https://www.celikhanhaber.com/files/uploads/user/599b1a16-8d13-45b0-9e1b-7fb86a5a1caa.jpg
Sabri Altun

Perde gerisine bakalım bence…

19-08-2010 20:47

Bana sorarsanız iki çeşit değişim vardır.

Biri fıtri değişim, diğeri suni değişimdir.

Suni değişimde zorlama vardır, cebir vardır.

Yani eline alırsın malzemeyi çeşitli reaksiyonlara tabi tutarsın anatomisini değiştirirsin sonra bir kaç çekiç vurursun ve ortaya yepyeni malzeme çıkartırsın.

Birde fıtri değişim vardır ki Adetullah kanunlarına tabidir.

Bu kanunlar doğrultusunda şartlar oluşur ve değişim gerçekleşir.

Nesnel değişimler böyle oluşurken toplumsal değişimler bundan farklı değildir.

Zamanın akışı içerisinde insanlığın genel manada geçirmiş olduğu evrelere bakarsanız fıtri bir akış içerisinde Allahın koymuş olduğu tekâmül kanunları doğrultusunda günümüze kadar gelmiş bulunmaktadır.

Peki değişimi zorlayan faktörler nelerdir acaba?

kaçınılmas değişimleri hayat şartları zorlar.

Tıpkı Osmanlının ticaret yollarını kontrol altına aldıktan sonra Avrupalının mecburi arayışlara girmesi gibi...

 

Ve ardından bu mecburi arayışlar sonucu meydana gelen genel devrimler:

Sanayi devrimi ve Fransız devrimi...

Ve ardından değişim akışının sürüp gitmesi...

Baharat ve ipek yolu tıkanınca ticaret kentlerinde biriken sermayenin yeni arayışlara girme mecrası, felsefede sanatta bilimde yenilikçilik havası ve ardından keşfedilen yeni denizler yeni yollar yepyeni doğal kaynaklar ve yenidünyanın yeni kıtaları...

Tarihler boyunca sürüp giden soyluların seviyesine yeni ticaret yollarıyla yepyeni burjuvazinin yükselmesi sonucu olulaş yeni kentsoyluları. Bunlara paralel olarak oluşan atölyeler fabrikalar yeni icatlar, buhar makinesi, demiryolları, makineleşen tarım ve en nihayet kırsallardan kentlere başlayan göçler. Derken aristokratların konum kaybetmesi, yeni oluşan düzenekte işçilerin kendi değerlerini kavraması sonucu siyasi hareketlilikleri artık kitleleri bir araya getiren düşünce akımları... Bire bir insan değerinin yükselmesi ve insan haklarının evrenselleşmesi mücadelesi sonucu despotizmin denetim altına girmesi, en nihayet 21 yüzyıla girildiğinde artık evrensel demokrasinin hüküm sürdüğü bir dünya…

Ve işte bu dünyada yerini almak isteyen bir Türkiye...

Türkiye istese de istemse de fıtri bir değişimin kulvarına girmiş bulunmaktadır.

Dünya insanlığı demokrasi mücadelesi verirken bir sürü bedel verdi.

Türkiye de bu bedeli yüz yıldır veriyor.

Faili meçhullerle verdi.

Devlet terörüyle verdi.

İhtilallarla verdi.

Ergenekonla verdi.

Varsın Ergenekon bir örgüt olmasın. Varsın devletin kendisi olsun.

Artık devlet bile kendi kendisiyle hesaplaşıyor.

Artık devlet bile değişim istiyor.

Peki, millete ne olmuş ki devletten daha hızlı değişmesin.

Bu gün bir "Evet" "Hayır" platformunda arzı endam ediyoruz.

Köhneleşmiş devlet bunu halkın önüne getirmişken halk elinin tersiyle iterse ne olur sizce?

Artık bazı şeyleri görmemiz bazı şeyleri kabul etmemiz gerekiyor.

Yahu devlet değişim istiyor sana ne oluyor ki kraldan fazla kralcı olasın.

Acaba insanlarımız zannediyorlar mı ki bu değişimi sadece bir iktidar partisi kendi gücüyle yapabilsin.

Benim bildiğim Türkiye’de bu mümkün değildir.

Çünkü hiçbir zaman hiçbir iktidar bu ülkede muktedir olmamıştır.

Çünkü bu ülkede öyle bir sistem kurulmuştu ki; kurulan rejim kademeli bir şekilde otomatikman kendi kendisini koruyacak bir sistemle oluşturulmuştu.

