“Ey iman edenler Allah’a itaat edin Peygambere itaat edin, işlerinizi boşa çıkarmayın. İnkâr edip Allah yolunda alı koyanları sonrada inkârcı olarak ölenleri Allah şüphesiz ki bağışlamayacaktır.”Muhammed suresi:33)
“Eğer O’ndan yüz çevirirseniz sizi ortadan kaldırır, sizin gibi olmayacak bir milleti yerine getirir.”(Muhammed suresi:38)
* * *
Resulullah ölüm döşeğindedir.
Vefat edeceğini biliyor ve vahiyde kesilmiştir.
Doğarken “ümmeti, ümmeti” diyerek doğmuştu.
Vefat ederken de ümmeti. ümmeti diyordu…
Bunun için ateşler içinde kıvranırken,”peygamber hastalıklarının “işkencesi altında tahammülleri zorlarken, yine aklı ümmetindeydi.
Gittikten sonra ümmet sapıtabilirdi.
-“Bana bir kâğıt kalem verin de benden sonra sapıtmamanız için size bir şeyler yazdırayım.
Hz. Ömer buna engel olmuş;”Allah’ın kitabı bize yeter ya Resulullah” demişti.
Daha sonra Hz İbn Abbas. Hz. Ömer’e şöyle serzenişte bulunmak zorunda kalmıştı;
-“Resulullah (S.A.V) Efendimizle onun ümmeti son olarak yazması arasına girip (engel olan) şey doğrusu bir musibet(veya kayıptır);hem de nasıl bir musibet…”
Gerçekten bu bir musibet miydi yoksa muradı ilahimiydi bilinmez.
Resulullah vefat ettikten sonra ortaya çıkan onca fitneye engel olacakımıydı eğer öyle bir şey yazdırsaydı…
Peki, H.z Ömer niçin engel olmuştu?
Resulullah’ın yorulmaması için mi?
Yoksa hastalık anındaki ağır sıkıntılar altında, akli selim ötesinde düşünceler olur endişesinden dolayımıydı…
Haddimi aşacağı için yorum yapmak istemiyorum.
* * *
İsterseniz daha da ilginç bir hadis aktarayım:
Ebu Ya’la bu hadisi naklederken diyor ki;
“Ebu Hayseme bize haber verdi, oda Ömer bin Yusuf’tan rivayet etmiştir. O da İkrime’den ki bu zat İbn Ammar olarak bilinmektedir. Oda Yezid bin Rakkaş’tan oda Enes hazretlerinden rivayet etmiştir. Hz.enes diyor ki;
Resulullah (S.A.V) devrinde bir adam vardı, bizimle beraber savaşa katıldı, döndüğümüzde binitinde nevalesini indirir indirmez ilk iş olarak mescide girdi namaz kılmaya başladı. Ve bu ibadetini uzattıkça uzattı. O kadar ki Resulullah (S.A.V) efendimizin ashabı o adamın kendileri özerine bir üstünlüğü olduğunu görmeye başladılar. Bir gün Resulullah (S.A.V) Efendimiz ashabıyla otururken o adam oradan geçti bunun özerine Ashab-ı kiram:
“Ya Resulullah! Sözünü ettiğimiz çok ibadetli olan adam işte budur” dediler.
Ya onu çağırdı ya da kendiliğinden o adam geldi. Resulullah )S.A.V.) efendimiz onun geldiğini görünce şöyle buyurdu.
“Canım kudret elinde tutan Allah’a Andolsun ki bu adamın iki gözünün arasında şeytandan bir sürtünme bir leke vardır”
Adam gelip mecliste yerini alınca; Resulullah (S.A.V.) efendimiz ona:
-“Şu meclisin üzerine gelip durduğunda bunlar arasında benden hayırlısı yoktur, şeklinde mi düşündün?”
Diye sordu. O da:
-“Evet.” Dedi ve ayrıldı. Mescide doğru gitti, ayağıyla bir çizgi çizip iki topuğunu bir araya getirdi ve öylece kalkıp namaz kılmaya başladı.
Resulullah (S.A.V.) efendimiz, Ebubekir-i Sıddık’(R.A.) dönerek:
“Kalk ya Ebubekir! O adamı öldür”
Bu emir özerine Ebubekir-i Sıddık’ mescide girdiğinde o adamı namaz kılar vaziyette buldu. Kendi kendine dedi ki;
“Namazın bir hakkı var ve ona saygı göstermek gerekir”
Bir şey yapmadan peygamber (S.A.S.) efendimize döndü.
