadın tek başına  dışarıya çıkamaz, yolculuk yapamaz.

      Bir kadın  kocasıyla geçinemiyorsa  onun kadınlığı  sorgulanmalıdır.

     Bir  kadın kocası veya eski kocası  tarafından öldürülmüşse, kim bilir kadın ne   tahriklerde bulunmuştur? 

        Kadını    ’’birey’’ olarak görmeyen, güçlenmesini, kendisine yetebilmesini istemeyen toplumun   sorularını,  saçma  ve yersiz  nedenlerini  çoğaltmak mümkündür.

   Sarai SİERRA  ölü  bulunduğunda,   çok bilmiş toplumun öz evlatları onun için :                                Kurye mi?      Ajan mı?        Turist mi?   gibi söylemlerle onun ölümünü ucuzlatan düşüncelerle karşımıza çıktılar. Diyelim ki bunlardan  biriydi, ne olmuş yani? Bunlar  onun  ölümü için birer  neden olabilir mi, ya da onun  ölümünü hafifletir mi?

     Kadına yönelik şiddet ancak bilinçli bir toplumun  ve  örgütlü kesimlerin çalışmalarını ortaklaştırması ile  azaltılabilir.

DİĞER YAZILARI Namuslu Bir Ömür Üstüne 01-01-1970 03:00 Mart’ın Kadınları 01-01-1970 03:00 Bir Kadın, Bir Kadın Daha… 01-01-1970 03:00 Göç yollarında kadınlar…. 01-01-1970 03:00 Tencere Dibin Kara… 01-01-1970 03:00 Acıları Ortaklaştıramamak 01-01-1970 03:00 Adalet Hiç Uğramadı Buraya 01-01-1970 03:00 Babalar Ve Oğullar 01-01-1970 03:00 Camdandı Zeytin Dalı, Kırıldı… 01-01-1970 03:00 Çarpışan Kelimeleden Çıkan Çocukluk 01-01-1970 03:00 Kuyruklu Yalan ( Lar) Altında 01-01-1970 03:00 Bir Dağ Çiçeğidir Ömrün 01-01-1970 03:00 Akbabalar Gülümserken… 01-01-1970 03:00 Tarım İşçilerinden Geriye Kalan … 01-01-1970 03:00 Güle güle içki, sıradaki gelsin ! 01-01-1970 03:00 Boşanmaların nedeni kadın mı? 01-01-1970 03:00 Ceylan’ın Makarnası 01-01-1970 03:00 Ses’leri Yitirmek 01-01-1970 03:00 Gençliği Yutma Vaktidir Şimdi 01-01-1970 03:00 Sen de mi brütüs? 01-01-1970 03:00 Yaşam mı? Üstü kalsın! 01-01-1970 03:00 Zaman neyi unutturur? 01-01-1970 03:00 ‘’ Acıtan gerçek’’ 01-01-1970 03:00 Kurgu Ve Gerçek 01-01-1970 03:00 Baykuş 01-01-1970 03:00 Despot Bir Adamla Kimliksizleştirilen Bir Kadının Demokrasisi 01-01-1970 03:00 Seslerle Vicdanlara Dokunmak 01-01-1970 03:00 Yaşasın ! Herkes kadın doğum uzmanı ( !) 01-01-1970 03:00 Uslu Olmak Ya Da Olmamak 01-01-1970 03:00 Her Şehrin Hikayesi Bir Diğerine Benzer 01-01-1970 03:00 ‘’ Şimdi yeni şeyler söylemek lazım ’’ 01-01-1970 03:00 Görünen Köyün Meçhul Olmayan Hali 01-01-1970 03:00 Hangi sokağın, nerenin çocukları? 01-01-1970 03:00 ‘’ Ne Vakit Bir Yaşamak Düşünsem ’’* 01-01-1970 03:00 Rüyası Unutturulan Adam 01-01-1970 03:00 Tarih Ve Fil 01-01-1970 03:00 Akbabalar Ve Kelebekler 01-01-1970 03:00 Çıplak Kral 01-01-1970 03:00 ESKİ YILın YENİsi 01-01-1970 03:00 Aperatif Yazı 01-01-1970 03:00 Efsane Hüso 01-01-1970 03:00 Soraya’yı Taşlamak 01-01-1970 03:00 20 Kasım’ın Düşündürdükleri 01-01-1970 03:00 N. Ç. 01-01-1970 03:00 Vicdanın milliyeti olur mu? 01-01-1970 03:00 Nazım Hikmet Ve Hasret 01-01-1970 03:00 Sanatçının Sosyal Sorumluluğu 01-01-1970 03:00 Yazmak insanı mutsuz eder mi? 01-01-1970 03:00 Mevsimlik Çocuk İşçilerin Dramı 01-01-1970 03:00 Matrak bir film! 01-01-1970 03:00 Ayardan Düşen Polemikler 01-01-1970 03:00 Liste(Siz)Ler 01-01-1970 03:00 İnsan Yaşadığı Yere Benzermiş 01-01-1970 03:00 Basında Deprem 01-01-1970 03:00 Normal doğum mu, o da ne? 01-01-1970 03:00 Enstantaneler 01-01-1970 03:00 Garip Bir Kayıp İlanı 01-01-1970 03:00 Gülelim mi, ağlayalım mı? 01-01-1970 03:00 Kayıt Altına Alınamayan Kayıplar 01-01-1970 03:00 Gidenlerin Ardından 01-01-1970 03:00 Arife tarif gerekmez ya arif yoksa? 01-01-1970 03:00 Mecnunun Leylası 01-01-1970 03:00 Kadınlar Yürüyor 01-01-1970 03:00 ‘’ Ben sizin babanızım, ben ne dersem o olur.’’ 01-01-1970 03:00 Duyarsızların Duyarlılığı 01-01-1970 03:00 İnce Dokunuşlar 01-01-1970 03:00 Ultra Özgürlük 01-01-1970 03:00 Kirli Yüzlere Maske 01-01-1970 03:00 Kaymaklı Şiddet Satılıyor 01-01-1970 03:00 Çelişkiler Yumağı 01-01-1970 03:00 Maden İşçileri 01-01-1970 03:00 Demokrasi kaç lira? 01-01-1970 03:00 Kadın Ve Nehir 01-01-1970 03:00 Arayış 01-01-1970 03:00 Düello 01-01-1970 03:00