Çünkü öylesine büyük bir güç oluşturulmuştu ki; deccal-mehdi mukayesesi yapılırken “mehtinin kılıcını salladığında ancak deccalın dizine yetişebilir” diye bir benzetme yapılmıştı.

Yani öylesine devasa bir gücü temsil ediyordu.

Ve işte bu güç bu gün kendi kendisini tasfiye etmek istiyor.

Bu tasfiyede öylesine kademeli bir şekilde yapılıyor ki;dikkatli bir gözlemci bunu rahatlıkla görebilir.

Örneğin; sadece daha önceki zamanlarda devlet istemediği iktidarları alaşağı etmek için uyguladıkları kaotik ortamların bu son 8 yıl içerisinde nasıl geri teptiğini… üstelik aynı gün içinde ortaya çıktığını görmüyor muyuz?

Maraş olayları, Sivas olayları, Taksim olayları nerede, Danıştay saldırısı, dürtyol hadisesi nerede.

Mesela Danıştay saldırısı en profesyonel bir hareket olduğu halde aynı günde faillerin çıkmasıyla bertaraf edilmemişimiydi?

Hele bir Dörtyol hadisesi var ki tam anlamıyla incelenirse, yani daha önceki bit Türkiye’de gerçekleşseydi kan gövdeyi götürecekti.

Resmen bir iç savaş çıkardı.

Peki: Dağlıca, Aktütün, Reşadiye, Gediktepe, Hantepe olaylarına ne demeli?

Hırant Dink olayından tutun Malatya da ki Kitabevi olaylarına kadar hangisini deşerseniz, aslında her birisi tek başına bir ihtilala sebep olacak ve ülkeyi iç savaşlara  götürebilecek kadar tehlikelerle doludur.

Evet dikkatinizi çekiyorum.

Bütün bunlar son on yılın Türkiye’sinde ki olaylardır.

Ve bu olaylar anında ortaya çıkıyor.

Yahu artık derin hesaplar karanlığa mahkûm bırakılmıyor.

Evet, sevgili dostlar bence şu unutulmamalı; Türkiye’de her zaman görünmez eller görünmez siyasetler yapar.

Ve bu görünmez eller hala siyasetler yapmaktadır.

Fakat tek bir fark var ki;(bence her şeye değer bir farktır.)yapılan siyasetler artık Ergenekon karakterli siyasetler değil.

Artık devlet yeni bir kişiliğe bürünmek istiyor.

Dolayısıyla işi iktidar partisine yüklemenin manası yoktur.

İktidar sadece verilen görevi yerine getiriyor.

Yeni oluşacak devletin kişiliğini ise şahsen şu cümlelerde bulmak istiyorum:

Salisen: Otuz seneden beri siyaseti bırakıp havadislerini merak etmediğim halde, mu'cizâtlı Kur'ân'ımızı iki buçuk sene müsadere edip bize vermemekle beraber, dünyada emsali vuku bulmamış bir tarzda Afyon Mahkemesi bizi tâzip ve kitaplarımızın neşrine mâni olmak cihetiyle, ziyade beni incitti. Ben de, beş on günde iki üç defa siyaset dünyasına baktım, acip bir hal gördüm. Müdafaatımda dediğim gibi istibdad-ı mutlak ve rüşvet-i mutlaka ile hareket eden bir cereyan-ı zındıka masonluk, komünistlik hesabına bizi böyle işkencelerle ezmeye çalışmış. Şimdi o kuvveti kıracak başka bir cereyan bu vatanda tezahüre başladığını gördüm. Fazla bakmak mesleğimce iznim olmadığından daha bakmadım.(Emirdağ lahikası:263)”

Yani yapılan savaşın şu olmasını istiyorum: istibdatı mutlak ve rüşveti mutlaka ile hareket eden bir cereyanı zındıka (Ergenekon) dinsizlik hesabına bu ülkeyi idare ediyordu.

