https://www.celikhanhaber.com/files/uploads/user/599b1a16-8d13-45b0-9e1b-7fb86a5a1caa.jpg
Sabri Altun

Küre-i Arz Konuşunca...

27-10-2011 12:24

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla.
Ne zaman ki yer müthiş bir sarsıntıyla sarsılır. • Ve yeryüzü bütün ağırlıklarını dışarı çıkarır. • Ve insan "Ne oluyor buna?" der. • O gün yeryüzü, üzerinde herkesin ne iş yaptığını haber verir. • Çünkü Rabbin ona konuşmasını emretmiştir. (Zilzâl Sûresi: 1-5.)
 
 
                                                                                                                               
Evet, rabbim istediği an her şeyi konuşturur.
İstediği an kuşları konuştur, rüzgârı konuşturur.
Ve bazen de insanları uyarmak için küre-i arz’ı konuşturur.
Ve öyle konuşturur ki her kese bir ders çıkarttırır.
Bundan bir ders almayanlara ise yeri gelir daha ağır dille konuşturur.
Bir zelzele bir deprem olur, o depremle tüm insanları sınar.
Böylece insanların iç âlemlerini açığa çıkartır.
Felaketi o verir lakin insanoğlu bazen ibret alması gerekirken “oh olmuş “der.
-“Daha berteri olsun” der.
-“İnşallah daha büyük şiddetle olur, taş üstüne taş kalmaz” der
Felaketi yaşayanların dramına bakmaz, masumların inleyişlerine kulaklarını tıkar.
Menhus bir lezzetin Şeytani atmosferine girer.
Masum çocukları, mazlumların şiddetli soğukta, yağmurda, aç, susuz ,korku içindeki kıvrayışlarına “yüreğime buz deydi” der.
Böylece insanlığını kaybeder.
*                     *                           *
Rabbim yine konuşturur konuşmaz diye bildiğimiz mahlûkatını…
Dile getirir.
Hiddete getirir.
Seyrederler bazıları.
-“Kozmografya” der,”Fizik” der, “kurallar” der.
“Fay hattı” der.
“Fay hattında şehirleri kurarsanız olacağı budur” der.
Görmezler gerideki kudret elini.
Görmezler bir yaprağın bile ondan habersiz hareket etmeyeceğini.
Görmezler;”her sene elli milyondan ziyâde münakkaş, muntazam gömlekleri giyen ve değiştiren küre-i arzın üstünde binler envâın birtek nevi olan, meselâ, sinek tâifesinden hadsiz efrâdından bir tek ferdin yüzer âzâsından bir tek uzvu olan kanadının kasd ve irâde ve meşîet ve hikmet cilvesine mazhariyeti ve ona lâkayd kalmaması ve başıboş bırakmaması gösteriyor ki, değil hadsiz zîşuurun beşiği ve anası ve mercîi ve hâmisi olan koca küre-i arzın ehemmiyetli ef'âl ve ahvâli, belki hiçbir şeyi, cüz'î olsun küllî olsun, irâde ve ihtiyâr ve kasd-ı İlâhî haricinde” olmadığını…
Değil maddeperestler, aslında biz Müslümanlar bile tam anlamıyla kavrayamadığımız için aynı dilden konuşuruz.
Korkarız… Titreriz...
Yaptığımız hatalardan dolayı başımıza bu felaketlerin geldiğini göremeyiz.
Kadere fetva verdirecek, kâinatı hiddete getirecek, mahlûkatı kızdıracak, küre-i arzı öfkelendirecek hareketler yaptığımızı bilmeyiz.
Böylece bizde “fay hattı “deriz.
Bizde evleri yanlış yerlerde yanlış malzemeyle yaptığımızı söyleriz.
Böylece şirk-i hafiye bulanır gideriz.
*                           *                        *
Ve işte Van'da bir deprem olur.
İnsanlar enkaz altındadır.
İniltiler duyulur, feryatlar yükselir.
İnsan olmanın verdiği bir sorumlulukla kulak kabartırsınız.
Dinlersiniz haberleri, açarsınız internet sitelerini.
Bir anda utanırsınız.
Ruhunuz incinir. Yüreğinizde bir acı tüm benliğinizi sarar.
Sonra bir karar verirsiniz;
"Sadece Van'daki insanlar değil insanlık enkaz altında" dersiniz.
Sonra aklınıza halk arasında kullanılan bir tabir gelir:
"Allah bir taş vurur 7 taşı da havada bekletir."
İçinizi bir ürperti sarar, Allah’a yalvarırsınız:
-“Allah’ım bu tür insanların iç âlemlerinin kötülüğüyle tüm insanlığı yargılama. Bunlar bilmiyorlar. Bunları ıslah et"
Sonra Van'ı düşünürsünüz.
Vanlıların kadere bu fetvayı verdiren sebebi ne olabilir diye...
Böylece ararsınız Van’da ilmine inandığınız saygı duyduğunuz bir abinizi:
-“Geçmiş olsun” dersiniz:
-“Neden böyle oldu” dersiniz.
Abi, enkaz içindedir. Etrafında bir sürü insanları gitmiştir. Acı çekmektedir.
Net bir dil kullanır:
-“Biz bunu hak ettik” der.
-“Ben şahsen bir senedir böyle bir felaketin geleceğini hissediyordum” der.
-“Çünkü sokaklarımızda deccalizm kokuyordu” der.
-“Çünkü mimsiz medeniyetin tüm pislikleri Van’ın caddelerinden sokaklarına oradan da evlere ve nihayet kalplere pompalanıyordu.”
-“Hele hele her sokaktaki kurulan ‘kültür evlerinde’ Van’ın ruhunu incitecek Erek dağını titretecek cürümler işleniyordu.”
-“Kısaca” der ”14.Sözün zeylindeki tüm hakikatler tıpa tıp burada geçerlidir”
Sonra telefonda sesinin titrediğini anlarsınız.O an gözlerinde bir kaç damla yaş aktığını hisedersiniz. Biraz durur son bir cümleyi söyleyecektir. Ve o cümlede her şeyi özetleyecektir.
Bir iç çeker.hayaline dolu dolu duygular üşüşür son cümleyi yutkunur.
"Her neyse" der.
-"Rabbim bu tür musibetlereden ders çıkartmayı nasip etsin.Hak etmiş olsak da biz kuluz.Sonuçta günah işlemek için varız.Günahlarımızdan tövbe istiğfar etmeyi nasip etsin.Gazabıyla değil rahmeti ile bizi kucaklasın.Amin..."
 
