( Tehlike kapımızda 3)
Gül kurusu ile gün kurusu arasındaki farkı anlamak, ak sütün içinde ak kılı görmek gibi değildir.
Mekansızlık ile mekân, mekân ile zaman arasındaki ilişkiyi algılamak,kişilik kaybına uğramadan sıradanlığı aşmak demektir.
Hele birde kişilikten dem vurup "algı özürlüsü" olanların ahkâm kesmesi yok mu?
İşte tarihin en derin yanlışlıkları bu kişiliklerin zaviyesinde hep hayat bulur.
Ve bana da ancak düşünce hamallığı kalır.
Veli Ahi
Her hangi bir sosyal program iki amaçla uygulanır.
Ya o program toplumun yararınadır diye düşünülüp uygulanır(pragmatist anlayış),ya da resmi ideolojiye yararlıdır diye uygulanır(ideolojik anlayış).
Ülkemizde cumhuriyet kurulduğundan beri devlet bizzat birçok programı kendi eliyle kendi rejimini korumak amaçlı uygulamıştır.
Dolayısıyla dünya çapında evrensel değerler doğrultusunda isabet edip etmemesi hiç önemli değil.
İşte bu programlardan biriside eğitimdir.
Yalnız şu gerçeği de göz ardı etmemek gerektir ki; eğitim Osmanlının son dönemlerinde tamamen çığırından çıkmış zamanın ihtiyacını karşılamaz hale gelmişti.
Cumhuriyetle birlikte her alanda olduğu gibi eğitimde de köklü bir değişim başlatılmıştı.
Yeni devlet yeni tabasını yeni anlayışına göre eğitmesi gerekiyordu.
Yeni anlayışını da ancak yepyeni bir nesille gerçekleştirebilirdi.
Dolayısıyla farklı bir nesil meydana getirmek zorundaydı.
Bunun için eskisiyle bağlarını tamamen kesmesi gerekiyordu.
Bu sebeple kısa ve uzun vadede önlemler alınıyordu.
Uzun vadede önlemlerin en önemlisi eğitim müfredatıydı.
Ve bunun da belki en önemli ayağı karma eğitimdi.
Genç Türkiye bu konuda çok hızlıydı.
Dünya karma eğitime 60 lı yıllarda başlarken Türkiye’de 30 lu yıllarda başlatılmış oluyordu.
Hatta daha da illeri gidilmişti.
Halkevleri ve köy enstitüleri kurulmuş, köy enstitüleri yatılı yapılmış, kız yatak odaları farklı olmasının dışında tüm çalışmalar ve işler hep birlikte yapılıyordu.
Kadim Osmanlı ve İslam medeniyetinin tamamen dışında bambaşka bir anlayışta,bambaşka bir nesil yetiştiriliyordu.
Aslında değil İslam dünyasında belki insanlık tarihinde bile emsali görülmemiş bir metottu bu uygulama…
O zamanın komünizm dünyasında bu tür şeyler özelikle uygulandığı halde, Türkiye’deki bu uygulama onlarında dikkatini çekmiş,onların bile aklına gelmediği bir sistem olduğu için bir çok “tez ve araştırma” konusu olmuştu.
O kadar garip öylesine farklı bir uygulama idi ki Hıristiyan âleminin ruhaniyetine bile ters düşmüş, öyle ki Rusya Kars ve Ardahan’ı istediği zaman NATO’ya başvuran Türk hükümetine bu uygulamadan vazgeçilmesi şartını koymuşlardı ve onun sonucu bu birimler 50 li yıllarda kapatılmıştı.
* * *
Evet, meseleye şöyle bir kuş bakışı baktığımızda insanlık tarihi boyunca ilk defa bilinçli ve ideolojik bir şekilde dünyadan en az 30 sene öncesinde karma eğitim modelini yeni Türkiye cumhuriyeti uygulamış oluyor.
Atatürk Türkiye’sinde ilk kez köken alan bu cereyanı batı ancak 30 sene sonra:”68 kuşağı döneminin materyalist ve feminist ideolojiler tarafından reform olarak kabul edilmiş ve tatbikat sahasına konulmuş oluyordu.