Peygamber (S.A.S.) efendimiz ona sordu;
-“Öldürdün mü?”
-“Hayır, çünkü onu namaz kılar halde gördüm, namazın bir hakkı vardır, ona saygı gösterilmesi gerekir, bununla beraber onu mutlaka öldürmemi arzu ediyorsanız gidip öldüreyim” diye cevap verdi.
Peygamber (S.A.S.) ona:
-“Sen onu öldürmeye sahip değilsin.” Buyurdu. Sonra H.z. Ömer’e(R.A.) dönerek:
-“Ya Ömer sen git o adamı öldür” diye emretti. Ömer kalkıp mescide girdiğinde o adamı secde eder vaziyette buldu. Uzun müddet durup onu bekledi. Sonra kendi kendine ”secdeye hürmet gerekir, her ne kadar Resulullah(S.A.S.) bana bu konuda emir verdiyse de bu hürmeti bozmamak uygun olur. Hem daha önce bu konuda benden daha hayırlı bir zata da emir vermişti” deyip öldürmeden geri döndü. Resulullah (S.A.S.) efendimize geldiğinde efendimiz (S.A.S.) sordu:
-“Ya Ömer onu öldürdün mü?”
-“Hayır, çünkü onu secde eder vaziyette buldum ve secdenin bir hakkı var, ona hürmet etmek gerekir, dedim. Ama bununla beraber siz öldürmemi arzu ediyorsanız öldüreyim.
Resulullah (S.A.S.) efendimiz ona
-“Sen bu işe sahip değilsin”
Buyurdu. Sonrada H.z. Ali’ye (R.A.) seslenerek;
-“Ya Ali! Kalk bu işe sen sahip bulunuyorsun, onu yerinde bulursan öldür.”
H..z. Ali mescide girdiğinde o adamı bulamadı.az önce ayrılmıştı.dolayısıyla bir şey yapmadan geri döndü.
Resulullah (S.A.S.):
-“ Ya Ali o adamı öldürdün mü?”
-“Hayır öldürmedim. Çünkü gitmişti” dedi.
Bunun özerine efendimiz şöyle buyurdu:
“Onu öldürseydin, Deccal çıkıncaya kadar (veya deccalda dâhil olmak özere) ümmetimde artık iki kişi ihtilafa düşmez bölücülük yapmazdı.
H.z.Cabir (R.A.)’in rivayetine göre Resulullah efendimiz (S.A.S.) söyle buyurmuştur.
“Canım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, eğer onu öldürseydiniz bu İslam’da ilk ve son fitne olurdu.
Bu ümmetimin içinde çıkan ilk fırkadır.
Şüphesiz ki İsrail oğulları 71 fırkaya ayrıldı. Benim ümmetim de 72 fırkaya ayrılacaktır. Bir fırka hariç diğerleri hepsi ateştedir.”
Bu hadis H.z Enes ten nakledildiği gibi, Ebubekir bin Ebi Şeybe nin Mesnedinde ve Beyhakinin Delaili Nübüve adlı eserinde de nakledilmektedir.
Hafız Süyuti bu hadisle ilgili şöyle diyor:
“Bu isnat (yani hadisin bu rivayet silsilesiyle nakledilip Resulullah (S.A.V.)efendimize kadar ulaştırılması sahihtir. ama Müslim’in şartı özere, çünkü Rehv,Buhari ve Müslim’in ravi ricali arasında bulunuyor.Osman eş-Şahham ve İbn ebi bekre de müslim’in ravi ricali arasında yer almıştır”(EL-İBRİZ:Cilt 2.sayfa 344)
* * *
Bu hadisi şerif sizlere neler çağrıştırır bilmiyorum. Ama bana çok ilginç ve garip geldi.
Daha öncede okumuştum, fakat hiç bu günlerdeki kadar kafamda menfezler açmamıştı.
Bir Müslüman ne kadar faziletli olursa olsun, muhatabı Resulullah olan, muhatabı H.z Ebubekir olan, muhatabı H.z Ömer olan, muhatabı H.z Ali olan, elhasıl Resulullah’ın etrafındaki en önemli çekirdek kadrosunda olan bir topluluğa gidip ben sizlerden faziletliyim demek insanı ürpertiyor.
Ucb’un ve kendini beğenmenin dibi olmayan korkunç uçurumlarını gösteriyor.
Ve şöyle bir şey akla geliyor ki; Bu ümmet tarih boyunca en çok kendini beğenen, kendini kendi yanında üstün kabul eden faziletfuruşlardan çekmiştir.
Kendini bu ümmetten üstün tutan güruhların kulakları çınlasın…