 

DİĞER YAZILARI Bebeklerin Gücü.... Devletin inisiyatif gücü “Vurun kahpeye” Ormanda 15 Temmuz Orantısız Kavgalar Orman'da Yeni Düzen! Pralamenter sistem aslında ne demek Bir eseri hiddet… Küffara giden dualarımız. 15 Temmuz Ve Bir Öneri! Bediüzzaman ve parlamenterler sistem Panama Leaks ve Bediüzzaman Görüyorum ama diyemiyorum. Bir Devrin Anatomisi İnsanları idare edenlerin gözünü kan bürümüş. Ayrık otları ve yaşlı kadınlar Müslümanlar savaşıyor. Sınırı olmayacak… Alın o sapıkları başınıza çalın SÖZ Allah rızasını düşünen üçüncü şahıslara duyurulur Dilimizi yüreğimizle güçlendirmek… Milenyum nesli ve tenha siyaset Neden Mustafa Bulut… Batının gücü nerden geliyor Sineklerin kartallalra savaşı… Ucb’un böylesi… Kavgayla gelen bir mecburiyet İsrail'in muvaffakiyeti, Müslümanların muvaffakiyetsizliği Kutsal mekânlar hapishane gibi Her karışı Peygamber kokuyor Kudüs Gezisi Hiç büyümeseydim Olimpiyatları alsak ne yazar? Dağ tepeye, tepe kuma dönmesin… Mağlubiyetin sırrı SBS'deki başarının çarpıcı öyküsü. Ey menhus ruh artık titre İftar çadırı ve nesli ati Bediüzzaman ve gezi hareketi Belki Garip, Ama Bir Öz Eleştiri Son Osmanlıya son saldırı… Kadınlık onuru Dehlizlerdeki sahte kahramanlar Çelikhan Türkiye’ye sığmıyor. Hangisi daha tehlikeli? Biz Ne Olacağız? Takdir ve İhanet Ne idik, ne olacağız? Mustafa Şahin Bir Liderin Doğuşu Yaşayan Efsane,Reis Yaylagül Mahmut Şahin Toplumsal refleksler Sükût Ediyorum Gelemeyen Bahar Herkes işine Baksın... Suçlu Benim Ormanın Tarihi Yeniden Yazılıyor Baykuş’un Gözleri Bir Masalım Var Deccal operasyonu mu Kürt sorunu mu? Eğitim, Toplum Ve İntihar Çelikhan Ve Kızların Hakkı Bir Çağın İz Düşümleri 2 Bir Çağın İz Düşümleri 1 Kelimeler canlanır mı? Kavimler neden helak oldular? Ene ve nefsin serüveni Amerika’yı sömürmek… "mahşeri gördüm" Kim ayvayı yiyecek? Baba mı dediniz? Hangi rejim? Bir Çıkmazın Anatomisi Hayal hakikat arası bir şey Zindandaki delik Yumurta idaresi Hain Köpek Bireyin gücü mü cemiyetin gücü mü? Acıdan söz et bana Bu film burda bitmez Demokratik yağmurlar Çelikhan Net ve TOKİ sürecinde almamız gereken ders Ahde Vefa Veya Mü’min’in Yitik Malları Kaymakamların rolü ve Anadolu Mayası Kaymakamlar Geçidi Düşman içimizde… Kördüğüm Bir Dünya… Yansın Tahrir Meydanı Görüyorum ama diyemiyorum Mahkum adam nasıl hür adam olur? “Hür Adam”la açılan ufuklar… "Yarab hayretimi arttır" Her şey 'kün' de saklı Eyvah Amerika'yı kızdırdık Asrın en büyük eğitim yanlışı Tehlike kapımızda 2 Tehlike kapımızda Haritaya dikkat! Devlet ve Ramazan Bayramı Onlar rahmete uçtu ya bize ne olacak? Perde gerisine bakalım bence… En büyük buluşma Yıkılmayan duvarlar (Mutluluğa yolculuk-2) Heni en lekum (Mutluluğa yolculuk) Asya'nın bahtına saplandım 2 Şahin Bakışlı adam Hesaplanmayan Hesap Dağdan iniş… Cennette futbol var mı Gerçeğin çizgileri ve bir Ceylan Bayramlar Ve Bazı Adetlerimiz Irmak Ummanda Boğulur Tahrik,yara ve kontr hareketler. Cüruf’a Dikkat Ham Çarık Ve Kıl Çorap Uygun Adım Şimdi Jari Zamanı Ve yeni valimiz...