Burada amaç yönünde iki fark dikkat çekiyor:
Türkiye’de maksat yeni bir nesil oluşturmak…
Dünyada ise kadın erkek eşitliğini sağlamak…
* * *
DÜNYADA KARMA EĞİTİM
Gelelim dünyadaki karma eğitimin tatbikat süresine ve geldiği noktaya:
Dünya çapında bir program 20 sene tatbik edilir. Eğer yararlıysa devam edilir değilse sorgulanır ve değiştirilir.
İşte karma eğitim de böyle bir programdır.
Batı dünyası yukarda dediğim gibi karma eğitime ancak 68 kuşağıyla geçti. bu konuyla ilgili, Bayern Millî Eğitim Bakanlığı'nın yayınladığı Schul Report dergisinde deniyor ki:
"1960'lı yıllarda kız ve erkeklerin bir arada okuduğu çok sayıda karma okulun açılması, ilerleme ölçüsü kabul ediliyordu. 1980'li yılların sonuna doğru, karma eğitimin zararları münakaşa edilmeye başladı. Münakaşaların neticesi de, kız okullarının çoğaltılması gerektiğini ortaya koyuyordu."
Kuzey Rheinwestafalen eyaletinin sosyal demokrat Eğitim ve Bilim Bakanı Gabriele Behler, 2000–2001 öğretim yılı başında, okullara birer yazı göndererek şöyle diyordu:
“70’li yıllarda hepimiz, karma eğitimin erkeklerle kızlar arasında şans eşitliği sağlayacağına inandık. Meğer bu, aşırı iyimser bir bakış açısı imiş. Sınıflardaki erkek hegemonyasına karşı savaşıyorum.”
Almanya da 5 milyon civarında satan Der Spiegel dergisi, araştırma neticelerini ortaya koyan şu cümleyi manşet yaptı:
“Yüz yılın en büyük pedagojik yanlışı karma eğitim karaya oturdu.”
* * *
ARAŞTIRMALAR
Karma eğitimle ilgili araştırmaları yapanlar, genellikle kadın akademisyenlerdi. Araştırma sonuçları yayınlandıktan sonra politikacıların, eğitimcilerin ve pedagogların, karma eğitime bakış açısı değişti.
Çünkü araştırmaların sonucu çok vahimdi.
Kadınlara eşitlik ve yüksek mevkiler beklenirken daha da kötüye gidildiği daha çok kadınların zarar gördüğü ortaya çıkıyordu.
Sözde en tepe noktalara kadınların da gelmesi beklenirken maalesef tam tersi bir durum görüldü.
Bu konuyla ilgili birçok istatistikî araştırmalardan bir kaçını veriyorum:
ÜST DÜZEY YÖNETİCİ KADIN:
Türkiye % 4
ABD % 2.4
Almanya % 3
İngiltere % 2
Japonya % 1 (Hürriyet, 9 Eylül 2001)
MECLİSTE KADIN
İsveç % 40
Güney Afrika % 25
Mozambik % 25
Uganda % 17.4
Meksika % 14
Polonya % 13
Türkiye % 2.4 ( Vakit, 8 Mart 2002)
NOBEL ÖDÜLÜ
2001 yılına kadar
690 erkek
29 kadın Nobel ödülü aldı. (Der Spiegel, sayı 42, sh. 72, 2001)
MÜSLÜMAN MAHALLESİNDE SALYANGOZ
Dünya çapında bu kadar kötü bir karnesi olan karma eğitimin Türkiye’deki kadına bakan yüzüne baktığımızda ise; son derece utanılacak bir tablo karşımıza çıkıyor.
Üstelik Türkiye de dünyadan 30 yıl öncesinde ve devletin tüm zorlamalarına rağmen:
Kadınlarımızın:
% 1.9 üniversite mezunu
% 6’sı lise mezunu
% 28’i okuma yazma bilmez
% 25’i ailesi tarafından okula gönderilmemiş.
Eğitim görenlerin:
% 28.6’sı teknik alanda
% 65’i dil ve edebiyat alanında eğitim görmüş.
% 29.6’sı dayak yiyor.
% 50’si haklı sebepler olursa dayak yenebileceğini savunuyor.
(Türkiye’de Kadın Olmak, 25. 4. 2002, Internet bilgisi)
ÇOCUK EĞİTİMİ:
Bir araştırmaya göre çocukların:
% 29 okula gitmiyor.
