Gerçekten biz şu dünya ile rekabet edebilir miyiz?
Alev Alatlı'nın dediği gibi:
-“Amerika’yı biz keşfetseydik orayı sömürebilir miydik?”
Gümüş ve altın için onca yerli insanı katledebilir miydik?
Allah inancı ile Allah korkusu vahşi kapitalizmle birlikte mezc olur mu?
*
Duygudan yoksun, sevgiden bihaber olmak...
Şefkati bilmeyen şefkatsiz olanlar bir çocuğun başını nasıl okşayacak ki?
Makinelerin sırtına bindiğimden beri karıncaların ayak seslerini duyamaz olmuştum.
Kalbimde makine gibi işlemeye başladı.
Sevmek mi koklamak mı?
Masum duygularıma ne oldu?
Masumiyeti nerde yetirdim?
Ve ruhumda çıkıntılar baş gösterdi.
Ruhum tümoral oluşumlara yenik düştü.
Ve doğrular yolunu şaşırdı.
* *
Metal filizlerini eriten atölyeler vardı.
Eritilirdi metaller…
Cüruf ayrı bir yere metal ayrı bir yere ayrılırdı.
Usta alırdı ham demiri ve ham “çırağı”, önce demiri eritirdi.
Sonra çırağa; “eri” derdi.
-“Oğlum” derdi usta: -“şekil alman için erimen lazım. Nasıl ki bu demir kütlesine erimeden şekil veremiyorsak…
İşte senin nefsinde bu demir parçası gibidir.
Onu ilahi ateşle eritmen lazım.”
*
Sonra...
Önce ustalar kayboldu.
Hani çırağa “miraç” yaşatan ustalar.
Hani çocuğumuzu teslim ettiğimizde “eti senin kemiği benim” dediğimiz ustalar.
Hani sadece et ve kemik olarak teslim ettiğimiz ve sonra et kemiğe ilaveten kâinat büyüklüğünde bir yüreğe sahip şekliyle, çocuğumuzu iade eden ustalar...
Zanaatı Allah aşkıyla bütünleştiren "Ahi"ler.
Önce onlar gitti...
Yerini ağız dolusu küfreden ustalar aldılar.
Sonra manayı kaybettik.
Şimdi ise bu günkü haldeyiz.
Öyle ise Amerika’yı tekrar keşfedersek onlardan daha iyi sömüremez miyiz?