Şimdi ise Bediüzzaman’ın ta o zaman işaret ettiği bu zındıka cereyanını kıracak başka bir cereyan (Ahrarlar) şimdi bu hesaplaşmayı yapıyor olması…

İktidar partisine kızgınlıklarından dolayı “hayır” demek isteyenlerin kulakları çınlasın…

 

DİĞER YAZILARI Bebeklerin Gücü.... Devletin inisiyatif gücü “Vurun kahpeye” Ormanda 15 Temmuz Orantısız Kavgalar Orman'da Yeni Düzen! Pralamenter sistem aslında ne demek Bir eseri hiddet… Küffara giden dualarımız. 15 Temmuz Ve Bir Öneri! Bediüzzaman ve parlamenterler sistem Panama Leaks ve Bediüzzaman Görüyorum ama diyemiyorum. Bir Devrin Anatomisi İnsanları idare edenlerin gözünü kan bürümüş. Ayrık otları ve yaşlı kadınlar Müslümanlar savaşıyor. Sınırı olmayacak… Alın o sapıkları başınıza çalın SÖZ Allah rızasını düşünen üçüncü şahıslara duyurulur Dilimizi yüreğimizle güçlendirmek… Milenyum nesli ve tenha siyaset Neden Mustafa Bulut… Batının gücü nerden geliyor Sineklerin kartallalra savaşı… Ucb’un böylesi… Kavgayla gelen bir mecburiyet İsrail'in muvaffakiyeti, Müslümanların muvaffakiyetsizliği Kutsal mekânlar hapishane gibi Her karışı Peygamber kokuyor Kudüs Gezisi Hiç büyümeseydim Olimpiyatları alsak ne yazar? Dağ tepeye, tepe kuma dönmesin… Mağlubiyetin sırrı SBS'deki başarının çarpıcı öyküsü. Ey menhus ruh artık titre İftar çadırı ve nesli ati Bediüzzaman ve gezi hareketi Belki Garip, Ama Bir Öz Eleştiri Son Osmanlıya son saldırı… Kadınlık onuru Dehlizlerdeki sahte kahramanlar Çelikhan Türkiye’ye sığmıyor. Hangisi daha tehlikeli? Biz Ne Olacağız? Takdir ve İhanet Ne idik, ne olacağız? Mustafa Şahin Bir Liderin Doğuşu Yaşayan Efsane,Reis Yaylagül Mahmut Şahin Toplumsal refleksler Sükût Ediyorum Gelemeyen Bahar Herkes işine Baksın... Suçlu Benim Ormanın Tarihi Yeniden Yazılıyor Baykuş’un Gözleri Bir Masalım Var Deccal operasyonu mu Kürt sorunu mu? Eğitim, Toplum Ve İntihar Çelikhan Ve Kızların Hakkı Bir Çağın İz Düşümleri 2 Bir Çağın İz Düşümleri 1 Kelimeler canlanır mı? Kavimler neden helak oldular? Ene ve nefsin serüveni Amerika’yı sömürmek… "mahşeri gördüm" Küre-i Arz Konuşunca... Kim ayvayı yiyecek? Baba mı dediniz? Hangi rejim? Bir Çıkmazın Anatomisi Hayal hakikat arası bir şey Zindandaki delik Yumurta idaresi Hain Köpek Bireyin gücü mü cemiyetin gücü mü? Acıdan söz et bana Bu film burda bitmez Demokratik yağmurlar Çelikhan Net ve TOKİ sürecinde almamız gereken ders Ahde Vefa Veya Mü’min’in Yitik Malları Kaymakamların rolü ve Anadolu Mayası Kaymakamlar Geçidi Düşman içimizde… Kördüğüm Bir Dünya… Yansın Tahrir Meydanı Görüyorum ama diyemiyorum Mahkum adam nasıl hür adam olur? “Hür Adam”la açılan ufuklar… "Yarab hayretimi arttır" Her şey 'kün' de saklı Eyvah Amerika'yı kızdırdık Asrın en büyük eğitim yanlışı Tehlike kapımızda 2 Tehlike kapımızda Haritaya dikkat! Devlet ve Ramazan Bayramı Onlar rahmete uçtu ya bize ne olacak? En büyük buluşma Yıkılmayan duvarlar (Mutluluğa yolculuk-2) Heni en lekum (Mutluluğa yolculuk) Asya'nın bahtına saplandım 2 Şahin Bakışlı adam Hesaplanmayan Hesap Dağdan iniş… Cennette futbol var mı Gerçeğin çizgileri ve bir Ceylan Bayramlar Ve Bazı Adetlerimiz Irmak Ummanda Boğulur Tahrik,yara ve kontr hareketler. Cüruf’a Dikkat Ham Çarık Ve Kıl Çorap Uygun Adım Şimdi Jari Zamanı Ve yeni valimiz...