% 38’i cinsel istismara uğruyor.
% 21’i okuma yazma bilmiyor.
20 bin çocuk sokakta.
Her yıl 125 bin çocuk okuma yazma öğrenmeden zorunlu eğitim çağının dışına çıkıyor.
6 milyon çocuk çalışıyor. (Karma Eğitim. S. 150.)
KARMAEĞİTİM VE CİNSEL TACİZ ARAŞTIRMALARI:
Bu konuda ülkemizde de yapılan araştırmalar var. Karma eğitim, kızların yeteneklerini geliştirmesini önlemenin yanı sıra, onların cinsel tacize uğramasına da yol açıyor.
17–27 yaşları arasındaki 532 üniversiteli kız öğrenci üzerinde yapılan araştırmalara göre kızların:
% 32’si tecavüze uğramış. Oran 1/3. (Zaman, 6.01.2002)
Almanya’da bu oran, % 25. ( 10.01.2002 tarihli Spiegel Online)
Ülkemizde kadınlar, % 34 oranında fiziksel tacize uğruyor.
Fransa bu oran % 95.
Amerika’da ise bir yılda 4 bin kadın dövülerek hayatını kaybediyor.
4 milyon kadın eşinden dayak yiyor.
Her 15 dakikada 1 kadın tecavüze uğruyor. ( Vakit, 8 Mart 2002)
AMERİKA’DA A. E CASEY Vakfı Araştırması:
İlkokul ikiden lise sona kadar 4.200 öğrenci üzerinde yapılan araştıramaya göre kızlar:
% 39 oranında her gün tacize uğruyor.
% 29’u en az haftada bir taciz görüyor.
% 89 oranında kız öğrenci, lâf veya geriden hareketle okulda tacize uğruyor.
13–19 yaş grubu arasında bekâr kızların doğum oranında % 16 artış olmuş.
İdareye şikâyet halinde takip oranı % 55. (Vakit, 12 Mart 2001)
New York Harlem'de 2003'te yapılan bir çalışma:
dikkat çekici sonuçlar ortaya çıkardı.
Buna göre, ergenlik çağındaki çocuklarda hamile kalma oranı sadece kızların okuduğu okullarda 40'ta 1 iken, karma eğitim veren yerlerde 3'te 1.
Sonuç:
Sonuç itibarıyla ben bir eğitimci değilim lakin bu okullarda çocukları okuyan bir baba, bir veliyim. Ve bu ülkenin az çok düşünmeye çalışan bir vatandaşıyım. Aynı zamanda aynı okulların aynı anlayışıyla aynı sıralarda oturmuş, üniversiteyi de bitiren bir geçmiş zaman öğrencisiyim.(hatta 4 yıllık “öğretim görevlisi” tecrübesine de sahibim)
Ve her şeyden önce Müslüman’ım.
Tüm değer yargılarımı İslam’a göre düşünmeye çalışan bir insanım.
İslami değerler ölçüsünde yanlış olması benim karşı çıkmama başlı başına bir nedendir.
Hatta tek nedendir.
Beni İslam’ın “emir” tarafı ilgilendirir.
İşin hikmet tarafını kurt eğitimcilerimizin(!) kabul görmesi için nazarlara sunmaya çalıştım.
Ayrıca Neyzen Tefik'in dediği gibi;"yumurtanın çörük olup olmamasını bilmek için yumurtlamak gerekmez"
Her neyse araştırmalar orta yerde isteyen her kes bakabilir.
Ben sadece çok az kısmını bu köşeye aktarabildim.
kaynaklar:
Yüzyılın En Büyük Pedagojik Yanlışı: Ali Erkan Kavaklı
http://www.haberaktuel.com/abdde-karma-egitim-masaya-yatirildi-haberi-57970.html
http://www.islamiyetdini.com/kesintisizzulum.html
http://forum.islamiyet.gen.tr/islami-bilgi-ve-kaynaklar/34691-karma-egitim-cinsel-taciz-ve-sapikligi-korukluyor.html
http://tr.wikipedia.org/wiki/Halkevleri_(1932)
http://tr.wikipedia.org/wiki/K%C3%B6y_Enstit%C3%BCleri